> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Arastanın Boyacısı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Arastanın Boyacısı  (Okunma Sayısı 735 defa)
26 Eylül 2011, 12:05:30
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 26 Eylül 2011, 12:05:30 »



Arastanın Boyacısı



Ekim 2007 - 106.sayı

Yunus Emre ÖZSARAY kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Yolun sonuna geldiğimi, artık her şeyin bittiğini, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını kabullenmiştim ki, uzaklardan gelen bir sesle irkildim. Koşarak onun yanına gidip, sıkıca ellerine sarılmamla her şey yeniden başladı.

Uzun yıllar önce tanışmıştım kendisiyle. Ayakkabı tamiri yapılan küçük bir dükkanının yanında oturup boyacılık yapıyordu. Tamircinin onardığı ayakkabıları boyuyordu Müslim amca.

Arada bir yanına uğrar, çayını içer, güzel sözlerinden bir kaçını hafızama kazır, sonra o sözleri kendimce yorumlayıp anlatırdım insanlara. Gerçi o sözler benim dilime pek yakı şmasa da sözün kuvveti teslim
alırdı etrafımdakileri. Onun sayesinde ben de adam yerine konmaya başlamıştım desem yalan söylemiş olmam.

Uzaklardan seyrederdim Müslim amcayı. İşini yaparken dünya ile alakası kesilmiş gibi davranır, ritmik hareketlerle elindeki kıl fırçayı ayakkabıların üzerinde bir o yana bir bu yana gezdirirdi. Biraz kendimi bu seyre kaptıracak olsam, hareketin ritmi beni kendimden alırdı. O yorulur, onun ezgisi beni kaplardı.

Müslim amca yıllardır bu işi yapıyor. Meslek babadan kalmış, ona da onun babasından. Fazla mala tamah etmemekten mi, nasipsizlikten mi bundan öteye gidememişler. Öyle gelmiş öyle gidiyor, zaten çok da paraya
ihtiyacı yok. Zengin olduğundan değil, bir evi var, giderken koltuğunun altına bir ekmek sıkıştıracak kadar para da kazanmışsa ona yetiyor. Çocukları kendi başlarının çaresine bakacak kadar büyümüşler üstelik...

Çok sıkıldığım bir gündü yine. Müslim amcayı seyretmenin huzurunu tatmak için gittiğimde, boş sandığın üzerine geçirilmiş beyaz amerikan bezi görmek beni şaşırttı. Müslim amca namaz vakitleri dışında yerinden ayrılmazdı, hele hele üzerine beyaz örtü serip boya sandığını öyle ortada bıraktığını hiç görmemiştim.

Korktum. Müslim amca da mı ölmüştü yoksa! Son nefesini nasıl vermişti acaba? Yaşadığı gibi ölmüştür muhtemelen. Namazda can vermiş olabilir. Hayali gözümün önünde canlanıyordu. Secdeye giderken o koca adamın bedeni bir pamuk hafifliğinde yere serilmişti. Hiç kimse görmemişti onu ölürken. Sadece bir “hık” sesi çıkmıştı boğazından. Direnmemişti de, “Gitmek istemiyorum” dedirtecek bir korku onu ölüm anında bile mahkûm edememişti.

Teslimiyetle kavuşmuştu Rabbine. Gözleri açık kalmıştı Müslim amcann... Yok geride kalmamıştı, biraz daha durayım der gibi bir geriye bakış değildi bu, başka bir şeye bakmaya doyamamıştı gözleri...

Gözlerim doldu. Çaresizlik işte! Sen buradasın, yıllarca yanına geldiğin, dinlediğin, halleştiğin Müslim amca çekip gidiyor. Aklına neler gelmiyor ki insanın. O uçup gidiyor sen düşünemez oluyorsun. Gözlerin
doluyor.

Uzaktan bir ses bu hikâyenin dışına çıkardı beni. Dahası, hikâyeyi de, ölümü de hükümsüz bıraktı. Bu Müslim amcanın sesiydi. Tüm hayaller tuz buz oldu gözümün önünden, şaşkınlıkla, sevinçle geriye baktım.

Ayakkabıcının karşısında duran çay ocağının duvarına sırtını vermiş, elinde otuzüçlük tespihiyle sükunetle oturuyordu. Yanına gittim. Müslim amca ne oldu, dedim. Fazla konuşmadı, elini boş ver dercesine salladı, sonra içeriye işaret edip iki çay istedi. “Müslim amca, öldüğünü sandım seni orada göremeyince..” dedim. “Ölmeyeceğiz mi evlat? Öleceğiz elbet!” dedi. “Ama Müslim amca, ölüm olur da böyle haber verilmeden de ölünmez ki!” Müslim amcayı güldürmüştü bu sözüm. “Haber verip ölünür mü oğlum, hangi ölüm haberli ki?” dedi. Sonra muzipçe bir ifadeyle; “Kendi ölümünden insanın kendinin haberi olmuyor ki başkasına haber verebilsin. Bak ben bile öldüğümü senden öğrendim.” dedi.

“Ölüyorsun olamadan, haber bile veremeden..” gibi şimdi tam hatırlayamadığım birkaç veciz söz söyledi. Evlat, dedi, sen şimdi geldin o sandığı orada gördün ya, vallahi sana arkadan güldüm biraz. Hakkını helal et. Demek ki ölmüş olsam benim için çok üzüleceksin.

Çaylarımızı içtik. Haydi evlat, gidelim, dedi. Yanına ne zaman gelsem birlikte dönerdik. O önde iki büklüm, ben hemen yanında, Müslim amcanın boya sandığı sırtımda. Onu büyük bir yükten kurtarmış olmanın sevinciyle öyle gururlu yürürdüm ki Müslim amca bunu fark ederdi. Kimbilir kaç kez dinlemiştim, bir güzelin bir yükünü kaldır ki Allah da senin yükünü kaldırsın diye.

Yine gitmeye davrandık ki, sandığı almadığımızı hatırladım birden. Müslim amcaya baktım, hiç oralı değil. Müslim amca, dedim, sandığı almıyor muyuz? Elimden tuttu, çekti beni kendine doğru, dur evlat, dedi, bak kefeni bile giydirilmiş nazlımın. Ölü mezarından kalkar mı hiç!..

Meğerse bizim ayakkabı tamircisi boya işini artık kendisi yapacakmış. Eski usulle boya yapmak pahalıya patlıyormuş. Üstelik dışarıda ayakkabı boyamak içeride satılan boyaların satışını engelliyormuş. “Başka
yerde yapsaydın Müslim amca, yermi yok sana..” dedim, “İnsanın ekmeğine mani mi olunurmuş!” dedim.

“Yok evlat, yer yok bana! İşimizi bitirdiler işte.” dedi. Yürüdük mahalleye doğru. Hiçbir şey değişmemiş gibiydi ama Müslim amca daha bir suskundu. Konuşunca da biraz sesi mi titriyordu, yoksa bana mı öyle geldi anlayamadım.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Arastanın Boyacısı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 20:43:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Arastanın Boyacısı rüya tabiri,Arastanın Boyacısı mekke canlı, Arastanın Boyacısı kabe canlı yayın, Arastanın Boyacısı Üç boyutlu kuran oku Arastanın Boyacısı kuran ı kerim, Arastanın Boyacısı peygamber kıssaları,Arastanın Boyacısı ilitam ders soruları, Arastanın Boyacısı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes