๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 05 Kasım 2011, 20:58:51



Konu Başlığı: Kardeş Mektuplar
Gönderen: Zehibe üzerinde 05 Kasım 2011, 20:58:51
Kardeş Mektuplar


Temmuz 2005 - 79.sayı

Ahmet BİRLER kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Sevgili Kardeşim,

Soylu Dostum;

Bir hastalık devresinin bitişinde yazıyorum sana bu kez. Neredeyse iyileştim ama zaman zaman hissettiğim ağrılarım ve ağrıların çağırdığı ilaçlara bakılırsa, tamamen iyileşmem için birkaç güne daha ihtiyacım var. Her hastalığımda hissederim, bu kez yine hissettim: Şikayet etmeye hazır, hastalığını mazeret kılmaya teşne bir tabiatım var.

Bu zayıflığımı hissetmem bende derin bir hayal kırıklığına yol açıyor. Hastalığa sabırla karşılık veren, hastalıkta sağlıkta olduğu kadar, hatta daha fazla ikram gördüğünün farkında olan kimseler arasına hâlâ katılmamış olduğumu bilmekten kaynaklanan bir hayal kırıklığı bu. Onların ellerindeki, karşılarına çıkan her durumu altına çeviren kibrit-i ahmer'e hayretle karışık bir gıpta besliyorum içimde.

Nefsin katmanları, onların dışındakilerde, tehlikelerle dolu dehlizlere, yutan bataklıklara, beklenmedik tuzaklara sahipken, onlar nefslerini ele geçirdikleri bir tılsımla mühürleyip uysallaştırmış gibidirler. Ba ş kalarının nefsleri tekinsiz, güven vermeyen bir volkanken, onlarınki, eteklerine şehir kurulabilir uysallıkta bir sönmüş yanardağa dönüşmüştür. İşte onlardır ki, hastalıkla zayıflayan bedenlerin soğurulup çekilen kuvvetini ruhlarının hizmetine sunabilmişlerdir.

Bense, hastalık zamanlarında bedenime sıvanan zayıflığı savmak için kapıldığım telaşı sabrın yerine; yiyeceklerle arama mesafeler koyan iştahsızlığı yenme gayretimi, bedenimin zayıflamasıyla gürbüzleşen ruhumla duyabileceğim sevincin yerine ikame ediyorum. Böylece hastalık, bardaktan içilmeden boşalan su gibi, ben ondan yararlanamadan bedenimden akıp gidiyor.

Esasında hastalıklar bedenin zorunlu oruçları gibi. Onların bizim isteğimiz dışında bize tutturulması, nefsimizde onlara karşı bir direncin oluşmasına yol açıyor. Nefsimiz kendisine zorla dayatılan bu perhize, kendisinin kısmen de olsa gönüllüce katıldığı oruç perhizine olduğundan daha fazla karşı çıkıyor. Çünkü kendi ‘becerisi'ni sergileyebildiği bir ortam buluyor ibadette bile. Oruçta, kendisinin yaptığını, kendisinin sevap kazandığını, bedenine kendisinin söz geçirebildiğini düşünüyor olmalı. Ama ya hastalık… Onda bedeni kendisini dinlemiyor, dünyevî iştihaları kendisine rağmen bir anda yok oluyor, dünyalılar arasında isteği dışında bir yabancı gibi oluyor.

Hastalandığımda, bedenimin o hasta azası sanki bütün bedenim oluyor; bütün dikkatimi kendisinde topluyor. Yepyeni bir dikkatle o azamın farkına varıyorum. Bedenimin azaları arasındaki bu dayanışma, bilincim ve dikkatim gibi psikolojik güçlerimin de bedenimle böylesine işbirliği yapması beni hayrete düşürüyor. Ağrıyan dişim ya da kulağım gibi küçük bir aza bile olsa, beden, zahiriyle ve batınıyla bu azanın çağrısını yineliyor, onun sözcüsü oluyor. Müslümanların bir bedenin azaları gibi olup, bir aza rahatsızlandığında diğerlerinin de bundan etkilendiği şeklindeki kavl -i şerifi kavramaya biraz daha yaklaşıyorum.

Eskilerin şu isimlerde kitapları vardır: Âdâbu'l -ulema (Bilginlerin edepleri), Âdâbu hameleti'l - Kur'an (Hafızların edepleri), Âdâbu's - samt ve's -sükût (Susmanın ve sessizliğin edepleri) vs... Var mıdır bilmiyorum ama Hastaların Edepleri diye bir kitap da pekâlâ oluşturulabilir . Buna yetecek kadar öğretici, rehberlik edici, yetiştirici rivayet malzemesi gelenekte mevcuttur.

Edep, nezaket ve görgü kurallarına bizim geleneğimizde verilen isimdir. Hastanın da özellikle Rabbi'ne karşı uyması gereken görgü ve nezaket kuralları vardır: Hastalığından özellikle insanlara şikayetçi olmaması, direnç ve sabır abidesi Eyyüb a.s.' ın maneviyatından istimdat, bedenî zayıflığının kendisine bir kez daha hatırlattığı aczini ve muhtaçlığını metanetle karşılamak; nefsin, ağrıların, sızıların ve yükselen ateşlerin bedenini pişirmesiyle aldığı kıvamı, eğitsel bir hiza, bir çıta olarak benimsemek...

Sevgili kardeşim,

Şöyle dua ediyorum: Hastalıkta ve sağlıkta, varsıllıkta ve yoksullukta bizim elimizden tutan edep olsun. Amin .

Arzularının tutsağı kardeşin.