๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 21 Ağustos 2011, 09:28:09



Konu Başlığı: Kardeş Mektuplar
Gönderen: Zehibe üzerinde 21 Ağustos 2011, 09:28:09
Kardeş Mektuplar


Nisan 2009 - 124.sayı

Ahmet BİRLER kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Sevgili Dostum,

Geride bıraktığımız Safer ayı için “celâl ayıdır” derler. İnsanın bu ay içinde türlü dertlerle tanışması, bazı kederleri sırtlanması, bir takım imtihanları geçmesi gerekebilir. Allah uzun ve hayırlı ömür versin, validem bu ay içinde sadaka vermek icap ettiğini söylerdi.

Ardından gelen Rebiulevvel ayı da serâpa cemal, Hazreti Fahr-i Kainat’ın mübarek doğumlarına yuva olmuş bir kutlu aydır. Bir Allah dostu bu ay için, bu aydaki Mevlid-i Nebi için öyle dermiş: “Bu ay, bu mübarek gün için yapılacak en güzel ibadet çok mutlu olmaktır.” Fakir, idrakle harmanlanmış olan bir mutluluğun, şükrün üst düzeyde bir ifadesi olduğuna dair bir işaret görüyorum bu sözde. Ulvi ve yüce hatlarla çevrelenmiş mutluluk, kalbi terbiye eden ve ona irtifa kazandıran çile gibi bir ibadet, hatta sahibini seyr ettiren bir burak olabilir. Mutluluk şükrün, çile sabrın gerekçesi olursa elbette. Hatta Ebu’l Abbas Mursî hazretlerine  göre, şükür cennetliklerin hali olduğu için sabırdan daha önemli, daha değerlidir. Yani ilâhi, rabbanî renge sahip bir mutluluk, cennet ehlinin halinin dünyadaki provası gibi olmaktadır.

Rasulullah s.a.v. Efendimiz buyurmuş ya, müminin hali ne güzeldir, nimet halinde şükreder, belaya düçar olunca sabreder; her durumda da kazançlı çıkar, diye. Bana, biz gibi sıradan inanmışlara bir ufuk konmuştur gibi geliyor bu hadis-i şerifte. Yani böyle müminlerden olun, mümin denen kişi işte böyle olur; her daim Fail-i Mutlak’ın huzurunda olun; yediğiniz onun ikramı, derdiniz onun uyarısı, soluğunuz onun bağışı, çileniz onun sınavıdır, denmiş gibi alıyorum manayı. Olayların arkasındaki hakiki faili görebilin; dost gözlerine ayan olan faili görecek makama doğru ilerleyin, dendiğini sanıyorum. En doğrusunu Allah bilir.

Bir arkadaşımla Safer ayından bahsediyorduk geçenlerde. Bu ay şöyledir, böyledir, sabır ayıdır vs, vs, konuştuk epeyce. Hakikaten de bu ay içinde çok çeşitli sıkıntıların yaşandığına şahit olmuştuk birlikte. Bir arkadaşımızı kaybetmiş, birkaç arkadaşımız kaza geçirmiş, türlü hastalıklar görmüştük. Bunları hatırlatarak yakındık bir süre. Derken, arkadaşım önemli bir uyarıda bulundu; Safer ayının bir uğursuz aymış gibi algılanmasının da yanlış olacağını söyledi. Bu aydan bu kadar şikayet etmenin, bu aya türlü olumsuz anlamlar yüklemenin giderek bu aya nahoş bir gözle bakmamıza yol açacağını ifade etti. Düşündüm, elhak doğru söylüyor. Aylar Allah Sübhanehu ve Tealâ hazretlerinin ayları. Kimine bir sırrı gizlemiş, kimine bir başka sırrı. Her biri onun esmasının türlü tecellilerine birer ayna, birer sofra. Aklıma bir hadis-i şerif geldi: “Dehr’e (zamana) sövmeyin.” buyuruyor ya Cenab-ı Rasul s.a.v.; dehr’e, günlere, aylara sövmemek icap eder. Arkasındaki Fail’e ta’n etmeye varır iş çünkü, neûzübillah...

Bir başka hakikate de yine bir Allah dostunun bir nutk-ı şerifinde tesadüf etmiştim. “Allah” demiş o zat, “Zülcelâl ve’l-ikram’dır. Yani celâl, azamet ama aynı zamanda ikram sahibidir. Celâline sabırla karşılık verenlere ikramda bulunur elbette.”

Muharrem, derken Safer, Rebiulevvel... sonra diğerleri, mübarek üç aylar... Her biri bir sır için kurulmuş, duyanlara, duyarlı kalplere vakti gelince alarm veriyor. Kiminde Aşure var, sonra Şehidân-ı Kerbela’nın hüznü var; kiminde celâlî tecelliler var; kiminde Mevlid var; kiminde ise Miraç, oruç, hac... Ayların sahibi her birini bezemiş, her bir ayın içinde gaflet ehline randevular vermiş. Hakikat ehli için zaten her gelen Hızır, her gece ise Kadir.

Sevgili kardeşim,

Her bir nefesi alırken Cemal tecellisiyle aldığımızı, verirken Celâl tecellisiyle verdiğimizi haber veriyor arifler. Her bir nefes alış-verişimizde ölüyor, yeniden diriliyoruz. Bu nefes şuuruna, bu nefes terbiyesine sahip oluruz inşallah. Bu nefes şuuruna sahip olursak, “Allah’a nefesler adedince yol vardır” sözünün hikmetlerinden birine vakıf olabiliriz. Bu şuurun eşlik ettiği her bir nefes bizi terakki ettiren, yücelten birer vesileye dönüşür o vakit.

İnşallah bizi de hakikate uyandırırlar. Gafletimizi kaldırırlar, halimizi uyanıklığa tebdil ederler değerli kardeşim.

Muhabbetle kucaklıyorum.

Gafletinin tutsağı kardeşin.