๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 29 Temmuz 2012, 17:06:09



Konu Başlığı: Batı’nın kötülükle imtihanı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 29 Temmuz 2012, 17:06:09
Batı’nın kötülükle imtihanı
Celil CİVAN • 81. Sayı / DİĞER YAZILAR


Ünlü edebiyat eleştirmeni Terry Eagleton’un geçen yıl yazdığı On Evil adlı kitabın Türkçesi raflarda yerini aldı: Kötülük Üzerine Bir Deneme. Kitapta Eagleton özellikle Batı edebiyatı ve Hıristiyan ilahiyatı üzerinden kötülüğün ne olduğuna dair sorular soruyor. Bunun yanında marksist eleştirmen, siyasi atıflar yapmaktan da geri durmuyor.

Kitabın değindiği meselelere geçmeden önce Eagleton’un son dönemlerde din ve inanç üzerine çeşitli kitaplar, makaleler ve söyleşiler gerçekleştirdiğini vurgulayalım. Özellikle Richard Dawkins, Christopher Hitchens gibi liberal ateistleri hedef alan Eagleton bu isimleri cehaletle suçluyor ve kendine özgü solcu bir Hıristiyanlık anlayışını savunuyor. Yazarın Reason, Faith and Revelation: Reflections on the God Debate (Yale, 2009) isimli kitabında ve kitabın öncesiyle sonrasında yaptığı söyleşilerle yazdığı makalelerde “liberal, evrimci ve iyimser” entelektüelleri feci haşladığını, İrlanda kökenli Eagleton’un, katolik eğitim gördüğünü, dinî bilgisinin hayli gelişmiş olduğunu da ekleyelim. Ülkemizdeki “sol entelijensiya”dan birinin din ve inanç gibi konularda eline kalem alabileceğini düşünebilir miyiz? Ülkemizin zavallı entelektüelleri bırakın din hakkında kitaplar yazmayı, din kelimesini bile ağzına almaya korkuyor. Halkını tanımadan onları kurtarmaya soyunan, resmî ideolojinin elitist ve modernist reflekslerinden muzdarip sol kesimin Kemal Tahir, Hikmet Kıvılcımlı, İdris Küçükömer gibi eksik gedik de olsa ülkemizi ve toplumu bütün yönleriyle ele alma gayreti gösteren solcuları nasıl aforoz ettikleri entelektüel tarihimizin “ulvi” sayfalarında yerini korumaya devam ediyor.

Eagleton kötülüğe dair kitabında kötülüğün bir eksiklikten, bir yokluktan kaynaklandığını söyler. Kötülük bir yandan maddi dünyaya nefret duyar duymasına ama kötülüğünü göstermek, dahası var olmak için o dünyaya da mecburdur. İnsani, dünyevi şeylere karşı tiksinti duyan kötülüğün bir yanıyla tümüyle dünyaya batmış olmasının sebebi de budur. Kötü olan içindeki eksikliği tamamlamak için kötülük etmektedir. Kötülüğün amaçsız olduğunu vurgulayan yazar, aynı zamanda bizdeki kötü imgesinin oluşumuna da değinir. Bizler de kötüyü bütün dünyadışılığı ile algılamak isteriz. Kötüyü bir canavar, vampir ya da zombi olarak düşünmemiz de bundan kaynaklanır. Ancak böylesi bir tutum, yazarın kitabın son kısmında değindiği gibi kötüyü “ötekileştirir” ve toplumsal bağlamından çıkarır. Toplumsal bağlamından çıkarılmış kötü ise kötülüğün toplumsal sebeplerini görmemizi engeller. Oysa Eagleton, içimizde yaşayan kötülerin insandışı yaratıklar olmadığını, dahası bizim gibi insanlar olduğunu söyler. Bu da kötülükle mücadelenin toplumsal ve siyasi şartlarını öne çıkarır.

Toplumsal şartların görülmemesi ve ötekileştirme Batı’ya özgü bir kibre işaret eder:

“Richard J. Bernstein Radikal Kötülük adlı kitabında 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırıdan ‘kötülüğün zamanımızdaki cisimleşmiş hali’ diye bahseder. Yazar, Amerika Birleşik Devletleri’nin geçtiğimiz elli yılda New York’taki trajedide hayatını kaybedenlerle karşılaştırılmayacak kadar çok sayıda masum sivili öldürdüğünün farkında değil galiba. Bu satırlar yazılırken New York trajedisinin yol açtığı Irak’taki haksız savaşta kurban sayısı yüzlerle katlandı. Bernstein kendi ülkesinin özgürlük adına gerçekleştirdiği diktatörlük ve kasaplığı görmezden geliyor. Kötülük, ona sorarsanız hep başka bir yerdedir.”

Eagleton’ın örnek verdiği Bernstein bir istisna değil. Bugün Batı, postmodern jargonla “ötekine saygı”yı tekrar ettikçe ötekini öteki olarak dışlamaktan da vazgeçmiyor. Böylelikle de aslında ötekini orada, insan olanın dışında tutarak kendi üstünlüğünü de kibirle göstermiş oluyor. Batı’nın bu tutumunun tam da Eagleton’ın tahlil ettiği kötülük kavramıyla birebir uyduğu ortada değil mi? Dünyevi ve insani olandan kendini ayrı tutan Batı, insana dair olan her şeyden tiksindiği gibi kendinde eksik olanı tamamlamak uğruna başkalarına kötülük ediyor: Kendini yeryüzünde yaşayan “zavallı ötekilerden” ayrı tutarken aslında tam da fasit bir daire çize çize çamura bulanıyor. Bu anlamda Eagleton’un çalışması Batı’nın kötücül doğasını anlamak için de önemli bir kaynak teşkil ediyor.

*Terry Eagleton, Kötülük Üzerine Bir Deneme, çev. Şenol Bezci, İletişim Yayınları, 2011.