๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 10 Kasım 2011, 00:39:03



Konu Başlığı: Hz. Ömer Faruk R.a. Böyle Seslendi
Gönderen: Zehibe üzerinde 10 Kasım 2011, 00:39:03
Hz. Ömer Faruk R.a. Böyle Seslendi


Aralık 2005 - 84.sayı

Semerkand Dergisi kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.


(Geçen sayıdan devam)

Şu da bir hakikattir ki, Allah, Peygamberi'ni vefat ettirdiği zaman bizim de haberdar olduğumuz şu olaylar meydana gelmişti: Ensar cemaati bize muhalefet ettiler ve hepsi Saideoğulları gölgeliğinde toplandılar. Ali ile Zübeyr ve onların beraberinde olanlar geride (Hz. Fatıma r. anha'nın evinde, Hz. Peygamber s.a.v.'in techiz ve tekfin işlerini yürütmek üzere) kaldılar. Muhacirler Ebu Bekr'in yanında toplandılar.



Ben Ebu Bekr'e :

- Ya Ebu Bekr ! Bizi şu Ensar kardeşlerimizin yanına götür, dedim.

Akabinde bizler onlara ulaşmak maksadıyla yola koyulup gittik. Onlara yaklaştığımız zaman bizi onlardan iki salih kişi ( Uveymir b. Saide ile Maan b. Adiyy r.a.) karşıladı. Ensar topluluğunun ittifaka meylettiği ( Saad b. Ubade r.a.'a bey'at ) görüşünü bize zikrederek:

- Ey Muhacirler topluluğu! Sizler nereye gitmek istiyorsunuz? diye sordular. Biz:

- Şu Ensar kardeşlerimizin yanına gitmek istiyoruz, dedik.

- Ensar topluluğuna yaklaşmayın. Siz kendi işinizin hükmünü verin, dediler. Ben de onlara:

- Vallahi biz muhakkak onların yanına gideceğiz, dedim. Ve yürüdük.

Nihayet Saideoğulları'nın meşveret ettikleri gölgelikte (toplanmış bulunan) Ensar cemaatinin yanına vardık. Bir de baktık ki, aralarında örtüye bürünüp sarınmış bir adam var.

- Bu kimdir? diye sordum.

- Saad b. Ubade'dir , dediler.

- Nesi var? dedim .

- Sıtma ateşi var, diye cevap verdiler.

Biz biraz oturduktan sonra onların konuşmacısı (Sabit b. Kays r.a.) şahadet kelimelerini söyledi ve Allah'ı şanına layık yüce sıfatlarıyla sena etti ve sözlerine şöyle devam etti:

- Bizler Allah'ın Ensarı ve İslâm'ın büyük ordusuyuz. Siz Muhacirler cemaati ise Mekke'deki kavminizden (uzaklaşarak) bize yürüyüp gelmiş olan bir azınlıksınız. Böyleyken şimdi bu azınlık bizi aslımızdan koparmak ve bizleri emirlik işinin dışında tutmak istiyor, dedi.

Ensar'ın konuşmacısı susunca ben konuşmak istedim. Önceden, beğendiğim ve Ebu Bekr'in önünde takdim edip konuşmak istediğim bir hitabe hazırlamıştım. Ebu Bekr'i sakinleştirmek için uğraşıyordum. Ben konuşmak istediğim zaman Ebu Bekr bana:

- Yavaş ol, dedi. Ben de Ebu Bekr'i öfkelendirmek istemedim.

Ardından Ebu Bekr konuşmaya ba ş ladı . O, öfke sırasında benden daha halim, daha sükûnetli, hedeflere yönelip ulaşmakta da benden daha vakarlı idi. Vallahi Ebu Bekr benim hazırladığım konuşmada söylemek istediğim hiçbir şeyi bırakmadı, hepsini söyledi. Doğru olan görüşü belirtmek üzere benim hazırladığım hitabenin benzeri veya ondan daha üstün olan bir konuşma yaptı, sonra sustu. Konuşmasında şunları söyledi:

- Ey Ensar topluluğu! Sizler, sizde bulunduğunu söylediğiniz hayırlı hasletlere gerçekten de sahipsiniz. Fakat şu (halifelik) iş(i) Kureyş'ten olan şu Muhacirler topluluğundan başkasında asla tanınmayacaktır. Onlar nesep ve yurt bakımından Araplar'ın ortasıdır (merkez topluluğu, en adaletlisi ve en üstünüdür). Ben size, şu iki adamdan birisine bey'at etmenizi teklif edip, buna razı oldum. Şimdi bu ikisinden birine bey'at ediniz.

(Devam edecek.)