๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 27 Mayıs 2012, 12:04:20



Konu Başlığı: Küresel ekonomi gribe tutulmadan
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 27 Mayıs 2012, 12:04:20
Küresel ekonomi gribe tutulmadan
Semih YILDIRIM • 58. Sayı / DİĞER YAZILAR


Dünya Sağlık Örgütü tarafından “A(H1N1)” olarak adlandırılan domuz gribi virüsü, dünyada büyük bir salgına yol açma potansiyeli ile uzun bir süredir gündemimizi meşgul ediyor. Her ne kadar ülkemizde bu konu daha çok siyasiler arasında önemsiz bir polemik malzemesi olarak kullanılsa da, bu yazı yazılırken domuz gribinden ölen insan sayısı Türkiye’de 90’ı, dünyada ise 11 bini geçmişti. * Siz bu satırları okurken muhtemelen bu rakamlar ikiye katlanmış olacak. Salgın mevsiminin daha pik döneminde olmadığı göz önünde bulundurulursa, tüm dünyayı derinden etkileyebilecek bir sağlık problemi ile karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkıyor.

“Grip bu” deyip geçmemek lazım. Geçtiğimiz yıllarda dünya gündemini bir hayli meşgul eden kuş gribi nedeniyle ölenlerin sayısı 360 ile sınırlı olsa da, insanlık tarihi influenza virüsünün mutasyonu ile gelişecek salgının ne kadar yıkıcı olabileceğini hatırlatan ciddi bir referansa sahip. 1918 yılında ABD’nin Kansas eyaletinde başlayıp tüm dünyaya yayılan İspanyol gribi salgını, 18 ay içinde yaklaşık 50 milyon cana mal olmuştu. O günkü dünya nüfusunun yüzde 5'ini oluşturan bu rakam, I. Dünya Savaşı sırasında ölenlerin sayısından daha fazla. Prof. Dr. Metin Özata Atatürk ve Tıbbiyeliler kitabında, Samsun'a gitmeden önce Mustafa Kemal’in de İspanyol gribine yakalandığını ve bu hastalığı Beşiktaş Akaretler’deki evinde dinlenerek atlattığını yazıyor. Bugünkü domuz gribinin atası olduğu söylenen İspanyol gribi, ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı'nda geçen dizelere de konu olmuş. Bu anekdotları yeri gelmişken kaydedelim.

Domuz gribi salgını bugüne kadar yalnızca bir sağlık krizi olarak kaldı ve bir süre daha öyle kalacak gibi gözüküyor. Fakat bu salgını erkenden durdurabilmeyi başaramamanın faturası giderek ekonomi cephesinde kendini gösterecek gibi. Milyonlarca insanı öldürme potansiyeline sahip küresel bir pandemi hiçbir zaman istenmez ama olaya ekonomik açıdan bakıldığında yaygın bir domuz gribi salgını için herhalde bundan daha kötü bir zaman da olamazdı. Önce finansal ve onu takip eden reel kriz nedeni ile oldukça zor bir yıl geçiren dünya ekonomisi daha yeni toparlanmaya başlamışken, önlenemeyen bir salgın önümüzdeki yıl beklenen ekonomik canlanmayı geciktirecektir. Örneğin, İngiltere’de yapılan bir araştırmada uzmanlar 6 ay sürecek bir salgının mevcut durgunluğu iki yıl daha uzatıp ülke ekonomisine 60 milyar sterlin ek yük getireceğini tahmin ediyorlar.
Domuz gribinin olası ekonomik etkilerini şimdiden hesaplamak, hastalığın nispeten az bilinmesi nedeni ile oldukça zor. İşyerlerinin kapanmasına ve insanların tüketim alışkanlıklarının değişmesine sebep olacak şekilde kontrolden çıkmış bir grip salgını, halihazırda solunum cihazına bağlı olarak nefes alan küresel ekonomi üzerinde korkunç bir domino etkisi gerçekleştirecek. Dünya Bankası tarafından hazırlanan bir rapora göre eğer en kötü senaryo gerçekleşirse, salgın tüm dünyada tahminen 71 milyon kişiyi öldürüp 3 trilyon doları aşan bir zarar yaratacak. Bu durum küresel ekonomi için yüzde 5’lik bir daralma anlamına geliyor.

Domuz gribi daha şimdiden harcamaların kısılıp tasarrufa geçildiği bazı büyük ekonomileri etkileyip zorlamaya başladı. Gribin hızla yayılması hisse senedi ve emtia fiyatlarını daha da geriye götürebilir.

Grip Türkiye’yi nasıl etkiler?
Salgından en fazla etkilenecek sektörlerin başında turizm ve ulaştırma geliyor. Hastalık endişe kaynağı olmaya devam ettikçe turist sayısı ve turizm gelirlerinde sert düşüşler yaşanacak. Maskeli olarak çalışan havaalanı görevlileri tarafından karşılanmak, yabancı bir ziyaretçinin bir ülkeye girişte görmek istediği en son şey olsa gerek. İnsanlar kalabalık yerlerden uzak durmayı tercih edeceklerinden alışveriş merkezleri ve restoranlara giden kişi sayısında önemli bir düşüş yaşanabilir. Eğer virüs etkisini daha fazla yaygınlaştırıp, hastalık gündemi tamamen işgal ederse insanların yatırım ve harcama konusundaki alışkanlıkları olumsuz yönde etkilenecek. Olası bir salgında işçiler işe gelmeyecek, okullar ve diğer kamu kuruluşları hastalığın daha fazla yayılmasını önlemek için toplu bir şekilde kapanacak; dolayısıyla üretim ve milli gelirde önemli düşüşler meydana gelecek. Üretim ve büyümedeki düşüş zaten zor durumda olan kamu maliyesini daha fazla yaralayıp büyük açıklara sebebiyet verecek. İyimser bir senaryoya göre domuz gribinin iş kayıpları, artan sağlık harcamaları, turizm gelirleri ve iç ve dış ticaret hacimlerindeki azalış üzerinden Türkiye ekonomisine maliyeti 4 milyar dolar civarında olacak.

Bu arada her zaman olduğu gibi son salgında da krizi fırsata çevirenler yok değil. Dünyada gribe karşı aşı ve ilaç geliştiren şirketler zaten uzun süredir tam kapasite ile çalışıyorlardı. Medyaya yansıyan haberlere göre son durum Türkiye’de adeta dev bir sektör oluşturdu. Hijyenik maske üreten firmalar yurtiçi ve yurtdışından gelen talebe karşılık veremediklerini belirtiyorlar. Kimya firmaları tarafından daha çok sağlık kuruluşlarına satılan dezenfektanların, bireysel kullanıcılar tarafından da önemli miktarlarda talep edilmeye başlandığı gözleniyor. İnsanların gripten korunmak için bitkisel ürünlere aşırı rağbet göstermelerinden dolayı aktarların iş yoğunluğu bugünlerde oldukça artmış durumda. Vitamin içeren meyve ve sebze ürünlerinin tüketimindeki artış da yine medyada yer alan haberler arasında.

Hazırlıklı olmak lazım

Aslında 2006 yılında baş gösteren kuş gribi tehditi nedeniyle birçok kuruluş, pandemi riskini gündemlerinin üst sıralarına aldıklarından yeni bir salgına nispeten daha hazır durumdalar. Özel sektör ve kamu kuruluşları virüsün yayılıp işgücünün felce uğraması halinde ortaya çıkabilecek potansiyel verimlilik kaybının analizini yapıp, bu durumda uygulayacakları kriz planlarını gözden geçirmeliler. Mevcut salgının küresel bir pandemiye dönüşmesi durumunda artacak iş devamsızlığı için beklenmedik durum planlarının da geliştirilmesi lazım.

Türkiye’de vatandaşların kafa karışıklığı nedeniyle aşı olma konusundaki tutumu henüz netleşmese de, domuz gribine karşı aşılama kampanyaları tüm dünyada devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün internet sitesinde yaklaşık 80 milyon doz grip aşısının piyasaya verildiği ve dünya çapında sürdürülen kampanyalarda 65 milyon civarında kişinin değişik metodlarla aşılandığı belirtiliyor. Aşı güvenliğinin dikkatlice izlenmesi devam ederken, bugüne kadar toplanan veriler sonucunda pandemi aşısının, mevsimsel grip aşısının oldukça yüksek olan güvenlik seviyesini yakaladığı belirtiliyor. Salgının görüldüğü ülkelerdeki nüfusun yüzde 40'ının aşılanması bile salgının durması ve yarattığı etkilerin azalmasına katkıda bulunabileceği konunun uzmanlarınca belirtiliyor. Aşılamanın sağlayacağı yararların, aşının potansiyel yan etkilerinden dört kat daha fazla olduğu göz önünde bulundurulduğunda halk arasında kafa karışıklığının giderilmesi için bu konunun bir an önce siyasi gündem malzemesi olmaktan çıkarılması gerekiyor. Eğer vakit kaybetmeden kontrol altına alınmazsa, H1N1 virüsünün olumsuz etkilerini ekonomide uzun bir süre hissetmek zorunda kalabiliriz.

* Kaynak: http://www.flucount.org