๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 18 Haziran 2012, 17:59:05



Konu Başlığı: Yahya Kemal üzerine notlar
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 18 Haziran 2012, 17:59:05
YAHYA KEMAL ÜZERİNE NOTLAR
Bünyamin K. • 47. Sayı / DİĞER YAZILAR


1.

Yahya Kemal’le ilgili yazılmadık ne kaldı?

“Yahya Kemal hakkında ne çok şey yazıldı” yazısı da yazıldı.

Yanlış bilmiyorsam Paris dönemiyle ilgili birkaç şüphe çeken mesele dışında hemen her şey yazılıp çizildi. Bu dönemiyle ilgili birtakım jurnalcilik iddiaları var, ispatlanmamış iddialar.

Yahya Kemal’in şiiri, akademik dünyada da evvelden beri hep gündem konusudur.

Sezai Karakoç hatıralarında, “mona rosa” şiirinin yazıldığı dönemdeki edebiyat ortamından söz ederken, üniversite çevrelerinin Yahya Kemal şiirini tartıştığını yazıyor. Sanırım eski şiirle ilişkisinin boyutu ve şairin bu muhitin insanlarıyla ilişkisi bunda etkili. Şiiri zamanın yenilemesi ve şiirin havarisinin eksilmemesi gerek.

2.

Yahya Kemal’in belirgin bir siyasî tavrı var mıydı?

Bunlarla ilgili yazılanları şimdi bu notları yazarken anımsamıyorum. Yahya Kemal’in şiirinin efsaneleştirildiği sözlerin, yazıların sağanağından kurtulup Yahya Kemal’in edebiyat ve siyaset tavrından bugün bir şeyler devşirebilelim istiyorum. Sezai Karakoç’un onunla ilgili kimi tespitlerinden bu maksatla söz açacağım.

-Yahya Kemal, Divan Edebiyatı’nın klasik edebiyatımız olduğunu, asıl edebiyatımız olduğunu açıkça söyledi, ama temelli bir medeniyet algısından yola çıkarak oluşturmadı söylemini.

-Yahya Kemal, Divan Şiiri konusunda en bilinçli “eskiyle bağını koparmadan yeni bir şiir” söyleyen şair olmuştur, ama “eski şiirin devamı olamamış, gerçekte belki kişilikli bir Batı tipi şiir oluşturmuştur”.

-Sezai Karakoç’a göre Yahya Kemal, dönemindeki Batıcılar’a da Türkçüler’e de (Sezai Karakoç nasyonalist diyor) ve tez olmayı başaramayıp anti-tez görünümü veren İslamcılar’a da kapılmayıp  “kendine göre bir yol” seçti. Ama seçtiği yol, eski şiirle ve tarih bilinciyle derinlik kazanmasına rağmen medeniyet tasavvuruna öncelik vermediğinden şiir için bir ekol, milletimiz için çıkış yolu olmamıştır.

Bu tespitler Yahya Kemal’in belirgin bir siyasî tavrın sözcülüğünü, sahipliğini yapmadığını gösteriyor. Ama Yahya Kemal’in hatıralarını okurken onun yönelimlerini -hatta şiir anlayışı için de kısmen doğru olduğunu- siyasî havaya göre belirlediğini, kendi kuşağıyla ve önceki kuşaklarla alttan alta hesaplaştığını duyumsadığımı söyleyebilirim. Diyeceğim, üzerinde çok durulmamış bir siyasî yönü var şairin. Veya şöyle demeli; siyasî yönünün siyasî hayata ve millet hayatına ne gibi etkilerde bulunduğu, bulunabileceği konuşulmamış yeteri kadar. Sanırım bu; küçük, kötü, cemaat milliyetçiliklerinin tesiriyle böyle.

3.

İsmet Özel, “Hayatımı verdim şiirimi aldım” diyor. Böyle alışverişleri var şairlerin. Haksız kazanç elde edenler de olacaktır, ideolojisini alıp şiirini boşaltanlar da.

Yahya Kemal, şiirinin hakkını almıştır diye düşünüyorum. Hayatını yönlendirecek belirgin bir siyasî tavır bunu engelleyebilir ya da haksız kazanç elde edebilirdi. Veya Necip Fazıl gibi şiirini verip zihinlere şairlik fiyakası bırakan bir şairlik talihinin sahibi de olabilirdi.

Turgut Uyar, acısını tütüne sardı ve TEKEL’e rağmen şiiri ıslanmadı.

4.


Şairler için kendimce bir tasnifim var; kelimelerle satranç oynayanlar ve oynamayanlar.

Yahya Kemal de kelimelerle satranç oynayanlardan. Tasnifim hakkında fikir vermesi için iki taraftan da isimler vereyim. Kelimelerle satranç oynayanlar: Hilmi Yavuz, Ahmet Haşim, İlhan Berk, İsmet Özel, Necip Fazıl, Asaf Halet Çelebi…  Kelimelerle satranç oynamayan şairler ise Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Edip Cansever, Orhan Veli, Metin Eloğlu, Ece Ayhan, Gülten Akın, Cahit Koytak…

5.

Yahya Kemal niçin önemlidir?


Batılı anlamda modern şiirin başlangıcı Yahya Kemal’dir. Şiirimiz Yahya Kemal’le birlikte, Tanzimat Edebiyatı’yla katılmaya çalıştığı şarkıya nihayet detone olmadan eşlik edebilmiştir. Fakat ben yine de Yahya Kemal’i modern saymaya yanaşmıyorum. Bunun için öne süreceğim tek bir sebebim var; Yahya Kemal’in şiirindeki eda, modern insanın edasından, sesinden uzaktır. Bu bakımından hazırlayıcıdır Yahya Kemal, öncü değildir.

Şöyle bir karşılaştırma yaparak kimilerine aşırı gelecek iddiamı daha bir öznelleştireyim: Yahya Kemal’de nostaljik hüzün, Necip Fazıl şiirinde melankolik hüzün var. Yahya Kemal’in şiirindeki mistik semtlerde yürüyen adam, Necip Fazıl’ın şiirinde kaldırımlara, otel odalarına taşınmıştır artık.

Şu hâlde Yahya Kemal için gelenek sonrası, modern öncesi diyebilir miyim?