> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı  (Okunma Sayısı 801 defa)
20 Ekim 2011, 21:36:26
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 20 Ekim 2011, 21:36:26 »



İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı


Şubat 2005 - 74.sayı

Ebubekir SİFİL
kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.


İbadet ve taatla , haram-helal ölçüsünde çizilmemiş hayatla bir arada olmayan ilim ne işe yarar? Zühd , verâ ve takva kandilleri ile sahibinin kalbini aydınlatmayan ilim kimin yoluna ışık tutabilir? İş te bizim alimlerimiz ilmi ve hayatı aynı potada erittiği için “ulema- yı kiram” sıfatıyla anılmayı hak ettiler. Avama ve kendilerinden sonraki alimlere bu yüzden “imam” oldular.

İpekle döşenmiş odaya girmeyecek, yalan yere olması şöyle dursun, doğru yere bile yemin etmeyecek kadar büyük bir hassasiyet sahibi olan İmam Şâfiî'nin rh.a ., doyuncaya kadar yemek yemeyi hoş karşılamadığını görmek şaşırtıcı değildir. Şöyle dediği nakledilmiştir:

“Doyuncaya kadar yemek yemeyeli on altı sene oluyor. Bu süre zarfında bir kere doyuncaya kadar yemek yedim; onu da hemen geri çıkardım. Doyuncaya kadar yemek bedeni ağırlaştırır, kalbi katılaştırır, fetaneti (basiret, ince anlayış) köreltir, uyku getirir ve ibadet şevkini azaltır.” (İbn Ebî Hâtim , Âdâbu'ş - Şâfi'î, 106)

Teslimiyeti ve tevazusu

Geceyi üçe böler ve birinci kısmı kitap yazımına, ikinci kısmını uykuya, üçüncü kısmını da namaza ayırırdı. ( Fahreddîn er- Râzî , Menâkıbu'l - İmâm eş- Şâfi'î , 310)

Ömrünün sonlarına doğru rahatsızlığı görenleri acındıracak seviyeye ulaşmıştı. Bir gün olsun şikâyetçi olmadı, hatta şöyle dua etti:

“ Allahım ! Eğer bu hastalıkta senin rızan varsa, onu artır.”

Bu haldeyken zahidlerden İdris b. Yahya el- Me'âfirî kendisine haber gönderdi ve şöyle dedi:

“Sen bela insanı değilsin. (Ümmet adına ilimle meşgul olan birisin; bu görevini ifa etmek için sağlıklı olman gerekir.) Onun için Allah Tealâ'dan afiyet iste.” (Fahreddîn er- Râzî, a. g.e ., 310)

Sadece Fıkıh ilminde değil, başka pek çok sahada “imam”lığı bütün ümmet tarafından müsellem olan o büyük insanın tevazuu da ilimdeki yüceliğiyle mütenasip idi. “Bütün emelim iki şeyi öğrenmekti: Atıcılık ve ilim. Atıcılık sahasında emelime ulaştım. Hatta öyle ustalaştım ki, onda on isabet ettiriyordum.” Bu sözü nakleden Amr b. Sevâde diyor ki:

“Diğer emeli olan ilim konusunda bir şey söylemedi ve sustu. Bunun üzerine ben dedim ki: Allah'a yemin ederim ki, ilimde elde ettiğin derece atıcılıktaki derecenden daha ileridir.” (Ebû Nu'aym, Hilyetu'l - Evliyâ, 9/86)

Rabbi'nin himayesi altında

Abbasî halifesi Harun Reşid , bir gün son derece kızgın bir şekilde görevlilerden birini çağırıp, İmam Şâfiî'yi kastederek: “Şu Hicazlı nerede? Derhal onu bulup bana getir!” dedi.

Görevli, İmam Şâfiî'yi seven biriydi. Halife'nin hışmına uğrayacağından endişe eder vaziyette İmam'ın evine gitti. Durumu anlattı; birlikte saraya gittiler. Yolda giderken İmam'ın dudaklarının kıpırdamasından bir şeyler okuduğunu anlamıştı. Huzura alındığında Harun Reşid ayağa kalktı, İmam'ı buyur etti ve önüne oturdu. O kızgın halinden eser kalmamıştı. Uzun süre konuştular. Ardından İmam'a bir kese altın hediye etti ve görevliye, onu evine kadar götürmesini emretti. İmam, saraydan ayrılınca kesedeki altınların hepsini halka dağıttı.

Harun Reşid'deki bu değişikliğin sebebini anlayan görevli, İmam'a saraya giderken ne okuduğunu sordu. İmam, Âl -i İmrân suresinin, “Allah, kendisinden başka ilâh olmadığına şahitlik etti” diye başlayan 18 ve 19. ayetlerini okuduğunu söyledi ve ardından, okuduğu uzun duayı nakletti.

Bu duayı ezberleyen görevli daha sonra şöyle diyecekti: “Harun Reşid bana ne zaman kızacak olsa, bu duayı okudum, kızgınlığı hemen yatıştı. Bu, Şâfiî'den kaynaklanan bir bereketti.” ( Ebû Nu'aym , a. g.e ., 9/87-88)

Kalp hassasiyeti

Abdullah b. Abdilhakem anlatıyor:

“Bir sohbette abid ve zahidlerden bahsediyorduk. Söz Zünnûn'a geldi. O sırada Ömer b. Nübâte yanımıza geldi ve ne konuştuğumuzu sordu. Biz, abid ve zahidlerin menkıbelerini konuştuğumuzu ve Zünnûn'dan bahsettiğimizi söyledik. Şöyle dedi:

“Allah'a yemin olsun ki, Şâfiî'den daha fasih, daha çok verâ sahibi bir kimse görmedim. Bir gün ben, o ve Hâris b. Lebîd Safa tepesine çıkmıştık. Hâris , “İşte bu, sizi ve öncekileri bir araya topladığımız o hüküm günüdür.” (Mürselât, 38) ayetini okudu. Şâfiî'nin sarsıldığını ve şiddetli bir şekilde ağladığını gördüm. Sonra şöyle dedi: “İlâhi! Yalancıların sözlerinden ve gafillerin yüz çevirmesinden sana sığınırım. İlâhi! Ariflerin kalpleri senin emrine boyun eğmiş, müştakların kalpleri seninle sarhoş olmu ştur. İlâhi! Kereminden bana bağışta bulun. Rahmet ve mağfiretinin örtüsüyle beni ört. Kereminle beni affeyle ey merhametlilerin en merhametlisi...” (Fahreddîn er- Râzî , a. g.e ., 311)

Kur'an ayetleri okunduğunda yaşadığı halet-i ruhiye, Rasul -i Ekrem s.a.v. Efendimiz'in hadisleri konusunda da aynıyla vaki idi. Bir gün büyük fakih ve muhaddis Süfyân b. Uyeyne'nin meclisine gitti. Süfyan b. Uyeyne , kalbi rikkate getiren bir hadis rivayet etti. İmam Şâfiî , hadisi duyar duymaz bayıldı. Orada bulunanlar Süfyan b. Uyeyne'ye hitaben, “ Ebû Muhammed! Muhammed b. İdris (İmam Şâfiî ) neredeyse öldü!” dediler. Bunun üzerine , Süfyan b. Uyeyne : “Eğer Muhammed b. İdris öldüyse, zamanının en üstünü öldü demektir.” karşılığını verdi. ( Ebû Nu'aym , a. g.e ., 9/102)

Muarızlarıyla ilmî münazaralarda bulunurken, onlara nasihat etmekten başka bir amaç taşımazdı. İlmî münazaralarda aradığı tek şey hakkın ortaya çıkmasıydı. Şöyle derdi:

“Münazarada bulunduğum hiç kimse olmadı ki, iddiasında kendisine başarı verilsin, tahkim ve yardıma mazhar olsun diye arzu etmemiş olayım. Münazarada bulunduğum kimselere Allah Tealâ'nın yardım etmesini, kendilerini (sürçmelerden) korumasını temenni ederim. Münazara anında Allah Tealâ'nın , hakkı benim dilime mi, yoksa muhatabımın diline mi yerleştirdiğine aldırmam (muhatabım hakkı söylediği zaman, benden sadır olmuş gibi kabul ederim).” ( Ebû Nu'aym, a. g.e., 9/126)

Dostluğa dair tavsiyeleri

Arkadaşlarından birisine şöyle tavsiyede bulunmuştu: Bir arkadaşının hoşlanmadığın bir şey yaptığına dair bir haber alırsan, sakın ola ki hemen ona karşı düşmanlık besleyip dostluğu kesme. Böyle yaparsan, yakînen bildiğin bir şeyi şüphe sebebiyle terk etmiş olursun. Böyle bir durum olursa, o arkadaşına, “senin şöyle şöyle yaptığına dair bana bir haber ulaştı” de. O haberi sana getireni zikretmen de uygun olur. Eğer inkâr ederse, “sen ondan daha doğru söyledin ve bu işten uzaksın” de ve daha fazla bir şey söyleme. Eğer itiraf ederse ve o işi yapmakta bir mazeretini bulursan, o mazereti kabul et. Eğer o işi yaptığını reddetmezse, “o işi yapmaktaki amacın neydi” diye sor. Eğer bir özür beyan ederse kabul et. Eğer arkadaşın herhangi bir mazeret beyan etmez ve sen de bir çıkış yolu bulamazsan, onun o işi yaptığını kabul et ve onun bir kusur işlediğini dü şün. Bundan sonra muhayyersin; dilersen ona, o işin misliyle –fazlasıyla değil– mukabele et; istersen kendisini affet. Affetmek takvaya ve kereme daha uygundur. Çünkü Yüce Allah, “Bir kötülüğün karşılığı, misli bir kötülüktür. Ama kim affedip ıslah ederse, onun ecri Allah'a aittir” (Şura, 40) buyurmuştur. Eğer onun hareketinin misliyle kendisine mukabele etmen gerektiği konusunda nefsin seninle çekişirse, arkadaşının sana karşı önceki iyi ahvalini hatırla. Bu kötülüğü sebebiyle onun son hali, senin nazarında önceki iyiliklerini eksiltmesin. Zira bu, bizzat zulümdür. Salih bir kişi şöyle demiştir: Allah Tealâ , benim bir kötülüğüme mukabil bana onun daha fazlasıyla mukabele ederek hakkımı eksiltmeyen kimseye rahmet eylesin.”

Eğer bir dostun varsa, ona sımsıkı sarıl. Zira dost edinmek zor, dosttan ayrılmak ise kolaydır. O salih kişi, dosttan ayrılmanın kolaylığını şöyle bir benzetmeyle açıklardı: Bir çocuk, büyük bir taşı kuyuya atar. Onu oraya atmak o çocuk için kolaydır. Ama onu oradan çıkarmak, yetişkin insanlar için zordur.

Sana tavsiyem budur, vesselam.

Hikmetli sözlerinden

* Kendisine dünya sevgisi ve dünyevî arzuların galebe çaldığı kimse ehl-i dünyaya kulluk etmek zorunda kalır. Kanaat sahibi olan kimse ise, ehl -i dünyaya boyun eğme zilletinden kurtulur.

* Ahiret nimetlerinin kadrini bilmeyen kimse dünyaya karşı nasıl zahid olur? Aldatıcı arzulardan kurtulamamış kimse dünyadan nasıl kurtulur? İnsanların elinden ve dilinden salim olmadığı kimse, insanlardan nasıl güvende olur? Sözüyle Azîz ve Celîl olan Allah'ı murad etmeyen kimse nasıl olur da hikmetli konuşur?

* Dört şey vardır ki, azı bile çoktur: Hastalık, fakirlik, düşmanlık ve ateş (Cehennem azabı).

* Hem dünya hem de dünyanın yaratıcısının sevgisini aynı anda kalbinde taşıdığını söyleyen kimse yalancıdır. (İbn Abdilberr, el-İntikâ, 156 vd .)

Allah'ın rahmeti üzerine olsun. 


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:33:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı rüya tabiri,İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı mekke canlı, İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı kabe canlı yayın, İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı Üç boyutlu kuran oku İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı kuran ı kerim, İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı peygamber kıssaları,İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatı ilitam ders soruları, İmam Şafiî Rh.a. ve Zühd Hayatıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes