> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Medya kaçıncı kuvvet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Medya kaçıncı kuvvet  (Okunma Sayısı 1760 defa)
07 Haziran 2012, 15:29:07
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 07 Haziran 2012, 15:29:07 »



Medya kaçıncı kuvvet?
Mutlucan ŞAHAN • 54. Sayı / TOPLUM


Gazeteciliğin denetleyici işlevini betimlemek için liberal yaklaşım medya için “dördüncü kuvvet” ifadesini sıklıkla kullanır. Bu ifade oldukça anlamlı; ama medya siyasal iktidar karşısında özerk ve etkin bir güç olduğu için değil, aksine medyanın fiiliyatta devletin doğal ve tamamlayıcı bir uzantısı olduğunu gösterdiği için.

Sıkça dile getirilen ve –çoğu yargı gibi– pek sorgulanmayan bir yargıya göre, medya demokrasinin vazgeçilmez unsuru. Medyaya ilişkin beklentilerin, ona yüklenen görevlerin, verilen ayrıcalıkların; diğer yandan tüm bunlar boşa çıktığında veya kötüye kullanıldığında da ona yöneltilen eleştirilerin belki en önemli nedeni de bu yargı. Bu bakımdan demokrasi adı verilen siyasal işleyişler bütünü içindeki işlevi, medya üzerine düşünüp tartışmak için elverişli bir başlangıç oluşturuyor.

Medyanın demokrasi içindeki vazgeçilmezliği fikri, demokrasiye ve demokrasinin gelişimine dair belirli bir anlayışın ürünü. En berrak ve bilinen örneğini Jürgen Habermas'ın önemli eseri Kamusallığın Yapısal Dönüşümü'nde görebileceğimiz bu anlayışa göre, çağdaş demokrasi devletin dışında hatta aleyhine gelişen bir kamusal alan sayesinde serpilip büyüdü. Bu alan, ortak çıkarlarını belirlemek ve savunmak üzere bir araya gelen yurttaşların özgürce tartışmaları, kendi aralarında ve toplu olarak devletle müzakere etmeleri için bir zemin. Kamuoyu denen ortak kanaat burada oluşuyor ve toplum devletle iletişim kuruyor, onu denetliyor. Bu denetim, halk iradesinin iktidarı kullananların elinde Leviathan'a dönüşmesini önleyerek müzakereci ve katılımcı bir demokrasiyi güvence altına alıyor.

Hukukçu Alain Supiot iktidarın sürdürülebilirliği konusunu tartışırken şu çarpıcı soruyu soruyor: “Bir hükümeti bir hırsız çetesinden ayıran nedir?” Meşruiyet, sorunun doğru cevabı ve Supiot'ya göre bir gücü meşru kılan, parçası olduğumuz bir anlamı referans alması. Bir önceki paragrafta kabaca betimlenmeye çalışılan liberal demokrasilerdeki referans ise halk egemenliği fikri. Medyaya kamusal alan içinde atfedilen rol, onu da bu fikrin bir parçası yapıyor, meşrulaştırıyor ve ayrıcalıklandırıyor. Böyle düşünüldüğünde hırsız çetesini hükümetten ayıran şey, aynı zamanda medyayı mahallemizdeki dedikoducu teyzeden ayıran şeydir. Çünkü müzakere bir iletişim biçimi ve kamusal alan tahayyülündeki iletişimin temel aracı da medya. İşte bu nedenle, yani kamuoyunun oluşmasını ve iktidarı denetlemesini sağladığı düşünüldüğü için, gazetecilik bir kamu hizmeti olarak görülüyor. İşvereni devlet olmasa bile gazeteciye sağlanan basın kartının ona birtakım kamusal ayrıcalıklar vermesi veya basın özgürlüğü ilkesinin evrensel bir hukuk normu olarak tanınması bu kamusal niteliği sonuçlandırıyor. Teorik bakımdan tutarlı sayılabilecek bu çerçeve fiiliyatta ise epeyce sorunlu. Nasıl ki yaşadığımız demokrasi, ilkokul “Hayat Bilgisi” kitaplarında anlatıldığı gibi, basitçe “halkın kendi kendini yönetmesi” değilse; medyanın bu sözde kendi kendini yönetiş içindeki rolü de kamusal olmaktan uzak. Varsayılanla yaşanan arasındaki bu çelişki, iki temel nedenle açıklanabilir: Birinci ve daha çok üzerinde durulan neden, gazetecilik alanıyla özel çıkar ve piyasa arasındaki ilişki. Kamusal alan ve kamuoyu kavramları, adı üstünde kamu çıkarına dayanmak zorunda; kamusal alan devletin dışında olduğu kadar piyasanın da dışında olmalı, tahakküm eğilimlerinden arınmış olduğu kadar özel çıkardan ve kâr güdüsünden de arınmış olmalı. Nitekim Habermas özel çıkarın kamusal alan açısından öldürücü olduğunu belirtmiş, erken kapitalizm döneminde idealleştirdiği kamusal alanın özel çıkarın burayı işgali ve iletişimde yaşanan dönüşümle birlikte çöktüğünü savunuyor. Günümüz medyasının mülkiyet yapısını, patronlarının özel çıkarı açısından yüklendiği işlevi, piyasa mekanizması ile kurduğu ilişkinin ötesinde bizzat kendisinin bir piyasa halini aldığını göz önünde bulundurursak; buradan bir kamusal sorumluluk beklemek de en hafif tabirle iyimserlik olur.

İkinci ve paradoksal bir biçimde medyaya yüklenen “demokratik” işlevin bizatihi kendisinden kaynaklanan neden ise gazetecilikle siyasal iktidar ve devlet arasındaki ilişki. Kamusal alan, devletin dışında, görece özerk ama tanımı ve siyasi işlevi gereği devletle ilişki içinde bir alan olarak tarif ediliyor. İlhamını buradan alan yaklaşım medyayı da benzer bir konuma yerleştiriyor. Le Monde'un kurucusu Hubert Beuve-Méry’nin gazetecilik tanımından alıntıyla, medyanın siyasal iktidarla ilişkisi “temas ve mesafe” çerçevesinde gerçekleşmeli. Böylelikle bir yandan halk adına devleti gözlemleyip denetleyebilirken bir yandan da devlet denetiminden azade kalabiliyor. Gazeteciliğin denetleyici işlevini betimlemek için liberal yaklaşım, “dördüncü kuvvet” ifadesini sıklıkla kullanır. Buna göre medya, devleti oluşturan üç kuvvetin –yani yasama, yürütme ve yargının– dışında ve bunları halk adına denetleyen bir kuvvet. Bu ifade oldukça anlamlı; ama medyanın siyasal iktidar karşısında özerk ve etkin bir güç olması bakımından değil, aksine fiiliyatta devletin doğal ve tamamlayıcı bir uzantısı olmasını göstermesi bakımından. İktidarla birbirini besleyen bir karşılıklı ilişki içinde, siyasal işleyişin bir parçası olarak var olan medya, gerçekten de vazgeçilmez bir unsur. Esas mesele, söz konusu işleyişin ne türden bir demokrasi olduğu meselesi. Zira burada halk kendi kendini yönetmekten ziyade kendi kendini kandırıyor. Medya ise bu kandırmacanın belli başlı araçlarından.

Wright Mills, kanaatlerin nasıl oluştuğundan yola çıkarak kamu ve kitle arasında bir ayrım yapıyor. Buna göre kamudan söz etmenin koşulu, resmî makamların müdahalesinden uzak, özgür ve karşılıklı bir tartışma ortamı içinde oluşan kamuoyu. Kitleye dayalı bir toplumda ise kanaatler eşit tartışma yoluyla değil, medya tarafından ve iktidar kurumlarının denetiminde oluşturulmalı. Medyanın kültürel, ahlâki ve zihinsel yönlendirmesiyle yürütülen bu kanaat imalatını İtalyan düşünür Antonio Gramsci hegemonya olarak adlandırıyor. Hegemonya sayesinde iktidar belirli bir kurumsal çerçeve içinde işleyen, gözle görülebilir, dolayısıyla denetlenebilir ve müdahale edilebilir bir süreç olmaktan çıkıyor; toplumun bütününe, gündelik yaşama ve kültürel dokuya sızıyor. Farkında bile olmadan, sıradan etkinlikler, tahayyüller içinde her an yeniden üretilen egemen söylem, insanlara kendi dışlarındaki bir otoritenin buyruklarından ziyade –tıpkı eski zamanların geleneği gibi– toplumsal ve kültürel yaşantılarının doğal bir uzantısı, adeta sağduyu gibi geliyor. Böylece toplum, siyasal işleyişi denetlediğini zannederken bizzat onun öznesine dönüşüyor. Türkiye örneğinde medyanın özellikle “rejim açısından hassas” sayılan konulardaki tutumu yakından incelendiğinde kanaat imalatının ulaştığı hacim şaşırtıcı boyutlarda. Kaçıncı olduğu bir yana, medyanın bu haliyle siyasal rejimin önemli bir kuvveti olduğu açık. Yine de Türkiye gibi yasama, yürütme ve yargının yanında –hatta önünde– silahlı kuvvetlerin anılmasının elzem olduğu bir ülkede medyaya dördüncü kuvvet demek biraz zor. Belki “beşinci kol” daha doğru bir ifade olabilir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Medya kaçıncı kuvvet
« Posted on: 05 Mayıs 2024, 08:54:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Medya kaçıncı kuvvet rüya tabiri,Medya kaçıncı kuvvet mekke canlı, Medya kaçıncı kuvvet kabe canlı yayın, Medya kaçıncı kuvvet Üç boyutlu kuran oku Medya kaçıncı kuvvet kuran ı kerim, Medya kaçıncı kuvvet peygamber kıssaları,Medya kaçıncı kuvvet ilitam ders soruları, Medya kaçıncı kuvvetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes