> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Bir Yeminin Ettiği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir Yeminin Ettiği  (Okunma Sayısı 758 defa)
14 Eylül 2011, 19:53:05
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 14 Eylül 2011, 19:53:05 »



Bir Yeminin Ettiği



Şubat 2007 - 98.sayı


Mehmet IŞIK kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Hedefe kilitlenmiş adam, değerler adamı derler ya, işte öyle bir adam... İman etmiş, yola baş koymuş, budaktan gözünü sakınmamış bir adam, Osman b. Maz’un r.a.

Peygamber s.a.v. Efendimiz’in akrabası. İlk müslümanlardan. Habeşistan’a hicret eden ilk kafilede bulunanlardan. Bir ara Kureyş’in İslâm’a girdiği haberini almışlardı da, muhacirlerin bir kısmı dayanamayıp ta Habeşistan’dan geri Mekke’ye dönmüşlerdi. İşte Osman b. Maz’un r.a. onlardan.

Mekke’deki çileli yılları, Rasul-i Ekrem s.a.v.’le birlikte geçirmişti. İbadetine düşkün mü düşkün, Efendimiz s.a.v.’e sevgi ve itaatte engin mi engin bir hali vardı.

Hicret emri verilince hazırlığını yapıp, ev halkıyla birlikte hemen yola koyuldu ve nihayet Medine’ye varıp yerleşti.

Medine, artık müşrik baskısının bulunmadığı, gönüllerince kulluklarını yapabildikleri güzel bir memleketti. Doyasıya Efendimiz s.a.v. ile beraber olabiliyor, birlikte namaz kılıyor, sohbetlerini dinliyorlardı. Anlatılması imkansız manevi bir atmosferi soluyorlardı.

Kulluğa yemin


Osman b. Maz’un, Hz. Ali, İbn Mesud ve Mikdad (Allah hepsinden razı olsun) gibi bazı Sahabiler, aralarında sohbet ediyorlardı. Kendilerini beğenmiyorlardı. Dünyaya aldandıkları kanaatini taşıyorlardı. Buna dur demenin zamanının geldiğini düşünüyorlardı. Geceleri ibadetle geçirmek, gündüzleri ise devamlı oruç tutmak... Bunun yanında, layıkınca kulluk yapmalarına engel olduğunu düşündükleri et yemekten uzak durmak, eşleriyle beraber olmamak ve iyi elbiseler giymemek...

Osman b. Maz’un ve arkadaşları, aldıkları bu kararı bir de yemin ederek iyice perçinlemişlerdi. O günden sonra da dediklerini hayata geçirmeye başlamışlardı. Hepsi zaten ibadetlerine düşkün oldukları halde artık gecelerinin tamamını ibadetle geçiriyor, gündüzleri oruç tutuyorlardı. Hanımlarıyla ilgilenmiyor, et yemekten uzak duruyorlardı.

Gizli karar açığa çıkıyor

Bir gün Osman b. Maz’un r.a.’ın hanımı, Hz. Aişe r.a. validemize uğradı. Genellikle derli toplu giyinir, ellerine kına yakardı. Hz. Aişe validemiz onun her zamanki halini görmeyince sebebini öğrenmek istedi. O da kocasının dünyayı ve kadınları arzulamadığını söyleyerek ilgisizliğinden şikâyet etti. Aişe r.a. validemiz bu durumu Efendimiz s.a.v.’e bildirdi. Bundan sonraki gelişmeleri Hz. Aişe r.a. validemiz şöyle anlatıyor:

Nebi s.a.v., Osman b. Maz’un’a haber saldı. O da çıktı geldi. Efendimiz s.a.v. ona dedi ki:

- Ey Osman! Benim sünnetimden (yolumdan) yüz mü çevirdin?

Osman:

- Hayır, vallahi ya Rasulallah! Benim tek isteğim senin yolundur.

Efendimiz s.a.v. buyurdu:

- Ben hem uyurum, hem namaz kılarım, hem oruç tutarım, hem de tutmam. Hanımlarımla da beraber olurum. Allah’a karşı takva sahibi ol ey Osman! Bilesin ki ailenin senin üzerinde hakkı var, misafirinin üzerinde hakkı var, vücudunun senin üzerinde hakkı var. Oruç tut, ama bazen tutma; namaz kıl, uykunu da al!

(Ebu Dâvud, Salât 317; Ayrıca bkz: Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 268, el-Mektebetü’ş-Şamile CD.)

Osman b. Maz’un ve arkadaşları aldıkları kararın yanlış olduğunu anladılar ve hemen vazgeçtiler. Ama bir şey daha vardı; yemin etmişlerdi.

Yemin ne olacak?


İşte Yüce Mevlâ tam bu sıralarda şu ayetleri inzal buyurdu:

“Ey iman edenler!

Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) ölçüleri aşmayın. Allah, ölçüleri aşanları sevmez.

Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin; kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı takvâ sahibi olun (O’nun ölçülerini aşma konusunda içinizde derin bir endişe bulunsun).

Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile ettiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on fakiri yedirmek yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin kefareti budur.

Yeminlerinizi tutun. Allah, size ayetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.” Maide, 87–89.

Peygamber’in gözyaşları

Osman b. Maz’un r.a. ve arkadaşları ayetlerdeki hükümleri harfiyen yerine getirdiler. Rasul-i Ekrem s.a.v. ile birlikte Bedir savaşına katıldılar. Osman b. Maz’un r.a., bu savaş esnasında bir hastalığa yakalandı, bir türlü iyileşemedi. Hicretten otuz ay sonra Medine’de vefat etti.

Hz. Aişe r.a. validemizin anlattığına göre Rasulullah s.a.v. Efendimiz, Osman b. Maz’un r.a. vefat edince yanına geldi ve onu öptü. O esnada Efendimiz s.a.v.’in gözyaşları yanaklarından akıyordu. (Ebu Davud, Cenâiz 40; Tirmizî, Cenâiz 15). Osman b. Maz’un r.a.’ın cenazesine hitaben şöyle buyurdu:

“Dünyadan bir şeye bürünmeden gittin!” (Muvatta, Cenâiz 16)

Cenaze namazını Efendimiz s.a.v. kıldırdı. Baki kabristanlığına defnedildi.

Allah ondan razı olsun ve muhabbetini gönlümüze yerleştirsin…

Yemin ve Kefareti


Yemin, sözü pekiştirmek veya karşı tarafı ikna etmek için edilir. En güzel olanı, sözü yerli yerinde söyleyip yemine ihtiyaç duymamaktır. Bu anlamda yemin dinimizde hoş görülen bir şey değildir. Ama bir yerde de yemin edilmişse, bu sefer yemin hükümlerine uymak gerekir.

Ayette Yüce Mevlâmız, boş bulunarak veya kasıtsız olarak dil alışkanlığıyla yapılmış olan yeminlerden sorumlu tutmayacağını ifade buyurmuştur. Bu tür yemine kaynaklarımızda “lağv yemini” adı verilir.

Bilerek yapılan yeminler ise ya gerçekleşmiş olan olaylarla ilgilidir veya gerçekleşecek olan olaylarla ilgilidir.

Gerçekleşmiş olan olaylarla ilgili yemin edilirse, bu yemin olayın ya gerçekleştiği hale uygun bir yemindir veya gerçeğe aykırı bir yemindir. Gerçeğe uygunsa mesele yoktur. Gerçeğe aykırı bir yemin yapılmışsa yalan yere yemin yapılmış demektir. Böyle bir yemin büyük günahlardandır ve alimlerimizin çoğunluğuna göre bunun kefareti yoktur. Çünkü böyle bir yemin sahibini günaha ve ateşe sokmuştur. Bile bile yalan söylemiştir. Yalanın da kefareti söz konusu değildir.

Şafiî alimleri ise böyle bir yemine de keffaret gerektiğini ifade buyururlar. (Şirbinî, Muğni, c.4, s.325). Kaynaklarımızda böyle yemine, sahibini günaha ve ateşe sokan yemin anlamında “gamûs yemini” denilmiştir.

Gelecekte gerçekleşecek olaylarla ilgili yemin edilmesi halinde ise, kaynaklarımızda “münakid yemin” denilen yemin söz konusu olmaktadır. İşte bu tür yeminler yerine getirilmediğinde kefaret gerekir.
Gelecekte gerçekleşecek olaylarla ilgili yeminlere uymanın hükmü konusunda şu ayırıma da dikkat etmek gerekir:

1. Yeminin konusu, yerine getirilmesi farz veya vacip olan bir yükümlülük ile ilgili olursa, buna uymak farz veya vaciptir. Mesela farz olan namazlarını kılmaya, zekâtını vermeye ya da içki içmemeye yemin eden bir kimsenin bunlara riayet etmesi zaten farzdır. Böyle bir yemin etmişse sadece görevini yerine getireceğini yeminiyle pekiştirmiş olur. Yeminine uymadığı takdirde bir taraftan zaten haram işlemiş olur; diğer taraftan yemin kefaretini de yerine getirmesi gerekir.

2. Yeminin konusu, yapılmaması gereken bir şeyin yapılmasıyla ilgili olursa, bu sefer de yeminini bozması farzdır. Mesela içki içmeye yemin eden bir kimsenin yeminini bozması ve yeminin kefaretini yerine getirmesi farzdır.

3. Yeminin konusu, yerine getirilmemesi daha hayırlı olan bir işle ilgiliyse, yemini bozmak müstehaptır. Mesela bir müslümanla küs duracağına yemin eden kimse yeminini bozar ve kefaretini yerine getirir.

4. Yeminin konusu, uyulması ile uyulmaması birbirine eşit olan mübah konularda ise, yeminin gereğini yerine getirmek daha iyi görülmüştür. Mesela bir kimse herhangi bir yemekte sadece mercimek çorbası içeceğine yemin etse, buna uygun hareket etmesi daha iyi görülmüştür. Çünkü o kimsenin o yemekte çorba içmesi de mübahtır başka yemek yemesi de… Madem mübahlardan birisini seçeceğine dair yemin etmiştir, ona uyması ayette geçen “yeminlerinizi tutun” emrine daha uygun bulunmuştur. Yeminini bozduğu takdirde de kefaretini verecektir.

Yemin kefareti, on fakiri yedirmek veya giydirmekten ibarettir. Bunlardan birisini yapmak yeterlidir. Köle azadı günümüzde söz konusu değildir.

Kefareti yerine getirmesi gereken kişi, kendi ailesine yedirdiğinden sabah ve akşam olmak üzere iki öğün fakirleri yedirmesi gerekir. Giydirme konusunda da günün şartlarını esas almak icap eder. Bir insanı yaşadığı yerin şartlarına göre üst ve alt elbise olmak üzere giydirmek tercihe değer görülmüştür.

Yeminini bozan kişi, on fakiri yedirme veya giydirme imkanına sahip değilse, üç gün oruç tutması icap eder. Hanefî mezhebine göre bu oruç peş peşe tutulmalıdır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bir Yeminin Ettiği
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:41:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bir Yeminin Ettiği rüya tabiri,Bir Yeminin Ettiği mekke canlı, Bir Yeminin Ettiği kabe canlı yayın, Bir Yeminin Ettiği Üç boyutlu kuran oku Bir Yeminin Ettiği kuran ı kerim, Bir Yeminin Ettiği peygamber kıssaları,Bir Yeminin Ettiği ilitam ders soruları, Bir Yeminin Ettiği önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes