> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Yitik hikmetin peşinde
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yitik hikmetin peşinde  (Okunma Sayısı 1021 defa)
20 Temmuz 2012, 14:52:18
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 20 Temmuz 2012, 14:52:18 »



Yitik hikmetin peşinde
Said YAVUZ • 76. Sayı / DİĞER YAZILAR


“Bazen aynı ders içinde, Diriliş Ustası'ndan, Amentü şiirinin şairinden alıntılar yaparak Akif'in, Pakdil Usta'nın ‘Klas Duruş’undan, Necip Fazıl'ın mücadelesinden örnekler getiriyordu neşeyle. Çünkü inandığı bir ‘Medinetü'l-Fazıla’ vardı. Çünkü ‘şehir’ manevi ve entelektüel anlamda ‘erdemli seçkinler’ce yönetilecek olursa medeniyetimizin yeniden ‘diriliş’i mümkündü ve hatta zorunluydu. Bunun için ‘Meşşailer’ gibi yürünmeliydi gelenek içinde. Aydınlanmayı sağlayacak imkânlar mündemiçti bu köklü, soylu ve geniş irfan vadisinde. Sanki ‘bir haresi olarak İbnü'r-Ravendi’ bile bu yürüyüşte yanımızda olacaktı. Eğer bir kere daha kendi birikimlerimizi okuyup anlayarak, Batı'dan gelen o sert ve utanmaz meydan okumaya karşı inancımız ve direncimizi diri tutabilirsek; yeni ve insanî bir şahlanış kaçınılmaz olacaktır.”

Kimi yazarlarla ilgili değinilere rastladığınızda karşınıza çıkan tasvirlerle o yazarın eserlerinde gördüğünüz yüzler arasında bir benzerlik kurmaya çalışırsınız. Tıpkı okuduğunuz bir romanın beyaz perdeye uyarlanmış halini gördüğünüzde yakalamaya çalıştığınız uyum gibi. Ya yazarın canlandırdığı ama sizin hayal dünyanızda şekillenen kahramanı hayranlıkla izler ya da yönetmenin zevkine göre seçilmiş karakteri kendi kahramanınızın yanına bile yaklaştırmazsınız. Bu nedenle altını çizerek kenarlarına notlar düşerek aktif bir okumaya tabi tuttuğunuz eserin sahibine dair söylenecek her söz size kaş çatma ya da onaylamaya dair bir baş kesme hakkı verecektir.

İlhan Kutluer’in “hikmet müminin yitiğidir, bulduğu yerde alır” hadis-i şerifinden yola çıkarak isimlendirdiği eseri Yitirilmiş Hikmeti Ararken’i okurken rastladığım yukarıdaki ifadeler altını çizdiğim, yanlarına kendimce işaretler koyduğum cümleleri zihnimde bir kez daha yankılandırdı. İlhan Hoca’nın geçmiş on yılda yayımladığı çok değerli makalelerden oluşan eserde bu ülkenin fikrî tesisi, ilerlemesi ve inkişafı adına kafa yoran, kalem oynatan her ferde çıkış kapıları gösteren kalbi ve akli yollar bulunuyor. Eserini “geleneğin sancaklarını günümüzün fikir dünyasına taşıyacak ve geleceğin medeniyet burçlarına dikecek olan hikmet yolcularına” ithaf etmesi de kitabın muhtevasına dair bir işaret fişeği olmasının yanında onu okuyan ve içselleştirenin talip olabileceği vazifeleri de gösterir gibidir.

Neredeyse bitkisel hayata mahkûm edilmiş olan İslam’ın medeniyet kurucu değerlerini ihya etmek bir kez başarıldığında, Müslümanlar dünya çapında olumlu etkileri olacak bir Altın Çağ başlatma gücüne yeniden malik olacaklar mıdır? İslam Bilgeliğinin İmkân ve İlhamları bölümünün ilk makalesinde altını çizdiğim bu soru cümlesi yukarı alıntıladığım Mustafa Nezihi Pesen’in değerlendirmelerine bir selam niteliği taşıyor. Bu makalede Kutluer, altın çağ sorusunu soranlara ipuçları veriyor. İslam felsefe ve bilim tarihi yalnızca bunun mümkün olduğunu ispat etmekle kalmaz nasıl mümkün olabileceğini de gösterir. Dünya çapında otorite sayılabilecek Farabi’ler, İbn Sina’lar, Biruni’ler ve Ali Kuşçu’ların yeniden zuhuruna imkân verecek kültür ve ilim politikaları bu bilgiden hareketle üretilebilir.

