> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Issız dağ başlarının dili
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Issız dağ başlarının dili  (Okunma Sayısı 775 defa)
29 Haziran 2012, 20:38:59
ღ۩Bilgin۩ღ
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 1.936


Site
« : 29 Haziran 2012, 20:38:59 »



Issız dağ başlarının dili
Naci BOSTANCI • 63. Sayı / DİĞER YAZILAR


Gökte bir süse dönüşmüş kış güneşinin altında yürüyoruz. Sarı solgun ışıklar yine de yazdan bir teselli. Kimliklerle yatıp kalkmaktan dolayı soğuk ve kimlik arasında bağlar kuruyorum. Otomobillerine gömülmüş gidenler bir kimlik, yürüyenler başka bir kimlik. Satıcılar ve alıcılar ayrı kimlikler. Ötekileştirmeyin, diyorum malum ifadeye gönderme yaparak ama zaten boşuna bir söylenme bu. Kimliklerimiz hayali olduğu kadar gerçek ilişkilerimizin toplamıdır. Öteki beriki, başkası, diğeri hayatın dağıttığı rollerle oluşur.

Ankara’nın Emek semtindeki uzun sekizinci cadde… Bankalar, dükkânlar, araçlar… Çorum’dan bir iş için Ankara’ya gelmiş. İmam. Bir selam için uğramış, birlikte ağır aksak yürüyoruz. Yüzündeki gülümseme, nice anlayış, müsamaha, tevazu hallerinin çizgilerinden teşekkül etmiş. Çorum-Çankırı hattındaki “ırmak bucağına” yerleşmiş olanlar arasında hayli Kürt köyleri vardır. “Irmak bucağı” yörenin adlandırması, bucağında durulan ırmak ise Kızılırmak. İmam o köylerden birinden. Kimlik tartışmalarına mesafeli… Hepimiz ALLAH’ın kuluyuz, ülkenin vatandaşıyız, diyor. O kadar. Bu mevzu, üzerine fazla söz edilmeyi kaldırmayacak bir mevzu. Sanki her söz, o alacakaranlık “kimlik” coğrafyasının daha derin ve daha bulanık yerlerine düşecek. Sen Kürtçeyi biliyor musun, diye soruyorum. Biliyor, anlıyor ama konuşamıyor. Unutmuş bir parça. Doğu’daki Kürtçe ile akrabalığını soruyorum. En yakın Kürtçe Malatya’nın Kürtçesiymiş. Buna dair ilk bilgi eski zamanlarda köye gelen Malatyalı bir çerçinin Kürtçesi. Köy, kendileriyle aynı Kürtçeyi konuşan bu yedi kat yabancıya “akrabaca” bir ilgi göstermiş. Dil, demek ki sadece iletişim aracı değil, teni tene değdiren bir “şey”. Ne kadar uzaktan olursan ol dille o mesafeyi aşabiliyorsun. Kendisi Ağrı’ya gittiğinde onların Kürtçesini ilginç bulmuş. Nasıl, diye soruyorum. Biraz duralıyor, İstanbul Kürtçesi gibi konuşuyorlar, diyor, en doğal haliyle. Biz evet evet yerine ari ari deriz, onlar eri eri diyorlar. Onların eri deyişini taklit ederken sesine bir İstanbul estetiği katıyor. İstanbul belli ki bütün dilleri kendi tarihinin, kültürünün eleğinden geçiriyor, onları Dersaadet’in akustiğinde yeniden biçimlendiriyor. Türkçe, Kürtçe ya da çeşitli şiveler, hiç fark etmez. İstanbul’a gelen ilk kuşak göçmenler “İstanbulluyum” derken, geldikleri yörenin en karakteristik yanlarını açığa vursalar da sonrakiler gerçekten İstanbullu olacaklar. İstanbullu olmak, yani o büyük medeniyetin ırmağında buluşmak… Büyük medeniyetler böyledir. Dersini almak için özel bir yere gitmen gerekmez, sokakta, çarşıda, denize bakarken, yağmurunda ıslanırken, başkalarıyla konuşurken bir hava gibi insanın etrafını sarar, tenine, varlığına nüfuz eder ve onu dönüştürür.

İstanbul Kürtçesi sözü, zihin düzeyinde politik olanla hayata ait olanın gittikçe açılan makasını anlatıyor. Politik olan kendini yeni bir gerçeklik kurgulamakla görevli addediyor. Hayat ise politikanın hikâyelerine, kurmacalarına, gerçekliğe ilişkin iddialarına aldırmaksızın kendi tabii mecrasında akıp gidiyor. Yeni bir gerçeklik inşa etmek kolay değil. Mevcut halde yaşanana mesafeli durmak, onun “işe yarayacak” unsurlarını almak, senaryo ile çelişenlerine karşı körleşmek, farklı bir mantıkla yeni bir kompozisyon kurmak gerekir. Kimliği her tür toplumsal, kültürel, siyasal sürecin belkemiğine yerleştirmek gerekir. Hem indirgemede hem genellemede asli rolü kimliğe vermek gerekir. Birçok inşayı hayata rağmen “yapmak gerekir”. İşin ucunda görüldüğü gibi birçok “gerekir” var. Böyle yaptığınızda “İstanbul Kürtçesi” sözü boşlukta kalır. Ne demek İstanbul Kürtçesi?..

Tunceli dağları

Beni havaalanından alan gencin sürdüğü otomobille otele doğru gidiyoruz. Bir konferans için Antalya’dayım. Yol uzun, vakit akşam, etrafta otomobilin motor homurtusu dışında başka bir ses yok. Delikanlı suskun kişilerden. Yabancılığın ince zırhını birkaç söz çabuk yırtıyor. Karadenizli. Askerden geleli iki yıl olmuş. Tunceli’deymiş. Daha doğrusu Tunceli’nin dağlarında. Nasıldı, diyorum. Tek tük cümleler kuruyor, bahse değmez konulardan söz ediyormuş gibi alt perdeden bir sesi var, sözlerin arasına uzun aralıklar giriyor. O araları ben muhayyilemde tamamlıyorum.

–Kar tabii olurdu, bazen bata çıka ilerlerdik. Hayır, hayır üç beş kişi değil bütün bir tabur. Üstümüz iyi olurdu, cep sobalarımız vardı, ayakkabılarımız soğuk almazdı. Bize tabiata uysun diye beyaz giysiler vermişlerdi. Devlet askerine iyi bakıyor, yiyecekler çok iyiydi. Konserveleri karpit ocağında ısıtırdık. Dağdasın, nerede yatacaksın, bulunduğun yerde. Matları sererdik karın üstüne, uyku tulumunun içine girerdik. Subaylar da aynısını yapardı, tıpkı bizim gibi. Bazen uyuyamazsın elbette. Ama her yerde yatanlar var, kalkıp nerede dolaşacaksın karın içinde? İster istemez gözlerini gökyüzüne dikip öylece vaktin geçmesini beklersin. Uzak gökyüzü, sırtını verdiğin yeryüzü… Evini düşünürsün, anneni, aileni, sevdiklerini, için ısınır. Sayıklayan olur elbette. Ne de olsa hepsi yirmili yaşlarında gençler. Rüzgâr alır götürür sayıklamaları, o ıssızlıktaki sessizlik müthiştir. Belki hiçbir insanoğlunun elinin, sesinin değmediği yerler. Öylece karın içinde yatıp gökyüzüne bakarken elbette aklında terörist de vardır. O da bu ıssızlıkta, bu soğukta, bu karın altındadır. İnsana tuhaf gelir, aynı soğuk, aynı yüzüne çarpan rüzgâr, aynı daha bir soğumuş mermiler. Kurdun kuşun olmadığı o dağlar insanlar için de değil, ama mecbursun. O çıkmış sen de çıkacaksın. Hem öfkelenirsin, hem acırsın, hem kızarsın… Bu işler bitse iyi olur, diye düşünürsün. Ama bitmesi işi sözle olmalı. Eline silah alıp bitirelim diyene kimse olur diyemez. Bir gece çok yükseğe çıkmışız. Tipi tufan. Göz gözü görmüyor. Komutan sabaha karşı hepimizi kaldırdı. Aşağıya ineceğiz, dedi. Saatlerce yürüdük, tipinin dışına çıktık. Eğer biraz geç kalmış olsaydık belki de karın altında kalacaktık hepimiz. Tipinin içinde yürürken kıkırdayanlar, birbirlerine şaka yapanlar, söylenenler, sessizliğine gömülenler… İnsan işte, her cinsi var. Bir gün bir komutan imamı çıkarttı taburun önüne. Bu çocuklara guslü anlat, teyemmümü anlat, dedi. İmam da anlattı. Bilen var bilmeyen var. Gençsin, dağa da tatile çıkmıyorsun. Su yoksa karda nasıl abdest alacaksın, bilmek lazım. ALLAH korusun abdestsiz bir durumda başına bir şey gelse…–

Çözüm hayatın dilinde
Delikanlının anlattıklarını kendi tecrübeleriniz üstünden düşünün. Onun hiçbir kahramanlık ya da kaygı katmaksızın öylesine yalın bir şekilde anlattığı, duygularını ele vermediği bu sözlerin arasına siz kendi duygularınızı koyun. “Açılım” üzerine konuşurken, o dağ başlarına çıkmasanız da o gencin ıssızlıkla, karla, geceyle damıtılmış sözlerine elinizi uzatın. İnsan hayatının anlamına “kendi hayatınız” üzerinden bir kez daha bakın. Gündelik hayatın içindeki gerçeklikle açılım üzerine fikirleri buluşturun. Politik senaryoların künhüne nüfuz edemediği hayatın akıp giden bir dili var. Çözüm, insanlar hayatın diline ne kadar yaklaşırlarsa o ölçüde gerçek olacak. Uzaklaştıkça ise o ölçüde hayal. Çözümün dili insanların kalplerindekine de karşı gelmeli, söylenmeyenleri söylenemeyenleri de kapsamalı. İstanbul Kürtçesi sözünün arkasındaki dünyayı, ıssız dağ başlarındaki hayalleri, kristal gökyüzünü kucaklamayan bir dil çözüm getiremez.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Issız dağ başlarının dili
« Posted on: 19 Nisan 2024, 15:36:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Issız dağ başlarının dili rüya tabiri,Issız dağ başlarının dili mekke canlı, Issız dağ başlarının dili kabe canlı yayın, Issız dağ başlarının dili Üç boyutlu kuran oku Issız dağ başlarının dili kuran ı kerim, Issız dağ başlarının dili peygamber kıssaları,Issız dağ başlarının dili ilitam ders soruları, Issız dağ başlarının diliönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes