๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 05 Mayıs 2012, 16:12:18



Konu Başlığı: Ümmü Hani
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 05 Mayıs 2012, 16:12:18
ALLAH RASULÜ’NÜN (S.A.V) AMCA KIZIYDI; ÜMMÜ HANİ (R.A)

Eylül 2011 72.SAYI

MÜSLÜMAN OLMASA DA…

Ümmü Hani (r.a) Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) amca kızıdır. Asıl ismi Fahite’dir. Babası Ebu Talip’tir. Hz Ali de (r.a) kardeşidir. Efendimiz (s.a.v) ile neredeyse birlikte büyümüşlerdi.
Efendimiz (s.a.v) zaman zaman Ümmü Hani’nin (r.a) evine gider orada dinlenirdi.
Ümmü Hani (r.a) ilk zamanlarda Müslüman olmamasına rağmen amcası oğlu Peygamber’e (s.a.v.) hep sahip çıkmıştır.
O GECEYE UYANMAK
Efendimiz’in (s.a.v) zor günleri. Eşi Hz. Hatice ve amcası Ebu Talip vefat etmiş. Müslümanlar hor ve hakir görülüyor, türlü işkencelere uğruyorlar. Efendimiz (s.a.v) her gün biraz daha üzgün, biraz daha durgun, biraz daha düşünceli.
Böyle günlerden birinde Harem-i Şerif’ten çıktıktan sonra amca kızı Ümmü Hani’nin (r.a) evine geldi. Misafirini kabul eden Ümmü Hani (r.a) şöyle dedi:
“Başım gözüm üzeresin lakin daha önce haber verseydin bir şeyler hazırlardım.” Efendimiz (s.a.v) şöyle dedi:
“Yiyecek, içecek bir şey istemem. Yalnız bana bir yer göster kafi.”
Peygamberimiz’e (s.a.v) yer gösteren Ümmü Hani (r.a) ortamın Hz. Peygamber için ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu. Babasının kılıcını alarak evin dışında nöbet tutmaya başladı.
Peygamberimiz (s.a.v) çok incinmişti; gözyaşları içinde secdeye kapandı, ümmeti için dualar etti. Yorgundu bir süre sonra uykuya daldı.
Allah Teala Rasulü’nün gözyaşlarını dinledi, yaşadıklarını gördü, kırgınlığını bildi. Cebrail’i gönderdi Rasulü’nü katına aldı. Arş-ı alayı gezdirdi ona.
O gece teselli ve teskin gecesidir Allah Rasulü (s.a.v) için.
O gece sekinet gecesidir.
O gece miraç gecesidir.

SAHABİ OLMAK SAHİP ÇIKMAKTIR

Miraçtan döndüğünde yaşadıklarını amca kızı Ümmü Hani’ye anlattı. Eşinin azılı bir İslam düşmanı olması yüzünden henüz Müslüman olmamış olmasına rağmen Ümmü Hani (r.a) Peygamber’i (s.a.v)  dinledi dinledi.
Bu yaşadıklarını Kureyşlilere anlatmamasını salık verdi zira bir zarara uğramasından korkuyordu. Efendimiz (s.a.v) şöyle dedi:
“Andolsun ki onu halka anlatacağım.”
Sonra evden ayrıldı. Ümmü Hani de (r.a)  yardımcısını amca oğlunun peşinden gönderdi. Paygamberimiz’in (s.a.v) ne konuştuğunu ne anlattığını ne gibi tepkilerle karşılaştığını bilmek istiyordu.
Bu bir sahip çıkıştı.
Müslüman olmadan daha Müslümanlığa sahip çıkış.
İman ettim demeden imana sahip çıkış.
Biat etmeden Peygamber’e (s.a.v) sahip çıkış.

O’NUNLA GEÇEN GÜNLER

Ümmü Hani (r.a) azılı bir din düşmanı olan eşinin yüzünden Müslüman olamamıştı. İslam ile ancak Mekke’nin fethi günü şereflendi. Kafirler safında Müslümanlara karşı hep savaşmış olan eşi fetih günü yapılacak bir şey olmadığını anlayınca uzaklara kaçarak izini kaybettirdi. Ümmü Hani de (r.a) Arafat’ın eteklerine gelerek Peygamber’e (s.a.v) biat etti.
Ömrünü artık Allah’a ve Peygamber’ine tam bir teslimiyet içinde geçiriyordu. Çokça namaz kılar, oruç tutardı. Özellikle nafile oruç tutmayı çok seviyordu. Oruçlu olduğu bir gün Efendimiz (s.a.v) ziyaretine gelerek bir kase bal ikram etti. Sonra aralarında şöyle bir konuşma geçti:

“Ey Allah’ın Rasulü, ben oruçluyum lakin sizin ikramınızı geri çevirmeyi de hiç istemiyorum.” Allah Rasulü (s.a.v) buyurdu:
“Eğer tuttuğun oruç Ramazan orucunun kazası ise onun yerine bir gün tutarsın. Şayet nafile ise kaza edersin.”
Ümmü Hani (r.a) bal şerbetini içerek Efendimiz’e (s.a.v) bağlılık ve sevgisini gösterdi.


Ümmü Hani (r.a) Efendimiz’in (s.a.v) farklı hallerine şahit olmuş ve Efendimiz’den (s.a.v) hadisler rivayet etmiştir. Anlatır:
“Mekke’nin fethi günü Rasulullah’ın yanına gitmiştim. Onu kızı Fatıma’nın tuttuğu perdenin arkasında yıkanırken buldum. Selam verdim. O yıkandıktan sonra sekiz rekat namaz kıldı. Bu namaz duha namazıydı. 


Bir gün o benim evime uğramıştı. Ben artık iyice yaşlanmış vaziyetteydim. Ona halimi arz ettim:
‘Ey Muhammed, ben artık iyice yaşlandım, güçten ve takatten düştüm. Bana oturduğum yerde yapabileceğim bir ibadet tavsiye eder misin?’ Allah Rasulü bana şu cevabı verdi:
‘Yüz defa Allah’ı tesbih et. Bu senin Hz. İsmail’in evladından yüz köle azat etmene denk bir hayır olur. Yüz defa Allah’a hamd et. Bu yüz at yükü şeyi Allah yolunda infak etmene denk olur. Yüz defa da tekbir getir. Bu tekbirler ecir ve mükafatça yüz sığır infak etmene denk bir ibadet olur. Yüz defa da kelime-i tevhid oku.’

Yine bir gün evimi teşrif etmişti. Yiyecek bir şeyimin olup olmadığını sordu. Ben de evimde kuru ekmek ve sirkeden başka bir şeyin olmadığını söyledim. Ne varsa getirmemi istedi. Getirdiğimde şöyle buyurdu:
‘Ey Ümmü Hani! Sirke ne güzel bir katıktır. Sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez.’

Efendimiz’den (s.a.v) kırk altı hadis rivayet etmiştir. Akraba olması sebebiyle de İslam’a dair pek çok güzelliği kendisinden bizzat öğrenmiştir. Efendimiz’e (s.a.v) itaatten de bir an olsun ayrılmamıştır.
O bizzat Peygamber’den dinlediği o geceyi asla unutmamıştır.
Biz de onu unutmayız.
Süleyman Çelebi mevlidinin miraç bahsinde onu zikreder.
O zikreder, biz zikrederiz.
O mısralar şunlardır:
“Tarfütül ayn içre ol Fahr-i Cihan
Ümmü Hanî evine geldi heman
Her ne vaki oldu ise sertese
Cümlesin ashabına verdi haber
Dediler ey kıble-i İslam’ı din
Kutlu olsu sana Mirac’ı güzin
Gönlümüz içinde rûşen mâhsın
Ümmetin olduğumuz devlet yeter.
Hizmetin kıldığımız izzet yeter.”

Elvida ÜNLÜ