Batı’nın oryantalist bakışı, ilmi, tekniği karşısında sinmiş, komplekse kapılmış Müslüman entelektüeli, kendi köklerinden uzaklaşarak yeni bir dünya hayali ortaya koyabilir mi? Vadilerde başıboş, şaşkın dolaşan entelektüel önce şu soruya cevap bulmalı: Başlangıçta ümmi sayılabilecek bir kültür havzasının insanlarına ne olmuştur ki iki ya da üç yüzyıl içinde yazılı geleneğe dayalı bir uygarlık dinamizmini yakalamış ve kısa sürede felsefe ve bilimde insanlığın öğretmeni olmuşlardır? İlim kavramını İslam medeniyetinin yüreğine yerleştirmiş olan Kur’an-ı Kerim ilmî ve fikri faaliyetlere istikamet kazandırmamış mıdır? İşte İslami bir evren içinde nefes alan Müslüman aydınlar varlık, oluş ve değere ilişkin felsefi mevzuların hallinde kendilerinden öncekilerden bir adım öne bu vesilelerle geçebilmişlerdir. Önyargılardan vareste o çağda şaheser kabul edilen bütün eserler çevrilmiş, tanışılan uygarlıkların bilim ve felsefede ulaştıkları konum kabul edilmiş ve bu birikimler anlama, yorumlama ve yeniden teşekkül süreçlerinden geçirilmiştir. İlhan Kutluer bütün bu çabaların Kindi, Razi, Farabi, Belhi, Amiri, Gazzali gibi birçok İslam mütefekkiri ve bilim adamınca tarihî başarıya dönüştüğünü temiz bir Türkçe ile detaylandırıyor.

Felsefi faaliyeti salt zihinsel egzersiz olarak anlamamak gerektiğini Teoman Duralı yıllardır anlatıp duruyor. İlhan Hoca da felsefi tavrın bilimsel denilebilecek yöntemi işaret ettiği ve ortaya konan bilimsel ürünler bakımından İslam bilim tarihi yazımının İslam felsefe tarihi yazımından ayrı düşünülemeyeceği hususuna işaret ediyor.

Karşımızda sadece İslam felsefesini derinlemesine bilen ve öğreten bir hoca durmuyor. Aynı zamanda çağının şairlerini de iyi okuyan ve eserlerini edebi perspektifle genişleten duyarlı bir münevver var. Cahit Zarifoğlu’nun kabrinde bir felsefe profesörü. Aşağıdaki cümlelerin gerilimi hepimizin onları ayakta dinlemesini icbar ediyor:

“Müslüman dünya Sezai Karakoç’un deyimiyle önce kendi ruhunu sonra İslam’ın evrensel değerlerini ve nihayet insanlığı diriltmek görevindedir. Çünkü hem Müslüman ruhu hem İslam’ın yeryüzündeki hayatiyeti ve hem de insanlık kriz içindedir. Müslüman düşünce ve bilim insanı hem kendisini hem de dini ile münasebetini hem de insanlığın bugünkü durumundan büyük ölçüde sorumlu olan modern Batı’yı kritik etmek zorunda olduğunu unutmamalıdır. Ancak bu kritik ne benliği ve ne de ötekini imhaya yol açacak bir tahripkârlığa dönüşmeyecektir.”

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yitik hikmetin peşinde
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:19:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yitik hikmetin peşinde rüya tabiri,Yitik hikmetin peşinde mekke canlı, Yitik hikmetin peşinde kabe canlı yayın, Yitik hikmetin peşinde Üç boyutlu kuran oku Yitik hikmetin peşinde kuran ı kerim, Yitik hikmetin peşinde peygamber kıssaları,Yitik hikmetin peşinde ilitam ders soruları, Yitik hikmetin peşindeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes