> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Sinema
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sinema  (Okunma Sayısı 821 defa)
12 Haziran 2012, 16:36:57
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Haziran 2012, 16:36:57 »



Sinema
Mustafa Fuat ER • 51. Sayı / SİNEMA


Nokta

Derviş Zaim’in ödüllü filmi Nokta bu ay vizyona giriyor.


Modern ile gelenek arasındaki çatışmayı hem biçim, hem içerik olarak dert eden Derviş Zaim, üçlemesinin Cenneti Beklerken’den (2006) sonraki ayağında da aynı sorudan yola çıkıyor: “Acaba filmlerimizin sahip olacağı içeriği ve anlatım dilini, yaşadığımız coğrafyanın geleneksel sanatlarından, geçmişinden yararlanarak zenginleştirmek mümkün müdür?” Zaim, Cenneti Beklerken’de minyatürle başladığı cevap arayışını, Nokta’da Türkiye’nin geleneksel sanat formlarından bir başkasıyla, hat’la sürdürüyor. Filmin bir suç ve ceza ekseni üzerinde ilerleyen hikâye çizgisi Osmanlı hat sanatını, cinayet öyküsünün içine inandırıcı ve etkileyici biçimde dahil ediyor. Hat sanatının filmin biçim ve içeriğine olan etkisini gözlemleyebileceğimiz en önemli husus filmin tek ve kesintisiz bir plandan oluşması. Zaim, burada hat sanatının kavramlarından, “bir çırpıda bitirivermek, harfi bir defada yazıvermek” anlamındaki ihcam’ı ödünç alıyor. Yönetmenin deyimiyle, “filmin içindeki olaylar, ister geçmişte, ister şimdide geçsinler, sanki içinde yaşadığımız, gerçek zamanda gerçekleşiyormuş gibi kesintisizce ve süreklilik duygusunu verecek şekilde, -kesmelere başvurmadan- ‘bir defada’ anlatılıyor.” Müziklerini Mazlum Çimen’in yaptığı film daha önce  İstanbul Film Festivali’nde En İyi Yönetmen, Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Stüdyo, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Müzik, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de En İyi Yönetmen, Uluslararası Eleştirmenler Ödülü, En İyi Müzik ve En İyi Ses Tasarım-Miksaj, son olarak Uluslararası Kahire Film Festivali’nde En İyi Dijital Film ödüllerine değer bulunmuştu.

“Lynch’in İstanbulu” mümkün mü?

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti projeleri arasında yer alan Istanbul On My Mind adlı film için farklı ülkelerden 19 yönetmene teklif götürüldü. Uzun metrajlı film projesi İstanbul üzerine 7-10 farklı dünya yönetmeninin birbirlerinden farklı kısa hikâyelerinin bir araya gelmesinden oluşacak. Proje daha önce New York Stories, Paris I Love You, Night On Earth, Tokyo! ve New York I Love You gibi projelerin konseptine benzerlik gösteriyor. Bu tür filmler, ilginin gittikçe artması nedeniyle tüm dünyada “kent kültürleri” üzerine üretiliyor. 2010 yılında dünya EXPO fuarının yapılacağı Shanghai şehri de yine aynı yıl benzer bir film ile beyazperdede olacak. Berlin, Kudüs ve Rio de Janeiro da aynı şekilde üzerinde projeler hazırlanan ve çekim planları yapılan şehirlerin arasında. Bu yaklaşım, kent kültürünün sinemaya yansıması yönünde artık bir gelenek haline dönüşüyor. Projenin yöneticiliğini yapan Emrah Yücel film için teklif götürülecek olası yönetmenleri şöyle sıralıyor: Wim Wenders, Werner Herzog, Guillermo Arriaga, Alejandro Gonzales Inarritu, Lars von Trier, Lukas Moodysson, Samira Makhmalbaf, Timur Bekmambetov, Jonathan Glazer, Mike Leigh, Alan Parker, David Lynch, Spike Lee, Kimberly Peirce, Stuart Townsend, Pedro Almodovar, Takeshi Kitano, Tsai Ming Liang ve Wong Kar Wai. Yücel, yönetmenlere film için Haliç, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet, Boğaz, Cihangir, Karaköy-Galata, Beyoğlu-İstiklal Caddesi, Üsküdar-Kadıköy, Kapalı Çarşı, Yedikule, Beyazıt-Laleli-Aksaray, Nişantaşı, Maçka, Şişli, Levent semtlerinin önerileceğini belirtiyor.

Festival’den Kalanlar

İstanbul Film Festivali artık şehrin ayrılmaz parçalarından biri haline geldi. Her sene sinemaseverlerin iştahla beklediği ve o salondan bu salona gezindiği, çizelgeler, kitapçık sayfaları, biletler arasında kaybolduğu organizasyon bu sene 28 yaşındaydı. İki hafta boyunca 7 sinemada, 455 seansta 200 film gösterildi. Dünya çapındaki festivallerde beğeni toplamış ödüllü filmler bir kez de İstanbul’da görücüye çıktı. Her sene olduğu gibi bu sene de öne çıkan, daha festival başlamadan işaretlenen, kazandığı ödüllerle dikkat çeken filmler vardı. Örneğin, Acı Süt bunlardan biri. Berlin Film Festivalinde Altın Ayı Ödülü’ne layık görülen film beklendiği kadar başarılı değil. Bir tür otantizm parodisi olarak nitelenebilecek film, dağınık olay akışı ve aksayan ritmiyle tam bir hayal kırıklığı oldu. 

Önceki filmleriyle kendinden söz ettirmeyi bilen bazı yönetmenlerin son filmleri de çok tatmin edici değildi. Örneğin Küçük Çırak (Chop Shop, 2007) ve Seyyar Satıcı (Man Push Cart, 2005) ile önemli bir başarı kazanan Ramin Bahrani’nin son filmi Hoşçakal Solo (Goodbye Solo) büyük sorunlar taşıyor. Festival programında övgüyle anılan Ziyaretçi (Muukalainen) de sinefilleri memnun edemeyen filmlerden. Film soylu bir estetik anlayışın kötüye kullanımına örneklik teşkil ediyor. Yönetmen Jukka-Pekka Valkeapää, minimalist sinema estetiğinin kalıplarını özsüz, zamansız ve coğrafyasız bir film içinde kullanarak sınıfta kalıyor.

Bu sene Fransız sinemasından önemli filmler izleme şansı da bulduk. Bunların arasında özellikle ikisi dikkate değer. Bunlardan biri Sylvie Verheyde imzalı Stella. Yarı otobiyografik bir ergenliğe geçiş hikâyesi olan film klişelerden sakınmayı çok iyi biliyor, insanın içini ısıtıyor. Bir diğeri ise Olivier Assayas’ın en iyi filmi olarak nitelendirilen Yaz Saati (L’heure d’été). Yaz Saati olay örgüsünün altında gizli bir cevher saklıyor. Eşyanın ve mekânın doğası ile aile ilişkileri üzerine derin bir tefekküre çağıran yapıt, festivalin en kayda değer filmleri arasındaydı.

Filmleriyle kendine önemli bir yer edinmiş Japon yönetmen Hirokazu Koreeda’nın Bitmeyen Yürüyüş’ü (Aruitemo aruitemo) hem Ozu’ya yaptığı göndermeler hem de aşırıya kaçmayan zarif ve içten tavrı ile eşsiz bir sinema duygusu veriyor.

Ustalardan da iyi filmler izleme şansımız oldu bu sene. Özellikle Abbas Kiarostami’nin Şirin’i ve Terence Davies’in Zaman ve Şehre Dair’i (Of Time and the City) birer başyapıt.

Biri canlandırma sinemasında artık bir marka haline gelmiş, diğeri ise çektiği belgeseller ve kurmaca filmler ile usta olarak kabul görmüş iki sinemacının filmleri de birer bölümde toplu olarak gösterildi. Bill Plymton delişmen ve özgün animasyonlarıyla, Raymon Depardon da Fransa’nın taşrasının karakollarında seçim kampanyalarında gezinen kamerasıyla festivalin konuğu oldular.

Festival Mommo ve Uzak İhtimal gibi henüz vizyona girmemiş Türk filmlerini merakla bekleyenler için de bir fırsat sundu. Özellikle Rotterdam’-dan ödülle dönen Uzak İhtimal büyük bir ilgiyle karşılandı. — Enes Özel

DVD: Aramızda Casus Var (Burn After Reading)

Seyirciyi yıkıp geçen Oscar’lı başyapıtları İhtiyarlara Yer Yok’un (No Country for Old Men, 2007) ardından gelen Aramızda Casus Var Coen Biraderler’in tanıdık soluklanma ve hazırlık filmlerinden biri. Ama burada bile keskin zekâları işliyor ve film aleladeliğin ötesine taşıyor. Eski bir CIA ajanının anılarının yer aldığı bir diskin iki “ahmak” jimnastik hocasının eline geçmesiyle yaşananları anlatan film Coenler’e has hikâyesiyle “gizli bilgiler içeren disk”in altını oyuyor. Bu absürd komedide Amerika’nın “Terörle Savaş”ındaki delil arayışlarının da ti’ye alındığı söylenebilir. Coenler Aramızda Casus Var ile George Clooney, Brad Pitt ve John Malkovich gibi ikon oyuncuların soğukkanlı ve havalı star kimliklerini de bir nevi yapısöküme tabi tutuyor; böylelikle oyuncuların karizmalarını tersyüz eden bir ironi armağan ediyor. Öyle çünkü kardeşlerin ifadesiyle senaryo tamamen oyuncular göz önüne alınarak yazılmış. Ayrıca bu filmi de metinlerarası okumaya dileyen girişebilir. Zira “filmler hakkında filmler” üreten Coenler’in her yapıtı bu imkânı vaat eder.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sinema
« Posted on: 19 Nisan 2024, 22:08:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sinema rüya tabiri,Sinema mekke canlı, Sinema kabe canlı yayın, Sinema Üç boyutlu kuran oku Sinema kuran ı kerim, Sinema peygamber kıssaları,Sinema ilitam ders soruları, Sinemaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes