> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Kardeş Mektuplar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kardeş Mektuplar  (Okunma Sayısı 761 defa)
21 Eylül 2011, 19:07:46
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 21 Eylül 2011, 19:07:46 »



Kardeş Mektuplar



Temmuz 2007 - 103.sayı


Ahmet BİRLER kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Aziz dostum,

Değerli kardeşim,

Hikmet’le tanışmış mıydın? Şu, gazetelerde hukukla ilgili yazıları da çıkan genç avukatla? Çok genç idi. İdi diyorum çünkü yirmi sekiz yaşında, yeni girdiği işyerinin yakınlarında yeni bir ev tutarak, yeni bir hayata başlamanın arefesindeki bu genç adam artık dünyamızın sınırlarının dışına uçtu, öldü.

Ben daha çok ağabeyinin arkadaşı sayılırım biliyorsun. ‘Başın sağ olsun’ diyebilmiştim kendisine telefonla; bir de, onun bana verdiği cevap yüzünden şu anda bana ham ervahlık gibi de gelen bir ‘Emir Allah’ın, onun takdiri...’ gibi bir şeyler gevelemiştim. Yüzünün yarısı dağılmış, bir sedyeye ölü serilmiş bir civan, yanı başında omuzları düşmüş bir ağabey, oğullarının ölü olduğu henüz kendilerine bildirilmemiş
ve endişeyle o uzun hastane yolunu kat etmek için çırpınan anne, baba... Yani bütünüyle susulması, konuşmayı sürdürmek için kelime bulunamaması, içe doğru gözyaşı akıtılması gereken bir durumdu. Oysa arkadaşım bana dimdik bir sesle, ‘Başımızın üstüne’ dedi, ‘Amenna, kabulümüz’. Bu cevabın içerdiği zindelik yüzünden kısa bir akıl tutulması yaşadım, acaba kardeşi ölmemiş miydi, diye geçirdim içimden.
Öyle ya, bana kazayı ve vefatı bir arkadaş haber vermişti ama bir yanlış anlama da pekala mümkündü.

Fakat konuşmaya devam edince, arabadaki üç genç avukatın bir bariyere hızla vurduklarını, ikisinin öldüğünü, birinin ise hayatta ama şokta olduğunu söyleyecekti. Doğruydu, Hikmet’i kaybetmiştik, başımız sağ olsundu, yarın defnedilecekti. O konuştukça, adeta beni teselli ettiğini sanmaya başlıyordum, sanki cenaze sahibi bendim.

Bir gün sonra cenaze törenine katıldık. Vakur, vefalı bir topluluğun içine karışarak namazı kıldık. Yasin’ler okundu, dualar edildi. Defni takiben incecik, nazik, düşünceli bir yağmur yağdı. Yağmadı da sanki mahcup bir edayla bir dua bırakıp geçti. Benim gözüm, başka cenazelerde olduğu gibi babada, kardeşlerdeydi. Bu acıyı nasıl taşıyorlardı, bu takdirle nasıl geçineceklerdi, bu fermana ne diyeceklerdi?

Rahmetlinin ağabeyi, küçük kardeşi, annesi, ama hepsi, adeta metanet üzerine bir ders vermek, bizleri bütünüyle bir sabır nasihatine muhatap kılmak için suskun, vakur, teslim olmuş bir eda içindeydiler. Konuklarla içten ilgileniyorlar; tabutu taşıyacak araca yol açmak, aşr-ı şerif okuyacak hocalara birkaç küçük talimat vermek gibi kimi detayları takip ediyorlardı.

‘Çocukluğundan beri kendisini tanırız. Çok edepli, çok yardımsever, çok hal bilir bir kardeşimizdi. Halimdi. Kendi halinde güzel bir hayat yaşadı. Haklarınızı helal edin.’ demişti namazı kıldıran imam. Annesi de taziye için arayan merhumun patronundan, oğluna hakkını helal etmesini rica ediyordu. Bu olayı bana anlatan patronu, sesindeki titremeyi gizleme gereği duymadan, asıl o bana helal etsin hakkını, dedi.

Babası etkiledi beni en çok. Ağlamıyordu, aynı zamanda hem de ağlıyordu. Göz yaşları akmıyordu ama yüzü allak bullak olmuştu. Ayakta duruyordu ama kollarına da her zaman iki kişi girmiş oluyordu. Musibete sabretme ödevini yerine getirmek için çırpınan, evet kelimenin tam anlamıyla çırpınan mümin bir babaydı o. Kendisini teselli etmek isteyen birine, ‘Çok zayıfız, çok zayıfız’ diyordu. Oysa aynı zamanda çok güçlüydü.

Merhumun vefatından sonra, hal ehli olduğu anlaşılan teyzesi bir zuhurat yaşamış: Vakıada birkaç kişi aralarında konuşuyorlarmış; Hikmet’i, Ravza-i Mutahhara içinde nereye defnedelim, diye. Ağabeyi görmüş bir başka rüya: Tabutu öpüyor, öptükçe tabut nurlanıyormuş.

Yunus Emre hazretlerinin bir şiiri var, bu vesileyle yeniden hatırladım. O ki, kederi terk etmiş, diri bir er olmuş, telvini ikmal edip temkinde temekkün etmiş; neredeyse o hazrete üzülmek, bir şeyi dert etmek yakışmaz diyeceğim. Ama işte o bile böylesi bir vefat için içleniyor: Şu dünyada bir nesneye/ Yanar içim göynür özüm/ Yiğit iken ölenlere/ Gök ekini biçmiş gibi.

Sana bu cenazeyi, bu metin aileyi, bir gencin şu dünyadan kayıp gidişini neden anlattım bilmiyorum. Ben vefatın üzerinden haftalar geçmesine rağmen arada bir kendime hatırlatıyorum: Ömür iki, bilemedin üç yudum. Hikmet gibiler içinse o kadar bile değil. O halde... O halde?

El-Bâkî. Hüve’l-Bâkî.

Kemal fakiri kardeşin.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kardeş Mektuplar
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:25:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kardeş Mektuplar rüya tabiri,Kardeş Mektuplar mekke canlı, Kardeş Mektuplar kabe canlı yayın, Kardeş Mektuplar Üç boyutlu kuran oku Kardeş Mektuplar kuran ı kerim, Kardeş Mektuplar peygamber kıssaları,Kardeş Mektuplar ilitam ders soruları, Kardeş Mektuplar önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes