๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 22 Temmuz 2012, 13:13:52



Konu Başlığı: İran’dan insan manzaraları
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 22 Temmuz 2012, 13:13:52
İran’dan insan manzaraları
Elif TUNCA • 77. Sayı / SİNEMA


Aileyi bir arada tutan nedir; siz söyleyin. Zira Altın Ayı’lı Bir Ayrılık’ın yönetmeni Aşkar Ferhadi doğrudan sizin cevap vermenizi istiyor. Öyle olmasa filmin kahramanları, 14 yıllık evli Nadir ve Simin çifti, boşanma davalarındaki tezlerini doğrudan kameraya bakıp savunmazdı.

Aslına bakarsanız boşanmak isteyen sadece Simin. Aylardır uğraştıkları vizeyi alabilmiş olmanın heyecanıyla hemen yurtdışına gitmek istiyor. Kendisi neyse de kızı için daha iyi bir hayatın adresinin orası olduğundan emin çünkü. Nadir ise memleketinden ayrılmaktan yana değil. Üstelik bakması gereken Alzheimer’lı, yaşlı bir babası var. Elbette bundan öncesine vakıf değiliz; yani vize için o kadar uğraşılırken bütün bunlar konuşuldu mu? Hesaplar- planlar ne ölçüde yapıldı? Kim kimi idare etti bu süreçte? Orası ailenin mahremi olarak kalıyor seyirciye. Görünen, az biraz, “kendini kayırıyor her insan önce, bu yüzden aşka kıyar” gibisinden iklim savrulmaları… Bildiğimizse Nadir’in Simin’e “Ne yapacaksan yap, gideceğim dersen seni tutacak değilim” demesi, Simin’inse Nadir’in izni olmadan yurt dışına çıkamayacak kızı Termeh olmadan hiçbir yere gitmeyeceği. Bir de memurun, “Böyle boşanma davası olmaz” diye kestirip atması üzerine Simin’in, annesinin yanına taşındığı.

Bu hayli yalın sahneden sonra iki yetişkinin ayrı ayrı ilerleyen serüvenleri başlıyor. Simin’i okulda ders verirken görüyoruz, sonra Nadir’in babasına bakması için bir tanıdığı vasıtasıyla bir kadın ayarlamaya çalışırken. Nadir de bir yandan Termeh’in dersleriyle ilgileniyor, bir yandan oksijen tüpüne mahkum ve Alzheimer hastası olan babasına bakıyor. Simin’in, yardımcı olarak gönderdiği kadınla başta para konusunda anlaşılamasa da o da işe başlıyor nihayet. Her şey düzene girmiş gibi görünüyor değil mi? Maalesef asıl dert tam da şimdi başlıyor.

4-5 yaşlarındaki kızı Sümeyye ile Nadir’in evinde çalışmaya başlayan Raziye, ilk günden yakalanıyor felaketin büyüğüne. Altını ıslatan dedeyi ne yapmalı? Laftan sözden anlamıyor, kendi kendine yıkanamıyor, üstünü bile değiştiremiyor. Fetva makamını arayan Raziye, güç bela dedenin işini halletse de dayanamayacağına karar verip ayrılmak istiyor. Kendi yerine eşini öneriyor fakat bir gün sonra yine küçük Sümeyye ile kapıda beliriyor. Sebebi kolayca tahmin edilebileceği gibi bu işe haddinden fazla ihtiyacı olması. Zira hem kendisi hamile hem de bir baltaya sap olamamış kocası epeydir işsiz güçsüz ve muhtemelen bir o kadar da öfkeli!

İşte tam bu noktada mukayese imkanı doğuyor bize de; Nadir-Simin-Termeh’e karşılık Raziye-Hüccet-Sümeyye. İki farklı adam, iki farklı kadın ve iki farklı kız çocuğu. Filmin hikâyesini anlatmayı burada bırakıp bu farklılıklar üzerine yoğunlaşalım ki seyir zevkinize halel gelmesin.

Simin ne kadar kendi kararlarını verip arkasında duran, statü ve gelir sahibiyse Raziye de o kadar kocasının gerisinde bir kadındır. Gerçi o da kendi kararlarını vermek istiyor. Ama sadece istiyor. Kocasının başı derde girdiğinde bile doğru olan neyse onu yapmaya çalışan fakat yine de durumu düzeltmeye çalışan Simin’e karşılık Raziye, aynı durumda sırf kocasının korkusundan hakkaniyeti zedelemekte beis görmüyor. Sırlar hataları, hatalar belaları getiriyor. İki kadının ortak noktasından söz edilebilecekse eğer ikisinin de her daim çocuklarını öncelemesinden söz edilebilir.

Erkeklerin ortak noktasıysa farklı yerlerden ve farklı biçimlerde patlak verse de sonuçta bir arızaya sahip oluşları. Ve aslına bakılırsa ailelerin aşama aşama sonunu getiren de bu arızalardan başka bir şey değil.

Bir Ayrılık esasen festivallerde görmeye alıştığımız türden bir İran filmi değil. İran’ın hikmet ve şiir yüklü geleneğinden beslenen bir tarz değil onunki. Hikaye örgüsüne ağırlık veren yönetmen, kamerasını da belgeselci bir tavırla kullanıyor. Ve bol bol konuşma…

Haliyle oyunculara oldukça geniş bir imkan doğuyor. Ama bu imkanı bol buldukları için har vurup harman savurduklarını söylemek haksızlık olur. Hemen hiç konuşmayan dede rolündeki Ali Aşkar Şahbazi de dahil olmak üzere bütün oyuncular, karakterlerinin hakkını ziyadesiyle veriyor. Ki Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ve Ekümenik Jüri Ödülü’nün yanı sıra bu performanslarıyla En İyi Kadın ve Erkek Oyuncu ödüllerinin de sahibi oldular.

Hepsinin sonunda ise kamera yeniden Nadir ve Simin’e ve yine mahkemeye dönüyor. Bu kez konuşmayıp sadece bekliyorlar. Biz de onlarla birlikte… Bir bilinmezi bekliyoruz…

Bir Ayrılık
Yönetmen: Aşkar Ferhadi
Oyuncular: Leyla Hatemi, Peyman Muadi, Sareh Bayat