> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Hacı İshakta Olmayan
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hacı İshakta Olmayan  (Okunma Sayısı 767 defa)
15 Eylül 2011, 15:50:26
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 15 Eylül 2011, 15:50:26 »



Hacı İshak'ta Olmayan


Mart 2007 - 99.sayı



Yunus Emre ÖZSARAY kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Henüz kafakâğıdına ismi bile yazılmamıştı. Cüzdanın doğum yılı hanesine ise üç nokta atılmıştı. Yakınları arasında Hacı İshak’tı onun adı ve uzun boyu, hafif kırlaşmış sakalları ve düşünceli bakan gözleriyle görenlerde iz bırakan bir kişiydi.

Henüz buralarda yeni olduğu için aslını bilen de pek yoktu. Tek bilinen tarafı Hacı İshak olduğuydu. Anlatıldığına göre yıllar önce Kafkasya’dan göçmüştü  dedeleri ve bu göç esnasında birçok insan gemilerde ölmüştü.

O göçte gözyaşları deniz sularına karıştığı için kimse onların iç yangısını bilemedi. Ya geride kalanlar? Onların gözyaşları hiç dinmedi. Parçalandı aileler, her biri bir tarafa dağıldı.

Hacı İshak’ın yüzünde de bu dağılmışlığın izleri okunuyordu. Göçle birlikte bir yarısını geride bırakmış olmak onun huyunu suyunu da ikiye bölmüştü sanki. Bakanların zihinlerinde iki farklı insan tipi çizerdi her zaman. Onu tutarsızlıkla, değişken karakterli olmakla suçlayanlar vardı. Ama göçün ne olduğunu onlar nereden bilecekti. İki ayrı dünya arasında kalmak ne zordur, nasıl bilebilirlerdi.

Onu tanıdığımda ben de ilk başta herkes gibi düşündüm. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir adam.. Sağı solu belli olmaz derler ya, işte öyle. Evinin duvarı önünde yere çökmüş tesbihini çekerken görmüştüm ilk defa onu. Selam verdim almadı ya da ben duymadım. Sonradan öğrendim ki biraz ağır işitiyormuş. Yıllarca çalıştığı makineli tüfek fabrikasında kulakları aşırı gürültüye fazla dayanamamış ve malulen emekli etmişler. Ama ben onun dayanamadığı şeyin gürültü olduğundan çok emin değilim. Belki de ölüm makinesi yapmaya dayanamamıştır Hacı İshak. Neyse, şimdi zor işitiyor.

Dediğim gibi, başta hiç de iyi düşünmedim hakkında. Allah’ın selamını almayan insandan ne beklenir dedim kendi kendime. Ama şu bilmeden karar vermek yok mu, her şeyi o berbat ediyor. Fakat itiraf etmeliyim, selamımı almaması onu yakından tanımaya kışkırttı beni. Artık her gün yolumu evinin önüne düşürüyordum ve her geçişimde inatla selam veriyordum. Ama hiç tepki yok. Ben selam veriyorum, o gözümün içine bakıyor. Aslında o da beni tanımış olmalı.

Nihayet bir gün eli ile işaret ederek beni çağırdı yanına. Bir şeyler söyledi ama anlamadım. Yabancı bir dilde konuşuyordu. Daha önce hiç duymadığım bir dil... Birkaç kez tekrarladı aynı şeyleri. Yine hiçbir şey anlamadım sonra gülümsedi ve Türkçe konuştu:

- Anlamadın değil mi? Ben de seni anlamıyorum. Uzun zamandır sürekli bir şeyler söylüyorsun ama duymuyorum. Sen duydun, anlamadın. Peki ben seni duymadan nasıl anlayayım?

Sadece “Kulağım ağır işitiyor!” diyebilirdi ama öyle demedi. Zekice bir cevap diye düşündüm. Başka şeyler de anlattı. Silah fabrikasından malulen emekli olduğunu, kulağının çok ağır işittiğini o gün öğrendim. Daha da önemlisi, ondan çok şey öğreneceğimi hissediyordum. Tavırlarına sinmiş bir bilgelik insanı etkiliyordu. 

Sonra günler akıp giderken bir tarafım hep onda kaldı. Genel olarak suskundu Hacı İshak. Yanına gidiyordum, bazen bir kelime bile etmiyordu. Başını önüne eğmiş otururken, sadece yan duran kalpağını görebiliyordum.  Bazı zamanlar sadece gülümsüyordu bana. Böyle anlarda dikkate alınmıyormuşum gibi geliyordu, hatta bazen sessiz bir öfke dalgası kabarıyordu içimde.

Ama ne olursa olsun, insanı çeken bir şey vardı onda. Onu görmek için yolumu değiştiriyor ve her fırsatta yanına gidiyordum. Artık hareketlerini de taklit ediyordum, sürekli kaşlarımı çatıyor, dik yürüyor ve az gülüyordum. Görenler bunalımda olduğumu bile söylediler. Psikolog yardımından söz edenler bile oldu. Haklıydılar, ben böyle değildim. Ama ne olursa olsun, onun yanına gitmekten kendimi alamıyordum. O konuşmasa da onu dinliyor her hareketinden bir mana çıkarıyordum. Çok saçma da olsa, elini kaldırdığında bile bana bir şey demek istiyor diye düşünüyordum. Onu göremediğim günlerde arama alışkanlığı da başlamıştı artık. Cami kenarındaki küçük kahvede yaşlılarla vakit geçirdiğini öğrendim.  Ben de gittim. İçeri girdiğimde, kahvenin dışarıdan görünen köhneliğinin yerini bir seçkinler kulübü almış gibi geldi bana. İçeride oturanlar birbirine benziyordu ama hepsi birden çok farklıydı. Sıradan insanlar olamazdı bunlar. İçlerinde Hacı İshak’ı aradı gözlerim. Aslında hemen fark ederdim onu ama burada ona benzeyen o kadar çok insan vardı ki.

Gözlerim içeriye alıştığında köşede oturmuş, kalpağı başında, kitap okurken gördüm onu. Bir kaşı yukarıda, eli şakağına dayalı. Yanına desturla yaklaştıran bir heybet... Saygıyla ona yaklaştım, uzun süre bekledim ayakta. Beni görmedi bile, kitabına gömülmüştü. Uzun zaman sonra gözlüğünü çıkardı, masanın üzerine koydu, bir ayracı okuduğu sayfaya sıkıştırıp kitabı kenara bıraktı. Paltosunu düzelti ve nihayet bana baktı. Gülümseyerek “Yine mi sen..” dedi.

Evet, yine ben, size çeken bir şey var beni, yine geldim. Yerinizi mahalledekilerden öğrendim. Yoksa hata mı ettim? Bütün bunları dedim ama ona değil, kendi kendime söyledim. Fakat o bütün bunları işitmiş gibi oturduğu yerde şöyle bir doğruldu, kolumdan tutup yanına oturttu. Sonra iki çay istedi yaşlı kahveciden. Ve o zamana kadarki suskunluğundan hiç beklenmeyecek şekilde konuşmaya başladı:

- Hoş geldin evlat. Bugün de görüştük.

- Ne yapayım, sizi görmek istedim.

- Peki neden?

- Bilmiyorum, anlatmak zor. Bazı şeyler sanki kontrolünüz altında gibi duruyor. Yani her şeyi yoluna koymuş ve sürekli o yolunda giden işlerin bozulmaması için düşünen... 

- Yok evlat, hiçbir şey yolunda gitmiyor. Yanlış tanımışsın beni. Ya da aklında başka bir şey var, beni onunla karıştırıyorsun.

- Hayır...

Kaşlarını çattı. Konuşmamı istemez bir ifadeyle uzun uzun baktı bana. Sonra birden, beni önce irkilten, sonra yerin dibine batarcasına utandıran sözler ağır ama kararlı bir şekilde döküldü dudaklarından:

- Beni taklit etmeyi bırakıp artık kendin olmaya çalışsan daha iyi olmaz mı evlat?

Hiç dikkat etmiyor gibi duran Hacı İshak demek ki alttan alta benim hareketlerimi izlemişti. Ya da o bazı şeyleri başka bir yolla biliyordu. Devam etti:

- Ben, biliyorsun, söylemiştim bir göçmenim. Görenler beni sağı solu belli olmaz bir ihtiyar bilir. Ama tanımayanlar... Neyse, bende bir şey yok evlat.

Sonra yeniden sustu, neyse, boşver der gibi bir hali vardı. Çayından bir yudum içti.

- Kendine benzemeye çalışsan keşke, dedi ve sonra yeniden sustu.
Ne zaman konuşacak diye beklerken yerinden kalktı, cebinden çıkardığı bozuklukları tabağın kenarına koydu ve gitti.

Orada kalakaldım. “Bende bir şey yok.” derken ne demek istedi, bir mana veremedim.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hacı İshakta Olmayan
« Posted on: 27 Nisan 2024, 06:09:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hacı İshakta Olmayan rüya tabiri,Hacı İshakta Olmayan mekke canlı, Hacı İshakta Olmayan kabe canlı yayın, Hacı İshakta Olmayan Üç boyutlu kuran oku Hacı İshakta Olmayan kuran ı kerim, Hacı İshakta Olmayan peygamber kıssaları,Hacı İshakta Olmayan ilitam ders soruları, Hacı İshakta Olmayanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes