> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Arap Baharı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Arap Baharı  (Okunma Sayısı 1130 defa)
01 Ağustos 2012, 13:04:12
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 01 Ağustos 2012, 13:04:12 »



Müslüman entelektüeller açısından bir fırsat olarak Arap Baharı
Taha KILINÇ • 83. Sayı / DÜNYA


“Arap Baharı” denilen değişim süreci birinci yılını doldurdu. Geçtiğimiz yılın 17 Aralık günü, Tunus’un sakin bir kentinde bir seyyar satıcının kendisini yakmasıyla alevlenen süreçte, Mısır, Tunus ve Libya’da diktatörlerin devrildiği somut bazı sonuçlara ulaşıldı. Suriye ve Yemen’de ise iç savaş tehlikesine doğru evrildi.

Elbette önümüzdeki yıllarda bugünlerde yaşadığımız değişimlerin sonuçlarını daha iyi göreceğiz. Gelecek nesiller de, bugünleri her şeyiyle değerlendirecek bir kuşatıcılığa sahip olabilecekler. Çünkü sıcak olayların harareti düşmüş, atılan adımların ne getirdiği net bir şekilde görülmüş, kimin yanıldığı ortaya çıkmış olacak. Dolayısıyla, günümüzde “Arap Baharı” hakkında ne söylenirse söylensin, bir yönüyle hep eksik ve müphem kalmaya mahkûm.

Ancak kesin olan bir şey var: “Arap Baharı” ve bu çerçevede yaşanan değişimler, Müslüman entelektüellerin önüne gerçek anlamda bir ufuk açtı, açmış olmalı. Yaşanan değişimler İslam’ın tarihi, sosyolojisi, ilahiyatı, felsefesi, medeniyeti ve siyasi tezleri açısından sorgulanmalı, yorumlanmalı, sıradan okuyuculara İslam toplumlarındaki değişimler hakkında bir izlek sunulabilmeli. Bunu yaparken de, herhangi bir görüşü sağlama ya da çürütme adına değil de, yalnızca gerçeklere ve tarihe sadakat adına hareket etmeliler.

Bu, yalnızca bir entelektüel faaliyet değil, aynı zamanda sorumluluk. Müslüman entelektüeller, İslam’ın Arap Baharı’nın neresinde olduğunu net bir şekilde ortaya koymalılar ki, gelecek nesiller bugünleri anlamaya çalışırken, ellerinde bir kılavuz bulunsun.

Bir yıldır yaşadığımız baş döndürücü değişimlerin İslam’a göre yorumlanması, İslam’ın tezlerinin ve insanlığa sunduğu tekliflerin duru bir biçimde ortaya çıkarılabilmesi açısından da çok önemli.

Cevap bekleyen başlıca sorular
Arap Baharı’nın akla getirdiği ve Müslüman entelektüellerin mutlaka cevaplaması gereken sorular var:
- “Bir yerde acı çeken, belli haklarından mahrum kalan, modern gelişmelere erişimi engellenen bir toplum varsa, o toplum ‘her türlü’ imkânı kullanıp iktidarı değiştirmek için ayaklanmalı mıdır?”
- “Hz. Peygamber (s.a.v) -örneğin- günümüzün Suriye’sinde veya Libya’sında yaşasaydı, iktidara karşı nasıl tavır alırdı?”
- “Demokrasi için ayaklanmak, İslam’a uygun mudur?”
- “Ne kadar zalim olursa olsun, bir Müslüman hükümdarı koltuğundan indirirken, İslam’a ve Müslümanlara karşı olumsuz tavır takındıkları açıkça belli olanlardan yardım istenebilir mi?”
- “İslam’ın mensuplarından istediği ‘her ne pahasına olursa olsun’ bir iktidar değişimi midir, yoksa daha mümin, daha ahlaklı, daha tutarlı ve daha kardeşçe yaşayan bir toplum meydana getirmek için çalışmak mıdır?”
- “İslam’ın prensiplerine inanan bir kadro bir ülkede işbaşına geldiğinde, İslam’ın prensiplerine inanmayan veya bunları uygulamak istemeyen insanlara nasıl davranacaktır?”
- “İslam’ın prensiplerine inanan kadrolar işbaşına geldiklerinde, eski rejim mensuplarına nasıl muamele edeceklerdir?”

Soruları elbette uzatmak mümkün. Bu ve benzeri sorulara İslam açısından net ve sahih cevaplar verildiğinde, Arap Baharı’nın gerçek anlamda bir kazanım olduğunu, gelecek nesillere yönelik bir derse dönüştüğünü söyleyebileceğiz.

Günümüzden birkaç örnek
Günümüzde, sayıları az da olsa, yaşananları yorumlamaya, İslamî kaynaklardan delillendirmeye veya prensipler açısından “doğru” ya da “yanlış” olarak değerlendirmeye çalışan bazı isimler var.

Bunların başında Arap dünyasının en tanınmış âlimlerinden Prof. Dr. Yusuf el Kardavi geliyor. Olayların başlangıcından bu yana “devrim”lerden yana bir tutum benimseyen el Kardavi, geçtiğimiz haftalarda İngiliz Financial Times Gazetesi’ne verdiği röportajda, özellikle Suriye’de yaşananlara ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. El Kardavi “Eğer Arap Birliği Suriye sorununu çözemezse, o zaman Suriyelilerin Birleşmiş Milletler ve NATO gibi güçlerin askeri müdahalesini isteme hakları doğar” diyerek, dış müdahaleyi onayladığını ifade etmiş oldu. Yusuf el Kardavi, daha sonra el Cezire televizyonunda yayınlanan “Din ve Hayat” (eş-Şeria ve’l-Hayat) adlı programda yine NATO’nun Libya’ya müdahalesi ile ilgili bir soruyu şu şekilde cevapladı: “Libyalılar, Kaddafi kendilerine saldırdığında gerçek bir katliamla karşı karşıya kaldılar. NATO’dan ise, Kaddafi’yi alt edemeyeceklerini anlayınca yardım istediler. Ancak zaferi tamamen kendi gayretleriyle kazandılar.”

Hasan el Benna’nın torunu olan Tarık Ramazan ise, Türk medyasında da yayımlanan makalelerinde, Arap Baharı’nın “yanlışlarla dolu bir süreç” olduğunu yazıp duruyor. Ramazan, özellikle Libya’da kelimenin tam anlamıyla “sömürgeleştirme” yaşandığını ifade ediyor. Tarık Ramazan’ın Mısır’da yaşanan değişimlerden yana bakışı da son derece ümitsiz.

Yine Arap dünyasından bir diğer örnek, Kuveytli ünlü davetçi Dr. Tarık Süveydan. Dr. Süveydan, Bahreyn’deki Şii isyanına destek verdiği ve “onlar da baskı görmeden yaşamalılar” dediği için adeta linç edildi.

İhtiyacımız olan...
Şüphesiz, Arap Baharı’nı yorumlayan veya sürecin bir şekilde içinde olan başka birçok önemli isim de var. Bu isimler, Arap Baharı’na tamamen “kefil” olup değişimleri “halk devrimi” olarak açıklamaktan, her şeyi “Amerika’nın oyunu” olarak damgalamaya kadar çok çeşitli tavırlar ortaya koyuyorlar. Birçoğu da, ait olduğu siyasal kampı temize çıkarma adına konuşuyor.

Bugün İslam dünyası olarak ihtiyaç duyulan şey ise, çok daha kapsamlı bir değerlendirme. Batı dünyası, İslam toplumlarında yaşanan değişim ve gelişmelerle ilgili enstitüler kurup binlerce ciltlik araştırmalar yaparken, Müslüman entelektüellerin daha sıkı çalışmaya, Arap Baharı’nın sunduğu fırsatları değerlendirmeye ihtiyaçları var.

Ama ne dersiniz, belki de şu önerme doğrudur:

Zaten Müslüman toplumlarda, sorulması gereken soruları esaslı bir şekilde sorup cevabını tutarlı bir şekilde verebilen entelektüeller bulunsaydı, İslam ülkeleri yıllarca diktatörlerce yönetilemezdi.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Arap Baharı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:11:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Arap Baharı rüya tabiri,Arap Baharı mekke canlı, Arap Baharı kabe canlı yayın, Arap Baharı Üç boyutlu kuran oku Arap Baharı kuran ı kerim, Arap Baharı peygamber kıssaları,Arap Baharı ilitam ders soruları, Arap Baharıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes