๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 02 Ağustos 2012, 14:01:57



Konu Başlığı: Hayat hep sonradır
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 02 Ağustos 2012, 14:01:57
Hayat hep sonradır
Elif TUNCA • 83. Sayı / SİNEMA


Ne çok umut, ne çok hayal, ne çok beklenti… İnsan hayatı böyle de özetlenebilir belki. “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar” da demişti ediplerimizden biri ama ölçüsüz ihtiyacımızı “hayal” adı altında etiketleyince yaşamak değil de yaşarken ölmek denir herhalde yaptığımıza.

Modern çağ kavramlarının bizi özgürleştiriyor gibi görünürken aslında ne kadar tutsak ettiğini ve bilumum teknolojik oyuncaklarla her şeyi bize yakınlaştırırken aslında kendimizden ne çok uzak düşürdüğünden sıklıkla bahsediyoruz bu sayfalarda da. Bu yazının konusu olan The Future/ Gelecek filmi de bu şikâyetleri en uç noktasına taşımış ki anlamayan kalmasın.

Esasen pek çok ana akım filmde de buna dair işaretler bulabiliyoruz veya ortaya konan iş, tam da bunu yorumlama fırsatı sunuyor. Gelecek’i yazıp yöneten ve başrolünde oynayan Miranda July ablamızsa tam da göz önüne ve yüksekçe bir yere koymuş meselesini. Dolayısıyla belirtmekte fayda var; göz hizasına alışkınsanız Gelecek sizi biraz zorlayabilir.

Yolun yarısı olan 35’e gelmiş bir çift var karşımızda; Sophie ve Jason. Ama onlardan önce bizi karşılayan hatta onları da bize tanıtansa Pati Pati. Tek ayağı alçıda ve aynı zamanda hasta olan Pati Pati, bakımı tamamlandıktan sonra Sophie ve Jason tarafından sahiplenilecek. Böylece tüm yaralı kediler gibi o da büyük bir umutla kafesinin içinde gerçek bir aileye, gerçek bir sevgi ve şefkate kavuşacağı günü bekliyor. Evinden çağrı merkezi operatörlüğü yapan Jason ve küçük çocuklara dans eğitimi veren Sophie için de büyük bir olay bu. Ama başka yanıyla. Pati Pati’yi almalarıyla birlikte hayatlarının kökten değişeceğini düşünüyor onlar. Sorumluluk taşıyacaklarını düşünüyor ve bunun üstesinden gelip gelemeyecekleri konusunda endişeleniyorlar. Tam burada garip çiftimizin bunu neden abarttığını sormak akla gelebilir. Önceki tecrübelerimize dayanırsak orta sınıf Amerikalı duyarlılığı demek de mümkün, bu çiftin ruhsal açıdan “normal” kategorisinin biraz dışında kaldığını iddia etmek de. Kaldı ki bu endişe sadece zihinlerinde dolanmıyor ve yeni kedileriyle geçirecekleri belirsiz ve uzun zamanda kendilerine ait bir şey yapamayacakları endişesiyle “hadi öyleyse, kediyi almaya bir ay varken ne istiyorsak yapalım” esrikliğine savrulmak istiyorlar. Savrulmuyorlar; savrulmak istiyorlar. Çünkü aslına bakarsanız esrikliğe savrulmanın itici gücü olan “tutku”dan yoksunlar. Bulabildikleri şu oluyor; Sophie eğitmenliği, Jason da operatörlüğü bırakıyor. Sophie, çalıştığı okulun danışmasında görevli kızın, YouTube’a yüklediği dans videolarına özenerek bir “30 gün 30 dans” projesi gerçekleştirmeye karar veriyor. Ama karar veriyor. O kadar. Jason’sa yapması gereken şeyin gelip kendisini bulacağı inancıyla sokakta rast geldiği küresel ısınma karşıtı ekibe katılıp kapı kapı dolaşarak fidan satmaya başlıyor.

Jason başarısız denemeleri arasında bir gazete ilanıyla alışveriş edip tanıştığı yaşlı adamla dostluğu ilerletirken Sophie, Pati Pati’nin sahibi olan adamla iletişime geçiyor kendine özgü tuhaf yollarla. Jason’ın tanıştığı, 60 yıllık evli olan adam ona sürekli geçmişten fısıldıyor. Sophie’nin tanıştığı yaşlı adamsa Sophie’ye gelecekten; hep elinden kaçıracakmış korkusuna kapıldığı ve hep avucunda olduğundan emin olmak istediği…

Kolayca anlaşılabileceği gibi Sophie ve Jason, farklı zamanlarda dolaşmaya başlıyor. Ama Jason’ın, filmin başında gösterdiği bir kozu daha var; zamanı durdurmak. Üstesinden gelemeyeceğimiz sorunlarla karşılaştığımızda sorunların ertesindeki geleceğe dayanamayacağımızı hissedince yapmak istediğimiz gibi.

Filmdeki çift pek de öyle her çiftte görülebilecek özellikler sergilemiyor. Daha çok kendi kültürleri içinde konumlandırılabilir gibiler. Ancak evrensel olabilecek bir özelliklerinden söz edeceksek o da en başta değindiğimiz; “yarınlara bırakma” hali olabilir. Korkudan, güvensizlikten ve belirsizlikten kaynaklanan… Bunların panzehiriniyse filmdeki dostumuz Pati Pati fısıldıyor: “Gündüz sizin olduğumu biliyorum ama gece olduğunda yalnızım ve hep yalnızdım. Ve her zaman vahşi olacağım. Bu yüzden sadece güneş, tekrar evcil bir hayvan olmanın o harika duygusunu geri getirebilir”.

The Future/ Gelecek
Yönetmen: Miranda July
Oyuncular: Miranda July, Hamish Linklater, David Warshofsky