> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Kardeş Mektuplar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kardeş Mektuplar  (Okunma Sayısı 922 defa)
02 Ekim 2011, 17:29:19
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 02 Ekim 2011, 17:29:19 »



Kardeş Mektuplar



Şubat 2006 - 86.sayı


Ahmet BİRLER kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Değerli Kardeşim,
Soylu dostum,

Şöyle bir hatıranı anlatmıştın bana bir keresinde, zaman zaman hatırlarım, ders almaya çalışırım: Uzun süreli bir iş tecrübesiydi söz konusu olan. Dünyamıza yabancı insanlarla, değerlerimize uzak insanlarla çalışmak zorunda kalmıştın bir süre. Sana bitmeyecek gibi gelen o sürenin sonunda karşılaştığımızda, bana şöyle demiştin değerlendirme bâbında: “Vakıa Suresi’nde, cennetin nimetlerinden biri olarak orada boş lafın duyulmayacağına işaret eden ayet-i kerimeyi defalarca okumuştum, ama bunun nasıl bir nimet olduğunu ancak bu süre içinde kavrayabildim. Yahu bizim kendi aramızdaki gündelik hoş-beşlerimiz bile ne kadar besleyici, ne kadar manevi değeri haizmiş anladım. Mümin, maneviyatının gölgesinde, kalbinin eşliğinde ‘Birader, bana bir ekmek versene...’ dese, bu bile hikmete dönüşüyor.”

Bu hatıranı ve değerlendirmeni, hem boş söz sağnağı altında kaldığımda kendisine yaslanmak üzere anarım, hem de maneviyat iklimine dair iri ama hal’den uzak sözlerle karşılaşınca anarım. İlk durumda, bizim insanımızı, mümin insanı, yoldaki kardeşlerimizi sevmekle yüceleceğime dair bir duyguyla dolarım.

Şöyle düşünürüm: Şu köhne, şu ihtiyarken bile şuh edaya sahip olmakla mide bulandırıcı olan dünya içinde mümin ne değerli bir varlıktır. Müminin olmadığı bir dünya ne kadar çekilmez, ne kadar ucuz, ne kadar gözden çıkarılmaya hazırdır. Bu insanı sevmek isterim, severim de. Bu insanı hemen yanı başımda bulabileceğimi bilmek, içimi Allah Tealâ’ya karşı şükran ve minnet duygularıyla doldurur. Büyük veli, Şuayb Ebu Medyen kuddise sirruh bir şiirinde hani diyor ya:

Fukara (ihvan) ile birlikte olmadıktan sonra yoktur hayatın bir tadı
Ki onlardır varlık aleminin efendileri, emirleri, sultanları
Onlarla beraber ol ve meclislerinde edep ve terbiye edin
En sona bıraksalar da seni, bırak sen kendi payına düşeni
Vaktini ganimet bil ve daima onlarla birlikte ol
Allah’ın rızası onlarla birlikte olana mahsustur, bunu iyi bil.

Bu bir. İkincisi, bir de bizim hepimizin zaman zaman düştüğü bir hata vardır, bu başıma geldiğinde, bununla karşılaştığımda yine bu anlattıklarını hatırlarım. O da şudur: Sadece sözün büyüsüne ve şehvetine kapılarak, nefsin kendisine söz vesilesiyle iktidar arayışına girdiği zamanlarda maneviyatla ilgili, yolun hususiyetleriyle ilgili konuştuğumuzda, hani çok önemli, çok güzel sözler bile ediyor olsak, arada nefsin karanlığı olduğu için söz de bulanır, gönül de... Ben böyle durumlara sık düşerim -Allah Tealâ’dan kalbime ve dilime şifa diliyorum. Oysa daha sonra düşünürüm ki, bu meslek, bu meşrep hiç de öyle iri laflarla dönecek, bu iri laflar olmazsa kavranılmasında bir şeylerin eksik kalacağı bir meslek değil. Hep söylenir ya: “Kâl (söz) değil, hal ilmi” diye...

Bilirsin hikayeyi: İbn Arabî ile Ömer Sühreverdî kuddise sırrahum Şam-ı Şerif’te buluşurlar. Hiç konuşmadan, birlikte birkaç saat geçirirler. Ayrıldıkları zaman Şeyh Sühreverdî, İbn Arabî’nin bir derya olduğunu, İbn Arabî de Şeyh Sühreverdî’nin manen çok yüce makamlarda bulunduğunu söylecektir. Oysa birlikte oldukları süre içinde hiç konuşmamışlardır. Ama birbirlerinin gönüllerini dinlemişler, maneviyatlarına teveccüh edebilmişlerdir.

Ebu Ya’za kuddise sırruh, Arapça bilmeyen, sadece Berberî lisanını konuşabilen bir veliydi. Fakat sayısız Arap kendisinden manevi eğitim talim etmişti.

Yine hiç unutamadığım bir anıdır: Sevdiğim bir hocam, İstanbul’da başladığı lise tahsilini, seksen öncesindeki malum sebepler nedeniyle Doğu şehirlerinden birinde tamamlamak zorunda kalmış. Aynı sebeplerle oraya giden arkadaşıyla, o sakin taşra şehrinde ve civarında maneviyat büyüklerini ziyaret etmeye karar vermişler. İşte mürşidler, üstadlar, hocaefendiler filan... Derken Güneydoğu’ya da yolları düşer, orada da gıdalanacak isimlere ulaşırlar. Bunlardan, senin de takip ediyor olduğun terbiye yolunun üstadının bir sohbetine rastlarlar. Sohbetteki hazirûnun dili Kürtçe olduğu için, mübarek Üstad da Kürtçe konuşmaktadır. Bizimkiler sohbeti sonuna kadar dinlerler. Fakat demişti bana hocam, hayatım boyunca unutamadığım bir sohbet oldu. Tek kelimesini anlamadım ve hepsini anladım.

Dolayısıyla, “Söz nereden çıkıyorsa muhatabın da orasına ulaşır.” dendiği gibi, eğer sözün kaynağı nefsimizse o sözden uzak olmanın bir yolunu bulmalıyız. Bu tür iri laflar yerine, nasılsın, çoluk-çocuk nasıl, mahsül iyi mi, rahmet de iyi yağdı, oğlanı da everdik, torun diş çıkardı... sözlerini muhabbetle söyleyelim, bunlardaki gizli ilim bizim eğitimimiz için çok etkili olacaktır.

Dualarda buluşalım kardeşim.
Arzularının tutsağı kardeşin...


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kardeş Mektuplar
« Posted on: 23 Nisan 2024, 20:54:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kardeş Mektuplar rüya tabiri,Kardeş Mektuplar mekke canlı, Kardeş Mektuplar kabe canlı yayın, Kardeş Mektuplar Üç boyutlu kuran oku Kardeş Mektuplar kuran ı kerim, Kardeş Mektuplar peygamber kıssaları,Kardeş Mektuplar ilitam ders soruları, Kardeş Mektuplar önlisans arapça,
Logged
02 Ekim 2011, 17:45:23
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 02 Ekim 2011, 17:45:23 »



      Dolayısıyla, �Söz nereden çıkıyorsa muhatabın da orasına ulaşır.� dendiği gibi, eğer sözün kaynağı nefsimizse o sözden uzak olmanın bir yolunu bulmalıyız.

      Kalpten kalbe bir yol olduğuna can-ı gönülden inanırım..Rabbim gönül diliyle konuşabileceğimiz dostlar ihsan etsin hepimize,inşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes