๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 24 Ekim 2011, 15:17:15



Konu Başlığı: Şifa Hatun r.a
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 24 Ekim 2011, 15:17:15
Şifa Hatun (r.a)

Kasım 2008 38.SAYI

Efendimiz’in (s.a.v) doğumuna şahit olanlardandır Şifa Hatun (r.anha).
Belki O’nu dünya gözüyle ilk gören,
O’nun gözlerine ilk bakan.
Kim bilir nasıl kamaştı gözleri?
Allah Rasulü (s.a.v) doğarken Şifa Hatun’un (r.anha) gönlüne kimbilir neler doğdu?

O gecede doğmak isterdi yıldızlar.
O geceden doğmak sonra tüm gecelere.
Rengini, ışığını o geceden alarak doğmak.
O gece olmak isterdi tüm geceler.
O gece;
Hani doğuyla batı arası tüm dünyanın ışıl ışıl olduğu,
O geceye tanık olanların önüne serildiği,
Gözlerin kamaştığı,
Yıldızların tane tane döküldüğü,
Her rüzgarın ese ese aradığı, her yağmur tanesinin toprağa inerken gözlediği…
O gecede esmek isterdi rüzgar,
o gecede inmek isterdi taneler.
Anneye müjde çok önceden gelmiştir:
“Sen karnında halkın önderi olacak insanı taşıyorsun. Doğduğunda şöyle de: ‘Allahım, onu her türlü kötülükten koruman için sana emanet ediyorum.’
Ve adını Muhammed koy!”
O gece Allah’ın Rasulü Hz. Muhammed’in (s.a.v) doğduğu gecedir.
Bilsin bilmesin tüm gönüllerin beklediği gecedir.

***

O gece yıkılan sarayların sütunu mudur?
Kuruyan Save Gölü müdür?
Sönen, bin yıldır yanan ateş midir?
Devrilen putlar mıdır?
O gece zulmün ateşi sönmüştür ki en büyük zulüm gönlü sahibinden ayrı koymaktır.
O’na uzak olmaktır.
Gönlüne zulmeden kıymaz mı insana, ota yaprağa?
Kıymaz mı zamana?
Devrilen gönlümüze yük, yükselttikçe içine hapsolduğumuz kalelerdir.
Kuruyan isyan bataklığıdır.

O gözlere bakmak

O geceye şahit olanlardandır Şifa Hatun (r.anha).
Belki O’nu dünya gözüyle ilk gören,
O’nun gözlerine ilk bakan.
Kim bilir nasıl kamaştı gözleri?
Kim bilir başka gözlere bakmak istedi mi bir daha?
Allah Rasulü (s.a.v) doğarken Şifa Hatun’un (r.anha) gönlüne neler neler doğdu?
Sen ey doğumu güzel,
Doğumun nice doğumlara gebedir.

Allah’ın nuruyla bakmak

“Müminin ferasetinden korkun” diyor Peygamber (s.a.v). “O Allah’ın nuruyla bakar.”
Nurun hidayetindir Rabbim.
Kalbimizi kendine açmandır.
Sen açtıktan sonra vesiledir gece gündüz, gökte asılı yıldızlar.
Nasıl dururlar düşmeden?
Kim tutar yıldızların ellerinden?
Görmeye çağırırsın, düşünmeye, farkına varmaya, farkında olmaya.
O geceyi unutmamıştı Şifa Hatun (r.anha).
Zira o gece gönlü açılmıştı.
Bambaşka bir gece, bambaşka bir doğum olduğunu sezmişti.
Bir şeyler olacaktı.
Bekliyordu, gözlüyordu.
Fark ediyordu.
Zira Allah’ın nuru tüm aleme doğarken onun da gönlüne doğmuştu.
Artık o nurla bakıyordu.

En kıymetlilerimiz

Zaman insanın kendini yalanladığı zamandı.
Kendi gerçeğini bilmediği…
O ise doğruydu, emindi.
Anlıyordu Şifa Hatun (r.anha).
Emin olmak o gece gördüklerinden daha parıltılı bir şeydi belki.
Bir insanın kendisine inanmasıydı önce.
Bu inanmayla herkesin ona inanması.
“Şu dağın ardından bir ordu geliyor” dese inanması, teslim olması.
En kıymetli gördüklerini ona teslim etmesi.
Gönlünü teslim etmiyordu oysa.
Onların en kıymetlileri altınları, silahlarıydı. Malları mülkleriydi.
Gönülleri olsaydı kıymetlileri onu teslim ederlerdi her şeyden önce.

***

“Size dünyanızı da ahiretinizi de teminat altına alacak bir hakikat getirmiş bulunuyorum.
Bu işi benimle birlikte yerine getirecek misiniz?”
Bu sözleri Allah Rasulü (s.a.v) akrabalarına, kendine yakın olanlara söyledi.
Ancak yalnız Allah’ın hakikate açtığı kulak duyardı.
Yakınlar duymazdı da uzaklar duyardı.
Onlar duymadı.
Lakin Şifa Hatun (r.anha) daveti duyar duymaz koştu, biat etti.
Destek olacağım dedi.
Ve ömrü boyunca da sözüne sadık kaldı.
Zira o nicedir beklemişti.

Anne olmak

O, Peygamber’in (s.a.v) ebesi, cennetle müjdelenen Abdurrahman bin Avf ‘ın (r.a) annesidir. Ondan başka üç güzel çocuğu daha vardı. Hepsini Allah ve Rasulü’nün rızasına uygun yetiştirdi.
Zamanı gelince yola çıktı, hicrete katıldı.
Zaten O'nun yoluna gönlü o gece akmıştı. Ayakları durur muydu artık?
Hem Mekke’yi hem yolu hem Medine’yi yaşadı Allah Rasulü (s.a.v) ile.
Sözüne sadık kaldı.

Vefat ettiğinde oğlu Abdurrahmen bin Avf (r.a) Hz. Peygember’e (s.a.v) gelerek sordu:

- Ey Allah’ın Rasulü, annem adına bir köle azat edebilir miyim? Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu:

- Evet, edebilirsin.

Hz. Abdurrahman (r.a) bir köle azat etti.
Annesine hediye gönderdi.
Bizler de bildik ve anladık ki ölüm bir son değil.
Anne olmak bitmiyor onunla, baba olmak, evlat olmak…

İçimizdeki Kâbe’yi kim temizler şimdi?

Allah Rasulü (s.a.v) Uhud Savaşı’ndan birkaç yıl sonra oradan geçerken hüzünlenir, mübarek gözleri yaşla dolar. Sonra buyurur:

“Artık tekrar putperest olmanıza imkan yok. Bundan zerre kadar endişe etmiyorum. Korktuğum şey sizin dünyaperest olmanızdır!”     

Sen ey doğumu güzel!
Doğumunla putlar devrildi, Kâbe temizlendi.
Küfür ateşi söndü, Allah’a meydan okuyan saltanatlar yıkıldı.
Bir daha dikilmez putlar, yanmaz o ateş.
Ya korktuğun…
O yangını kim söndürür?
İçimizdeki Kâbe’yi kim temizler şimdi?

Elvida ÜNLÜ