> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı  (Okunma Sayısı 987 defa)
30 Haziran 2012, 14:01:06
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Haziran 2012, 14:01:06 »



İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı
Önder KAYA • 62. Sayı / DİĞER YAZILAR


İstanbul, içinde nice sürprizi barındıran bir kent. İstanbul folkloruna mâl olmuş ve hâlihazırda bugün de ziyaretçilerin rahatlıkla görebilecekleri iki mezar taşı da bu sürprizlerden. Esasen her iki taş da “Ağa” sanı taşıyan kişilere ait. Bunlardan birinin kim olduğu ne yazık ki tam olarak bilinemiyor. Hakkında doğru dürüst bilinen tek şey, mutlu bir evlililiği olmadığı. Diğeri ise Guinnes Rekorlar Kitabı’nı alt üst edecek kadar uzun yaşayan Bitlisli Şemsi Ağa’nın oğluna ait.

Mezar taşlarımız bizim toplumsal belleklerimiz. Her ne kadar halk arasında “ölüye saygısı olmayanın diriye de saygısı olmaz” sözü pek yaygın olsa da, uygulamada ölülerin gereken hürmeti gördüğü ne yazık ki söylenemez. Bu durumun en güzel örneğine ise, bilhassa tarihî mezar alanlarında rastlıyoruz.

Bu mezarlıkları gezerken bir köşeye atılmış, bir parçası toprağa gömülmüş, başlık kısmı ya da gövdesi sarmaşıklarla çevrelenmiş nice taşa tesadüf ederiz. Her ne hikmetse bu taşların yanıbaşında da taze bir mezar bitiveriyor. İnsanlar sırf kendilerine muteber istirahatgâhlar yapmak uğruna, ecdadın dinlenme alanlarına saldırıda bulunmayı bir hak olarak telakki ediyorlar. Bunun neticesinde ne yazık ki her geçen sene tarihî mezarlarımız ve her biri ayrı bir hikâye anlatan, şehir folkloruna ışık tutan mezar taşlarımız teker teker ortadan kayboluyor. Çok şükür bu satırlarda anlatacağım iki mezar taşı, halen varlıklarını muhafaza ediyorlar.

Karı dırdırından ölen Halil Ağa
İlk mezar taşı Merkez Efendi mezarlığında. Mezarlığın minibüs yolu üzerinde kalan girişlerinden içeri girdiğimizde karşımıza çıkan ve yeşile boyanmış olan bir Osmanlı devri mezar taşına tesadüf ederiz. Bu mezar taşı, Halil Ağa adlı bir zâta aittir. Taşı ilginç kılan yönü “Ağa”nın ölüm nedenini pervasızca taşa kazıtması. Şöyle diyor Halil Ağa:

“el-Bâki
Merhum ve mağfûr
İla rahmeti Rabbihi’l-Gafur
Karı dırıltısından vefât eden
Es-Seyyid Halil Ağa
Ruhuna Fatiha
Sene 1260 (1844)”


Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) soyundan geldiği anlaşılan Seyyid Halil Ağa, anlayabildiğimiz kadarıyla karısının kuvvetli çenesiden bizâr olup kara toprağa düşmüş ve mezar taşı yoluyla da eşinden trajikomik bir şekilde intikam alma yoluna gitmiştir. Kendisi hakkında bunun dışında da bir malumatımız bulunmuyor. Bu mezar taşı, çeşitli dönemlerde tarih meraklılarının ilgisine mazhar olmuş ve zaman içinde hakkında bazı senaryolar da üretilmiştir. Bu senaryolara göre Halil Ağa, ilk eşinden çok çektiği için, görünüşte güleryüzlü ve yumuşak huylu bir başka hanımla da evlendi. Ancak sonrasında her iki eşi arasında çıkan rekabet ve kıskançlık, sonuçta Halil Ağa’yı ölüm döşeğine kadar götürdü. Ağa, son anlarında mahalle imamını çağırtarak kulağına vasiyetini fısıldadı. Vasiyetin uygulanması konusunda da kendisinden yemin aldı. Böylelikle de ortaya söz konusu mezar taşı çıktı. Tabii ki Orhan Hakalmaz’ın seslendirdiği “Hamçökelek” türküsünün değişik versiyonu kıvamındaki bu rivayetin, elle tutulur bir yanı yok.

Küçük Kaynarca’dan Cumhuriyet’e uzanan koca bir ömür
İkinci mezarın sahibi Zaro Ağa ise bir rivayete göre 157, bir diğerine göre 160 ya da 162 yıl yaşamış bir âdemoğlu. Zaro Ağa yaşamına tam on padişah, on bir halife, yirmisekiz sadrazam, bir cumhurbaşkanı ve beş başbakan sığdırmıştı. Ağa’nın inanılması güç yaşam öyküsü, 1774 yılında Bitlis’in Mutki ilçesinde başladı. Kendisi cumhuriyetin ilk yıllarında Türk matbuatı tarafından keşfedildiği için hakkında bildiklerimiz ilk mezarın sahibine göre daha teferruatlı. Ağa’nın doğduğu yıl, 1768-1774 yılları arasında gerçekleşen ve Osmanlı Devleti’nin yenilgi ile ayrıldığı Osmanlı-Rus Savaşı’nın son devresi. Osmanlılar imzalamış oldukları Küçük Kaynarca Anlaşması ile bu mücadeleyi sonlandırdılar.

Zaro Ağa, yirmili yaşların başında İstanbul’un yolunu tuttu ve burada pek çok sağlam yapılı hemşerisi gibi hamallık mesleğine girdi. 1800’lü yılların başlarında Sultan III. Selim’in emriyle Nizam-ı Cedid askerleri için inşa olunan Selimiye Kışlası’nın inşaatında çalıştı. Yarım asır kadar sonra, 1853 yılına gelindiğinde ise İstanbul’un sembollerinden olan Ortaköy Camii’nin inşasında yine hamal olarak hazır bulundu ki, bu sıralarda 80 yaşlarını sürüyordu ve ömrünün daha yarısında olduğunu ağa da bilmiyordu.

Ağa’nın kaç kez evlendiği meselesi ise biraz sürüncemede. Bazı araştırmalarda bu rakam abartılı olarak yirmiye kadar çıkarılsa da İstanbul ve Bitlis’te geçen yaşamı boyunca on civarında evlilik yaptığı sanılıyor. Nitekim son eşi Kudret Hanımın da kudreti, Zaro Ağa’nın ömrüne yetmeyecek ve bu eşi kendisinden üç yıl kadar önce vefat edecekti.

Zaro Ağa’nın talihi, ömrünün son demlerinde değişti. Amerikalı iki açıkgöz tarafından “dünyanın en yaşlı adamı” olması hasebiyle Amerika’ya götürüldü. Bu seyahat öncesinde de ağaya bolca para ve ömrünün son demlerini geçirebileceği bir eş sözü verildi. Zaro Ağa Amerika’da sirk turnelerine çıkarıldı. Hatta turne sırasında bir de Ağa’yı tanıtıcı kartpostallar basıldı. Bu turnelerde Ağa ile fotoğraf çektirmenin hediyesi 10 dolar ödemekten geçiyordu. Ağa ile hem fotoğraf çektirmek hem de onu öpmek isteyenler 15 doları gözden çıkartmak durumundaydı. Ne yazık ki Ağa’ya verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı ve Zaro Ağa İstanbul’a cebi ve gönlü boş bir biçimde geri döndü.

Zaro Ağa’yı sadece Amerikalılar değil Türk yetkililer de reklam amaçlı kullanma yoluna gittiler. Cumhuriyetin ilk yıllarında tam bir tarım ülkesi olan Türkiye, mahsullerini pazarlamak için yine ağadan yardım aldı. Türk hükümeti tarafından bastırılan afişlerde “Kim Zaro Ağa gibi Türk fındığı, Türk üzümü, inciri yerse ve Türk tütünü içerse 150 yaşında sağlık ve mutluluğunu muhafaza eder” yazıyordu. Reklam endüstrisi ölümünden sonra da ağayı unutmadı. Nitekim bir yoğurt firmasının reklamında Zaro Ağa’nın mezarından şöyle bir ses yükselmekteydi: “Ben de Hüseyin Avni yoğurdu yedim.”

Zaro Ağa 28 Haziran 1934 yılında hayata gözlerini yumdu. Dünyanın bilinen en yaşlı adamı olması nedeniyle de yetkililer vücudunda otopsi yapmaya karar verdiler. Otopsinin sonuçları, uzmanları daha da şaşırtacaktı. Zira Ağa’nın ciğerleri verem mikraboyla kaplı ve adeta kömürleşmiş vaziyetteydi. Beyin damarlarında da kireçlenme tespit edildi. Zaro Ağa’nın ölümü ise bunların hiçbirinden değil, prostat bölgesinde baş gösteren üre nedeniyle gerçekleşmişti. Ağa’nın böbrekleri özel bir kavanoza konarak Sultanahmet’teki Sağlık Müzesi’ne gönderilirken, vücudu da Eyüp mezarlığı içinde Pier Loti yokuşu üzerinde yola yakın bir yerde toprağa verildi. Bugün de merak edenler yokuşun başlangıç kısmına yakın bir yerde ve yolun biraz iç kesiminde yer alan bu ilginç mezarı görebilir ve mezar taşında yazan şu ibareyi okuyabilirler: “Bitlisli Şemsi Ağa oğlu 160 yaşında ölen Zaro Ağa’nın Ruhuna Fatiha 1934”.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 23:50:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı rüya tabiri,İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı mekke canlı, İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı kabe canlı yayın, İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı Üç boyutlu kuran oku İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı kuran ı kerim, İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı peygamber kıssaları,İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşı ilitam ders soruları, İstanbul folklorunda iki ilginç mezar taşıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes