> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Baltalimanı Antlaşması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Baltalimanı Antlaşması  (Okunma Sayısı 829 defa)
18 Ekim 2011, 21:09:20
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 18 Ekim 2011, 21:09:20 »



Baltalimanı Antlaşması ve Ekonomik Savaş


Eylül 2011 - 153.sayı

Okay TİRYAKİOĞLU
kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Önyargılardan uzak olarak bakılması gereken en hassas meselelerin başında ‘ekonomik özgürlük’ kavramı gelir. Türkiye’nin bugününü, ekonomik özgürlük arayışını ve bu süreçte öne çıkan bazı aktörlerinin karmaşık iç yüzlerini anlamak için, Osmanlı’nın Baltalimanı Antlaşmasıyla girdiği karanlık dönemin perde arkasını araştırmak önemli ipuçları verir.

1838 senesinde, Hariciye Nazırı Mustafa Reşid Paşa, İngiltere Büyükelçisi Lord Stratford Canning’le, Baltalimanı semtinde, bir serbest ticaret anlaşması imzaladı. Bu anlaşmayla birlikte Osmanlı Devleti, gümrük vergilerini İngiltere ile birlikte saptamayı, daha doğrusu onların ‘lehine’ indirmeyi kabul etmiş oluyordu. Zira Mısır Hidiv’i Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın isyanı önüne geçilmez bir hal almış, Paşa Anadolu’ya geçip Kütahya’ya kadar ilerlemiş, hatta gözünü Payitaht’a dikmişti. Fransız sermayesini arkasına alan Paşa’nın maksadı Osmanlı Hanedanı yerine kendi hanedanını kurmaktı.

Bu durum karşısında Osmanlı bürokrasisi, Kavalalı’nın isyanını bastırabilmek için İngilizlerden yardım istedi. Bu yardıma karşılık olarak da Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Mustafa Reşid Paşa, İngilizlere ticarî bakımdan büyük ayrıcalıklar veren antlaşmayı, hem de kendisine ait olan yalıda büyük bir törenle imzaladı. Lakin Devlet-i Aliyye, gümrük ayrıcalığını yalnızca İngiltere’ye değil, elini güçlendirmek ve karşılıklı uzlaşmayı sağlayabilmek adına, çok geçmeden Fransa, İsveç, Norveç, İspanya, Hollanda, Belçika, Danimarka ve Portekiz’e de tanımak zorunda kalacaktı.

Bu geri dönüşsüz adımlar ile devletin zaten zayıf endüstrisi tamamen kesintiye uğruyor, Osmanlı üretmediğini tüketen bir ithal malları pazarı haline getirilmiş oluyordu. Zira ‘Kapitülasyon’ (ticarî ayrıcalık tanıma) meselesinde ekonomisi güçlü olan tarafın kâr etmesi, yükünü kendi başına taşımakta güçlük çeken tarafın da kaçınılmaz olarak ezilmesi kaçınılmazdı.

Ticarî ayrıcalıklar (kapitülasyonlar) meselesi


Ticarî ayrıcalıklar bahsi her dönemde ülkelerin titizlik göstermeleri gereken hususların başında gelir. Osmanlı’nın muzaffer yükseliş devirlerinde, müttefik ülkelere tanıdığı bu ticaret kolaylığı, Balkanlar ve kıta Avrupa’sı içlerindeki ilerleyişini sağlayan unsurlardan biri olmuştur. Ekonomik ilişkiler ve tasavvufî ahlâkla yükselen beşerî yakınlık, aynı zamanda bölgedeki İslamlaşma sürecinin de ivme kazanmasını sağlamıştır. Söz konusu dönemde Balkanlara hakim feodal yapının ve denizlerde Venedik-Ceneviz hakimiyetinin verdiği bunalımlı ekonomik yapıya eklenen Ortodoks-Katolik çatışmasını ustalıkla değerlendiren Osmanlı, ilk günlerinden itibaren Ortodoks cemaatinin hâmisi olarak, onları ticarî ayrıcalıklarla da kayırmayı ilke edinmiştir.

Fakat sonraki dönemlerde devletin zayıflaması ve Osmanlı bürokrasisinin sonuçları düşünülmeden verdiği kararlar, kapitülasyonları devletin boğazında bir ilmik haline getirmiştir. İmparatorluğun son döneminde ticarî ayrıcalık meselesinin geçirdiği birkaç aşamayı kısaca sayacak olursak:

• Rusya ile karşılıklı zorunlu antlaşma (1738),

• İngiltere ile ticaret antlaşması (Baltalimanı 1838),

• Kapitülasyonları kaldırma girişimleri: Tanzimat Dönemi ve II. Meşrutiyet (1856-1914).

Ancak duraklama dönemiyle birlikte, aynı ülkelerin, bir zamanlar kendilerine lütfedilmiş bu hakları ‘kazanılmış’ olarak görmeye başlamaları ve politik nezakete aykırı dayatmalarıyla durum Osmanlı’nın aleyhine döndü. Bilhassa Baltalimanı Antlaşması neticesinde, Osmanlı’nın tek taraflı bir pazar olarak tüm menfaatlerinden vazgeçip kapılarını Avrupa mallarına açması, devleti içinden çıkılması imkânsız bir krize sürükledi. İhracat yasağı ve devlet tekelleri kaldırılarak ecnebi tüccarlar yerli tüccarlarla aynı haklara sahip hale getirilmiş, işlenmiş mal üretimi, yerini hammadde satışına bırakmıştı.

Yabancıların bu iktisadî imtiyazları, çok geçmeden tuhaf şekilde gayrimüslim Osmanlı tebasına da tanındı. Osmanlı’nın giderek artan dış borçlarına eklenen bu Baltalimanı rezaleti, devletin süratle sürüklendiği iflasın en büyük delili olarak o acılı günlere mührünü vurmuş oluyordu.

Ne yazık ki, devlet ricalinin, kapitülasyonların tahribatlarını gidermek, sanayinin belini tekrar doğrultabilmek maksadıyla gümrük vergilerini artırma istekleri, her defasında Avrupa’da büyük tepkilere yol açıyordu. Bu tedirginlik çok uzun bir süre geçmeden Osmanlı’yı borç batağında daha da derinlere gömecek olan Kırım Harbi’nin tertiplenmesiyle neticelenmiştir (1856).

Kurt sofrasında iştahı kabaranlar


Baltalimanı Antlaşması’nı müteakip, İngiliz tüccarlar Osmanlı Devleti sınırları içinde ticaret yaparken Osmanlı vatandaşlarından bile daha az vergi ödemeye başladılar. Bu durum doğal olarak tüm Avrupa’da şaşkınlık ve kıskançlıkla karşılandı. İngiliz-Osmanlı yakınlığı başta Rusya aleyhine güçlenirken, diğer Batı Avrupalı güçlerin de iştahları kabarmaya başlamıştı. Fransız elçisi Jean Antoine Ernest’in bu antlaşmanın bazı maddelerini ilk duyduğu sırada, aynı ayrıcalıkların ülkesine de sağlanacağı hususunda biraz da çakırkeyif bir halde yüksek sesle yemin ettiği, dönemin siyasi kulislerinde uzun müddet konuşulmuştur.

Baltalimanı Antlaşması’nın bazı maddeleri kısaca şunlardır:

• Osmanlı Devleti’nin 1826’dan beri yerli ham maddelerin yurt dışına çıkarılmasını önleyen tekel sisteminin kaldırılması.

• İç ticarete, Osmanlı vatandaşlarının yanı sıra İngilizlerin de katılması.

• İngiliz vatandaşlarının Osmanlı ürünlerini ihraç etme hakkına sahip olmaları.

• Transit geçiş vergisinin kaldırılması.

• İngiliz gemileriyle gelen İngiliz malları için, bir defa gümrük ödendikten sonra mallar alıcı tarafından nereye götürülürse götürülsün bir daha gümrük ödenmemesi...

Tüm dünya tarafından ibretle izlenen bu dehşetli sömürgeleştirme siyaseti, Osmanlı aydını ve ricalinin boynunu büküyor, kudretli ismiyle bir zamanlar yürekleri titreten Devlet-i Aliyye, uygun ve adil şartlar olmadan asla kabul edilmemesi gereken gümrük antlaşmalarının bedellerini pek ağır ödeyeceği günlere doğru süratle yaklaşıyordu.

Çok geçmeden Batılılar, kapitülasyonlarla sağlanan bu olağanüstü ayrıcalıkları güvence altına alabilmek maksadıyla, teklif edilen en basit düzenlemeleri dahi ‘boykot’ tehdidiyle karşılamaya başladılar. Bir zamanlar atalarına sağlanan kolaylıklar sayesinde ulaştıkları ekonomik seviyelerinin ve kapitalist düzenlerinin temelini Osmanlı’yla yapılan ticarete borçlu olduklarını unutmuş görünüyorlardı. Oysa Osmanlı Devleti, 1352’de Rumeli’ye geçtiğinde, Venedikle savaş halinde olan Cenevizlilere verdiği ilk kapitülasyondan bu yana, jeopolitik konumu sayesinde Avrupa ticaretinin can damarlarının geçtiği bölgelere hakim olmuş, dolayısıyla Avrupa’nın gelişim seyrini uzun müddet elinde tutmuştu. Bu tarihî seyri ve dostlukları nice acılar pahasına boşa çıkaracak girişimler, Avrupa’nın asırlardır içten içe duyumsadığı tarihî bir ezikliğin dışavurumundan başka bir şey değildi. Yurtiçinde faaliyet gösteren güçlü lobileri, elçilik ve konsolos yetkilileri vasıtasıyla baskı yaparlar, kimi zaman direkt olarak Avrupa kral veya kraliçelerinden gelen mektuplarla devlet ve maliye üzerindeki baskı yoğunlaştırılırdı. Hatta Osmanlı’nın en makul tekliflerinin görüşülmesi sonucunda oluşan siyasî gerginliğin ticaretlerine yansıdığı gibi gülünç ve küstah bahaneler üretip, mevcut kapitülasyonlara oluşan zararların giderilmesi hususunun madde olarak eklenmesi istenirdi. Kapitalizmin hiç acıması olmadığının, Osmanlı coğrafyasındaki en bariz göstergeleri işte bugünlerde belirmiş, Türk aydınlarının sol eğilimleri ilk olarak aynı günlerde neşvünema bulmaya başlamıştı.

Tarihten ders almak


Nice sıkıntı ve dönüşsüz ıstıraplarla tecrübe ettiğimiz bu hakikatler karşısında bugünkü modern Türk devletine düşen, yakaladığı süratli çıkışı sürdürebilecek ekonomik önlemleri, tarihin seyrinden dikkatle süzerek takip etmektir. Ekonominin asla politikadan bağımsız olmadığını, büyük devlet olma idealinin iki alanı birden deruhte etmekle mümkün olduğunu hatırlamaktır.

Devletimiz, halihazırda Tanzimat Dönemi’nden daha hafif olmayan krizlerin kapısından, siyasi istikrarını muhafaza edebilmesi sayesinde döndüğünü, ideolojik ayrımlarla köşelerini sivrilten tüm aydın kesimlere anlatabilirse ne âlâ. Ancak küreselleşmeye ve yıkıcı etkilerinin sonuçlarına aldırmayan bir avuç mutlu azınlık, hâlâ yıkılmaz sandıkları fildişi kulelerindeki sahte zirvelerinden, halkı ve tercihlerini aşağılamayı sürdürüyor. İşte bu yüzden tarih bilimi ve rasyonel aklın önünde sonsuza dek küçük düşmeyi hak ediyorlar.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Baltalimanı Antlaşması
« Posted on: 19 Nisan 2024, 16:43:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Baltalimanı Antlaşması rüya tabiri,Baltalimanı Antlaşması mekke canlı, Baltalimanı Antlaşması kabe canlı yayın, Baltalimanı Antlaşması Üç boyutlu kuran oku Baltalimanı Antlaşması kuran ı kerim, Baltalimanı Antlaşması peygamber kıssaları,Baltalimanı Antlaşması ilitam ders soruları, Baltalimanı Antlaşması önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes