Konu Başlığı: Bal ödülle geliyor Gönderen: Safiye Gül üzerinde 01 Temmuz 2012, 10:10:29 Bal ödülle geliyor Ahmet TERZİOĞLU • 61. Sayı / SİNEMABundan tam 46 yıl önce, 1964’te Metin Erksan’ın Susuz Yaz’la kazandığı Altın Ayı ödülü bu kez Semih Kaplanoğlu’nun Bal adlı filmiyle Türkiye’ye geliyor. Bu yıl 60.sı düzenlenen Berlin Film Festivali Berlinale’de Kaplanoğlu’nun filminin ödüle layık görülmesi hem Erksan-Kaplanoğlu ilgisi bakımından hem de Türkiye sinemasının geleceği açısından anlamlı. Yusuf üçlemesinin son ayağı Bal bizi Yusuf'un hayatının birinci safhasına yani çocukluğuna götürüyor. Tahminlerimize göre doğanın tastamam içine, Yumurta (2007) ve Süt’ten (2008) daha zamansız bir coğrafyaya çağrılacağız. Üçlemenin biyografik olarak başlangıcı, sinemasal anlamda ise sonu olan filmin, üçlemenin sinemasal anlamda Yumurta'dan Süt'e katedilen yolda giderek kuvvetlendiği göz önünde bulundurulacak olursa, beklentileri yükselttiğini söylemek mümkün. Tahminler bir yana, Kaplanoğlu Bal’da baba-oğul ve her ikisinin doğayla olan ilişkisinin altını çiziyor. Bambaşka, yepyeni bir dilin peşindeki Kaplanoğlu sinemasının son eserini merakla, heyecanla bekliyoruz. Kötücül çocuğa ciddi görev Her yıl üyelerinin değişimiyle tercihlerinin de mizacı başkalaşan Cannes Film Festivali'nin bu yılki jüri başkanı, Mart ayı içerisinde Alis Harikalar Diyarında ile sinemaseverlerle buluşacak olan Tim Burton oldu. 63. Cannes Film Festivali'nin jüri başkanlığını üstlenecek olan Tim Burton'un, çocuksuluğun naifliğiyle kötücüllük arasında salınan sinemasının, festivalin ruh halinin hudutlarını zorlayan tercihlere neden olup olmayacağı önemli bir merak konusu olurken, İsabella Huppert'dan başkanlığı devralan Tim Burton'u büyük bir coşkunun sarmış olduğu yaptığı açıklamalarda net biçimde hissediliyor. 12-23 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festivalin dokuz kişiden oluşan jürisine başkanlık edecek Burton, kendisi adına önemli bir düşün gerçekleştiğini, art arda izlediği onlarca film ve birkaç gün süren korku filmi maratonları içinde geçen bir ilk gençlik sonrasında kendisini Cannes Film Festivali jüri başkanlığı için hazır hissettiğini dile getirdi. Cannes Film Festivali'nin çizgisinin oldukça dışında bir yerde duran Burton'un, Quentin Tarantino'nun jüri başkanlığı sırasında ortaya koyduğu tercih farkına benzer bir farka, bu yıl 63.sü düzenlenecek olan festivalde imza atıp atmayacağı, en az festivalde ilk kez izleyicilerle buluşacak onlarca film kadar merak konusu. Sundance’de ödülle ısınanlar 31 OCAK'TA SONA EREN Sundance Film Festivali’nin ödül sahipleri belli oldu. Debra Granik'in Anne Rosellini ile senaryosunu yazıp yönettiği Winter's Bone, kurmaca kategorisinde ödüle değer görüldü. Belgesel kategorisinde, Tim Hetherington ve Sebastian Junger'in yönetmenliğini yaptığı, savaş karşıtı Resptrepo diğer filmler arasından sıyrılırken, Animal Kingdom, yabancı kurmaca film kategorisinde, The Red Chapel ise yabancı belgesel kategorisinde 2010 Sundance Film Festivali'nin kazananları arasında yer aldılar. Josh Fox'un kapitalizmin ruhu üzerine çok da yeni şeyler söylemeyen belgeseli GasLand da Jüri Özel ödülünü kazandı. Sundance'ı diğer festivallerden ayıran, takipçisiyle festivali tam anlamıyla bir araya getiren en önemli özelliği Seyirci Ödülü'nü ise, kurmaca kategorisinde Happythankyoumoreplease ve belgesel kategorisinde Waiting for Superman kucakladı. 2003 yılından beri festival kapsamında verilmeye başlanan, bilim ve teknolojiyi kendisine konu olarak seçen ya da ana karakterleri bilimadamı, mühendis veya matematikçi olan filmler arasından kazananı belirlenen Alfred P. Sloan Ödülü'nü bu yıl, Obselidia kazandı. Festivalin son yıllarda en çok tartışılan ve eleştirilen yanı olan bu ödül, hiç kuşku yok ki Seyirci Ödülü’nün tam aksi istikametinde yer alarak, kendisine yöneltilen tüm eleştirileri haklı kılıyor. General Motors’un kurucusu Alfred P. Sloan’un adını taşıyan vakıf tarafından desteklenen ve 20.000 dolarlık mali bir yanı da olan bu ödülün festivalin ‘bağımsız’ ruhuna ne kadar uyduğu hususunda son karar sizin. Sinema Kitaplığı Tolga Yalur Yönetmenlerin İzinde Macar Sineması: Devrimden Sonra Birinci Yüzyıl Phoenix Yayınları, 2010, 168 s. Macaristan sineması, sinema tarihi içerisinde her anlamda önemli ve ilginç bir sinema olagelmiştir. 1919 yılı gibi, sinemanın henüz 24 yaşında olduğu bir dönemde kamulaştırılmış bir sinema olan Macar sineması, yalnızca bu yönüyle sinema tarihine damgasını vurmuş bir sinema geleneğidir. 1919, 1947 ve 1956 yıllarında büyük siyasi dönüşüm ve çalkantılar içinde kendisini bulan Macaristan'ın yaşadığı evreler, Macar sinema geleneğine de büyük tesirde bulunmuş, Macar sinemasının tematik ve biçimsel evriminde belirleyici rol oynamıştır. Tolya Yalur'un yazdığı Yönetmenlerin İzinde Macar Sineması: Devrimden Sonra Birinci Yüzyıl'ın adında yer alan devrim kelimesi, birincil olarak 1919 yılında Macar sinemasının kamusallaştırılmasına imada bulunuyor. İkincil olarak ise 1956 yılında cereyan eden siyasi dönüşümü işaret ediyor. Tolga Yalur böylelikle Macar sinemasını gelişip ilerlediği yataktan koparmadan metnini kaleme alma olanağına kavuşuyor. Çizdiği çerçeve içerisinden Macar sinemasına ve Macar sinemasının geride bıraktığımız yüzyıla bakışını, önemli Macar yönetmenlerin izini sürerek ele alan kitap, ülkemizde pek fazla ele alınmayan ve üzerinde durulmayan bir sinemaya, aynı şekilde farklı bir bakış açısıyla yaklaşmasıyla ilgiyi hak ediyor. Vizyonda öne çıkanlar Alis Harikalar Diyarında Tim Burton'un farklı eleştiriler alan filmi Sweeney Todd'ın (2007) ardından gelen, hem uyarlandığı metnin hem de Burton'un bu metinden çıkarabileceklerinin oluşturduğu büyük beklenti çemberi içerisinde kalan Alis Harikalar Diyarında, vizyonun öne çıkan en önemli filmlerinden biri. Lewis Caroll'ın çok katmanlı metninin Burton'un karanlık düşleriyle biraraya geldiğinde ortaya neler çıkacağı, en az Burton'ın son iki filminde önemli metinlerle yarattığı hayal kırıklığını bertaraf edip edemeyeceği kadar dikkatleri cezbediyor. Film 5 Mart'ta meraklılarıyla buluşacak. A Serious Man Filmografilerinde nicelikle niteliği başa baş götürebilen ender yönetmenlerden olan Coen'ler, yeni filmleri A Serious Man ile ilk kez pek çok biyografik öğeye anlatılarında yer veriyorlar. 60'larda geçen koyu tonlara sahip bir hikayenin anlatıldığı A Serious Man, Coen'lerin kara-komedinin kurallarını yeninden belirleyebilecek kadar ileriye gidebileceklerinin önemli bir kanıtı. Amerika'da Ekim ayında vizyona giren film, ülkemizde biraz gecikmeli de olsa 12 Mart'ta sinemalarda olacak. The Fantastic Mr. Fox Roland Dahl'ın romanından uyarlanan Fantastic Mr. Fox, Wes Anderson'un son çalışması. Sentetik ve ansiklopedik evreniyle kendine has bir dünya yaratmayı başaran Anderson, yeni filminde fantastiğin farklı bir boyutuna, animasyona geçiyor. Anderson'un sinemasının animasyonun hudutları içerisinde nasıl bir netice verdiğini, Mart ayı içerisinde göreceğiz. |