> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > İmparatorlukların çöküşü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İmparatorlukların çöküşü  (Okunma Sayısı 1133 defa)
22 Mayıs 2012, 11:55:01
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Mayıs 2012, 11:55:01 »



İMPARATORLUKLARIN ÇÖKÜŞÜ

Cemal AYDIN • 46. Sayı / KAPAKTAKİLER


16. yüzyılda İspanya ve 17. yüzyılda Hollanda imparatorluk olmuşlardı. Fakat 18. yüzyıldan 20. yüzyıl ortalarına kadar İngiltere ve o tarihten itibaren de Amerika Birleşik Devletleri, bütün dünyaya yayılmış kaynak ve imkânlarıyla güçlü ve geniş bir askerî üs ağına dayanarak milletlerarası isteklerini dayatabilen tek küresel imparatorluk hâline geldi. Büyük Britanya gücünü denizlerdeki üstünlüğüyle kazanmıştı, ABD ise bunu bombardımanla imha etme kudretiyle sağlıyor.

Ne var ki askerî zaferler hiçbir zaman imparatorlukların devamlılığını sağlamaya yetmemiştir. İngiltere ve ABD, ancak küreselleşmiş bir ekonomi çerçevesinde gerçekleşebilen ilâve bir üstünlükten istifade ettiler: Her ikisi de dünya sanayisine egemen oldu. Özellikle de üretim araç ve gereçlerinin önemi sayesinde “dünyanın atölyesi” hâline geldiler. Nitekim ABD, 1920’li yıllarda, ardından da İkinci Dünya Savaşı sonrasında, yeryüzündeki sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını temsil ediyordu. Bugün de bu rakam yüzde 22 ile yüzde 25 arasında değişiyor. Her iki imparatorluk, aynı zamanda diğer ülkelerin kopya etmeye çalıştıkları model de oldular. Milletlerarası mübadele dalgasının kavşağında yer aldıkları için bu imparatorlukların bütçe, finans ve ticaret konusunda aldıkları kararlar, bu dalgaların muhtevasını, hacmini ve istikametini belirledi, belirliyor. Sonuçta her iki ülke, İngilizce kullanımının müthiş yaygınlaşması başta olmak üzere, orantısız bir kültür nüfuzu gerçekleştirmekten de geri kalmadı.

Bu müşterek noktaları bir yana bırakırsak, ABD ile İngiltere İmparatorlukları arasında çok sayıda ve oldukça önemli farklılıklar vardır. En göze batanı da boylarıdır. Büyük Britanya bir adadır, kıta değil ve hiçbir zaman Amerikan tarzı sınırları olmamıştır. İngiltere, çeşitli Avrupa imparatorluklarından biri olarak ortaya çıkmış ve asla o imparatorlukların merkezi niteliğini oluşturmamıştır. Bu ada imparatorluğunun nüfusu arttıkça insanları başka diyarlara göç ediyordu ve Britanya Adaları göç veren bir ülke idi. Buna karşılık ABD, esas itibariyle göç alan bir ülkedir. Uçsuz bucaksız topraklarını göçmenlerle doldurmaya çalışmış ve özellikle de Avrupa’dan 1880’lere kadar hayli göçler almıştır. Rusya ile birlikte dışarıya yurttaşını göndermemiş tek imparatorluktur.

Büyük Britanya’nın ülke dışında sömürgeleri, beyaz yerleşimcileri ve bunların hakkını korumak için müdahaleleri olmuştur. ABD’nin ise sınırları dışında sömürgeleri değil, sadece uydu rejimleri veya bağımlıları görülmüştür.

Amerika ile İngiltere arasındaki en büyük farklardan biri de, ABD’nin “Aydınlanma Yüzyılı” umuduyla harekete geçmiş bütün devrimlerden daha uzun süren bir devrimden doğmuş olmasıdır. Eğer ABD bir imparatorluk oluşturacaksa, bu “hürriyet” ve “serbestlik” yanlısı Amerikan toplumunun örnek ve yol gösterici olmasıyla gerçekleştirilecekti. Dolayısıyla ABD’nin bütün dünyaya bir model sunması gerekiyordu. Alexis de Tocqueville’in de anladığı gibi böyle bir teşebbüsün siyasî istikameti ister istemez halkçı olacak ve seçkinciliğe karşı çıkacaktı.

Büyük Britanya İmparatorluğu’nda İngiltere ve İskoçya, devrimlerini 16. ve 17. yüzyılda yaptılar. Fakat bu devrimler uzun süre devam etmedi. Giderek de bu devrimler moderniteye dönük, ancak oldukça hiyerarşik ve eşit olmayan, 20. yüzyıla kadar da büyük toprak sahibi aileler tarafından yönetilen kapitalist bir rejime dönüştü. Büyük Britanya, elbette diğer toplumlara karşı kendisinin üstünlüğünden emindi, ama yabancı halkları Britanya Hükûmet Modeli’ne veya hatta Protestanlığa yönlendirme gibi bir inanç ve irade taşımıyordu. Britanya İmparatorluğu insanlığı kurtuluşa çağıran kimseler tarafından ve böylesi kimseler için kurulmamıştı.

İngiltere Krallığı adlî bir sistem ve oldukça merkezî bir hükûmet çerçevesi içinde kurumlaşmıştı, ki İngiltere bu hususta Avrupa’nın en eski milletidir. ABD’de ise hürriyet, merkezî hükûmetin ve her türlü devlet otoritesinin düşmanıdır.

İki devlet arasında unutulmaması gereken bir diğer nokta da, yaşlarıdır. Bayrak ve millî marşın dışında ulus-devletlerin bir de tarihlerinde arayıp bulmaları gereken kurucu mitlere ihtiyaçları vardır. Fakat ABD’nin İngiltere, devrimci Fransa ve hatta Rusya’dan farklı olarak böyle mitler bulabileceği bir tarihi yoktur. Zira ABD’nin ilk İngiliz yerleşimcilerden daha eskilere uzanan ataları bulunmamaktadır.

Neticede ABD’nin İngiltere ile olan benzerliği sadece dilinden ibaret kalmaktadır. Dolayısıyla Amerikan millî kimliği, İngiltere ile ortak bir geçmişi paylaşmaz. Onu oluşturan devrimci ideolojisi ve yeni cumhuriyet kurumlarıdır. Avrupa milletlerinin çoğunun, kendilerine göre belirledikleri komşuları ve düşmanları vardır. ABD’nin ise Kuzey-Güney Savaşı dışında varlığı hiçbir zaman tehdit altında olmamıştır. O yüzden tarihî plânda onun düşmanları ancak Amerikan hayat tarzına karşı çıkanlardır.

Amerika’nın gelişiminde merkezî rolü oynayan, İngiltere’de olduğu gibi denizler değil de, kara olmuştur. Hudutları hep genişlemiştir, fakat asla 16. yüzyıldaki İspanya veya Portekiz, 17. yüzyıldaki İngiltere veya Hollanda gibi deniz imparatorlukları şeklinde değil. Çünkü onların metropolleri mütevazı boyutlardaydı.

ABD daha ziyade Rusya’ya benzer. Rusya da “bir denizden öbürüne”, Baltık’tan Karadeniz’e ve Pasifik’e uzanan geniş ovalarda nüfuzunu hissettirir. İmparatorluğu olmasaydı bile ABD, Batı Yarım Küre’nin en kalabalık ve dünyanın üçüncü nüfusuna sahip millet olarak kalırdı. Hâlbuki İngiltere, imparatorluğundan yoksun kalsaydı, diğer milletler gibi vasat ekonomiye sahip bir devlet olurdu. Zaten İngiltere, dünya nüfusunun dörtte birine hükmederken dahi bu gerçeğin bilincindeydi.

İngiltere İmparatorluğu 19. yüzyılda dünya ekonomisinin gelişmesinde başrolü oynadı. 1950’ye kadar İngiltere’nin devasa yatırımlarının dörtte üçü gelişme yolundaki ülkelere yönelikti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı arasında da Büyük Britanya ihracatının yarıdan fazlası İngiltere nüfuzu altındaki bölgelere yapılıyordu. Avrupa ve Amerika’nın sanayileşmesiyle birlikte, İngiltere dünyanın atölyesi olmaktan çıktı, fakat milletlerarası taşımacılık işini yürütmeye devam etti. Hâlâ da dünyanın tüccarı ve bankacısı, aynı zamanda da bir numaralı sermaye ihracatçısı olmayı sürdürüyor.

Amerikan Ekonomisi hiçbir zaman Dünya Ekonomisi’yle böylesine ortak ve sıkı bir bağ kuramadı. Ancak, yeryüzünün en büyük sanayi üreticisi olmaktan uzak olmasına karşılık, iç pazarının o sade uçsuz bucaksızlığı sayesinde bu ekonominin manidar bir ağırlığı vardır. Teknoloji ve çalışma organizasyonu konusundaki Amerikan mahareti ABD’yi 1870’li yıllardan itibaren, bilhassa da 20. yüzyılda model ülke yapmış ve bu zaman içinde Amerika bir numaralı sınırsız tüketim toplumu hâline gelmiştir.

İki dünya savaşı arasına kadar sıkı korumalı bu ekonomi, kendi öz kaynakları ve iç pazarı sayesinde gelişmiştir.

ABD Ekonomisi’nin Avrupa Ekonomisi üzerindeki hâkimiyeti Soğuk Savaş sırasında gerçekleşmiştir. Bu durumun daha uzun zaman böyle devam edip gideceğini ise kimse iddia edemez.

Çok önceden büyük ölçüde sanayileşmiş ve sermaye ihracatında birinci sırayı hep korumuş olan Kraliçe Victoria’nın İngilteresi, Avrupa ve Amerika’nın sanayileşmesine tepki olarak, yatırımlarını imparatorluğun nüfuz bölgelerine kaydırmıştı. 21. yüzyılda ABD’nin elinde ise böyle bir imkân yok. Küreselleşmiş bir dünyada Amerika’nın kültür hâkimiyeti git gide daha az ekonomik hâkimiyet anlamına geliyor. Meselâ, ABD süpermarketi icat etmiş, ama Lâtin Amerika ve Çin’i fetheden Carrefour Grubu olmuştur. Büyük Britanya ile işte bu can alıcı farklılıktan ötürü Amerikan İmparatorluğu, ekonomisini desteklemek için hep bilek gücünü kullanmak mecburiyetinde kalmaktadır.

“Hür dünya”nın Soğuk Savaş gereklerine boyun eğmesi gerçeği olmasaydı, acaba Amerikan Ekonomisi’nin çapı dünyaya model olmasına; ABD’nin finans not verme ajansları, muhasebe esasları üzerinde egemen olmasına veya Amerikan Ticaret Hukuku’nun hâkimiyet kurmasına; “Washington Mutabakatı”nın IMF’nin ve Dünya Bankası’nın kutsal kitabı olarak görülmesine yeter miydi? Cevabı son derece şüpheli.

İşte bu sebeplerden ötürü Britanya İmparatorluğu, Amerika’nın hegemonya projesini anlamaya imkân veren bir örnek olarak görülemez. Hem sonra Büyük Britanya, kendi sınırlarını, özellikle de askerî kudretinin hududunu biliyordu. Dünyanın acemî yöneticiler kadrosunun şampiyonu unvanını sonsuza dek koruyamayacağını bilen orta sıkletteki bu imparatorluk, başka hiçbir ülkenin sahip olmadığı ve asla da sahip olamayacağı en geniş topraklara hükmetti. Ancak bütün dünyaya egemen olamayacağını biliyordu ve asla da böyle bir teşebbüste bulunmadı. Tam aksine, kendi iradesini her yere dayatmaktan kaçınarak, dünyanın geri kalan kısmını, gelişip ilerlesin diye, yeterince istikrarlı tutmaya özen gösterdi.

20. yüzyıl ortalarında denizci imparatorluklar dönemi sona erdiğinde, rüzgârın yön değiştirdiğini, İngiltere diğer sömürgeci devletlerden çok daha önce hissetti. Kendisinin ekonomik gücü askerî kudretine değil de ticaretine dayandığı için imparatorluğunun kaybına çok daha kolay bir şekilde intibak etti. Tıpkı daha önce de tarihin en vahim talihsizlikleriyle yüz yüze gelip de Amerika’daki sömürgelerini kaybederken yaptığı gibi…

Acaba Amerika Birleşik Devletleri bu dersi anlayacak ve alacak mı? Yoksa sırf siyasî ve askerî gücüne dayanarak dünyaya egemen olma gayretini sürdürüp, gittikçe daha fazla kargaşanın, daha çok çatışmanın ve daha amansız barbarlığın dünyayı kasıp kavurmasına sebep olmaya devam mı edecek?

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İmparatorlukların çöküşü
« Posted on: 26 Nisan 2024, 06:27:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İmparatorlukların çöküşü rüya tabiri,İmparatorlukların çöküşü mekke canlı, İmparatorlukların çöküşü kabe canlı yayın, İmparatorlukların çöküşü Üç boyutlu kuran oku İmparatorlukların çöküşü kuran ı kerim, İmparatorlukların çöküşü peygamber kıssaları,İmparatorlukların çöküşü ilitam ders soruları, İmparatorlukların çöküşüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes