> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > İki film bir mesele
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İki film bir mesele  (Okunma Sayısı 706 defa)
29 Mayıs 2012, 12:44:28
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Mayıs 2012, 12:44:28 »



İki film bir mesele
Elif TUNCA • 57. Sayı / SİNEMA


Hem İki Dil Bir Bavul hem de Uzak İhtimal, sanki ülke gündemi için özel sipariş edilmiş, zamanlaması özenle planlanmış gibi duruyor. Türkiye’nin, komşularıyla, farklılıklarıyla barışmaya, ortak zemin bulmaya çalışması her iki filmle de ilintilendirilebilir.

Başlık, İki Dil Bir Bavul filminden mülhem. Ancak başlığın içini dolduran bir film daha var. O da Uzak İhtimal. Hem aralarında seçim yapmak zor olduğundan hem de derin bir ortaklıkları olduğundan hareketle bu ay iki filme projektör tutalım istedik.

Kısa aralıklarla vizyona giren iki film de yönetmenlerinin ilk uzun metraj çalışmaları. Her ikisi de hem Türkiye’de hem de yurt dışındaki festivallerde pek çok ödül kazandı. Her ikisi de hikâyelerini, çok sade bir dille anlatıyor. Büyük söz söyleme iddiasında değiller ama kabuğunu kaldırdıkları yaralar öylesine gerçek ki zaten üzerine söylenecek çok da söz yok.

Kamuoyunda Ahmet Hakan Coşkun’un kardeşi olmasıyla da sıkça gündeme gelen Mahmut Fazıl Coşkun, ilk filmi Uzak İhtimal’de, çok kabaca tarif edersek bir müezzinle bir rahibe adayının duygusal yakınlaşmasını konu alıyor. “Duygusal yakınlaşma” ifadesi aşk, sevgi gibi kavramların yanında pek bir alelade kaçıyor belki ama bizi buna mecbur bırakan, karakterlerimizin hiçbir şekilde adım atamaması. Ankara Beypazarlı Musa (Nadir Sarıbacak) İstanbul Tophane’deki küçük camiye müezzin olarak atanınca, haliyle ilginç bir çevrenin içinde buluyor kendini. Kapı komşusu, kilisede çalışan Clara (Görkem Yeltan). Clara, rahibelerin büyüttüğü bir öksüz. Kilisede çalışmaya devam eden, evdeyse kendisini büyütmüş olan rahibeye bakan Clara’da hâkim halet-i ruhiye, tedirginlik. Ailesizlik, azınlık, genç kızlık hallerinin tezahürü, bütün pencereleri sımsıkı kapalı biri yapmış Clara’yı. Çekingen, sessiz… Kişiliğini, arzularını, belki isyanlarını ve direncini ele veren birkaç sahne ise mutfakta sigarasını içtiği anlar... Her komşunun tanışabileceği gibi, ufak tefek ihtiyaçlarla, kimi yanlışlıklar ve sakarlıklarla tanışıyorlar. İki tedirgin ruhun birbirinde teselli bulabileceği gün gibi aşikârken sahneyi, söylenemeyenler, anlatılamayanlar, atılamayan adımlar, uzatılamayan eller kaplıyor; ne tanıdık…

Mahmut Fazıl Coşkun, bir sacayağı kurmuş. İki adam, bir kadın. Adamların kadına söylemesi gereken önemli şeyler var fakat bir türlü söyleyemiyorlar. Film işte bu söyleyememenin, bu “iletişim kuramama” halinin filmi. Bunun sebepleri üzerinde kafa yormak isteyenler için hikâye, din farklılığı, taşralılık, azınlık olma, kadın-erkek meselesi gibi alternatifler sunuyor. Alternatiflerden bunun değil de ötekinin baskın olması ise neticeyi değiştirmiyor elbette. Zira neticenin değişmesi için meselenin değil karakterin değişmesi, edepli-efendi-ürkek Musa’nın yerine gözü kara-bıçkın-inatçı Bekir’in gelmesi gerekir ki o zaman da film, bir Zeki Demirkubuz filmi olur! Dolayısıyla yeri gelmişken Musa’nın bütün saflığını, masumiyetini, acemiliğini, sevdasını bize olduğu gibi aktaran Nadir Sarıbacak’a eşsiz performansından ötürü teşekkür edelim. Böyle oyunculuklar, böyle karakterlerle tanışmak gerçekten bir şans çünkü.

Tam da buradan, “iletişim kuramama” üzerinden, devam edecek olursak yolumuz kendiliğinden ikinci filmimize düşecek zaten; Özgür Doğan ve Orhan Eskiköy’ün yönettiği İki Dil Bir Bavul’a.

Belgesel- kurmaca karışımının ilginç örneklerinden olan İki Dil Bir Bavul’un çıkış noktası da bir karşılaşma hikâyesi. Denizlili, yeni mezun, idealist ve kendi çevresi itibariyle adeta bir fanusta büyümüş genç öğretmen Emre ile Urfa’nın Siverek İlçesi’nin Demirci köyündeki Kürt çocukların karşılaşması…

Egeli belleği Kürtlere karşı genelde, aslında Türk oldukları halde dağlarda kart kurt sesleri çıkardıkları için kendilerinin Kürt adlı ayrı bir millet olduğunu sandıkları iddiası kadar saçma pek çok iddia ile yüklüdür. Mesela orada her şey güllük gülistanlıktır da şımarıklıklarından arıza çıkarırlar, sırf inadına kırık bir Türkçeyle konuşurlar zannedilir. Emre öğretmenin çevresinde de bu zanlar hâkimdi muhtemelen ve özellikle de doktrinini “öğretmenlik” üzerine yükleyen Cumhuriyet’in yetiştirdiği “fikri hür vicdanı hür” idealist bir öğretmen olarak o da atandığı yeri öğrenince ilkin gidip oralara ilim irfan zerk etme, “zavallı”ları “insan” seviyesine çıkarma sevdasıyla falan dolmuştu.

Öğretmenliğin zorlukları bir yana, daha “nasılsın, iyiyim” düzeyinde bir sohbete yetecek ortak dil geliştiremeyen bir sınıf dolusu çocukla gencecik bir öğretmen, işte cennet vatanımızın resmidir. Yok“muş” gibi yapılan şeylerin yok olmadığının, sorunların üzerini örtmenin aynı zamanda üzerimize ağır bir yük bindirdiğinin ayan beyan ifadesidir. Ve tüm doğallığında çekilmiş bu görüntüler, büyük büyük laflar eden ideolojilerin, insanları nasıl da küçücük kelimeleri kullanamaz, paylaşamaz hale getirdiğinin hüzünlü bir tablosudur.

Hüzünlü dedik ama aslında Emre öğretmenin kafasının attığı anlarda verdiği sahici tepkiler ve sınıftakilerin bütün çocuklukları, bu ağır ve yorgun meseleyi seyreltiyor. Yönetmenler de bu anları filmde dengeli kullanarak seyirciye buruk bir tebessüm armağan ediyor.

Başta filmlerin ortak noktalarından söz etmiştik. Şimdi sözü bağlamadan bir madde daha ekleyelim. Her iki film de sanki ülke gündemi için özel sipariş edilmiş, zamanlaması özenle planlanmış gibi duruyor. Türkiye’nin, komşularıyla, farklılıklarıyla barışmaya, ortak zemin bulmaya çalışması her iki filmle de ilintilendirilebilir. Yönetmenlerin buna itiraz etmesi bir yana senaryo ve çekim süreçleri göz önünde bulundurulursa da böyle bir şeyin olmadığı anlaşılır. Fakat dert bu değil; özellikle planlamış olsaydı dahi bu iki film yine değerinden bir şey yitirmezdi. İşte bu yüzden, uzun süre vizyonda kalma ihtimali olmayan bu iki filmi, bütün bu yorumlardan beri veya bütün bu yorumlarla birlikte illa ki görün…

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İki film bir mesele
« Posted on: 19 Nisan 2024, 06:03:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İki film bir mesele rüya tabiri,İki film bir mesele mekke canlı, İki film bir mesele kabe canlı yayın, İki film bir mesele Üç boyutlu kuran oku İki film bir mesele kuran ı kerim, İki film bir mesele peygamber kıssaları,İki film bir mesele ilitam ders soruları, İki film bir meseleönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes