Sohbet yapanlar için kalbe tesir tüyoları

Sohbet yapanlar için kalbe tesir tüyoları

Ocak 2008 28.SAYI

Feyzi ve rahmeti bol bir sohbet için hitap edilen topluluğun durumu önemlidir. Fakat ondan da önce, sohbeti yapacak kişiye büyük görevler düşer. Her açıdan fayda sağlayacak güzel bir sohbet için, hatip öncelikle halis ve doğru bir niyetle yola çıkmalıdır. Ancak yola çıktıktan sonra, araca binilerek gidilir varılacak yere. O araç da amellerdir. Aracın hızlı gitmesi ve bakımı ise, yolun rehberinin tavsiyelerine uymak mümkün olur.

İmam Azam’ın bal hikayesi meşhurdur: Fakir bir aile, çok fazla bal yiyen çocuklarını İmam Azam’a götürür. İmam hiçbir şey yapmaz, kırk gün sonra tekrar gelmelerini söyler ve o gün geldiğinde de çocuğa sadece “Bir daha bal yeme evladım” der. Çocuk derhal bal yemeyi terk eder. Bu hareketin sebebini soran aileye İmam’ın verdiği cevap vurucudur: “Benim midemde bal varken, çocuğa nasıl bal yeme derdim. Ama bal yemediğim kırk günün ardından çocuğa o telkini yapınca, itirazsız kabul etti.”

Amelsiz söz kulaktan öteye geçemez

Amelsiz söz, ne kadar ilmi doygunluğa sahip olursa olsun, kulaktan öteye geçemez. Kulağa giden de kısa bir zamanda silinir gider hafızadan. Yani ilmin hayrı bile, ancak amelle görülebilir. Abdulkadir Geylani Hazretleri’nin de ifade buyurduğu gibi, amelsiz söz dinlenmez. Denmiştir ki, bilme, amele kaynak olmamışsa, kuruması mukadderdir. Amellerini yapma gayretindeki kişi, mana alemlerinden sızanlarla önce kendisi beslenir; kitaplarda okuduğu bilgiler, gönlünde his ve mana olarak doğmaya başlar. Bu durum kelimelerin ruh kazanmasına ve adeta canlı bir hale bürünmesine sebep olur. Can bulan kelimelerin her biri de, cana can katar; gönüllere rahmet olur.

Fakat rahmet olacak sözün, önce kendisinin can bulması gerekir diri bir gönülde. Her şeyden önce anlatan yaşamalıdır anlattıklarını. Kendi gönlünü, ruhunu, bedenini o anlatılanlarla öncelikle kendi beslemeli, sözleri nurlu hale getirmelidir. “Sözün nuraniliği, kalbin nuraniliği kadardır.” Her nede de nur varsa, o, güzel, canlı ve etkili olur. Sözlerimiz etkisini Allah’a yakınlıktan alır. Konuşan Allah’a ne derece yakınsa, sözü de o derece bir yakınlıktan beslenip etki kazanır. Bu nedenle o yakınlığı elde ederek, sözü de o yakınlıktan konuşmaya gayret etmeli.

Çakıl taşlarını elmas sanmayın

Tasavvuf yolunun asıl hedefi, her anı ve her zerreyi Allah için ve Allah’la bulundurmaktır. Ama o hali kazanmak için bile asıl niyet, hakikaten Allah’a vasıl olmak, O’nun kendisinden razı ve hoşnut kalması olmalı. Nitekim yolun keşif ya da halleriyle karşılaşınca, niyette ve hedefte bir sapma olması muhtemeldir. O zaman çakıl taşları, elmas zannıyla değerli sanılabilir. Oysa doğru bir niyetle yeniden bakıldığında eldekilerin, çakıl taşları olduğu görülebilir. Bunun için dua ve niyet kontrolü şarttır. Çünkü her an nefis ve şeytanın oyunlarıyla kandırılmak mümkün. O nedenle her daim uyanık kalmalı. Ayrıca şu da belirtilmeli ki; sıkıntı anında, bir lütuf olarak, Allah dostlarının himmeti devreye girer. Eğer rehberin tavsiye ettiği ilaçlar uygulanır ve rabıtayla kalbe bekçilik yapılırsa, düşmanın hilelerinden muhafaza olunur.

Sohbetteki tesir bizden değil büyüklerimizden

Var olan güzellik ya da elde edilen başarı, Allah’ın lütfu ve büyüklerin duası bereketiyle gerçekleşir. Ancak nefis, başarı ve iyiliği kendinden bilme eğilimindedir. Ona bu fırsat verildiği takdirde, duracağı yer tahmin bile edilemez. Bir güzellik elde edip bunu kendinden bilen kulun durumu şuna benzer: Üstü başı perişan fakir bir çocuk, sadece bir ekmek alabileceği miktardaki parayla, çok lüks bir mağazaya girer ve oranın en pahalı kıyafetleriyle donanmak ister. Mağaza sahibi çok cömert ve fazlasıyla merhametlidir; çocuğun elinden o parayı alır ve onu giydirir. Şimdi çocuk istediği kadar kendi parasıyla aldığını düşünsün üzerindekileri, hakikatte cömert mağaza sahibinin lütfuna uğramıştır.

Sohbet eden sohbetteki etkinin, rahmetin, kendi “vızıldamasıyla” olduğunu sanır; oysa tasarrufat büyüklere aittir. Bu nedenle kişinin dikkat etmesi gereken nokta, verilen vazifeyi yapmaya çalışmak olmalı. Etki, tepki bir yana bırakılmalı. “Büyüklerin himmeti bizimledir” sözünü siper almadan önce de, ilmi hazırlık yapılmalı. Kaynaklar okunmalı, notlar alınmalı, bir sohbet çatısı oluşturmalıdır. Bu çatının içinin süslemesi ise sohbet esnasında olacaktır.

Sohbet ederken dikkat edilmesi gerekenler

• Kabul görmüş kaynak eserlerle beslenin.
• Her gün okumayı alışkanlık haline getirin.
• Ayrıca sohbet günü, mutlaka anlatılacak konu ile alakalı bir hazırlık yapın.
• Sohbete zamanında gidin ve belirlenen sürede bitirin.
• Sade giyinin; dikkat çekici giysi ve takılardan uzak durun.
• Soğan, sarımsak gibi kokulu şeyler yemeyin; ağız ve beden temizliğine dikkat edin.
• Kendinizden emin, rahat ve güven verici olun.
• Sohbet esnasında insanlarla göz teması kurun; onlardan biri gibi yakın konuşun.
• Sohbeti güler yüzle ve sıcak bir atmosferde, kucaklayıcı bir halde gerçekleştirin.
• Dinleyenlere karşı müşfik ve sabırlı olun, mütevazı bir şekilde hareket edin.
• Kendinizi övücü söz ve davranışlardan kaçının.

Rabia SULUK
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın