> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > 2011’in belirleyenleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 2011’in belirleyenleri  (Okunma Sayısı 658 defa)
29 Mayıs 2012, 12:48:59
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Mayıs 2012, 12:48:59 »



2011’in belirleyenleri
Naci BOSTANCI • 57. Sayı / DİĞER YAZILAR


“2011 seçimlerinden nasıl bir tablo çıkar?” sorusuna şimdiden anlamlı bir cevap vermek kolay değil. Mevcut eğilimleri köklü şekilde değiştirecek bir gelişme henüz ortalıkta gözükmüyor.

Yavaş yavaş 2011 seçimlerine yönelik bir iklim teşekkül ediyor. Partiler stratejilerini, beyanlarını, kısaca halkla ilişkilerini 2011 seçimlerinde elde edecekleri sonucu maksimize etme amacına yönelik oluşturuyorlar. Siyaset hem gündemdeki konular hem de yaklaşan seçim dolayısıyla ısınıyor.

AKP kongresini yaptı ve önümüzdeki döneme ilişkin perspektifini dile getirdi. En merkezî tema, daha baştan tahmin edilebileceği gibi demokratik açılım. MHP önümüzdeki günlerde kongresini gerçekleştirecek. Orada da ağırlıklı olarak demokratik açılım üzerine mesajlar verileceğini söylemek kehanet olmayacaktır. CHP ise şimdilik kongre tartışmaları dolayısıyla içeriye yönelik bir sürece girmiş değil. Dikkati dışarıda, iktidarda; beyanlarının önemli bir bölümünü iktidar eleştirileri oluşturuyor. O da gündemdeki konunun önemli ortaklarından. DTP, bu seçimde de yüzde on barajı varlığını sürdürdüğü için iki arada bir derede olacak. Muhtemelen bağımsız vekiller çıkararak grubunu ayakta tutmaya çalışacak. DTP’nin de beyanlarında en sık tekrar edilen sözler, demokratik açılım.

Partiler arada birbirlerine seçim rantı sağlamak, popülist politika takip etmek, ortadaki konuları istismar ederek halktan oy almaya çalışmak gibi suçlamalar yöneltse de biliyoruz ki bu tür çabalar suç değildir. Hatta suç bir kenara bunlar demokrasinin gereğidir. Demek ki partiler öyle ya da böyle halkın gözünün içine bakıyorlar. Onun aklını, tavrını önemsiyorlar. Bir de tersini düşünün. Böyle bir durum ancak diktatörlüklerde olur. Zaten demokratik teorinin özünü de halkın hakemliğindeki siyasi rekabet oluşturmaz mı? Bu rekabette kimin hangi amaçla ne söylediği üzerine spekülasyonlar işin özünü, yani halkın hakemliğine müracaat çabasını ortadan kaldırmaz. Partileri biçimlendiren, harekete geçiren, sözlerini tayin eden en temel saik elbette “halkın oyunu almak” olmalı. Filan partinin “insanları kandırmaya çalıştığı” türünden değerlendirmeler aslında hem naif hem de halka karşı biraz ayıp sözlerdir. Bu yaklaşım bir ölçüde, halkı hacir altında gören vesayetçi siyasetlerle akrabadır. Halk kandırılıyor demek, halkı çocuk yerine koymaktır. Bırakın bu kandırılmaya çalışma işini halk teşhis etsin, doğruysa gereğini yapsın.

Tahminî tablo

2009 yılının sonlarına yaklaşıyoruz. Olağan hallerde seçime iki seneden az bir süre kaldı. Ani bir baskınla erken seçime gider miyiz; bu da mümkün. Böyle bir gelişmeyi tahrik edecek en önemli husus, demokratik açılımda kritik kararlar mevkiine gelmek olacaktır. Partilerin pozisyonları bütünüyle zıt istikametlerde kesinleşir ve karşılıklı sözler çok uçlara savrulursa, bu halin değerlendirilip buradan siyasi iradeyi yeniden çıkarmak konusu önem kazanabilir. Üstelik aykırı yerlerde duran partiler bile daha fazla güç ve iktidar elde edebileceklerini düşündükleri konumlarının halk tarafından değerlendirilmesi hususunda anlaşabilirler. Çünkü her parti demokratik açılımla ilgili bir pozisyon oluştururken, aynı zamanda bunun halkı en iyi temsil ettiğini düşündükleri bir yerden yapmaya çalışıyorlar. Erken seçim, yabana atılacak bir ihtimal değil. Ancak yine de olağan seçim takviminin bile yaprakları kopartılmaya başlandığına göre, bu gelişme olsa olsa daha sıkıştırılmış ve hızlandırılmış bir siyasi süreç yaşatacaktır.

“2011 seçimlerinden nasıl bir tablo çıkar?” sorusuna şimdiden anlamlı bir cevap vermek zor. Mevcut eğilimleri köklü bir şekilde değiştirecek bir gelişme henüz ortalıkta gözükmüyor. Yakın tarihe baktığımızda, köklü değişikliklerin ancak toplumsal alandaki büyük çalkantıların arkasından geldiğini görürüz. Darbeler, iktisadi krizler, siyasete vesayetçi yaklaşımlar… Bunların içinde en dikkate değer olanı iktisadi krizdi, onun da Türkiye’ye etkisi kapsayıcı ve belirleyici boyutlarda değil. Krizler karşısındaki toplumsal algıyı mukayese edebileceğimiz referans noktamız 2001 krizi. O zaman insanlar hem toplumsal planda hem de kişisel hayatlarında bir tür “serbest düşüş” hali görüyorlar ve bunun nerede biteceği konusunda derin bir kaygıyla davranıyorlardı. Bugün ne böyle bir serbest düşüş söz konusu ne de kaygı hali var. Krizin en büyük müsebbibi görülen Amerikan piyasalarının 2007’de bu sürece girdikleri, bugün ise çıkışın ve büyümenin başlamasının konuşulduğu bir zamanda, krize ilişkin artçı bir deprem beklemek makul değil.

Partilerin beyanları, girişimleri, halkla ilişkileri eğer arkasında güçlü bir toplumsal dalga yoksa büyük değişiklikler doğurmuyor. Bunu geçmişte bir ölçüde tartışılır kılan Refah Partisi’nin yükselişiydi. Orada da asıl tayin edici olan, RP’nin çok güçlü kişisel ilişkiler ağıydı. Bu miras şimdi önemli ölçüde AKP’de. Zaten uzun yıllardan beri iktidar olması ve bunu sürdürmesinde bu mirasın da ciddi payı var. 2011 seçimlerinde partilerin sıralamaları aynı kalmakla birlikte elde edecekleri oranlar ve milletvekili sayıları bakımından farklılıklar olabileceğini söyleyebiliriz. Bunun da en önemli sebebi elbette demokratik açılım etrafındaki tartışmalar ve burada yaşanan somut gelişmeler olacaktır. O zaman bu sıralamayı tayinde demokratik açılımın hangi şartlarda etkisi ne olur, biraz ona bakmak lazım.

Açılımın etkileri ve PKK

Gerek iktidarın niyeti gerekse mevcut siyasi iklim, demokratik açılım bahsinde kitleleri şaşırtacak, ülke üzerine radikal bir şekilde yeniden düşünmelerine sebep olacak, bu çerçevede siyasi anlayışlarını da kökten etkileyecek bir sürece girilmeyeceğini söylüyor. Öyle anlaşılıyor ki PKK’nın dağdan ineceği, Kürt meselesinin daha sakin bir ortamda konuşulacağı şartlar sağlanmaya çalışılacak. Devletin sorunun çözümü yolunda niyet ve iradesini ifade eden kimi adımlar atılacak. Bazı yer isimlerinde geçmişe dönme, Kürtçenin eğitime seçmeli ders olarak girmesi, yerel yönetimleri daha da güçlendirici adımlar atılması bu manada sayılabilir. Aslında demokratik açılımın başarıya ulaşmasında kritik noktayı PKK’nın dağdan inmesi oluşturuyor. Bu sağlanabilirse daha güçlü adımlar kitleler rahatsız edilmeden, daha yaygın bir mutabakatla atılabilir. Şüphesiz bu adımların gelip dayanacağı sınır, hemen herkesin altını çizdiği üniter yapı, resmi dilin değişmezliği hususlarıdır.

PKK’yı kimi çevreler Kürt meselesini gündeme taşıyan bir unsur olarak değerlendirebilirler. Bu haklı ve doğru bir tespit değil. Eminiz ki PKK olmasaydı Kürt meselesi çok daha uygun bir zeminde tartışılabilir, bugünden daha ileri bir nokta sağlanabilirdi. Ama bugün itibariyle baksak dahi PKK’nın çözümü daha da zorlaştıran bir örgüt olduğu açık. PKK orada olduğu sürece geniş kitleler, atılan her adımı taviz, zorun belirlediği kararlar biçiminde değerlendirmeye eğilimli olacak. Öte yandan PKK’nın eylemleriyle sebep olduğu ajitasyon havası, makul çözümlerin önündeki en büyük engellerden birisi. Şiddetin sahada olduğu bir yerde akla çok az yer kalır. PKK sözcülerinin beyanlarına bakıldığında, arka planda ciddi bir yorgunluk ve bıkkınlık olduğu anlaşılıyor. Bu da doğal. Başlangıçta ayrılıkçı heveslerle dağa çıkan, bunun üzerinden yirmi beş yıl geçmiş olan bir örgüt, bugün ayrılık düşüncesinin ancak sınırlı bir çevre tarafından telaffuz edildiği gerçeklikle karşı karşıyaysa, bu kendi lügatince de başarılı olamadığı anlamına gelir. Şiddeti bir yöntem olarak seçtiğinizde, sonradan ayrılmayı daha da öteleyen başka tür siyasi formüller geliştirseniz bile bunların anlamlı bir karşılığı olmaz. Çünkü bizatihi şiddet ayrılık yönündeki kendi kurallarını icra eder. Keza sorunun çözümü yolunda harekete geçmiş bir siyasi irade karşısında şiddetin, seslendiği kamusu itibariyle dahi meşruluğuna taraftar bulması kolay değildir. Nihayet uluslararası konjonktür PKK’nın silahlı eylemlerinden yana değil. Yine Kuzey Irak’taki gelişmeler PKK’nın hareket sahasını daraltıyor. Irak’la Türkiye arasında kurulmaya çalışılan iyi ilişkiler sorun istemeyecektir.

Görünen o ki PKK en azından şartlar, arka plandaki veriler itibariyle yolun sonuna geldi. Ancak terör örgütleri kendisini var eden her türlü dış sebep ortadan kalksa dahi iç dinamikleri itibariyle bir süre daha yoluna devam etmek ister. Çünkü ürettiği şiddet kültürü ve bunu besleyen tarihsel hatıraları onu bu yolda tutmaya devam eder. Fakat bu artık sönmeye başlayan bir ateştir. Bir örgüt yüzünü hatıralara ve geçmişe dönmeye başladığında geleceğini de iptal etmeye başlamıştır.

Önümüzdeki dönemde PKK’nın kenara çekileceğini beklemek yanlış olmaz. Eğer bu gelişme seçimlerden önceye rastlarsa bu hem iktidar için hem de demokratik açılım için güçlü bir destek anlamına gelecektir. Fakat böyle bir gelişme dahi, işin ucunu tamamen görmek isteyecek geniş çevreler sebebiyle bir anda siyasi kadastroyu alt üst etmeyecektir. İktidar yerini sağlamlaştıracak, ancak muhalefet de azalarak bir konum tutmaya devam edecektir. Bunun aksine bir gelişme ancak PKK’nın eylemlerini kısmen de olsa sürdürdüğü, buna karşılık demokratik açılım yolunda adımların atılmaya devam edildiği bir Türkiye’dir. Böyle bir tablo dahi iktidarın elini zayıflatmaz. Bu konu etrafında kaygı duyanlarla çözüme umut bağlayanlar arasında umut içinde olanlar her zaman daha fazladır. Bu umut beklentisi şartlar çok değişmese bile “çözüm” denildiğinde başka aktörü bulunmayan siyasetimizde AKP’nin asgarisinden mevcut gücünü sürdürmesine yetebilecektir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 2011’in belirleyenleri
« Posted on: 18 Nisan 2024, 20:48:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 2011’in belirleyenleri rüya tabiri,2011’in belirleyenleri mekke canlı, 2011’in belirleyenleri kabe canlı yayın, 2011’in belirleyenleri Üç boyutlu kuran oku 2011’in belirleyenleri kuran ı kerim, 2011’in belirleyenleri peygamber kıssaları,2011’in belirleyenleri ilitam ders soruları, 2011’in belirleyenleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes