Konu Başlığı: Süslü döşekler üzerinde allah ı zikredenler Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Ekim 2011, 11:58:25 SÜSLÜ DÖŞEKLER ÜZERİNDE ALLAH’I ZİKREDENLER Mart 2009 42.SAYI SÜSLÜ DÖŞEKLER ÜZERİNDE ALLAH’I ZİKREDENLER Büyük velilerden Mevlana Halid-i Bağdadi (k.s) Mecd-i Talid isimli eserinde dünya malıyla zengin olmuş mürşitlerin halleri hakkında şunları söyler: “Kendilerine dünya malı verilerek zengin olmuş bazı mürşit ve veli kullara bu zenginliklerinden dolayı inkar-itiraz edilmemeli. Bu şekilde davranmaktan şiddetle kaçınılmalıdır. Çünkü çok mal sahibi olmaları veli olmalarını engellemez. Nitekim Hoca Ubeydullah Hazretleri’nin çok fazla malı ve eşyası vardı. Ayrıca Aliyyu’l Kari-Hanefi’nin Hısnu’l-Hasin isimli kitabında yer alan hadis-i şerif mealen şöyledir: ‘Dünyada bir takım insanlar vardır ki, yüce Allah’ı süslü döşekler üzerinde zikrederler. Allah da onları yüce cennetlerine sokar.’ Bu hadiste dünyada mal ve makam sahibi olan kimselerin, sadat’ın yolunda bulunan zenginlerin, zenginlik saltanatları Allah’ın zikrine mani olmadıkça bu konuda sevap elde edeceklerine ve Allah’ın rahmetiyle de cennete gireceklerine işaret vardır.” SEVDİKLERİMİZİ KABİRDE GARİP BIRAKMAYALIM Yüce dinimizde, okunan Kur’an-ı Kerim’in, yapılan dua ve farklı hayırların sevaplarının ölülerimize hediye edilmesi tavsiye edilir. Onlar yapılan bu hayırlardan faydalanırlar. Hz. Peygamber (s.a.v) ölünün kabirdeki halini suda boğulmak üzere olan kimseye benzetir. “Suya düşen kimse ne bulsa kurtulmak için ona yapışır. Kabre konan kimse de böyledir. Kabirde anne babasından, herhangi bir kardeşinden dua bekler. Dirilerin yaptığı dualar, ölülere dağlar büyüklüğünde nurlar halinde sunulur.” (Beyhaki, Şuabu’l İman) NAMAZLA FERAHA ÇIKARIZ Her çeşit sıkıntı, bela veya felaketle karşılaşıldığında kulun namazla Rabbi’ne yönelmesi O’nun rahmet ve merhametine sığınmasının göstergesidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) zor bir işle karşılaşınca hemen namaz kılarmış. (Ahmed, Ebu Davud) “Fırtına çıktığında Allah Rasulü (s.a.v) hemen mescide girer ve fırtına bitinceye kadar da dışarı çıkmazdı” diyen Ebu Derda (r.a) aynı şekilde güneş veya ay tutulması olunca Efendimiz’in (s.a.v) hemen namaza başladığını haber verir. Zor durumlarda namaz kılmak diğer peygamberler için de güzel bir adettir. Yüce Mevla kullarına şöyle bir kolaylık sunar: “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin.” (Bakara suresi, 153) NAMAZ KILARKEN SÜTRE EDİNİYOR MUYUZ? Peygamber Efendimiz (s.a.v) namaz kılanın önünde geçmeyi şu sözleriyle hoş görmez: “Herhangi birinizin namaz kılmakta olan bir kardeşinizin önünden geçeceğine, yüz yıl orada durması daha hayırlıdır.” (Tirmizi) Aslında namaz kılan kişinin önünden geçmek kadar namaz kılan kişinin önüne “sütre” (evde veya açık alanda namaz kılarken öne konulan nesne) koymaması da güzel bir davranış değildir. Efendimiz’e (s.a.v) namaz kılanın sütresi sorulduğunda onu şöyle tanımlar: “Eğerin arkalığı (yaklaşık kırk beş santim) kadar bir şeydir. Onu namaz kılarken önüne koyduktan sonra namazını kılsın ve onun ilerisinden geçene aldırmasın.” (Müslim) Ayrıca sütreye yakın namaz kılınmasını ve sütre koymanın şeytanın vesvesesine engel olduğunu belirtir. (Ebu Davud, Ahmed b. Hanbel) Allah Rasulü’nün (s.a.v) sefere çıktığında namazını arazide kılarken kıble yönüne ön tarafına bir kargı diktirmesi; imamın önüne böyle bir nesnenin konulmasının cemaat için de yeterli olduğunu gösterir. Önüne koyabilecek bir şey bulamayan kimsenin uzunlamasına veya hilal şeklinde enlemesine bir çizgi çizmesinin bile sütre olarak yeterli olacağı hadiste bildirilir. (Ebu Davud, Ahmed b. Hanbel) ALLAH DOSTLARININ DUASI DÜNYA MALINDAN DEĞERLİDİR Hacca gitmek için Ebü’l Hasan el-Lü’lü gemiye biner. Yolculuk esnasında fırtınaya yakalanırlar ve gemi batar. Gemidekilerle beraber Ebü’l Hasan canlarını zor kurtarırlar. Fakat bütün eşyaları soğuk sulara gömülür. Karaya çıkınca arkadaşları suda kaybolan eşyalarının derdine düşer. Eşyaları denizden çıkarmanın çarelerini aramaya başlarlar. O ise arkadaşlarına uymaz. Hac yolculuğuna devam etmek için acele ile her şeyini bırakarak oradan ayrılmak ister. Yanında bulunanlar; “Hacda ne buldun ki büyük servetini denizde bırakıp gidiyorsun?” diye hayretle sorunca onlara daha önce başından geçen şu olayı anlatır: “Hacca ancak Allah dostları gider. Bana Allah dostlarının duası yeter... Yılın birinde hac yolunda suyumuz bitmişti. Kafilede hiç kimsede tek damla su kalmamıştı. Hep birlikte su aramaya çıktık. Kafileden birkaç mil uzaklaştım ki, bir adam gördüm. Adam kumlar üzerinde oturmuş, asasını yere saplamıştı. Asasını sapladığı yerden billur gibi bir su kaynıyordu. Devemden indim ve o sudan kana kana içtim. Kırbamı doldurdum. Dönüp yol arkadaşıma haber verdim. Onlar da gelip o sudan içtiler ve kırbalarını doldurdular. İşte böyle mübarek Allah dostları hacda toplanırlar. Bütün müminlerin bağışlanması için dua ederler. Bunların duaları Allah katında bütün dünya malından kıymetlidir. Ben onların dualarını bütün dünyaya değişmem.” (Muhyiddin-i Arabi, El-Müsamere) Efser BERİN |