> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği  (Okunma Sayısı 726 defa)
24 Haziran 2012, 15:44:53
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 24 Haziran 2012, 15:44:53 »



Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği
Mesut ÖZCAN • 66. Sayı / DİĞER YAZILAR


Geçtiğimiz ay 20. yüzyılın en büyük katliamlarından birinin 15. yıldönümüydü. Yugoslavya’nın dağılması sırasında yaşanan pek çok katliam içerisinde en büyüğü olan Srebrenica katliamının 15. yıldönümünde yapılan törenlere Türkiye’den pek çok yetkilinin yanında Sırp Cumhurbaşkanı’nın da katılması, 15 yılın ardından yaşanan en trajik olaylardan biriydi.

1992’de başlayan ve Avrupa’da 20. yüzyılın son çeyreğinde inanılması güç katliamlara sahne olan Bosna’daki iç savaş sırasında yaşananlar, insanlığın ortak kabul ettiği temel değerlerin sorgulanmasına neden oldu. Bu katliamlardan en büyüğü ve bir anlamda Sırplara karşı uluslararası ortak operasyonun yapılmasına sebep olan olay ise 1995 yılının Temmuz ayında Srebrenica’da yaşananlardı. BM’nin güvenli bölge olarak ilan ettiği Srebrenica’daki Hollanda askerlerinin kendi güvenlikleri söz konusu olunca silahsız masum Boşnakları Sırp güçlerine teslim etmeleri sonrasında 8000 Boşnak erkek öldürülmüştü. Avrupa kıtasında II. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük katliam olan bu gelişme tüm dünyayı şoke ederken, bardağı taşıran son damla olarak Türkiye gibi bazı ülkelerin uzun zamandır talep ettikleri uluslararası operasyon için gerekli adımların atılmasına zemin teşkil etmişti. Gerçekleştirilen operasyon ile Sırp saldırganlığı sona erdirilmiş, saldırganları yeterince cezalandırmasa da akan kanın durdurulması bakımından önemli bir gelişme olan Dayton Anlaşması, 1995 Kasım ayında imzalanmıştı. Barış anlaşması sonrasında soykırım olarak kabul edilen Srebrenica katliamını gerçekleştiren sorumluların bir kısmı yakalanıp Savaş Suçları Mahkemesi’ne çıkarılırken, Mladiç gibi bazı sorumlular ise aradan geçen 15 yıla rağmen hayatlarını hesap vermeksizin devam ettirebiliyorlar.

Soykırımın 15. yılında kurbanlar anılırken, bir yandan da yeni bulunan toplu mezarlardan çıkarılan kemikler törenlerle diğer kurbanların yanına defnedildiler. Bu şekilde acılar tazelenirken, diğer yandan da kurban yakınlarından bazıları en azından kaybettiklerinin bir mezarları olmasına seviniyorlar. Tüm bu yaşananlar sırasında mağdur olan Boşnaklar, ülkenin geleceği ile ilgili olarak da çeşitli endişeleri taşıyorlar. Bir yıldan fazla bir zamandır Dayton anlaşmasının uygulaması bağlamında ortaya çıkan sorunların aşılması ve Bosna Hersek’in normal bir ülke haline gelmesi için atılması gereken adımlar daha sık konuşulmaya başladı. Geçtiğimiz yıl Ekim ayında ABD ve AB temsilcilerinin Boşnak, Sırp ve Hırvat liderlerle bir araya gelerek anayasa değişikliği tekliflerini yinelemeleri Bosna’yı yeniden uluslararası politikanın önemli gündem maddelerinden biri haline getirdi. Daha önce de Brüksel ve Washington Dayton düzenini değiştirecek bazı belgeler üzerinde çalışmıştı. Özellikle Dayton Anlaşması’nın onuncu yılının kutlandığı 2005 yılından bu yana, Dayton’ın kurduğu üçlü başkanlık konseyi ve iki entiteli (Boşnak & Hırvat Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti-Republika Sırpska) siyasi yapının işlerliği sürekli tartışma konusu. En tepede üçlü başkanlık konseyi, üç başbakan ve toplam altı meclisin oluşturduğu son derece karmaşık yapı şimdiye kadar uluslararası toplumun Bosna için oluşturduğu Yüksek Temsilcilik sayesinde büyük ölçüde devam ettirilebildi. Ancak Bosna’daki söz konusu parçalı siyasi ve ekonomik yapının uzun süre devam ettirilemeyeceği artık daha sık bir şekilde dile getirilmeye başlandı ve bu konuda ABD ve AB’nin Bosnalı liderler üzerindeki baskıları da artmış durumda.

Dayton düzeni değişmeli

Anayasa değişikliği ile temelde hedeflenen şey Bosna’daki etnik liderlerin yetkilerini sınırlamak ve merkezi kurumların yönetimdeki ağırlığını artırmak. Bu sayede mevcut siyasi yapının ortaya çıkardığı ağır bürokratik engellerin ortadan kaldırılması, kararların daha hızlı alınması ve etnik çekişmelerin siyaseti kilitlemesinin önüne geçilmesi hedefleniyor. AB’nin Bosna’da yapılmasını istediği reformların gerçekleşmesi ve Bosna’nın AB’nin kendisine muhatap alabileceği bir ülke haline gelmesi de Dayton düzeninin değişmesine bağlı görünüyor. Ne var ki ülke nüfusunun ancak üçte birini teşkil ediyor olmasına rağmen ayrı bir siyasi entiteye sahip olan Sırp Cumhuriyeti (ülke nüfusunun geri kalanını oluşturan Boşnak ve Hırvatlar ise tek bir siyasi birimi, Boşnak-Hırvat Federasyonu’nu paylaşıyor) başından beri yapılması öngörülen değişikliklere karşı çıktı. Merkezileşme çabalarının iki önemli ayağını oluşturan tek bir ordu ve polis gücü oluşturulması çabalarına da Sırp Cumhuriyeti uzun zamandır muhalefet etmekte.

Tüm tarafların uzlaştığı tek bir konu varsa o da Bosna’da artık statükonun devam etmemesi gerektiği, ancak nasıl değişmesi gerektiği konusunda ise anlaşma yok. Dayton Anlaşması’nın amacı Bosna’da savaşa son vermekti ve bunu başardı. Ancak aynı zamanda bölünme tehlikesinin sürekli gündemde tutulduğu bir statüko da meydana getirdi. Bosna’da siyasi yapı yeniden şekillendirilmeden yani statüko değişmeden bu tehlikenin önüne geçilmesi pek mümkün görünmüyor. İşte bu şartlar altında, Türkiye geçtiğimiz yıldan itibaren Bosna konusunda zaten var olan ilgisini artırmış durumda. Özellikle de savaşı sona erdiren Dayton’un revizyonu ve yeni şartlara uygun bir devlet yapısının oluşturulmasının sürekli olarak tartışıldığı bir ortamda, Boşnakların ihtiyaç duydukları dış destek büyük ölçüde Türkiye’den geliyor. Bu destek bağlamında Türkiye öncelikli olarak Balkanlardaki Boşnak bazı yetkililer arasındaki ihtilafların çözümü noktasında devreye girerek çaba harcadı. Bundan daha önemli olan ise, Türkiye’nin Sırp Cumhuriyeti ile yakın bir ilişki içine girmesi ve Bosna ve Kosova dolayısıyla gergin olan ilişkileri yumuşatmaya çalışması. Türkiye bu şekilde oluşturulan ılımlı atmosferin verdiği destek ile Boşnak ve Sırp yetkilileri bir araya getirebildi ve onların sorunların çözümü bağlamında yaptıkları müzakerelere destek oldu. Bu toplantıların ve görüşmelerin bir kısmı Türkiye’de yapılırken, bazıları da Türkiye’nin katılımı ile Bosna’da ve Sırbistan’da gerçekleştirildi.

Türkiye’nin çabaları sonuç veriyor

Türkiye’nin mevcut yapının devam edemeyeceğinin bilincinde olarak sorun iyice büyümeden devreye girerek gerçekleşecek düzenlemelerin kalıcı hale gelmesi için çalışması, Bosna Hersek içerisindeki diğer iki entitenin haklarını az çok koruyacak bir devlet varken Boşnakların yeterince destek bulamadıkları bir ortamda oynadığı rolün daha da önem kazanmasına neden oluyor. AB’nin 2010 yılı başından itibaren Batı Balkanlar’a üyelik perspektifi bağlamında bazı ülkelere vize kolaylığı sağlaması, fakat bunun içine Bosna Hersek’i dâhil etmemesi Boşnaklar arasında ciddi bir ayrımcılık hissine neden oldu, çünkü Bosna içerisindeki diğer iki etnik grup üyeleri Sırp veya Hırvat pasaportu alarak bu imkândan faydalanabiliyorlar. Bosna’daki devlet reformu çabalarına destek olmak ve bazı uluslararası kuruluşların ayrımcı politikalarını engellemek adına Türkiye, Bosna Hersek’e NATO üyelik perspektifi verilmesini sağladı. Bunu da bazı müttefik ülkelerin muhalefetine rağmen gerçekleştirebildi. Bu perspektifin önemi ise, Bosna’nın kalıcı bir devlet yapısına kavuşturulması yönünde gereken reformların yapılması için bir teşvik görevi görmesinden kaynaklanıyor. Bu türden girişimler Boşnakların karşı karşıya kaldıkları ayrımcılık hissinin azaltılmasına bir ölçüde de olsa destek oluyor.

Türkiye tüm bu çabalarını, bu yılın ilk yarısında dönem başkanlığını yürüttüğü Güney Doğu Avrupa İşbirliği platformu bağlamında gayet meşru bir temele oturtuyor. Bosna Savaşı sırasında yaşananlar, bölge ülkeleri arasında kamplaşmalara neden olduğundan ülkelerin politikalarını uluslararası anlaşmaların ve örgütlerin çerçevesi içerisinde uygulamaya koymaları hem daha fazla kabul görmelerine, hem de bu adımların kalıcı sonuçlar üretmesine zemin hazırlıyor. Bu bağlamda Srebrenica katliamının 15. yıldönümünde ve Dayton Anlaşması’nın revize edilmesinin konuşulduğu bir zamanda yapılacak en doğru şey, benzeri acıların yeniden yaşanmasını önleyecek ve bunu sağlam uluslararası garantilere bağlamayı hedefleyen siyasetler geliştirmektir. Bosna Hersek’in bir devlet olarak yaşayabilmesi de, yapının daha gerçekçi ve bir arada yaşamaya elverişli bir hale dönüştürülmesi ve bu devlet yapısına AB, NATO gibi uluslararası örgütlere üyelik perspektifi verilmesinden geçiyor. Türkiye’nin bu noktada izlediği politikalar ise, Bosna’daki tüm tarafları bu noktada adım atmaya cesaretlendirecek nitelikler taşıyor.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği
« Posted on: 24 Nisan 2024, 16:23:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği rüya tabiri,Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği mekke canlı, Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği kabe canlı yayın, Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği Üç boyutlu kuran oku Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği kuran ı kerim, Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği peygamber kıssaları,Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceği ilitam ders soruları, Srebrenica’nın 15. yılında Bosna’nın geleceğiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes