> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Dinde Çağdaş Sapmalar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dinde Çağdaş Sapmalar  (Okunma Sayısı 754 defa)
27 Eylül 2011, 17:04:15
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Eylül 2011, 17:04:15 »



Dinde Çağdaş Sapmalar



Kasım 2007 - 107.sayı


Ebubekir SİFİL kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Geçmişte yaşanan siyasî farklılıklar, kendi itikadî görüşlerini de oluşturarak “bid’at fırkaları” ortaya çıkarmışlardır. Günümüzde de aynı sorun devam ediyor. Geçmişte de günümüzde de tek çare, dinini siyasi
çıkarlarına feda etmeyen Ehl-i Sünnet yolundan ayrılmamak.

İtikadî mezheplerin tarihiyle ilgili kaynaklara aşinalığı olanlar bilirler ki, tarihin bir döneminde, kısa bir zaman aralığında birçok itikadî fırka ortaya çıkmış ve adından söz ettirmiştir.

Her Etkiye Bir Tepki


Hz. Ali r.a. ile Hz. Muaviye r.a. arasında cereyan eden Sıffin savaşını sona erdirmek üzere ortaya atılan Hakem görüşüne, Hz. Ali r.a.’ın saflarında bulunan bir grup itiraz etti. “Allah’tan başka hüküm verme yetkisini haiz kimse yoktur.” diyerek ayrı bir grup oluşturan bu kitleye “Haricîler” dendi. Yine aynı dönemde Hz. Ali r.a. taraftarlığında aşırı giden bir kitle ortaya çıktı ve “Şia”yı oluşturdu.

Bir süre sonra “Mürcie” denen akım zuhur etti. Mümine hiçbir günahın zarar vermeyeceğini savunan bu kitlenin tam karşısında ise İslâm’da ilk “akılcı” akım diye bilinen ve ayet ve hadisleri akla uydurmaya çalışmakla tanınan “Mutezile” taifesi boy gösterdi. Büyük günah işleyen kimsenin imandan çıkacağını, ama küfre de girmeyeceğini savundu Mutezile. Bir de kulun hiçbir fiilinde ilâhi iradenin yerinin olmadığını, insanın kendi fiillerini kendisi yaratacak kadar mutlak bir irade ve kudrete sahip olduğunu ileri sürdü.

Bu defa da bu aşırı görüş, bir başka aşırılığa zemin hazırladı: Kulun hiçbir şekilde kudret sahibi olmadığını, bütün fiilleri Allah Tealâ’nın işlediğini, insanın ise rüzgârın önündeki kuru yaprak mesabesinde olduğunu savunan bu kitleye de “Cebriye” dendi.

Sahih İslâm çizgisini Sahabe-i Güzin’den devralarak devam ettirdiği ve sonradan ortaya çıkan bir fırka olmadığı için Ehl-i Sünnet’i burada konu dışı tutuyoruz.

Siyasî Görüşler ve Bid’at Fırkalar


Bütün bu fırkalar ve onların alt gruplarının çoğunluğu bugün yok. Günümüze kadar varlığını sürdürebilen bir-iki fırka dışında büyük çoğunluğun fikirlerini artık sadece konuyla ilgili kaynaklar vasıtasıyla öğrenebiliyoruz.

Kaynakların verdiği bilgiye göre bu fırkalardan bir kısmı itikadî/fikrî bir zeminde geliştiği halde, bir kısmının başlangıcı siyasî mülahazalara dayanır. Bir başka deyişle, “bid’at fırka” kategorisine giren oluşumlardan bir kısmı, öncelikle siyasî görüşleriyle temayüz etmiş, itikadî ve diğer sahalardaki görüşleri bilahare gelişerek bütünlük oluşturmuştur.

Söz gelimi Şia’nın ilk ortaya çıkışı böyledir. Daha Hz. Osman r.a. zamanında ortaya çıkmaya başlayan “Ali taraftarlığı” akımı, Hz. Ali r.a. döneminde artarak devam etmiş, bu büyük sahabinin vefatının ardından ise müstakil bir siyasî-itikadî mezhep hüviyetine bürünmüştür. Aynı şekilde Haricîlik de ilk ortaya çıkış gerekçesi itibariyle siyasî bir fırkadır.

(M. Ebu Zehra, İslâm’da Siyasî ve İtikadî Mezhepler tarihi, 39 vd.)

Her halükârda altını çizmemiz gereken gerçek şudur: Her itikadî fırkanın bir siyasî çizgisi, siyasî sahayla ilgili olarak benimsediği görüşleri, tesbitleri, teorileri vardır. Geçmişte bu görüşler ve teoriler münhasıran “hilafet” meselesi etrafında yoğunlaşmıştır. Yönetim şekli hilafet olduğu için siyasî görüş ve teorilerin de halifede bulunması gereken özellikler, meşru hilafetin hususiyetleri, halifeye itaat
ve isyanla ilgili görüşler, halifenin azli vb. hususlar etrafında cereyan etmiş olması tabiidir.

Bid’at Mezhepler Tarihte Kalmadı


Bütün bunları niye anlattık? Kelam Tarihi veya “Milel-Nıhel” kitaplarını karıştıranlar -yukarıda varlığını devam ettirdiğini söylediğimiz biriki fırka dışında- fırkalaşma olgusunun sanki geçmişte olup bittiği ve bugün böyle bir meselemiz olmadığı fikrine kapılabilir. Oysa durum böyle değildir. Nasıl ki tarih içinde vücut bulmuş olan fırkalar birdenbire ve aynı anda ortaya çıkmadıysa, günümüzde de aynı durum söz konusudur.

Mezkûr kaynaklar, kendisini müslüman olarak tanımlayan herhangi bir kimse veya kesimin, itikadî/siyasî sahayla ilgili görüşlerini “İslâm’ın hükmü” olarak lanse ettiği için itikadî fırkalar içinde ele alınması gerektiği tavrını benimsemiştir. Bu durumun günümüzde de devam ettiği gerçeğinden hareketle, itikadî/siyasî fırkalaşma olgusunun bugün de varlığını devam ettirdiğini söylemek gerekir. Dolayısıyla Kelam Tarihi’nin günümüzü de içine alacak şekilde yeniden değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

Günümüzde varlığını devam ettiren fırkaların da tıpkı geçmişte olduğu gibi itikadî ve siyasî sahada görüşler ileri sürdüğünü görmek şaşırtıcı değildir.

Günümüzdeki Bid’at Oluşumlar

Modernizm


Tanzimat fermanıyla başlatabileceğimiz Batı’yı taklit süreci, aradan geçen yüzyıllar içinde Batı’nın teknolojik, ekonomik ve askerî sahalarda üstünlüğünü tescil ettirdi. Daha doğrusu yenilmişlik psikolojisi içindeki birtakım müslüman aydın ve düşünürler, artık Batı’nın mağlup edilemez bir güç olduğunu ve İslâm alemine karşı kesin bir üstünlük kurduğunu söylemeye başladılar.

Bu aşağılık kompleksi içinde “Madem Batı bize üstünlük sağladı, öyleyse biz de onlara benzemeliyiz.” tavrını benimsediler ve müslüman halka da bu düşünceyi empoze etmeye başladılar. Tabii ki Batı’da dine
(Hıristiyanlığa) karşı gelişen maddeci/ akılcı anlayış, İslâm dünyasında da muazzez dinimize karşı geliştirilmeye başladı. Tıpkı Hıristiyanlığın Protestanlık vasıtasıyla reforma tabi tutulması gibi, İslâm’ın da reforme edilmesi gerektiği fikrini benimseyen bu kesime “Modernistler” diyoruz.

İslâm’ı Batılı gayrimüslim İslâm araştırmacılarının ortaya attığı fikirler doğrultusunda yeniden tarif etmek niyetinde olan bu kesimin en temel vasfı, Batı dünyasına ait olan değer yargısı ve fikirleri esas kabul etmeleridir. “Batı’da din (Hıristiyanlık) nasıl anlaşılıyorsa ve nereye oturtuluyorsa, biz de İslâm’ı öyle anlamalı ve oraya yerleştirmeliyiz.” diyen bu bid’at fırka mensupları, Ehl-i Sünnet çizgiyi
de “İslâm’ı tahrif etmekle ve yozlaştırmakla” suçlamayı da ihmal etmemektedir.

İslâm Sosyalistleri


1900’lü yılların başından itibaren kendini göstererek yaklaşık 1 asır etkin olmuş bulunan Sosyalizm/Komünizm ideolojisinin aslında İslâm’da da izleri bulunduğunu söyleyenler, “İslâm Sosyalizmi” diye bir teori ortaya atmışlardı. Libya’da gerçekleştirilen “Yeşil Devrim” böyle bir temele dayanmaktaydı.

İslâm’da öngörülen sosyal adalet ilkesi, zekât, sadaka gibi infak ve yardımlaşma kurumları, Hz. Ömer r.a.’ın adaleti, Hz. Ebu Zerr r.a.’ın mal biriktirmeye karşı tavrı ve benzeri birçok unsur, İslâm’ın aslında Sosyalizm’in savunduğu ilkeleri benimsediğini gösterir onlara göre.

Geçmişte birçok ünlü sima tarafından savunulan bu görüş, günümüzde de “el-Yesâru’l-İslamî” (İslamî Sol) adıyla Mısırlı araştırmacı Hasan Hanefi tarafından savunulmaktadır. Seyyid Kutub, Mustafa Sıbaî gibi bazı isimler de hayatlarının bir döneminde bu fikri benimsemiş, ancak daha sonra yanlışlığını görerek bundan vaz geçmişlerdir.

İslâm Liberalistleri


Soğuk savaş döneminin kapanmasının ve Sosyalizm/Komünizm ideolojisinin tarihin çöplüğündeki yerini almasının ardından dünyada tek geçerli ekonomik/siyasî sistem olarak Liberalizm’in kaldığı söylenmeye başladı. Her alanda serbestliği, hür teşebbüsü ve bireysel özgürlükleri öne çıkartan bu ideoloji, halen varlığını sürdüren en etkin siyasî-itikadî bid’at fırka olarak dikkat çekmektedir.

Tek kutuplu hale geldiği ve “küreselleştiği” söylenen dünyada, Batı (Amerika ve Avrupa) hakimiyetine boyun eğmekten başka bir yol bulunmadığını söyleyen bu fırka mensupları, İslâm Dini’nin de Küresel
(Batı’ya ait Kapitalist) değerler doğrultusunda yeni bir kalıba sokulması gerektiğini ileri sürmektedir.

Bu doğrultuda mesela faizi yasaklayan,kadın-erkek eşitliğine aykırı gibi görünen, özgürlükleri kısıtlayıcı bulunan islâmî emir ve uygulamaların gözden geçirilmesi, yani uygun tarzlarda yorumlanarak devre dışı bırakılması, bu akımın en sık dile getirdiği hususlardandır.

Netice

Burada alabildiğine özet bir şekilde dile getirdiğimiz fikir akımları ve ideolojiler, itikadî açıdan bakıldığında birer bid’at oluşumdur, bid’at fırkadır. Bunların ve benzerlerinin farklı isimlerle
ifade ediliyor olması bu gerçeği değiştirmez.

Hayata ve olaylara İslâm’ın kendi öz kavramlarıyla bakmak, günümüz müslümanı için ekmek kadar, su kadar, hatta onlardan daha hayatî bir meseledir. Zira islâmî kavramları terk ettiğimizde itikadımızı tehlikeye atmış oluyoruz. Biz fark etmesek de ucu tehlikeli noktalara varabilen bid’at oluşumlar bu sayede kalbimizde ve beynimizde kendisine yer bulabiliyor.
Her itikadî fırkanın bir siyasî çizgisi, siyasî sahayla ilgili olarak benimsediği görüşleri, tesbitleri, teorileri vardır.

İslâmî kavramları terk ettiğimizde itikadımızı tehlikeye atmış oluyoruz.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dinde Çağdaş Sapmalar
« Posted on: 19 Mart 2024, 10:28:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dinde Çağdaş Sapmalar rüya tabiri,Dinde Çağdaş Sapmalar mekke canlı, Dinde Çağdaş Sapmalar kabe canlı yayın, Dinde Çağdaş Sapmalar Üç boyutlu kuran oku Dinde Çağdaş Sapmalar kuran ı kerim, Dinde Çağdaş Sapmalar peygamber kıssaları,Dinde Çağdaş Sapmalar ilitam ders soruları, Dinde Çağdaş Sapmalar önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes