๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 27 Mayıs 2012, 12:01:22



Konu Başlığı: 2010'un getirdikleri
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 27 Mayıs 2012, 12:01:22
2010'un getirdikleri...
Ahmet TERZİOĞLU • 58. Sayı / SİNEMA


Martin Scorsese'nin son projesi Shutter Island'ı merakla bekleyen izleyiciler biraz daha sabretmek zorundalar. 2009 yılı sonunda vizyona girmesi beklenen Shutter Island'ın vizyona giriş tarihi 2010 Şubat ayına ertelendi. Oyuncu kadrosunda Ben Kingsley ve Mox Von Sydow gibi önemli isimlerin yer aldığı film, aynı adlı Denis Lehane romanından sinemaya aktarıldı.

TORONTO FİLM FESTİVALİ’nde galası gerçekleştirilen Serious Man'i (2009) daha izleyemeden, her zamanki gibi büyük bir proje evvelinde klasik bir Coen Kardeşler soluklanma projesi olarak görülebilecek John Wayne yeniden çevrimi True Grit ile Coenler yine karşımızda! Coen'ler, ülkemizde Pulitzer Ödüllü Kavalier ve Clay romanı ile tanınan, son dönem Amerikan edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olan Michael Chabon'un, The Yiddish Policemen's Union romanını filme uyarlama projesinden önce, True Grit ile soluk alacağa benziyor...

Terry Gilliam projelerinin alameti farikaları, durmadan prodüksiyon aşamalarında aksaklıklar çıkması ve filmlerin vizyona girme tarihlerinin yılan hikayesine dönmesi, ya da sonu gelmeyen aksaklıklar neticesinde filmlerin hiçbir zaman vizyona girememesidir. 2000 yılından beri çekime başlama tarihi sürekli ertelenen The Man Who Killed Don Qixote ikinci duruma örnek teşkil ederken (ki filmin hâlâ prodüksiyon öncesi aşamada olduğu söyleniyor), The Imaginarium of Dr. Parnassus ise, ilk kategoride yer alan Gilliam tipi aksaklıklara örnek gösterilebilir. Heath Ledger'ın ölümünün ardından baş rol oyuncusu hususunda da büyük bir kaos yaşanan projede, Gilliam, sinema tarihinde sık rastlanan bir manevrayla bu ciddi sorunu bertaraf ederek projesini tamamladı: ilk olarak Ledger'ın canlandırdığı Tom isimli karakteri, filmin tamamlanmış halinde birinci, ikinci ve üçüncü dönüşümünü geçirmiş Tom isimleri altında; Johnny Depp, Jude Law ve Collin Farell gibi önemli isimler canlandırıyor. Film 2010 yılı Mart ayı vizyonunda ülkemizde kendisine yer bulacak.

RECEP İVEDİK yoluna devam ediyor! Serinin ilk iki filmiyle Türkiye sinema tarihinde 8.6 milyon toplam izleyici ile kırılması zor bir rekora imza atan Şahan Gökbakar, serinin üçüncü filmiyle 2010 yılının Şubat ayının ikinci haftasında sevenleriyle buluşacak. Serinin üçüncü filmi muhakkak yine büyük ilgi görecek ve gördüğü ilgi kadar da eleştiri oklarına maruz kalacak. Kuşkusuz bu durum, muhtemel bir dördüncü Recep İvedik macerasının pazarlanabilirliğini kolaylaştıran faktörlerden yalnızca ikisi.

Sinema tarihle yeniden buluşuyor

12. İstanbul Uluslararası Sinema Tarih Buluşması'nın film seçkisi, yedinci sanatın önemli örnekleri 11-17 Aralık tarihleri arasında "ilk"lere imza atarak seyirciyle buluşturma geleneğini sürdürecek. Cannes, Berlin, Toronto gibi prestijli film festivallerinden ödül ve övgülerle dönen nitelikli filmlerin buluşacağı festivalin bölüm başlıklarından bazıları şöyle: Avrupa Kültürleri Buluşması, Yeni Keşifler, Dünya Festivallerinden, İnsan Hakları, Beyaz Perdenin Tanıklığı: Polonya Sinemasına Bakış.

Organizasyon kapsamında, İstanbul Uluslararası Sinema Tarih Buluşması'nın her yıl alanında çığır açan isimlere vereceği Onur Ödüllerinden ilki, bu yıl Türkiye'nin en büyük sanatçılarından İdil Biret'e sunulacak. İdil Biret, kendisine festivalin Onur Ödülü'nün takdim edileceği açılış gecesinde bir resital gerçekleştirecek. İdil Biret resitaline, yönetmenliğini Eytan İpeker'in üstlendiği, İdil Biret'in sanatını ve yaşamını konu alan –halen yapım aşamasındaki– belgesel İdil Biret: Piyanodaki Mucize Parmaklar'ın bir bölümü eşlik edecek ve belgesel ilk defa 12. İstanbul Uluslararası Sinema Tarih Buluşması'nda seyircileri selamlayacak. Ayrıca, moderatörlüğünü Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın yürüteceği “İmparatorluklar Başkenti İstanbul'un Avrupa Kültürleri Üzerindeki Çok Yönlü Etkisi” başlıklı bir panel de gerçekleştirilecek.

Film gösterimleri 11-17 Aralık tarihleri arasında Alkazar Sineması ve Fransız Kültür Merkezinde...

http://sinematarih.tursak.org.tr


Kolektif
Robert Pattison Hakkında Her Şey
(Alacakaranlık'ın Yıldızı)
Doğan Egmont Yayıncılık, 2009, 54 s.


Son yıllarda çevremizde cereyan eden olaylara baktığımızda, popüler hale gelen her şeyin gerçeklikle bağını kopartıp kendine has bir mite dönüşme eğiliminde olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Bir roman eğer ticari başarı sağladıysa, bir roman olarak varolmakla yetinemiyor. Önce bir filme, film de bir mite, neticede de, filmde rol alan karakterler, hızla büyüyüp gelişen mitolojide ait oldukları yeri alıyorlar. Donuk bakışlarıyla, Alacakaranlık (Twilight, 2009) ile namı alıp başını giden Robert Pattison'un hayatına ait “minik ayrıntılar”ı toplamak maksadıyla hazırlanan bu kitap, ticari olanın en yoğun ve olabilecek en hızlı biçimde ilgiyle mazhar olduğu yönünde kuvvetli bir kanaate sahip olmamızı sağlamak dışında, 54 sayfanın hudutlarını aşmayan muhteviyatında ne barındırıyor bilinmez, ama muhakkak filmin (ya da yukarıda da belirttiğimiz gibi oluşturduğu mitin) “müptelalarının” ıskalamayacağı bir kitap olacaktır.


Slavoj Zizek
Hitchcock
(Ya Da Bir Filmi Yeniden Çekmenin Özel Bir Yolu Olabilir Mi?)
Çeviri: Sabri Gürses, Encore, 96 s.

Slavoj Zizek
Matrix
(Ya Da Sapkınlığın İki Yüzü)
Çeviri: Bahadır Turan, Encore, 104 s.


Hitchcock: Ya Da Bir Filmi Yeniden Çekmenin Özel Bir Yolu Olabilir Mi? ile Matrix: Ya Da Sapkınlığın İki Yüzü, Slavoj Zizek'in çarpıcı metinlerine ev sahipliği yapan Encore Yayınları tarafından son bir yıldır yayınlanan “Bilinmeyen Bilinenler” serisine Kieslowski ve David Lynch'den sonra peş peşe katılan üçüncü ve dördüncü kitaplar. Eco'nun açık yapıt tanımına yakınsayan filmler ve alımlayıcısına geniş mecralar sunan eserler ortaya koyan yönetmenler her daim Zizek'in ilgisine mazhar oluyor. Hitchcock ve Matrix de, konular, kavramlar, eserler ve daha nice şey arasında ilk bakışta görünmeyen ilişkiler kurma konusunda becerikli Zizek'e pek çok olanak sunuyorlar. Hitchcock'dan Maleviç'e, Matrix'den Lacangil baba yasasına kadar pek çok konuya çıkış noktasından uzaklaşarak varan bu iki kitaba, filmlerin altmetinlerinde ima edilenler hakkında komplo teorileri kurma hususunda maharetli Slavoj Zizek'in ülkemize gelmesine az süre kala, meraklılarının bazı fikirleri tazelemek için kesinlikle göz atması gerek.