๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 22 Temmuz 2012, 13:22:00



Konu Başlığı: Bir modern zaman hastalığı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 22 Temmuz 2012, 13:22:00
Bir modern zaman hastalığı: Bağımlılık
Olgun GÜNDÜZ • 77. Sayı / DİĞER YAZILAR


Aşırılıkların sınırlarının zorlandığı günümüz dünyasında basit, sıradan pratiklerin bir zaman sonra alışkanlık, daha sonra takıntı ve nihayetinde de bağımlılık halini aldığını gözlemliyoruz. İnternet bağımlısı, televizyon bağımlısı, oyun bağımlısı, alışveriş bağımlısı bağımlılığın en öne çıkan biçimleri. Bağımlılığın ortaya çıkma sebepleri ise psikolojik olduğu kadar yaşam tarzı ile de ilintili. İş yaşamının yoğunluğu, yorgunluk, aşırı stres gibi sorunlarla baş etmekte zorlanan modern bireyler bir tür kaçma ve sığınma tavrı geliştiriyor. Bağımlılığın da bu tavrın bir tezahürü olarak geliştiği söylenebilir.

Modern insanın çalışmaktan ve tüketmekten ibaret yaşam alanında kendine ayırdığı boş zamanları değerlendirme biçimi çoğunlukla bir aşırılık özelliği taşıyor. Bu aşırılık yüzünden birey ve nesne ile kurulan ilişkide miktar, ölçü ve mesafe kavramları aşınıyor. Bir süre internete girip vakit geçirmek olağan kabul edilebilirken, saatlerce internetin başından ayrılmamak hatta başta gündelik ihtiyaçları gidermeyi terk etmenin yanında fizyolojik gereksinimleri de ihmal etmeye varan aşırılıklar söz konusu olabiliyor.

Sınırsız internet, sınırsız kontör, sınırsız içecek, açık büfe gibi adlandırmalar gündelik rutinlerimizin içine çoktan yerleşti bile. Bu olanaklar ekonomik açıdan belli avantajlar sunmakla birlikte sosyal açıdan başka problemleri de beraberinde getiriyor. İletişimin maliyetinin belli bir oranda tutulduğu zamanlarda telefonda konuşma süresi sınırlı ve iletişimin biçimi de haberleşmeye odaklıydı. Şimdi ise telefon abonmanlarına sınırsız konuşma süreleri verildiğinde konuşma sürelerinin artarak telefonun haberleşme aracı görevinden giderek uzaklaştığını görüyoruz. Telefon artık konuşma ve muhabbet etme işlevi görüyor. Telefonda görüşme sürelerinin uzamasıyla telefon bağımlılarından dahi bahsedilir hale gelindi.

Bağımlıların ortak özelliğine baktığımızda yaşamlarının belli alanlardaki pratiklerin tekrarlarından ibaret olduğunu söylemek mümkün. Bununla birlikte bağımlılığın, türüne göre bireyde oluşturduğu etki biçimi de farklılaşabilmekte. Aşırı zaman kaybı ve kişilik parçalanması internet bağımlılarını bekleyen en büyük tehlike. Alışveriş bağımlıları ise sürekli bir şeyler satın almak yoluyla kısa süreli doyumlar deneyimleyerek yaşamlarını idame ettirebiliyorlar. Daha çok kadınların egemen olduğu bu alanda yalnız yaşayanların, sosyal iletişim yetisi gelişmemiş insanların varlığından bahsedilebilir. Ekonomik açıdan önemli kayıplar yaşatan bu bağımlılık türü, özellikle internetten alışveriş olanağının artmasıyla birlikte kendini belirgin bir şekilde göstermeye başladı.

Peki, bağımlılık neden ve nasıl oluşuyor? Modern bireyler çoğunlukla sosyal iletişimin azlığı ve egoizmin etkisi ile kendi dünyalarının sınırlarına kapalı hale geliyorlar. Bu sınırlı alanda yaşamlarını sürdürebilmeleri için yaşamla bazı bağlar kurmaları gerekli. Bu bağlar fizyolojik olduğu kadar sosyal ihtiyaçlarını da giderebilmeli. İşte bu noktada bağımlı bireyler belli nesnelerle bir tür saplantılı ilişki tesis ediyorlar. Bu ilişkide birey, ilgi alanındaki nesne ile ya aşırı vakit harcıyor ya da o nesnenin etkisinden uzun süre çıkamıyor. Daha çok anlık doyumlar yaşayan bağımlıların uzun saatler boyu aynı etkinlikle uğraşmalarıyla zaman algısı yitimi de artıyor.

Bir yandan sosyal iletişimin azlığı, teknolojik aygıtların çoğalması gibi etkenler diğer yandan yaşam algısında bir anlam ve bütünlük duygusunun yitirilmesi gibi nedenler modern bireyin dünyasında kapatılması güç bir boşluk oluşturuyor. Bu boşluğu gidermek için başvurulan yöntemler de bu boşluğun oluşmasına neden olan etkenlerle aynı özellikleri taşıyor. Yaşamları çalışmak ve eğlenmek arasında sıkışan bireylerin ilgileri ve zevkleri de belli alanlarda yoğunlaşıyor. Bu sıkışmışlık içinde insanlardan çok nesnelerle kurulan ilişkide bağımlılık da kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor.

Bağımlıların bir süre sonra psikolojilerinde başkalaşımlar oluştuğu gözleniyor. Bu tür bireyler, aşırı kaygılı olma gibi duygu durum bozuklukları ile konuşmama, içe kapanma gibi davranış bozuklukları sergileyebiliyorlar. Odaklanma problemi, sosyal beceri bozukluğu gibi adlandırmalar yine bağımlıların özellikleri arasında sayılıyor. Bağımlıların, yalnız ve soğuk dünyasında özneler arası iletişimin canlılığı yerini özne ile nesne arasındaki iletişimin donukluğuna bırakıyor.

Bağımlıların ortaya çıkmasında kitle iletişim araçlarının bir tür yeni denetleme enstrümanı haline gelmesi yanında modern bireyin yaşam alanını inşa etme biçimi de etkili oldu. Modern yaşam tarzı konut tercihlerinden başlayarak bireyi sınırlı bir alana hapsetti. Bir artı birlerin daha çok tercih edildiği bir toplumda bireylerin bu dar alanda yapabilecekleri de sınırlı hale geldi. Bireyler, aktivitelerini çeşitlendirmekten çok tercih ettikleri alanda ısrarcı ve tekdüze tavırlar sergileyebiliyorlar. Bağımlılık ilişkisi bir yandan patolojik sonuçlar ortaya çıkarırken diğer yandan bu tip bireylerin yaşamlarını sürdürme biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Saplantılı kurulan ilişkide alışmış bireyin alışkanlığından vazgeçmesi neredeyse imkânsız. Psikiyatri kurumu bu tür bireyleri, tıp terminolojisi içinde 'hasta' kabul edip çeşitli seanslarla tedavi etmeyi dahi öngörüyor.

Her ne kadar tıbbi açıdan hastalık olarak kabul edilmesi problemli görülse de bağımlılığın normalin sınırları içinde olmadığı da ortada. Diğer yandan bağımlılığın oluşması, ilişki biçiminin mesafe, miktar ve ölçü gibi kavramlarla ne kadar ilgili olduğunu da gösteriyor. Bağımlılık bir anlamda yaşamdaki dengenin doğru yönetilememesi neticesinde oluşuyor. Bu durumda bağımlılıktan kurtulmanın yolu da yaşamı aşırılıklardan arındırarak makul bir çizgide muhafaza etmekten geçiyor. Aksi halde dengenin dışındaki her sapma, yaşam yolunda daha tehlikeli bir savrulmanın önünü açabiliyor.