๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 17 Mayıs 2012, 14:17:16



Konu Başlığı: Vanlı kardeşim için 10 bin tl veriyorum
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 17 Mayıs 2012, 14:17:16
VANLI KARDEŞİM İÇİN 10 BİN TL VERİYORUM HERKESİN BİLMESİNİ İSTİYORUM

Aralık 2011 75.SAYI

Geçtiğimiz günlerde meydana gelen Van depremi sadece Van’ı değil tüm Türkiye’yi salladı. Nasihati ancak musibet geldiğinde anlayan biz insanlar önemli bir sınavdan geçtik. Özellikle sosyal medyadaki bazı aşırı tipler dışında tüm ülke tek yürek olduk ve Kürt-Türk polemiğine rağmen kardeşliğin ne demek olduğunu yaşayarak, yaşatarak ve yardımlaşarak gösterdik.

Malum zor zamanlarda kenetlenmek, millet olarak övünebileceğimiz bir özelliğimizdir. Van depremi sürecinde de bunun güzel bir örneğini gösterdik tüm dünyaya. Vakıflar, dernekler, belediyeler ve daha bir çok özel ve resmi kuruluş, batıdan doğuya, kuzeyden güneye adeta Van’a yardım yağdırdı.

Yardım kampanyası düzenleyen kuruluşlar arasında televizyon kanalları da vardı. Ancak herşeyde olduğu gibi tv kanalları, yardım anlayışıyla da kafalarda soru işareti bıraktı.

ALLAH İÇİN Mİ HAYRANI OLDUĞU ÜNLÜ İÇİN Mİ?

Son zamanlarda, ünlülerin telefon başına oturup yardım topladığı televizyon kampanyaları artık hepimize tanıdık gelen kareler arasında yer alıyor. Yardımın toplanma sürecini izlemek, hayır için insanların nasıl çalıştığını görmek ve bununla motive olmak güzel bir şey. Ancak bu noktada insan sormadan edemiyor: Telefon başında neden herhangi bir santral görevlisi değil de ünlü bir isim var? Tabi ki olayı daha izlenir kılmak, daha popüler hale getirmek ve katılımı arttırmak için. Niyet iyi bile olsa bu durumun bazı insanları ciddi bir ikileme sokabileceğini belirtmek gerekiyor. Yardım için mi yoksa hayranı olduğu ünlü için mi aradığı tam belli olmayan insanımız bu iki duygunun kıskacında sarılıyor telefona belki de. Böylesi bir ruh halindeyken yardımlarımızın Allah için olduğundan söz edebilmemiz pek de mümkün görünmüyor.

YÜKLÜ MİKTARDA BAĞIŞ YAPACAKTIK DA

Telefonla bağlanıp yaptığı yardımı milyonların huzunda deklare eden iş adamlarımızın yardımseverliği de ayrı bir dert. Halkla ilişkiler sektöründe şirketlerin sosyal sorumluluk alanlarına eğilmesi ve bu alanda yaptığı faaliyetleri halka duyurması bilinen bir olaydır. Bu vesileyle reklamdan biraz farklı olarak halkın gözünde firmaya kitlelerin itibar ve sempatisini kazandırmak hedeflenir. Bu tür uygulamalar ticari firmalar için biraz anlaşılır olsa da kişiler boyutunda daha anlaşılmaz bir hal alıyor. A firmasının sahibi Ahmet Bey Vanlı kardeşi için 100 bin tl verdiğini göğsünü gere gere milyonlara açıklıyor. Ayrıca yardımdan önce de kısa bir konuşma yapmayı ihmal etmiyor ki saniyesine binlerce lira ödemek zorunda olacağı reklamı bu vesileyle bedavaya getiriyor ya da yaptığı duyarlı(!) konuşmayla izlenme oranı hayli yüksek bir 30 saniyeyi 100 bin tl’ye kapatıyor. Karlı bir alışveriş.

YARDIMIN ADI VAR KENDİ YOK


Gazeteci Cüneyt Özdemir’in bu tarz yardım kampanyalarına dair ortaya koyduğu gerçekse pes dedirten cinsten. Sayıları az da olsa bazı iş adamlarının yüklü miktarda yardım yapması ve kanal kanal gezip bu yardımı anlatması, -aslında her seferinde yeniden yapıyormuş havası vermesi- ve sıra parayı vermeye geldiğinde ortadan kaybolması... Bu açıklamalar aslında televizyondaki yardım kampanyalarının tüm tuhaflığını ortaya koymaya yetiyor.

Kampanyalarda sadece iş adamları ya da şirket sahiplerinin adları duyrulmakla kalmıyor. Sıradan halkın da isimleri es geçilmeden halka arz ediliyor. Büyük meblalar bağışlayamadıkları için telefonla yayına katılamayan “halk kısmısı”, ekranın altında önce adını sonra yaptığı yardımın miktarını göğsü kabara kabara izleyebiliyor. Manzarayı görünce insan düşünmeden edemiyor: Nerde kaldı sadaka taşları, nerde kaldı sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi?..

Başta da söylediğimiz gibi motivasyon amaçlı olarak topluca ve halka açık kurgulanan yardım kampanyaları insanların teşviki konusunda olumlu bir etkiye sahip olabilir. Cemaatle ibadet etmenin faydası gibi, insanı yardım konusunda daha coşkulu bir ruh haline sokabilir. Ancak burada kritik soru şu: Bu kampanyalar bizi daha duyarlı ve yardımsever olmaya mı yöneltiyor, yoksa ne kadar yardımsever olduğumuzu ilan etmeye mi?

Öyle görünüyor ki insan en masumane bir fiili, yardımlaşmayı bile eline yüzüne bulaştırma, içine riya sokma yeteneğine sahip. Bunun için her hareketimizde olduğu gibi yardımlaşma konusunda da Allah’ın çizdiği sınırları gözetmeliyiz. Yaptığımız yardımı bırakın başkalarına duyurmayı kendimiz bile unutmalıyız.   

Hatice METİN