> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik  (Okunma Sayısı 758 defa)
10 Haziran 2012, 12:40:41
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 10 Haziran 2012, 12:40:41 »



Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik
Ahmet İNAM • 52. Sayı / TOPLUM


Bilgilenme, bilgi üretme, düşünce geliştirme; araştırma öznellik ve nesnellik boyutlarının biraradalığı içinde oluşturulmalı. Hayallerimiz, umutlarımız, çılgın, sınır tanımaz düşünme düşüncelerimiz; bize haddimizi bildirecek gözlemlerimiz, eleştirmelerimiz, mantıksal irdelemelerimizle bütünleşmeli.

“Nesnellik”, “öznellik” kavramları modern felsefede yoğun biçimde tartışılan kavramlar olmuş. Kimi düşünürler bu kavramları, tartışıla tartışıla anlamlarını yitirdiği için kullanmaktan vazgeçmişlerse de, belki de insanın düşünme yapısı gereği, felsefenin gündeminden kolay kolay düşmeyecek bu iki kavramın bizim kültürümüzde tuttuğu yer konusunda birkaç gözlemimi sunmak istiyorum.

“Nesne”, felsefedeki anlamıyla ob-iec-tum sözcüğünün karşılığı olarak kullanılıyor. Fiil hâliyle bu Latince sözcüğün “bir şeyi, birine doğru atmak”, fırlatmak, savurmak anlamları var. “Karşıda olana doğru” bir yönelimi anlatıyor. “Özne” ise Latince’deki sub-iectum’u karşılamak amacıyla kullanılıyor. “İectum” hem ob iectum’da hem sub iectum sözcüğünde geçiyor, savurmak, atmak, fırlatmakla ilgili bir sözcük. “Sub-iectum”, alta koymak, yanına getirmek, yaklaştırma anlamlarını içeriyor. Felsefe deyimlerinin doğal dillerdeki kaynağını aradığımızda sık karşılaştığımız bir durum içindeyiz yine: Fırlatmanın, savurmanın yönü, ileriye ya da “alta”, “yakına” oluşuyla görünüşte birbirine karşıt iki felsefe kavramı meydana getirilmiş. İşte böyle bir dilsel kökenden gelen bu iki kavramın bizim kültürümüzdeki yaşanışının nasıl “savurma”lar içerdiği konusu üzerinde düşünülmeye değer.

Düşünme - Düşünce Antropolojisi

Düşünme sürecinin, bu süreçle ortaya çıkan ürünlerin içinde yer aldığı kültür ortamından etkilenip anlam değişikliklerine uğradığını gözleyebiliriz. Örneğin, Avrupa’nın bir döneminde, belli bir kesiminde ortaya çıkan a priori gibi bir kavramın, bu kavramla ilgili sorunların, bu sorunların oluşturduğu çerçevenin, İran düşünce geleneğinde ya da efsânelerle iç içe bir Afrika düşünce ortamında geçirdiği değişiklikler ilgimizi çekebilir. Düşüncenin kültürler arası ortak bir yapı taşıdığı bu geçişlerde görülebilir; yine de farklı kültür ortamlarında, farklı dilsel yapılarla ortaya konduklarında uğradıkları değişiklikleri incelemek, “düşünme düşünce antropolojisi” diyebileceğimiz bir çalışma alanı oluşturmak öğretici olabilir.

Kavramlar düşünülür. Düşünme nedense “yaşamanın” dışındaymış gibi anlaşılıyor. Oysa kavramlar yaşanan nesnelerdir, süreçlerdir. Salt düşünülmezler, “düşünme”nin dar anlamıyla. Duyulurlar. Kavramlar tavır aldığımız, onlarla duygulandığımız, eylediğimiz ürünlerdir. Yaşama biçimimizle, içinde bulunduğumuz kültürle olan bağı buradan kaynaklanır. Batılı’nın Vita Activa, Vita Contemplativa, eylem ve düşünce yaşamı arasında yaptığı ayırım, yine yaşam biçiminden, bu yaşam biçimine verdiği anlamla ilgilidir. Contemplation, tefekkür, düşünce, con-templum, tapınakla, gelecekle ilgili kehânette bulunmayla ilgili. Templum sözcüğünü, belki tempus’a, zamana, bağlayabiliriz. Öyleyse düşünce, düşünme sürecidir, yaşantıdır, yaşantılar toplamıdır, bütünlüğüdür, yaşamın içindedir. Etkinlikten ayrılamaz. Kültürden. Ben de kendi kültürümün içinden düşünce, düşünme kavramlarını yorumladım, öznellik-nesnellik tartışmasının ülkemizdeki yorumunu yorumlamak için.

Nesnellik Saplantıları

Nesnellik, öncelikle bilgi savlarına yüklenilen bir özellik. “Nesnel bilgi”, “nesnel kuram” diyebildiğimiz gibi, kimi zaman “nesnel tavır”, “nesnel yargı”, “nesnel bakış”, “nesnel davranış” deyimlerine de rastlayabiliyoruz. “Nesnel” bir sav, nesnesine uygun bir savdır. Nesnesi ise bizim “dışımızda”, herkesin gözü önünde, herkesin ortaklaşa kabul edeceği, bizden ve herkesten bağımsız nitelikler taşır. Nesnel tutum, nesnesine uygun bir tutumdur; “tarafsız” bir tutumdur.

Nesnel bakış nesneye yöneliktir. Nesneyi gözler, onunla deney yapar, onu araştırır, ondan öğrenir. Nesnellik içinde olan biri, nesneye yöneldiği, onu incelediği, gözlediği, bu çabalarında bilgisine kendinden bir şey katmadığı için, onun yerine nesnel tutum takınan kim olsa öyle yapar. O, nesnesine saygı duyduğu için “ciddi”dir. Kişisel tutkularını, çıkarlarını işe karıştırmadığından dolayı, nesnellik tutumunda olan biri, herkesin uygulayabileceği yöntemlerden, tekniklerden kurallardan söz eder. Nesneye deneylerle yöneldiği için, deneyim olarak yaşadıklarına önem verir; kişisel görüşlerini göz ardı edip tarafsız olabildiğinden herkes için geçerli kurallarla düşünmeye çabalar. Matematik dile önem verir, mantığın yardımına başvurur. “Akıl”, “kural”, “yöntem”, “bilim” gibi kavramları kendine yol gösterici olarak seçer. Nesnel bilgi, “nenesine uygun” olduğundan, deneysel olarak olgulara, uyar; mantıksal olarak tutarlıdır; herkes için ortaktır; “kesindir”, güvenilir bir bilgidir. Bir bakıştır. Bir tutumdur. Belki eylemlerimize, kararlarımıza bile nesnelliği sokabiliriz.

Yukarıda genel hatlarıyla, biraz abartarak çizmeye çalıştığım nesnelliğin, bilim tarihi, psikoloji ve sosyolojisinde yapılan araştırmalar sonucu (“nesnel” araştırmalar mıdır dersiniz?) ve felsefe ve kültürün (Batı Kültürü’nü kastediyorum!) dönüşümlerinden dolayı hiç de “nesnel” biçimde dile getirilen bir nesnellik olmadığı anlaşılmıştır.

Düşünce tarihi boyunca, birçok kavram gibi “nesnellik” kavramının da toplumların kültür yaşamlarında, politik düzenlerinde önemli bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu anlamda, bir düşünce düşünme antropolojisinin yanında, bir kavramlar politikasının, siyaset biliminin olanağı da üzerinde düşünülebilir bir konudur. “Nesnellik” kavramı politik gücünü, insanları etkileme kuvvetini nereden almaktadır? Elbette ki saygınlığından. Dışımızda, bizden bağımsız nesnelerin bilgisinden gelen bir itibâr. Herkeste ortak. Kimsenin çıkarına hizmet etmeyen, çıkarlar üstü, yan tutmayan, psikolojik, duygusal kaprislerden uzak, mantıksal olarak tutarlı; üstelik “gerçekliğe”, dışa, nesneye açık, onu izleyen, onunla yenilenen, değişen, ondaki mantıksal, matematiksel yapıyı dile getiren bu görüş, bilimin de görüşüdür. Yaşasın Nesnellik! Ciddiyet! Araştırma çabası, emeği! Kahrolsun, bunu anlamayan sığ kafalar! Şark eblehleri!

Bilgi piyasasında “nesnellik” damgası vurulmuş malların “fiyatları”, “değerleri” oldukça yüksek. Benim görüşüm, seninkinden “nesnelse”, sen görüşümü kabul etmek zorundasın. Çünkü “nesnellik” ne senin ne benim çıkarlarıma, isteklerime bağlıdır. Nesnellik dışımızda bir “güçtür”, buyurur. Bilim de nesnelliği kullandığı için buyurur. Buyruklarına uymak zorundayızdır. Nesnelliğe karşı gelmek kimin haddine! “Ben bilim adamıyım. Bak burada bilim konuşuyor; Aksine konuşan bilime karşı gelir. Gaflete düşer”.

Nesnellik idealine ulaşmaya çabalayan bilgiye, tutuma, görüşe elbette saygı duyacağız. Ama nesnellik maskesiyle içinde bulundukları topluluklarda (araştırma kurumları, okullar, üniversiteler, sanat ve kültür çevreleri...) toplumsal konum elde etmeye, politik güç sağlamaya çabalayanların, yine nesnellik adına maskelerinin düşürülmesi gerekmez mi? “Nesnel” olan, “nesne”ye duyarlı biri olmalıdır. Öyleyse, eleştirilere, kendi görüşünden farklı, kendisinin dışında bakışlara dikkat etmeli, onları değerlendirebilmelidir.

Çoğunlukla öyle olmuyor! Nesnellik, arkasına geçip insanların kendi zayıflıklarını, özürlerini, iç dünyalarını, gönüllerini sakladıkları bir perde olmaktadır. Nesnellik bir saplantı olunca, “ihtiyâtlı olma” tutumu, insanı pısırıklığa, ufuksuzluğa götürmektedir (“o da olabilir, bu da olabilir” diyen, her savın olasılığına sözde önem veren, kendi görüşü sorulduğunda, totolojik bir takım savlar mırıldanmaktan öteye gidemeyen, kafası karışık olduğu için, “derin” biriymiş gibi görünen uzmanlara rastlamadınız mı?). Nesnellik dangalağı olan biri, sürekli okunacak kitapları, yeterince pişiremediği düşünceleri (ölünceye kadar da bir türlü pişiremeyecektir!) içinde yaşar. Ayrıntılara bayılır. Âlim olmak ayrıntıdadır. Ayrıntıya gark olur. Modayı izler. İzlediği adamları taklit eder. Hâl i hazır duruma itirâz etmez. Otoriteye bağlanmıyor gibi görünse de, yetiştiği çevrenin etkisinden çoğu kez kurtulamaz, otoritelere sığınır (Çünkü korkaktır! Yanlış yapmaktan, kepaze olmaktan ödü kopar!).

Bazıları evrenin gizini veren formüllerin ardındadır, bazıları bulmuşlardır ve onu savunurlar! Nesnellik büyük bir güvencedir. Kendisi gibi “nesnel” insanlarla, toplumsal dayanışma içinde olurlar. Böylece nesnelliğini yitirmiş zavallılara hadlerini bildirebilirler.

Nesnellikle malûl hocalar, bol dipnotlu, eğriler, grafikler, formüller, yabancı dillerde gerekli gereksiz yapılmış bir yığın alıntıyla okusun okumasın yazdığı makalelerin, kitapların arkasına koyduğu yüzlerce kaynak yapıtla gençleri etkilemeye çalışırlar. Nesneller birbirlerini anlar ve nesnellik oyunlarını oynar! Belki de böyle bir araştırma kurumuna ya da akademik çevreye girmiş birinin arabasının ardına şu yazılmalı: “O şimdi nesnel!”

Gençlere vaaz veren büyük nesnel hocalar şöyle diyorlar: “Koca adamlar oldunuz! Hâlâ “nesnel” olmayı öğretemedim. Üzüntümden kahroluyorum! Nerede hata yaptım da sizler cıvık öznel adamlara dönüştünüz. Düşündükçe uykularım kaçıyor!” (“Uyku kaçması”, “nesnel” yaşantılardır onlar için, herhâlde!).

Bilgi ve düşüncelerini nesnel yaşayanlar, onların nesnellikten uzaklaştıracak “bağlanma”lardan kaçınırlar. “Soğuk”, duygusuz düşündüklerini sanırlar. Evrensel bir yolda güvenle yürüdüklerini düşünürler. İşte, bilgimizi, ahlâki tutumumuzu geliştirecek, yaşadığımız gerçekliği bize öğretecek “nesnel” bakış, bu bakışı gerçekleştiremeyen gözlerce çarpıtılabiliyor. Nesnellik fanatizmi, yoba...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik
« Posted on: 18 Nisan 2024, 20:36:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik rüya tabiri,Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik mekke canlı, Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik kabe canlı yayın, Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik Üç boyutlu kuran oku Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik kuran ı kerim, Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik peygamber kıssaları,Berbat Nesnellik Cıvık Öznellik ilitam ders soruları, Berbat Nesnellik Cıvık Öznellikönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes