๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 18 Haziran 2012, 17:51:37



Konu Başlığı: Bir terör saldırısı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 18 Haziran 2012, 17:51:37
BİR TERÖR SALDIRISI VE ŞAŞIRTICI BAĞLANTILAR
İbrahim KARAGÜL • 47. Sayı / KAPAKTAKİLER


Her hangi bir terör saldırısı, son derece karmaşık ilişkileri, hiç tahmin edilemeyecek açıklıkta, gözler önüne serebilir. Yerel zaaflardan, bu zaaflar üzerine şekillendirilen uluslararası hesaplardan, ekonomik ve güvenlik eksenli stratejilerden bazen bu şekilde haberdar oluruz. “Terör” kavramına sabitlenip kaldığımız an, olayın bütün boyutlarını görmemekte ısrar ettiğimiz zaman bütün bu “gerçekler”i kaybederiz. Oysa benzer olaylar söz konusu olmadığında, karmaşık güç ilişkilerinin ancak belli boyutlarını görürüz. Ancak istihbarat ilişkili terör saldırıları, son derece sofistike amaçlar için ortam oluştururken aynı zamanda bize “görünmeyen”ler için kapılar aralar.

26 Kasım’da Hindistan’ın Wall Street’i, finans başkenti sayılan Bombay’a yapılan dehşet verici saldırılar bu türdendi. Daha sonra “Dekan Mücahitleri” adı verilen ve 15 kişi olduğu söylenen bir grup silahlı adam, kentin en hassas bölgelerine koordineli ve son derece planlı saldırılar gerçekleştirdi. Saldırganların beşi kaçtı, dokuzu öldürüldü bir tanesi ise yakalandı. Yüzü aşkın insanın öldüğü, yüzlercesinin yaralandığı, çok sayıda “yabancı”nın rehin alındığı saldırılar, özellikle Batılılar’ın bulunduğu lüks otelleri, restoranları, alışveriş yerlerini, karakolları, Ortodoks Yahudiler’in merkezini, tren istasyonlarını kısaca kentin hayat damarlarını ve dünyaya açılan kapılarını hedef aldı. Olay, FBI’ın “saldırı olacak” uyarısından sadece birkaç saat sonra gerçekleşti. Hindistan kaynakları saldırıdan açıkça Pakistan istihbaratını sorumlu tuttu ve “Pakistan en önemli terör destekçisi ülke” açıklaması yaptı. Saldırı, Pakistan yönetiminin Hindistan’a karşı “nükleer silahı ilk kullanan ülke olmayacağız” açıklamasını yapmasından, Hindistan’ın olumlu tepkisinden hemen sonra gerçekleşti. Son saldırıdan sonra Pakistan-El Kaide bağlantısı, Hindistan’daki gruplar El Kaide bağlantısı yeniden kuruldu. Dolayısıyla ABD’nin terörle mücadele stratejisi bir kez daha Pakistan-Afganistan-Hindistan bölgesinde yoğunlaştı.

ABD’nin yeni Başkanı Barack Obama, seçim kampanyası sırasında açıkça Pakistan’ı tehdit etmiş, bu ülkeyi füzelerle vurmaktan söz etmişti. Obama, olay sonrasında ABD’ye yönelik Pakistan merkezli tehditten bir kez daha söz etti. ABD istihbaratının hazırladığı bir raporda 2014 yılına kadar ABD’ye yönelik bir kimyasal saldırının gerçekleşeceği, kökeninin Pakistan olacağı iddia edildi.

Bombay’daki İsrail aşırı sağına mensup merkezdekiler de rehin alındı. Hindistan yönetimi, nükleer çalışmalarında İsrail’le ortak projeler yürütüyor. Keşmir’de İsrailli askerî uzmanlar görev alıyor. Mossad ajanları Hindistan pasaportuyla Pakistan içlerinde faaliyetler yapıyor. Bu rehineleri kurtarmak için yapılan operasyonda, Yahudiler bizzat Hindistan komandoları tarafından  öldürüldü.

Saldırılardan doğrudan Pakistan istihbaratı sorumlu tutuldu. Eğer bu örgütler Pakistan istihbaratıyla bağlantılıysa kesinlikle ABD ve İngiliz istihbaratı ile de bağlantılıydı. Çünkü özellikle 11 Eylül’den bu yana Pakistan istihbaratı yoğun olarak ABD ve İngiliz istihbaratı tarafından kontrol ediliyordu.  Pakistan istihbaratı bir anlamda CIA’nin “Truva atı”ydı. Saldırı sonrası Hindistan ordusu caydırıcı bir pozisyona getirildi. Pakistan ise Afganistan sınırındaki 100 bin kişilik askerî birliği Hindistan sınırında konuşlandırdı. Hind savaş uçakları Pakistan yerleşim birimlerinin üzerine uçtu.

Denizden gelip botlarla Bombay’a giren saldırganlarla Somali kıyılarında gemi kaçıran korsanlar arasında bir bağlantı olup olmadığı sorgulanmadı bile. BlackBerry telefonlarla donatılmış saldırganlardan ele geçirilenleri ABD, İngiliz ve İsrail istihbaratı sorguluyor. Saldırganların kimliği ve bağlantılı oldukları ülkeler çok önemli. Bu örgütlerin birçoğu nedense Batılı ülkelerle bağlantılı çıkıyor. Saldırganların en az ikisinin İngiltere vatandaşı olduğu ortaya çıktı.

Bombay saldırılarının arkasında Davut İbrahim adlı bir Pakistanlı’nın adı öne çıkıyordu. Kimdi bu kişi? Davud İbrahim, Afganistan işgalinden bu yana ABD ve İngiliz istihbaratıyla çalışıyordu. Bölgedeki esir ticaretini o kontrol ediyordu. Dahası, Davud İbrahim uluslararası uyuşturucu ticaretinin Güney Asya bölgesini kontrol ediyordu. Afganistan’dan New York’a uzanan bazı istihbarat teşkilatları kontrolündeki güzergâhta CIA adına faaliyet gösteriyordu. Nitekim Rus istihbarat kaynaklarında Davud İbrahim, CIA’in uyuşturucu baronu olarak geçiyor.

Bütün teknik analizlerin sonrasında bu saldırının amaçlarını şöyle sıralayabiliriz: Hindistan içinde Müslüman-Hindu çatışmalarını yeniden tırmandırmak. Hindistan’ı ABD’nin terörle mücadele savaşı için cepheye çekmek. Hindistan-Pakistan krizini tırmandırmak. Pakistan’ı açıktan terör merkezi gösterip son aylarda ABD’nin Pakistan içinde yaptığı terör operasyonlarına meşruiyet kazandırmak. Pakistan’da istikrarsızlığı daha da artırarak bu ülkenin nükleer gücü üzerinde Batı denetimini bir şekilde sağlamanın yollarını aramak.

Olan genel anlamda şu: Söz konusu saldırılar Obama yönetiminin Pakistan-Afganistan operasyonları için zemin oluşturuyor. “Pakistan’ı füzelerle vururuz” cümleleri ile yeni ABD yönetimini Ortadoğu’daki krizi Afganistan-Pakistan’a yoğunlaştırmayı planlıyor. Afganistan’daki kriz, Pakistan’a doğru yayılıyor. Neden? İran’ın nükleer çalışmalarını dünyanın en önemli krizi hâline getirenler, Pakistan’ın nükleer gücünü tehdit olarak algılıyor. Bütün hesaplar nükleer silahlara çıkıyor. Bundan sonra bu bölgede daha birçok benzer olayla karşılaşacağız.

Bombay’a saldıranlar, tetikçilerin kimliği hiç de önemli değil. Arkasındaki güçler ve amaçları önemli. Irak’ta 160 bin paralı asker var. Bu güvenlik şirketleri dünyanın her köşesinde operasyonlar yapıyor. Bombay’a saldıran 15 kişi hangi ülke istihbaratı adına çalışan hangi şirketin paralı askerleriydi?