Hazreti Mevlâna Böyle Dua Etti

Hazreti Mevlâna Böyle Dua Etti

Mayıs 2008 - 113.sayı

Sertaç Timur DEMİR kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Bu kapıyı en güzel, O’nun her verdiğini hayırlı görenler çalar. Onlar O’nun aşkına kalbi incelmiş, sesi kısılmış, boynu bükülmüş, gecelerini gündüzlerini O’nun nuruyla aydınlatmış erenlerdir. Bu eşikte bir ömür geçirip, elini bu niyaz kapısından hiç çekmeyenlerden biri de Hazreti Mevlâna..

Dua acziyetin dile getirilmesidir. Dua takatsiz kalan ruhların, güçlü olana yaslanmasıdır. Dua, ellerini açanın: “Ben zayıflığımdan bana yakışanı yaptım, sen kerem sahibisin; kerem sahibine ne yakışırsa, sen onu yap..” demesidir. Dua kişinin imdadını Yaradanına duyurması, dertlerinin devasını dermanın tek sahibinden ummasıdır. Dua rahmet kapısının çalınmasıdır.

Bu kapıyı en güzel, O’nun her verdiğini hayırlı görenler çalar. Onlar ki O’nun aşkına kalbi incelmiş, sesi kısılmış, boynu bükülmüş, gecelerini gündüzlerini O’nun nuruyla aydınlatmış erenlerdir.

Bu eşikte bir ömür geçirip, elini bu niyaz kapısından hiç çekmeyenlerden biri de Hazreti Mevlâna... Veren’in verdikleriyle eren, eriyen Hazreti Mevlâna… Gönül kalemini aşk mürekkebine batırıp, insanlık defterine yazdıklarıyla susuz diyarları, kurak iklimleri sulayan Hazreti Mevlâna… Bugün bile dünyanın her yerinde ışık olmakta bu sözler. Her biri maddiyat karmaşasında kavrulan ruhlara serin bir gölgelik sunmakta.

Veren’in her verdiğini güzel bilen, Veren’den her şeyi güzel ister. Bu yüzden istemeyi, istediklerini alandan öğrenmek gerek. Hazreti Mevlâna’nın Mesnevi, Divan-ı Kebir, Rubailer, Mektubât, Mecâlis-i Seb’a ve Fihi Mâfih eserlerinden derlenen bu dualar da “güzeli güzelden güzel istemek” adına önümüzde ilham verici birer örnektir. Ne mutlu onun gibi niyaz edenlere, niyaz ettiklerine onun gibi erişenlere…

“Müşkülünü çözen, seni hakikate ulaştıran bilgiyi, ölüm gelip çatmadan önce iste, öğrenmeye çalış. Aklını başına al da, şu dünyayı, yani var gibi görünen yoğu bırak, yok gibi sandığın varı iste...”

“Ey ellerini kaldırıp da dua eden, isteklerde bulunan kişi! İstemek gücünü, dilek için kaldırdığın eli sana kim verdi? Kendi muradından, isteklerinden vazgeç de, asıl onu iste, muradın yalnız O olsun.”

“Gönülleri oynatan, özlere heyecan veren Allah’tan dileriz... Allah, ne de güzel umulandır, istenendir.”

Onun Duaları

“Ey bizi örtüler arkasında bırakan, gözlerimize gerçeği göstermeyen! Perdeleri kaldır, kaldır da artık kimse murdar nefse av olmasın, esir olmasın. Dünya sevdasına düşüp de mana açlığı çekenlere acı.”

“Güneş duvara vurunca rengi sararır. Biz de yarin derdi ile böyle sararmışız. Bazen yarin derdinden, bazen de onu görmemekten perişanız. Eğer işimiz hep böyle giderse vay halimize! Yarabbi, sakın bizi bu halde bırakma.”

“Senin perişanınım, mecnununum, elimden tut... Kendi kendine yürümeye gücü olmayan her zavallının bir elinden tutanı vardır. Ben ise senin yoksulun ve muhtacınım, elimden tut.”

“Allahım! Senin takdir buyurduğun derdi, hep deva olarak görüyorum. Kahrı, cefayı da senin bir lütfun, bir vefan olarak karşılıyorum.”

“Yarabbi! Sen beni dünyayı istemekten de, ahiret zevkini istemekten de kurtar. Yokluk tacını başıma giydir de, beni manen yücelt. Vuslat hareminde aşk sırrına erdirmekle beni kendine mahrem et. Has kullarının arasına karıştır. Sana doğru gitmeyen yoldan beni geri çevir. Nefsin isteklerinden beni kurtar.”

“Beni devlete erdiren kutlu kapının toprağından ayrılmamak için kendime yatak yeri istiyorum. Kötü huylarımdan, hoş olmayan hallerimden bıktım, usandım.” “Vah bana, vah düzelmeye!”

“Bana sarhoşluk vermiş, aklımı başımdan almışsın, beni eli boş hale getirmişsin. Senden gelen sarhoşluğa, senin verdiğin eli boş oluşa ben kulum, köleyim.”

“Ben kendi nefsimin hilesinden, fitnesinden daima sana sığınmadayım. Ben seninim, beni tekrar bana verme.”

“Senden başka başım varsa yok olsun; sensiz varsam yak, yandır varlığımı.”

“Ben ilâhi tecellilerin heyecanına kapılırım da bütün vakitlerinin bir vakit olması için aşk yolunda gece gündüz mum olup yanmak isterim.”

“Efendim, Mevlâm! Ben, eskiden işlenmiş günahlara, geçmişteki yaptıklarıma tövbe edenim. Telef olmuş, yok olup gitmiş âşıkın özrünü kabul etmez misin? Benim pişmanlığım, her ne kadar senin bol kereminden, merhametinden, kendi varlığıma yönelmek ve cömertliğini incitmekse de, Efendim, Allahım beni affet, beni affet, beni affet.”

“Bir kez daha kulluğumu kabul et. Bu acizliğime, bu perişanlığıma acı...”

“Beni vuslatının ırmağına at.”

“Ey zorlukları kolaylaştıran yüce Allah! Selviler, güller, bağlar, bahçeler senin lütfunla, ihsanınla mest olmuşlar. Gül senden hoş bir koku almış, senin güzelliğini görmüş, sana hayran olmuş, kendinden geçmiş. Gülün yanındaki diken de sarhoş ve baygın halde. Bana bir sevgi kadehi lütfet de, ben de kendimden geçeyim, böylece hepimiz senin sarhoşun olup çıkalım.”

“Ne olur mahmurların başına ağzına kadar dolu bir kadeh döküversen? Ne olur biz kullar, senin gibi bir sultandan yepyeni bir elbise giysek?”

“Ey verdiği dert, ahiret rahatlığından bile hoş olan!”

“Göğü iniltilerimle doldursam mazurum. Çölü, çığ taneleriyle doldurursam mazurum. Sen benim canımsın, ben senin arkanda koşarım, ben canımı etek gibi senin peşinde sürüklersem mazurum.”

“Dağılanı toplayan, bitkileri bitiren, ölüleri dirilten, sesleri duyan Hak, en güzel bir halde, en kutlu bir zamanda kavuşup buluşmamızı kolaylaştırsın; sebeplerini hazırlasın.”

“Allah isteklerimiz neyle gerçekleşecekse, işlerimiz neyle düzene girecekse onu ilham etsin, bildirsin; öyle olsun ey Alemlerin Rabbi.”

“Zindan köşesinde bin kulhüvallah ile usanmadan seni sadakatle çağırıyorduk ve sen dileğimizi bağışladın. Şimdi bu zindan dışında da, içinde olduğumuz gibi yine sana muhtacız. Bizi bu karanlık alemin zindanından çıkar. Nebilerin alemine ulaştır.”

Âmin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın