> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Bir imkân ve kısıt olarak ada
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir imkân ve kısıt olarak ada  (Okunma Sayısı 1001 defa)
05 Temmuz 2012, 16:57:12
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 05 Temmuz 2012, 16:57:12 »



Bir imkân ve kısıt olarak ada
Ahmet TERZİOĞLU • 60. Sayı / KÜLTÜR SANAT


Bir imkân ve kısıt olarak ada
Serginin başlığı her ne kadar Adada Bir Yaz olsa da, serginin esas ilgi alanı “adalı olma” hali gibi görünüyor. Çünkü adalı olmak genel bir durum ve düşünsel açıdan çok daha geniş bir yelpazeye hitap edebilecek, göndermesi ve imaları oldukça zengin bir hâl iken, “adada bir yaz”, adalı olmanın iklimsel bir uzantısı olan, daha çok serginin ardında duran bir tür dekor, hatta fon gibi görünüyor.

“Adalı olma” durumu üzerine inşa edilen sergi konsepti, adalı olmak ile sınırlandırılmış olmak arasında bir tür eşitlik kurarak, kendi özgün denklemini oluşturmaya çalışıyor. Küratör Emre Zeytinoğlu'nun konsept metninde sergiye getirmeye çalıştığı açılımda da öne çıkan ve tekrarlanan kelimeler, ada ve kaçınılmaz coğrafi hudutlar arasında sıkışmış olmak arasında ısrarcı şekilde paralellikler kuran kelimeler: sınırlar, “içe yönelik”, bağlamak, terk etme isteği, coğrafi koşullara uygun yaşamak, “habitatını bulmuş ve ona göre bir yaşam kurmuştur”, “ondan vazgeçmesi zordur”...

Serginin üzerinde durduğu bağlamın, adalıyı bir tür gönüllü mahkum olarak ele almış gibi görünmesi konseptin kendisini (Siemens Sanat'ın sitesi, basın bülteni ve konsept metninde) ifade ediş şekliyle destekleniyor: “o adalar hakkında ‘başkaları’ tarafından kurgulanmış romantik öykülerin de muhatapları hatta bizzat figürleri bu adalı sanatçılardır.”

Adayı ve ada hayatını bir tür tercih edilmiş yalnızlık ya da (yine konsept metninde açıklandığı üzere) “tembellik hakkı”nı özgürce kullanma hali olarak ele alan romantik bir gözle incelemek, adanın ve adalılığın barındırdığı potansiyeli görmezden gelmek anlamına da geliyor olabilir mi? Açıkçası serginin kendi hakkında söyledikleri bu tip bir düşünceyle bizi baş başa bırakıyor; zira farklı bir açıdan baktığımızda, ada günün her saati değişen güneş ışınları altında nasıl farklı bir ada olarak kendisini anakaradan ona bakanlara sergiliyorsa, ada hayatı da farklı bir açıdan ihtiva ettiklerinin ötesinde bir coğrafi olgu olarak rahatlıkla hem görülebilir, hem de tanımlanabilir.

Bu muhtemel bakış ve onun neticesi olan tanımlamayı göz önünde bulundurarak diyebiliriz ki, bu noktadan sonra yollar ikiye ayrılıyor. Adalı olmanın vaat ettiklerini göz önünde bulunduranlar ve adalı olmayı bir kısıt olarak algılayanlar, iki kesişmez noktadan birbirlerine bakıyorlar... Peki, ama “ada”lılığı veya daha genel olarak belirtecek olursak; sınırlanmışlığı vaatkâr bir durum olarak kabul etmemiz mümkün mü? Bu noktada rotamızı edebiyata çevirmemiz gerekiyor.

Potansiyel edebiyat atölyesi OLİPO'nun kurucuları arasında yer alan Raymond Queneau'nun, tragedya yazarıyla günümüz yazarı arasında yaptığı kıyas, bize adanın sundukları ve kısıtladıklarını daha iyi değerlendirme olanağı sunacağa benziyor. Raymond Queneau, tragedya yazarının belirli kurallara bağlı kalarak metnini oluştururken, aslında modern ve alabildiğine özgür yazardan daha şanslı ve daha özgür olduğunu dile getirmiştir. Queneau, sınırlanmış olmanın, sonsuz özgürlüklerle çevrelenmiş olmanın belirsizliğinden çok daha iyi bir olanak olduğunu belirtir. OLİPO'ya bağlı olan ya da sempati duyan yazarların ortaya koydukları eserlerin de en önemli özelliği budur: esinin başıbozukluğu ve belirsizliğindense, kendi kurallarını kendi koyan ve bunlara bağlı kalarak, sonsuz bir özgürlük alanı içerisinde savrularak enerjisini boşa harcamak yerine, içinde ilerlediği sınırların potansiyelini sonuna kadar kullanan eserler ortaya koymak.

Öyleyse sınırlanmış olmak bir olanak, bir tür vaat olarak da kabul edilebilir... Serginin öne çıkan işleri de, “ada”ya, “adalılığa” ve “adada yaz”a vaat ettiklerini ihmal etmeden yaklaşanlar arasında yer alırken, serginin söylemiyle hemfikir olan ve adayı bir tür kısıtlamalar bölgesi olarak gören işler de, diğer kanatta yer alıyor.

Sınırlanmışlığı bir içe dönüklük olarak ele alan ve bunu bir ölü doğa gibi aktaran Ani Setyan'ın Nature Mort adlı video ve fotoğraf çalışması, Simge Uygur'un içe bakışı (adının da açıkça ortaya koyduğu üzere) uç noktalara taşıyan Ruh Derisi (2005) başlıklı üçlü serisi, adayı bir kısıt olarak ele alan işler. Stella Angelidou'nun Romero's Dream (2009-10) adlı animasyonu ve özellikle Hasan Zeybek'in Arkadia adlı yağlıboya çalışması (sadece hazırlık desenlerinin bize sunduklarını göz önünde bulundurduğumuz takdirde bile), adayı ve adanın dayattığı sınırlanmışlığı bir çeşit vaat olarak görmekten yana olan, karşı noktada yer alan işler. Hasan Zeybek'in adayı soyut dışavurumcu bir anlayışla dönüştürdüğünü ve muhtemel kombinasyonların el verdiği, yani sınırların bize dayattığı ve “olanaklı kıldığı” ölçüde çoğalttığını bile söylememiz mümkün.

Euromessage, Intercity, Madebycat, OSRAM, Ran Logistics ve Siemens Ev Aletleri’nin desteğiyle gerçekleştirilen sergi, 17 Şubat – 14 Nisan 2010 tarihleri arasında, haftanın her günü 10.00 – 19.00 saatleri arasında Siemens Sanat’ta ziyaret edilebilir.

Sezai Karakoç Belgeseli: Gün Doğmadan
Türkiye’nin yaşayan en önemli şair ve düşünürlerinden biri olan Sezai Karakoç yazdığı şiirlerle, kitaplarla birçok kişiyi etkilemiş bir isim. “Diriliş” düşüncesinin mimarı olan Karakoç için 2008 yılında geniş katılımlı bir “Sezai Karakoç Sempozyumu” düzenlenmişti. 2009 yılının sonlarına gelindiğinde herkesin dilinde bir “Sezai Karakoç Belgesi” dolaşıyordu. Nihayet belgeselin hazırlıkları tamamlanıp 15 Ocak’ta galası yapıldı. Cemal Reşit Rey Kongre Salonu’nda yapılan Gün Doğmadan belgeselinin galasının davetlileri arasında yazarlar, şairler, oyuncular yanı sıra Tarım Bakanı Mehdi Eker ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay yer aldı. Belgeselin gösteriminden önce kürsüde konuşma yapan Beşir Atalay Sezai Karakoç’un vefatından önce değerinin bilinerek böyle organizasyonlar düzenlenmesinin öneminden bahsetti. Tarım Bakanı Mehdi Eker, belgeselin yapımcısı Cine5 Medya Grubu’ndan Orhan Seyfi Güner ve belgeselin yönetmeni Ensar Altay’ın konuşmalarının ardından gösterime geçildi.

Çekimleri Ergani, Maraş, Diyarbakır, Bursa ve Gaziantep’te tamamlanan belgeselde şiir seslendirmelerini ve oyunculukları Müşfik Kenter, Ayla Algan, Sinan Albayrak, Deniz Arcak, İbrahim Paşalı, Necdet Tok, Ahmet Balveren, Buğra Canaslan ve Üsame Sarıoğlu üstlendi. Metin yazarlığını Hamit Can ve Yusuf Armağan’ın yaptığı belgeselde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve birçok akademisyen, yazar ve şair kendi perspektiflerinden Sezai Karakoç’u ve Diriliş düşüncesini anlatıyorlar. Şiir seslendirmeleri sırasında yapılan efektlerle süslenmiş olan belgeselin en vurucu kısmı ise Uludağ’da çekilen dağ çağrısına kulak verenlerin ellerinde fenerlerle dağa çıktıkları sahneydi.

Ayrıca gala bitiminde izleyicilere Sezai Karakoç’un bütün şiirlerinin yer aldığı, belgeselin isim babalığını da yapan Gün Doğmadan kitabı hediye edildi. Belgesel Cine5 başta olmak üzere bazı ulusal kanallarda ve birkaç sinema salonunda gösterme girecek. – Salih Demirhan

Daha fazla Yüksel Arslan
Sarkis ve Ara Güler sergilerinden sonra 7 Ocak 2010 tarihinde açılan Yüksel Arslan sergisi ile YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi, İstanbul kültür ve sanat ortamında sanat ve şehir kültürünün önemi üzerinde durmaya devam ediyor. Sergide Yüksel Arslan’ın Santralistanbul'da halen devam eden ve 21 Mart’ta sona erecek retrospektif nitelikli sergisine paralel olarak sanatçının defterlerine ait kayıtlar dijital ortamda yer alacak.

Sanatçının, “Artur(c)”, “Kapital”, “Kapital'in Güncelleştirilmesi”, “Etkiler”, “Autoartures”, “İnsan”, “Yeni Etkiler” gibi dizilerini oluştururken yaptığı desen çalışmalarını barındıran defterlerinden yapılan bir seçki dijital ortamda ziyaretçilere sunulacak. Yaşamını 1961 yılından bu yana Paris’te sürdüren Yüksel Arslan’ın sanatına ve düşünce dünyasına dair pek çok önemli noktayı defterlerinden takip etme olanağı sunan sergi, 5 Şubat 2010 tarihine dek sürecek.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bir imkân ve kısıt olarak ada
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:11:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bir imkân ve kısıt olarak ada rüya tabiri,Bir imkân ve kısıt olarak ada mekke canlı, Bir imkân ve kısıt olarak ada kabe canlı yayın, Bir imkân ve kısıt olarak ada Üç boyutlu kuran oku Bir imkân ve kısıt olarak ada kuran ı kerim, Bir imkân ve kısıt olarak ada peygamber kıssaları,Bir imkân ve kısıt olarak ada ilitam ders soruları, Bir imkân ve kısıt olarak adaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes