> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Yaz tatillerinin yorgunluğu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yaz tatillerinin yorgunluğu  (Okunma Sayısı 708 defa)
24 Mayıs 2012, 16:22:34
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 24 Mayıs 2012, 16:22:34 »



YAZ TATİLLERİNİN YORGUNLUĞU
Naci BOSTANCI • 44. Sayı / KAPAKTAKİLER


Tatil, modern dönemle birlikte hayatımıza girdi. Tatilin öncesi, ev ve çalışma hayatının birbirinden ayrılmasıdır. İnsanlar herhangi bir tayin edilmiş zamana, ayrı kurallara tabi olmaksızın ev ekonomisi biçiminde bir düzenleme ile hayatlarını sürdürürlerken atölyeler, fabrikalar kendi kurallarıyla birlikte geldiler. Artık iş hayatı, baba, çocuk eş arasında, birincil ilişkilerin belirlemesiyle değil, nesnel, işe ait verimliliğe ve performansa dayalı değerlerle düzenlenir oldu. Sanayileşmenin ilk evrelerinde İngiltere’de altı yaşın üstündeki çocuklar dahi çalışma hayatına katılabildikleri gibi, kimi yerlerde günde onsekiz saate kadar uzanan bir çalışma zamanı da söz konusuydu. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çalışanlar sendikalar kurdular, patronlarla pazarlıklar yaptılar, çalışma saatlerini düşürdüler, pazar günleri tatil olarak kabul edildi. Derken bu trendin devamı çerçevesinde yıllık izinler çalışma hayatının bir parçası hâline geldi. İnsanlar pazar günleri ve yıllık izinlerinde nasıl dinleneceklerdi? Yorgun düşmüş bedenlerini ot şiltelerine teslim ederek mi yoksa “tebdil-i mekânda ferahlık vardır” ilkesi uyarınca yeni yerlere giderek, yeni ortamlara dâhil olarak mı? Her ikisi de oldu. Yoksullar uyuyarak, biraz ekonomik şartlarını düzeltmiş olanlar ise “bir yerlere” giderek bu vakitlerini değerlendirdiler.

Türkiye’de yetmişlere kadar memur ve işçiler için tatil günleri pazardı, cumartesilerin de yarım gününde çalışılırdı. Yıllık izinler ise kıdeme göre yirmi otuz gün biçimindeydi. Bunlar tatilin resmî yüzü. Bir de serbest çalışanlar var. Onlar elbette istedikleri zaman tatile gedebilirler ama bu durum genellikle teoride kalır. Çünkü işi olan tezgâhının başında kalmak ister ve bir türlü tatile gidemez, gitse de bir an önce dönmek yeniden ekmek teknesinin çarkını çevirmek ister.

Esasen “tatilin” başka yerlere seyahat etmek için kullanılabilmesi hem ulaşım imkânlarıyla ilişkilidir hem de böyle bir anlayışın yerleşmesine bağlıdır. Kırklı yıllarda Kars’ta öğretmenlik yapan bir emekli o dönemi anlatırken “trenle yolculuk yaptıklarını, tren giderken arada aşağıya inip bir süre yürüdüklerini sonra yine trene binerek yollarına devam ettiklerini” anlatmıştı. Biraz daha geriye gittiğimizde, 1925 yılında Bingöl’den evine mektup yazan bir öğretmen, sadece gaz, tuz, şeker için nadiren pazara indiklerini, onun dışında hep köyde kaldıklarını ifade etmişti. Bizde seyahatin alt yapısını oluşturan yolların yapılması, insanların seyyaliyet kazanması ellili yıllardan sonradır. Demek ki “tatil” için elzem olan ulaşımın “kitlelerin hareketini sağlayacak boyutlara ulaşması” hayli yeni.

Tatile ilişkin zihniyetin dönüşümüne baktığımızda ise çok yakın zamanlara kadar bizde genellikle bu tür zamanların “eve dönüş” “anne-baba ve akrabaları ziyaret” için kullanıldığı görülür. “Çocuk” evlendiği, köyünde kasabasında ona ekmek sağlayacak iş olmadığı, memuriyete geçtiği için bir başka yere gitmiştir, ancak ailesiyle ilişkileri hem maddî hem de moral olarak sürmektedir. Bir kuşak öncesi köyde olan yeni şehirli insanlar, pazarla ilişkilerinin sınırlılığı dolayısıyla birçok ihtiyaçlarını yine köyden, yani anne babalarından temin etmeye çalışmakta, yıllık izinlerini “hem ziyaret hem de bu tür ihtiyaçların karşılanması” biçiminde kullanmaktaydılar.

Türkiye’de seksenlerden sonra önemli değişiklikler yaşandı, bunlardan birisi de herhalde tatil anlayışı ve alışkanlıklarıydı. O dönemde şunu gördük: Yavaş yavaş bürokraside, iş dünyasında yer alan insanlar, tatillerini ana babalarının yanlarına giderek değil tatil beldelerinde, beş yıldızlı otellerde ya da yurt dışında geçiriyorlardı. Nitekim Halikarnas Balıkçısı gittiğinde yolu izi olmayan, 1972’de Fatma Mansur’un üzerine çalıştığı dönemde bugünkü görüntüsüyle ilgisiz bir hâldeki Bodrum, yükselen bir eğilim çizmeye başlamıştı. Seksenlerin sonunda artık bu tatil beldesini herkes biliyordu. Peşinden Özal’la birlikte Göcek koyu, Kemer bölgesi öğrenildi. Sahillerde yeni oteller yapıldı, yap-işlet-devret modeli ülkeye birçok tesis kazandırdı. Dışarıdan daha fazla turist gelmeye başladı ülkeye, bunlar “gezip dolaşmanın, yeni yerler görmenin” önemi üzerine bir örnek de sunmuş oldular. Herhalde birçok insan, “Bakın, elin adamı filan yeri görmek için ta nereden geliyor, biz burnumuzun dibinde kalkıp gitmiyoruz” türünden sözleri duymuştur. Burada kendi hayatımdan da bir örnek vereyim. 1976 yılında Erzurum-Trabzon yolunun o çileli Zigana Geçidi’ne doğru kıvrıla kıvrıla yükselirken, otobüsün içinde baygınlık geçirmekte olan yolcular şöyle bir manzaraya şahit olmuşlardı: Bir yabancı bisikletle aynı yoldan Zigana’ya doğru çıkmaya çalışıyor. O zaman bunun “akılsızlık” olduğunu düşünenlerin çocukları bugün herhalde tatile, yeni yerler görmeye ve bununla ilgili araçlara daha farklı bakıyorlardır.

Seksenlerde ve doksanlarda Türkiye önemli ölçüde zenginleşti, yeni orta sınıflar teşekkül etti ve bunlar hayat tarzı olarak, ulaşım, iletişim imkânlarının da etkisiyle tatillerini bu amaca yönelik mekânlarda, tercihen deniz kıyısında, bazen ise kaplıcalarda, dağlarda yapmaya başladılar. Yine aynı dönemde kitle iletişim araçları, gazeteler, televizyonlar tatil dönemlerine ki bu yaz ayları, bayram tatilleri ve kış sömestrileri anlamına geliyordu, özel bir ilgi gösterdiler. Bu ilgi habercilikten reklâma sıçradı, derken özellikle yaz aylarında medyanın en önemli bölümlerinden birisini oluşturdu. Dahası tatil denildiğinde artık tıpkı paket turlar gibi bir paket anlayış inşâ edildi: “Yaz geldiğinde deniz kıyısına gidilir, sınırsız yenilir, içilir, eğlenilir, tüm dünyevî zevkler yaşanır, bu bir haftalık ayinin ardından yine herkes normal hayatına avdet eder” Bu paket tatil anlayışı bir bakıma kitlesel bir düzen içinde, kişisel tercihleri önemsizleştirerek, hatta alternatif tatil versiyonlarını da paketleyerek kendi hegemonyasını kurdu. Frankfurt Okulu’nun terminolojisiyle söyleyecek olursak, her şeyin endüstrileştiği bir ortamda tatil de bir endüstriye dönüştü, insanlar fikrin ve pratiğin üretildiği “tatil kalıpları” esasında tatillerini “îfa etmeye” başladılar. Bugün tatil denildiğinde kıştan başlayarak hayâl kuran insanların, yazın şevkle gittikleri tatillerinden yorgun argın dönmeleri, kendilerini bir tuhaf hissetmeleri herhalde tatilin bu endüstrileşen bağlamıyla çok ilgili.

Çalışma hayatının yorgunluğuna karşı geliştirilen, düzenlenen, yasal teminatlar altına alınan “tatilin” anlamından koparak bir başka yorgunluğun vesilesi olması modernliğin nice ironilerinden birisi olmalı.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yaz tatillerinin yorgunluğu
« Posted on: 26 Nisan 2024, 07:27:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yaz tatillerinin yorgunluğu rüya tabiri,Yaz tatillerinin yorgunluğu mekke canlı, Yaz tatillerinin yorgunluğu kabe canlı yayın, Yaz tatillerinin yorgunluğu Üç boyutlu kuran oku Yaz tatillerinin yorgunluğu kuran ı kerim, Yaz tatillerinin yorgunluğu peygamber kıssaları,Yaz tatillerinin yorgunluğu ilitam ders soruları, Yaz tatillerinin yorgunluğuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes