> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Medyada Ramazan’ın bedeni var
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Medyada Ramazan’ın bedeni var  (Okunma Sayısı 1165 defa)
18 Ağustos 2012, 15:44:28
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 18 Ağustos 2012, 15:44:28 »



Medyada Ramazan’ın bedeni var, ya ruhu?
Hakan ÇOPUR • 90. Sayı / MEDYA


11 ayın sultanı Ramazan, bir süreliğine de olsa, uzaktan gelen değerli bir misafir gibi hanelerimize teşrif etti. Sahuruyla ayrı, iftarıyla ayrı sevinçleri beraberinde getiren mübarek Ramazan, doğal olarak tüm medyanın program akışını da etkiledi. İftara doğru ayrı programlarıyla, akşam dini film ya da diziler ve elbette sahur programlarıyla ekranlara manevi bir renk getiriyor. Ancak medyanın tümü için Ramazan’da meydana gelen bu değişikliklerin gerçekten doğal ve şık durduğunu söylemek pek mümkün değil. Sadece Ramazan ayına özel ve dolgu malzemesi olarak yayınlanan programlar kendini hemen belli ediyor. Belki hiç yoktan iyidir diye düşünebiliriz; ancak bu tür programların çok yapay ve eklektik durduğunu da not etmeden geçemeyeceğim. Sözün özü anlamında şu soruyu soralım: Medyada Ramazan’ın bedeni/görüntüsü var, peki ya ruhu?

Müslüman bir ülkenin medyası nasıl olur?
Türkiye gibi nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan bir ülkede medya tarihine baktığımızda büyük oranda seküler bir medya yapısıyla karşılaşırız. Buradan, medyanın dinî yayın yapması anlamında bir durumu kastetmiyorum; daha ziyade medyanın hitap ettiği büyük kitlelerin temel hassasiyetlerinin başında gelen dinî/millî/manevî değerlere bakış açısındaki tutarsızlık ve önemsemezliği kastediyorum. Bir yönüyle modernleşmenin taşıyıcı kolonlarından biri olarak konumlandırılan (ya da kendini öyle konumlandıran) medya, halka rağmen halk için çalışan, toplumu çağdaşlaştırma misyonuyla hareket eden bir aygıt olarak bugünlere geldi. Son yıllardaki dönüşümün bir yansıması olarak medyada da bir çeşitlenme ve zenginleşme yaşandı. Toplumun farklı kesimlerinin kendi televizyonlarını kurma imkânına kavuşmaları ise bu dönüşümün belki de en önemli mihenk taşı oldu. Bu gelişme, tüm toplumun merkez medyaya mahkûm olmaktan kurtulmasına imkân tanıdı; dahası, daha önce toplumdaki farklı hassasiyetleri yansıt(a)mayan medya görüntüsünün yerine tam da o farklılık ve çeşitliliğin ürünü olan bir medya yelpazesi ortaya çıkardı.

Son yıllarda ortaya çıkan bu çeşitlilik hiç şüphesiz çok olumlu bir durum; ancak “eski medyanın” birtakım alışkanlıklarından vazgeçmesi bir anda olacak bir şey de değil. Bu da biraz bazı medya kanallarının özellikle Ramazan’da kimlik bunalımı yaşamalarına neden oluyor. Örneğin patronundan en alttaki çalışanına kadar büyük bölümü oruç tutmayan, namazla ilişkisi olmayan ve Ramazan’ın temel anlamlarından bîhaber insanların oluşturduğu bir kanalı düşünün; her yıl bir ay boyunca kendi yaşam tarzlarına uzak işleri barındıran yayınlar yapmak durumundalar. Ya paket programlar hazırlanacak eli yüzü temiz bir sunucu eşliğinde, ya da ilahiyatçı bir hoca ile tüm ay geçirilecek. “Şu Ramazan bitse de rahatlasak” durumu bu olsa gerek. Bunun için kimseyi suçlamıyorum; hatta bir aylığına da olsa manevi iklimin bir yerlere ulaşıyor olması da güzel bir şey. Ama yazının başlığında sorduğum sorunun cevabı burada ortaya çıkıyor işte; temelleri halkın millî-manevî değerleriyle “barış” içinde atılmamış olan medya unsurları Ramazan ayında bu ayın şekline bürünüyor ama ruhuna erişemiyor, bedenini gösteriyor ama manasını yansıtamıyor.

Elbette bu durum madalyonun bir yüzü; madalyonun öbür yüzünde ise az önce bahsettiğim değerlerle daha barışık olan (ister ulusal ister yerel) kanallar var. Bu kanallarda daha sahici ve doğal yaşanıyor Ramazan ayı. Çünkü bu ayın anlamına daha vakıf insanlarla dolu o kanallar. Belki komik ya da tuhaf gelebilir ama ben Ramazan’ın hanelere olduğu kadar medyaya da “bereket” getirdiğini düşünüyorum. Ancak bu bereketten herkes kendi nasibi ve bereketin kaynağına yakınlığı ölçüsünde faydalanabiliyor. Bir de bu gözle bakmak lazım medyanın Ramazan yayıncılığına. Bunu değerlendirebilmek için de medyanın Ramazan dışındaki yayıncılığına bakmak gerekir diye düşünüyorum.

Ramazan’ın getirdikleri
Eleştirel bir yaklaşımla bakıldığında medyanın önemli bir bölümünde gerçek bir Ramazan yaşanmadığını söyleyebiliriz. Adı ve görüntüsü olan ama ruhu olmayan bir ay yaşanıyor ekranlarda. Ancak biraz daha geniş açıdan bakıldığında ekranlarda okunan Kur’an tilavetlerini, anlatılan sohbetleri, iftar ve sahur programlarını görmezden gelmek mümkün değil. Türkçedeki güzel atasözlerinden birinde de ifade edildiği gibi bu durum, “Akmasa da damlar” sözüne uygundur sanırım. Umalım ki damlaya damlaya anlamlı bir şeyler biriksin insanların gönlünde. Bu noktada elbette ekranların önündeki bizlere de ciddi bir sorumluluk düşüyor; acaba biz de bazı kanallarda olduğu gibi Ramazan’a özel bir “dindarlaşma” eğilimine giriyor ama bu ay bitince eski halimize mi dönüyoruz? Bu bakımdan sadece medyaya değil, belki ondan önce kendimize bakmalıyız; eğer toplum olarak aynaya yeterince bakıyorsak bizim yaşadığımız ülkedeki medya unsurları da aynaya bakmak zorunda olacak. Dolayısıyla Ramazan’ın getirdiği sayısız güzelliğin en küçük bir yansımasının dahi değerli olduğunu düşünerek hareket etmeliyiz. Bu yaklaşımı, medyadaki Ramazan hallerini değerlendirirken de kullanırsak sanırım bardağın dolu tarafını kolayca görmek mümkün. Ancak aynı bardağın boş tarafının da olduğunu ve birçok ekranda gördüğümüz güzelliklerin sahici derinliğe muhtaç olduğunu da ifade etmek durumundayız.

Medyanın Ramazan imtihanı

Bir Ramazan ayı daha vedaya hazırlanıyor ve bir Ramazan Bayramı daha kapımızda bekliyor. Her Ramazan’da medya ayrı bir imtihan veriyor ve vermeye devam edecek. Son yıllarda zaman zaman gündeme gelen “muhafazakârlaşma” tartışmalarına hiç girmeden medyanın istikametine bakıldığında galiba bir 10 yıl öncesine göre bazı konularda daha hassas bir medya tablosu ile karşı karşıyayız. Ancak buradaki en önemli etkenin, medyadaki çeşitlenme ve yapısal mülkiyet dönüşümleri olduğunu hatırlamamızda fayda var. Bu sürecin ileriki yıllarda ne gibi sonuçlarının olacağını bugünden kestirmek zor; ama keşke medyanın temel yönelimlerinde bu toprakların temel değerlerinin daha fazla yer alması için böyle dönüşüm süreçlerine gerek kalmasa. Sonuç olarak her Ramazan’da medya da kendi imtihanını verir, tıpkı bireysel ve toplumsal anlamda kendi imtihanımızı verdiğimiz gibi. Belki de her bir iftar ve sahur anı, varlığıyla her yanımızı kaplayan Ramazan’ın ruhuna erişip erişemediğimize bakma yükümlülüğümüzü hatırlatır…

Ramazan Bayramınız mübarek olsun, nice bayramlara…

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Medyada Ramazan’ın bedeni var
« Posted on: 24 Nisan 2024, 14:04:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Medyada Ramazan’ın bedeni var rüya tabiri,Medyada Ramazan’ın bedeni var mekke canlı, Medyada Ramazan’ın bedeni var kabe canlı yayın, Medyada Ramazan’ın bedeni var Üç boyutlu kuran oku Medyada Ramazan’ın bedeni var kuran ı kerim, Medyada Ramazan’ın bedeni var peygamber kıssaları,Medyada Ramazan’ın bedeni var ilitam ders soruları, Medyada Ramazan’ın bedeni varönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes