> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Ahmet Uluçay
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahmet Uluçay  (Okunma Sayısı 1174 defa)
08 Temmuz 2012, 15:56:58
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 08 Temmuz 2012, 15:56:58 »



Sinema âşığı bir yönetmen: Ahmet Uluçay
Elif TUNCA • 59. Sayı / DİĞER YAZILAR


Sinema muhabirliğine yeni başladığım günlerde Kütahya’da birinin film çektiği haberi gelmişti. Daha tecrübeli bir arkadaş Kütahya’ya doğru yollanmış, döndüğünde haberle birlikte deli/dahi bir yönetmenle tanışmanın heyecanını getirmişti yanında. Kütahya’nın Tepecik köyünde köy kahvesine sora sora bulmuştu adı Ahmet Uluçay olan yönetmenin evini. Fakirhanesine misafir olup sohbetine iştirak etmiş; nafakasını kamyon muavinliğine, inşaat işçiliğine, kendisini ise bütünüyle sinemaya bağlamış bu modern çağ dervişini gerçekten sevmişti.

Bense bundan kısa bir süre sonra İFSAK’ta seyrettiğim hayret verici orijinallikteki kısa filmlerde aynı imzayı görüp şaşıracaktım. Ardından İstanbul Film Festivali’nde seyrettiğim Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak beni ne kadar etkilediyse DVD’si çıktığında “sıkılsa da görsün” diye tedirginlikle seyrettirdiğim 13 yaşındaki kardeşimin de filme bayıldığını görüp bir kez daha şaşıracaktım.

Ahmet Uluçay, sinemanın kodlarını böylesine başarıyla çözmüştü. Gerçek bir sinema eserine ister sinema öğrencisi ister çocuk ister esnaf kimsenin kayıtsız kalamayacağını da sağlam bir şekilde hatırlatmıştı hepimize. Zira Beyoğlu Sineması’ndaki cenaze töreninde yakın dostu yönetmen Yüksel Aksu’nun da söylediği gibi, “entelektüel bir ukalalık” değildi onun sırtını yasladığı. O, daha çocukken köylerinde gerçekleşen sinema gösterimiyle birlikte gerçek bir aşkla tutulmuştu sinemaya. Aracısız bir şekilde sadece sinemaya uzattı elini. Önce arkadaşlarıyla oturup projeksiyonun sırrını çözmeye çalıştı. Film göstericisi yaptı, topladığı film şeritlerini “gımıldat”tı. Yıllar sonra ilk uzun metrajlı filmi Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’ta anlattığı da bundan başkası değildi. Zaten İstanbul Kısa Film Festivali yönetmeni Hilmi Etikan’ın hazırladığı belgeselde de söylediği gibi onun ilk ve tek oyuncağı her zaman “gölgeler”di. “Ne zaman ki” diyordu belgeselde “floresan geldi, benim o gaz lambalarıyla oluşan, büyüyüp küçülen, formları değişen canım gölgelerim, oyuncaklarım da elimden alındı.” İşte bu yüzden ışık ve gölgeyi, biçim bozumlarını gönlünce şekillendirebileceği sinemayı bulunca oyuncağını bulmuş gibi sevinmişti.

Evinin, sokağının duvarına vuran gölgeleri bu kadar iyi bilmesiydi onu başarılı yapan sebeplerden biri de. Bu topraklardan çıkmış, buranın kokusunu veren sinema dediğimiz, sadece toplumsal gerçekçi anlatılar olamaz zira. Bu toprakların, buraların hikâyelerinin komedisi de olur, macerası da, gerilimi de, gerçek üstü yanı da. Minyatür Kozmosta Rüya, İnci Denizin Dibinde, Exorcist gibi kısa filmlerinden başlayarak nihayet Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’ta işte bunu yapıyordu Uluçay. Şiirsel sinema dediğimiz de sadece pastoral görüntülerden, uzun planlardan ibaret değilse eğer, tıpkı şiir gibi kelimeleri, bir ilhamla en beklenmedik şekillerde yan yana getirmek, çarpıştırmak, insanı alıp savurmaksa Uluçay da görüntüleriyle bunu yapıyordu. Belki de sinemamızın David Lynch’iydi Uluçay. Bunu da şu veya bu sayede değil doğuştan sinemacı oluşuyla başarmıştı. Bozkırda bulup filmini yapmaya çalıştığı deniz kabuğu, kendisinden başkası değildi aslında.

Hayata/ tutkularına geç yetişenlerin hayata erkenden veda etmek zorunda kalması bir tesadüf müdür acaba? Tıpkı Oğuz Atay gibi… Ve yine Atay’da da olduğu gibi bu vedaın, beyindeki bir uru vesile kılması tesadüf müdür? Atay, ilk ve kült kitabı Tutunamayanlar’ı 1970’te tamamlamış, 1977’de ise bu dünyadan ayrılmıştı. Öldüğünde 44 yaşındaydı. 1954’te doğan Ahmet Uluçay ise çocukluğundan beri hayalini kurduğu uzun metraj filmini 2004’te –o da büyük maddi imkânsızlıklar eşliğinde– çekti. Yurt içi ve yurt dışı festivallerde En İyi Film Ödülleri toplayan filmi için sürekli “yıllardır kahrını çeken ve fakirliğe mahkûm ettiği” karısı Ayşe ve oğlu İdris’e teşekkür ediyordu. Teşekkürünün tek maddi karşılığı İstanbul Film Festivali’nden gelen para ödülüyle ailesine aldığı bir evdi. Ağırlaşan hastalığına inat, azim ve aşkla ikinci filmi Bozkırda Deniz Kabuğu’nu bitirmeye çalışırken acı haber geldi. Ahmet Uluçay, 30 Kasım günü Hakk’ın rahmetine kavuştu. En güzel filmlerden daha güzel olan o yerlere gitti. Ardında her düşünceden, her sınıftan kendine de meftun ettiği sinema meftunlarına bozkırda bir deniz kabuğu bırakarak…

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ahmet Uluçay
« Posted on: 30 Nisan 2024, 03:06:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ahmet Uluçay rüya tabiri,Ahmet Uluçay mekke canlı, Ahmet Uluçay kabe canlı yayın, Ahmet Uluçay Üç boyutlu kuran oku Ahmet Uluçay kuran ı kerim, Ahmet Uluçay peygamber kıssaları,Ahmet Uluçay ilitam ders soruları, Ahmet Uluçayönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes