> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti  (Okunma Sayısı 850 defa)
06 Haziran 2012, 11:06:06
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 06 Haziran 2012, 11:06:06 »



Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti
Berat DEMİRCİ • 55. Sayı / TOPLUM


Kanaat ahlâkı; zamanın sonuna değin üzerine en ufak bir ilaveye ihtiyaç kalmayan “güzel ahlâk”ın, iktisadî hayattaki uzantısıdır, başka bir şey değildir. Kanaat ahlâkından ve elbette bağımsızlığın yegâne temeli olan “kanaat ekonomisi”nden, yani “bir lokma bir hırka”nın ne anlama geldiğinden habersizlere haber vermekten; unutanlara hatırlatmaktan başkaca bir meramım yoktur.

"Bulmaz yemezdir ekseri, erbâb-ı iffetin
Gördük zamânenin nice perhizkârını"
Nâbî



“Mutlu musun?” gibi bir soruya cevap vermek, mutluluğun resmini çizmekten de zor; zaten parisien bir sorudur; yüzde yüz naylon. Böyle bir soru sorulsa, Türkçeyi çat pat konuşan bir ecnebinin “Ne var ne yok?” demek istediğini ama ancak bu kadar tercüme edebildiğini düşünürüm. “Allah’a şükür!” cevabını versem, “Mutlu musun?”a cevap olmaz, kafa karıştırır. Çünkü soru daha çok dünyevi; cevap hem dinî, hem dünyevidir. Tek başına dünyevi olan bir şey de yok, dinî olan da… Her türlü hal hatır sualine mukabil verilen “Çok şükür!” cevabı, iki dünyayı birden kavrama şuurudur ki, bu kanaat ahlâkıdır.

Kanaat ahlâkına yapılan taarruzların en azından iki yüz yıllık bir mazisi vardır; ancak seviye iyice düşmüştür. Kabaca modernist olarak adlandırılan düşünürlerin, kendilerince Batı’nın yükselişi karşısında bir çıkış, bir cevap aradıklarını ve kökleriyle de sağlam irtibatları olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Daha önemlisi ve belki en önemlisi pek çoğunun öncüllerin ahlâki ilkelere sahip ve samimi oluşlarıdır. Bu meyanda bugün boy gösterenler ise, modern hayat tarzıyla bir hesaplaşması, bir derdi olmayan tiplerdir. Sivil kanaat önderleri (SKÖ) ile de temsil edilen neo-modernistler, hiçbir fikrî derinliğe sahip değildirler; ahlâkî bir kaygı gözetmeksizin cari ekonominin caiz kıldığı her yolu kendi kâr hanelerini şişirmek için kullanmadan imtina etmezler. Kaba hatlarıyla bunlara, varlığı iyice hissedilen sağa meyilli orta sınıfların sivrilenleri de denilebilir. Sağ ve sol çerçevesinde artık tereddüde mahal bırakmayan iki hat ortaya çıkmıştır; Beyaz Türklerin sol cenahı ve sağ cenahı. Hayat ve tüketim tarzı benzerliği giderek beyazların bu iki yakasını birbirine benzeştirmektedir. Sağ cenahın sol cenahtaki Beyaz Türkleri geçmişte ürküten ahlâkî değerlerden aslında yoksun olduğu, çok partili dönem boyunca görebildikleri en kuvvetli iktidar olan, mevcut iktidar zamanında ortaya çıkmıştır. 28 Şubat süreci, mimarlarının hesap edemediklerinin dışında bir siyasi iktidar doğurmuştur. Türk demokrasi tarihinin en ciddi çatallaşması olan mevcut iktidar; sosyal haritamızı reel biçimde değerlendirme imkânını veren bir turnusol kâğıdıdır. Sözlerim, iktidarın böyle bir misyon taşıdığı iddiası değil, manzaranın bütünü içerisindeki rol ve mevkiini tayin çabasından ibarettir.

Liderlerin, seçkinlerin, SKÖ’nin hayatları, halkın davranış ve inanç halitasını derinden etkiler. Yukarılarda insanları “fert başına dolar” mihengine vurma ölçüsü; aşağı katmanlarda “Kaç paralık adam?” amiyaneliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Artık, Beyaz Türklerin sağ cenahında çok net bir şekilde “Bir lokma bir hırka felsefesine karşıyım!” diyen yığınlarca zevat var; ama içlerinde “fakirliğim övüncümdür” sözünün yanından geçen tek bir fert bile yoktur. Felsefe tarihinde “bir lokma bir hırka” diye bir akım yok, ama insanlık tarihinde biricik ve fiilen böyle yaşamış bir topluluk var, onlar da dünyanın görünmez direkleridir; “güzel ahlâk”ın henüz seviyesine ulaşılamamış tek model ve mektebidirler. Bir toplumda onlara benzemeye çalışanların varlığı daima bir umuttur. Hayvan, bir lokma bir hırka yaşayamaz, ancak insan, tabiata ve diğer insanlara karşı sorumluluk bilinciyle ve tam bir şuur haliyle böyle bir yeterlilik sınırını kendisi için çizebilir. Bu sınır, toplum geneli için terbiyevi bir anlam taşır.

“Çok şükür”, tek başına yiğit bir terkiptir; içerisinde varlığa ve yokluğa rağmen bir fasih ve sahih duruşu barındırır. Her ağza da yakışmaz, bu yüzden dikkatli kullanılmalıdır. Namus abidesi zengin şükreder, çünkü gücüyle köle satın alır ve azad eder; eylediği hakikaten şükürdür. Alışkanlık icabı “çok şükür” diyen; bugününü, yarınını, torunlarını, tosunlarını garantiye almış zengin ise hakikatte şükretme liyakatine sahip değildir. Kanaat ahlâkı, varlık ve yoklukla alâkalı değil, dünya karşısında geliştirilen tavırla alâkalıdır.

“Bir lokma bir hırka” ibaresinde altı çizilen “kanaat ahlâkı”nın tembelliği ve aylaklığı tavsiye ettiğini söyleyenler, hâlâ oryantalistlerin taktik icabı zerk ettiği aşağılık kompleksiyle yaşamaktadırlar. Akıllara gelmediyse, gözlerden kaçtıysa söyleyelim: Kapitalizmin büyük teorisyenlerinin gösterdiği en önemli hedeflerden biri Osmanlı coğrafyasının pazaryeri haline getirilmesi idi. Onun ahlâkî zemini de “kanaat ahlâkı”nı yerden yere vurmaktı, vurdular ve başardılar. Türkiye hem makro, hem mikro düzeyde daima ürettiğinden çok tüketmektedir. En zenginlerinin tefeci, “cep to cep”çi olduğu bir ülke ve bir toplumdan bahsediyoruz. Gerici denilecekse, sanki bu memlekette “kanaat ahlâkı”na sahip büyük bir çoğunluk varmış gibi, “bir lokma bir hırka” felsefesine(!), yüz elli yıl evvelki iktisatçıların dilekleri doğrultusunda taarruza yeltenenlere denmelidir: Geçti o günler cancağızım; ye, iç, israf da et ama bari sus!

Memleket hepten kanaatsiz mi? Elbette hayır. Bazen bir şehirde bir kişi de olsa geminin batmamasını sağlayan abid ve abideler mutlaka vardır. Bir evvelki Ramazan ayıydı… Yardım derneğinin görevlileri, bir inşaatın alt katında geçici olarak barınan, “bizim oralar”dan kopmuş gelmiş, bir yaşlı kadının kapısını çaldılar. Kadının akşama yiyeceği olmadığını konuşmalardan anladık. Bir oğlu varmış, askerden izinli gelmiş. Delikanlı, eve ekmek getirmek umuduyla dışarı çıkmış. Buna yardım edilmez de kime edilir? Yardım teklif ettiler ve epey de yüklü bir yardım. Aldıkları cevap şu oldu:

- Oğlum evde değil, bu yardımı alırsam onuru kırılır!

Mutluluğun resmini bilmem ama asaletin resmini çizmek isteyen varsa, boşuna zahmet çekmesin. Göreceli filan değil, mutlak asalet! Sonradan görmelerin asla anlayamayacağı ve erişemeyeceği bir asalet!

Fakirlikle övünebilmek erişilmesi mümkün olmayan bir kemal noktasıdır. Fakirliği övmek ise, cehalettir. Kanaat ahlâkından ve elbette bağımsızlığın yegâne temeli olan “kanaat ekonomisi”nden, “bir lokma bir hırka”nın ne anlama geldiğinden habersizlere haber vermekten; unutanlara hatırlatmaktan başkaca bir meramım da yoktur.

Kanaat ahlâkı; zamanın sonuna değin üzerine en ufak bir ilaveye ihtiyaç kalmayan “güzel ahlâk”ın, iktisadî hayattaki uzantısıdır, başka bir şey değildir. İktisatta kalkınma ve gelişme teorilerinin de sonunun geldiği; artık esneme teorilerine ihtiyaç zuhur ettiği günlerde yaşıyoruz. Düşünmek yerine tıkınan insan sayısında hızlı bir artış var.

Kanaatimiz olsun, öyle bir zaman ve ortamdayız.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:49:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti rüya tabiri,Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti mekke canlı, Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti kabe canlı yayın, Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti Üç boyutlu kuran oku Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti kuran ı kerim, Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti peygamber kıssaları,Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaleti ilitam ders soruları, Kanaatsizlik Felsefesinin Sefaletiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes