๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 17 Mayıs 2012, 14:08:45



Konu Başlığı: Şiddetle düşmek
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 17 Mayıs 2012, 14:08:45
ŞİDDETLE DÜŞMEK!..

Aralık 2011 75.SAYI

Siz hiç düşmediniz mi?.. Hayır… Yolda ayağının takılmasıyla düşme ya da dengeni bir merdivende kaybedip fiziki bir düşme değil kastım…

İnsanın bir çok sevgi yolu, çeşidi, nedenleri vardır. Anne, baba, kardeş, arkadaş, dost, sevgili… İnsanı sevmek en yalın haliyle “insan olduğu için sevmek”tir… İnsan olduğu için sevmek!.. Her insanın kusuru, hatası vardır. Yüz kızartıcı olmadığı sürece suç yüzünden o insana duyulan insanlık sevgisi tükenmez. Yüz kızartıcı nedenler insandan insana değişiyor ama…

Yorgun bir halde televizyon karşısında oturuyorum. Bir elimde kumanda, o kanaldan bu kanala… Haberler var.
Genelde standart sıralamayla gündemde uluslararası ve ulusal siyaset, bölgesel haberler ve son kısımlarda güncel bazı olaylar. Kanal değiştirirken bir anda bir görüntü geliyor karşıma. Yüzü gözü morluklar içinde bir kadın. İlk anda aklıma gelen sıralama şiddet, kaza, hastalık. Şiddet!.. Düşüyorum!.. Kadını kocası dövmüş. Nedeni üzerinde pek durmaya gerek yok. Gerekliliği üzerinde tartışılmaz bile. Nedeni her ne olursa olsun şiddet ya şiddeti ya kini ya da asiliği getirir. Kısacası şiddet pozitif bir şey getirmez insanlar arasında. Kimine göre kısa süreli çözüm üretse de(!)… Bu kimileri için kurulacak psikolojik, genetik birçok yorum yapılabilir. Nedenleri tartışılır, uzmanlara başvurulur vs…

Bir erkek olarak baktığımda uzman dışında yanıt verecek olsam erkeklik ispatı, aileden gelen bir alt yapı ya da haksızlığı ört bas, ceza şekli, üstünlük kurma, ego tatmini falan derdim. Ekrana o kadının görüntüsü geldiği anda “şiddet” seçeneğinin cevap olarak zihnimde ilk sırada yer alması ürküttü beni doğrusu. Refleks çabasının sonuç vermediği nokta. Ne yani olağan bir şey mi kadının o halde olması? Ya da hak etmiştir mantığının hastalıklıca “şiddet” seçeneğini ilk sıraya sokması mı?

“DÜŞMEK” KARAKTER OLARAK DÜŞMEK


Toplum yapısında kadına şiddet eskiden beri sessiz sedasız taş olarak bir köşeye koyulmuş, irdelenmesi için net bir adım atılmamış ve hatta kadını dövme bir erkeklik ispatı gibi resmedilmiş gizli ya da alenen. Birkaç yabani ot birikmiş zihnime sanki hepsi ortada. Düşme sonucu yerle yapılan ilk temas… Kendi sinir hatlarımı yokluyorum. Neye tahammül edebilirim acaba? Gözümün önünden geçiyor sahne sahne görmekten, sorgulamaktan korktuğum akılsız fiziki hareketler. Kadınlar bana göre çocuklarla eş değerdir. Hep bu noktadan baktım. Neydi tahammül sınırım? Dişlerin sıkıldığı, kasların gerginleştiği ve gözünün karardığı kör nokta… Sözlerin bittiği son nokta… Aslında kimse için başaramadığım bir şey sağ yumruğumu menzilimin hesapladığı noktaya pervasızca savurmak. Hele hele bir kadına. Mantıksız bulduğum için galiba. Ya da “Buna değer mi?” diye düşündüğüm için. Düşenlerin içinde olmayı red ettiğim için. “Düşmek” karakter olarak düşmek…

“İlk vuran kazanır” cümlesi birkaç spor dalı için kullanılabilir. Ama hakemsiz, ringsiz bir sinir harbi için kullanılamaz. Kullananlar doğru buluyor, kolayına kaçıyordur belkide. Sıradan bir kadın getiriyorum gözümün önüne. Ya da daha can yakıcı bir görüntü. Annemi… Aklımın sihriyle yüzünü, gözünü morartıp gözü yaşlı bir hale sokuyorum. Düşme sonucu oluşan “Acı!..” Kim ister ki böyle bir tabloyu? Erkeklik bu mu? Yok yok… Tükenmişlik, çaresizlik, eziklik, utanç!

Hemen bir virgül atıyorum. Noktaları rahatsız etmesin diye. Yerden kaldırıyorum karakterimi. Tüm utangaçlığımın ve gururumun aynı anda çürüyen, kanayan dizleriyle. Tüm kadınları birleştirip koyuyorum annemi saklayan hafızamın beyaz hücrelerine. Ve bir adam yerleştiriyorum… Karakteri “adamlık” üstüne!..

Cemil TÜRKOĞLU


Konu Başlığı: Ynt: Şiddetle düşmek
Gönderen: Ekvan üzerinde 17 Mayıs 2012, 15:11:51


    Hanımlarına birtek kelime kötü söz bile söylememiş bir Peygamberin ümmetinin erkekleri,kadına şiddet uygulayıp sonra da Rabbimin huzurunda baş koyup secde ederken,kabul gördüklerine inanabiliyorlar mı acaba yürekten ?