> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Diğer Yazılar > Siber Eralan ile röportaj
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Siber Eralan ile röportaj  (Okunma Sayısı 791 defa)
19 Ekim 2011, 12:05:34
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 19 Ekim 2011, 12:05:34 »



Röportaj - Sibel Eraslan

Ocak 2009 40.SAYI

“Hayâ bir hayat tarzıdır”

Örtünme ve tesettür her zamankinden çok konuşulur oldu son zamanlarda. Tesettürlülerin sayısında da gözle görülür bir artış var. Özellikle gençler arasında “moda”ya dönüştü neredeyse. Yirmi yıl öncesine göre tesettür ve örtünme biçimlerimizde çok ciddi değişimler yaşandı, yaşanıyor. “Örtünme anlamını mı kaybediyor?” diye düşünmeden edemiyoruz bazen. Ama yazar Sibel Eraslan, tesettürün anlam kaybına uğramayacağını söylüyor. Ancak “Edebi ve hicabı ıskalamış bir aksesuar, suyu çekilmiş bir çeşme gibidir. Evet suyu hatırlatır ama susuzluğu gidermez hatta susuzluğu arttırır bu yalancı görüntüsüyle…” diyerek örtünmenin görüntüden ibaret kalmaması gerektiğine, yaşayışla, hâl ve tavırlarla bir bütün olduğuna da işaret ediyor. “Değerler, sanki yaşlılara aitmiş gibi algılanıyor. Oysa hayâ ve onur en çok gençlere ve kadınlara yakışır” diyen Eraslan’la örtünün neden görüntüden ibaret hale geldiğini ve gerçek anlamda tesettürün nasıl sağlanması gerektiğini konuştuk.

Başörtüsü konusu gündemimize hep yasaklarla gelir oldu. Başörtüsü ve tesettürün esasını konuşmaz olduk. Örtünme bahsini bu kadar özümsedik mi gerçekten?


Maalesef başörtüsü yasaklarla birlikte anılıyor ülkemizde tam kırk yıldır. Örtünme, aslında öz’le alakalı bir şey. Ele geçmez, biricik cevherin kendisini setretmesi meselesi aslında yaratılışla ilintili bir tavır. Batın’dan Zahir’e geçen İsim, kendisini bu süreçte örtü ve perdelerle, eşiklerle ortaya çıkartır. Yani örtünme, yaradılışın özündeki sanat. Örtü ile bitişik iki anlam var, birinci adım perdeleniyorsunuz ve ikinci adım bu perdeyle ortaya çıkıyorsunuz. Örtü, bizi zahir kılan bir eşiktir aslında. Ve tedirgin bir kuş kanadı gibidir. Zuhur ettiğinde, açığa çıktığında, yeni bir perdeyle daha örtünür özümüz. Öz, iç içe üst üste örtülere bürünerek, ele geçmek istemez bir tavrı sergiler… Ama biz bu aşkın metafizikten hoyratça uzaklaştırılıyoruz…     

Uzun yıllardır bu mücadelenin içinde olan bir isim olarak tesettür algımız ve örtünme biçimlerimizin değişimine nasıl bakıyorsunuz?

Bu değişimleri sosyolojik analizler eşliğinde izlemek en akıllıcası olur. Yani değişen kültürel, çevresel hatta klimatif etkenler, her yörede farklı tesettür tarzlarını getirmiştir. Ama öz aynıdır. Yani çar, yemeni, eşarp ismi ne olursa olsun, örtünme, hemen her toplumda vardır. Sanırım siz moda anlayışlarımızdan bahsediyorsunuz. Evet giysilerimizden, giyim kuşam tarzımızdan mutsuzluk duymamızın eski bir huzursuzluk olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık 300 yıldır nasıl giyinsem de yenilgilere maruz şarklı görüntümden kurtulsam diyen bir geçişler diyarındayız. Bu İttihatçılar zamanında da böyleydi, cumhuriyetin kuruluş yıllarında da ve hâlâ da öyle… Bizdeki modernleşme, kılık kıyafet ve gardrop üzerinden tanımlanma kolaycılığı haritasından yürüdüğü için, çıplak kalıncaya kadar sürecek mutsuzluğumuz… Bu acı verici bir kırılmadır.   

“Tesettür giyim” firmaları bu kırılmada bir etken olabilir mi?

Onlar, bu hikâyenin en son kısmındaki acıklı dükkânlar. Tampon bölgeleri. Aşağılık kompleksimizin yol açtığı kanamalarımızı bir nebze olsun durdurabilmenin çaresini ararken saptığımız antidepresan haplarla döşeli geciktirmeleri oynuyoruz bu dükkânların camekânları önünde. Kabul edilmenin peşindeyiz. Oysa renkler veya tarzlar değil, için için süren mutsuzluğumuzu düzeltecek olanlar. Ne zaman örtümüzden utanmayacak derecede kararlı hale gelirsek belki de çarşı pazar koşturmalarımız o zaman sona erecek. Mamafih güzel görünme dürtüsünü insanî bulduğumu da söylemeliyim. Ama kadınlara moda adı altında dayatılan klasörün, giyim firmaları üzerinden sert bir rant arka planı var. Bunu görmek gerekiyor… Ticaretini yapmakta olduğumuz şey aynı zamanda bir ibadetse, burada kanamalar baş gösteriyor. Tek dert para kazanmak ve bunun döngüsünü kurmaksa, Müslümanın kapitalistten bir farkı kalmıyor.       

Bir dönem uzun pardesülerimiz için “üniforma” suçlamaları vardı. Şimdi çok fazla alternatifler söz konusu ama bu alternatif örtünme biçimlerinde zaman zaman ölçüyü kaçırabiliyoruz. Bu anlamda nasıl oldu da moda bizi bu kadar kuşatır ve etkiler oldu?


Çağımız görüntüler çağı. İmgeler ve şekillerle anlaşmalar çağı. Okumak ve konuşmak zaman alıyor. Oysa moda tabir edilen bir giysi ile veya bir marka ile, o eşyanın ardına rahatlıkla sığabiliyorsunuz. Yani içinizdeki tüm eksiklikler, taşıdığınız eşyanın markasıyla gizleniyor, erteleniyor. Markanız kadar mutlu ve baskın oluyorsunuz. Gösteri çağının tek derdi “iyi görüntü” vermek, yani imaj… İmaj adı altında birbirinin tekrarı kızlar görüyorsunuz caddelerde. Modüler bir tekrar ve tek tipçi bir dayatma çıkarıyor moda… Birine benzemek, birisi gibi olmak kariyer anlamında artık. Kimse Hz. Fatıma veya Hz. Meryem gibi olmaya özenmiyor ama sinema artisti veya manken, şarkıcı gibi idoller, ikonalar var defterlerimizde… “Kişi sevdiğiyle beraberdir” der hadis. Kimi sevdiğimiz ve kime benzemek istediğimiz önemlidir. Bu manada bilinçaltı dediğimiz karanlık koridorlarımızı aydınlatacak isimleri yitirmiş gibiyiz. Kandillerimiz sönmüş, yıldızlarımız kayık ve bu karanlık içinde yol bulmak inanın çok zor… Işık olmazsa, yol bulunmaz. Bizim parlamasında, ışımasında kendimizi yeniden keşfedeceğimiz isimlere ihtiyacımız var. Meryem, Asiye, Hatice, Fatıma gibi yıldızlarımızı yeniden keşfederek, yol haritamızı bugünde yeniden çizebilmek…

Moda ve dayatılan hayat tarzı karşısında tesettür nasıl bir anlam kaybına uğradı? Modanın örtünme algımızı alt üst etmemesi için ne yapmalıyız?

Tesettür bir anlam kaybına uğramaz. O, tariften çok yaşama şeklidir. Saygıdır. Hukuka ve insan onuruna saygı. İffettir. Hicaptır. Utanma, ar duygusudur. Şayet bu ilkelerle bir irtibatı yoksa hayatımızın zaten ne giyip giymediğimizin de bir anlamı yok… Yani giysiye içkin manada tesettür keyfiyetini verecek olan şey, güzel ahlâktır. Güzel ahlâk kuşanılmadan tesettür olmaz. 

Son yıllarda tesettürlü hanımların sayısı gözle görülür biçimde arttı. Ancak örtünmenin getirdiği sorumluluklar dikkatten kaçar oldu. Gençler acaba örtüye artık bir aksesuar olarak mı bakmaya başladı?

Biz seküler bir bölünmeyi dilde kabul etmesek de zihinde yaşıyoruz. Görüntü bizim için her şey demek. Değerler, sanki yaşlılara aitmiş gibi algılanıyor. Oysa hayâ ve onur en çok gençlere ve kadınlara yakışır. Hayâ, bir hayat tarzıdır. Yani onda hayat buluruz, hayâ diridir. Hayâ duygusunun yitikleştiği vakitte, dünyaya kul köle oluruz. Dünyaya kul köle olanın nazarında her şey aksesuara, oyuna ve hafifliğe dönüşür. Oysa biz burada, ilk insana ilk duygu olarak verilmiş, örtünme dürtüsünden yola çıkıyoruz. Halife olan insan, cennetten yeryüzüne inmeden evvel ilkin örtünmenin zaruretini hissetti. Yani, ilk duygunun izini taşıyoruz başlarımız üzerinde. Omuzlarımızda, sırtımızda Hz. Adem’den kalma bir hatırayı yaşatıyoruz. Örtü, Ahzab suresidir. Ahzab suresini, Nur suresini taşıdığını düşünse insan başının üzerinde, şüphesiz ki kendisine örtüsüne daha güçlü bir anlam verir…

Eskiden örtünme deyince “hicap” ve “edep” de anlaşılırdı. Ama şimdi örtülü olanlar bu noktada çok fazla eleştirilir oldu. Bunun sorumlusu şekle takılıp mahiyeti gözden kaçıranlar mı?

Şekil, bir tohum için kabuk mesabesindedir. Kabuksuz öz, toprağın kalbinde nasıl eriyip giderse, yine özü olmayan boş kabuk ne kadar anlamsızsa, böylesi bir ilişki var şekil ve içerik arasında. Yani tohumun toprağın kalbinden boy atıp fidana dönüşebilmesi için hem kabuğa hem de öze, yani hem şekle hem içeriğe aynı anda ihtiyacı var… Edebi ve hicabı ıskalamış bir aksesuar, suyu çekilmiş bir çeşme gibidir. Evet suyu hatırlatır ama susuzluğu gidermez hatta susuzluğu arttırır bu yalancı görüntüsüyle…

Örtülü kadınlar öteden beri hep Hz. Aişeleri, Hz. Fatımaları, Hz. Meryemleri örnek aldılar. Yeni nesiller çok farklı rol modelleri benimsiyor. Bu anlamda İslam annelerini yeniden gündeme getirmek, yeni okumalar yapmak bizler için yol açıcı olabilir mi?

Onlar bizim kandillerimizdir. Yıldızlarımızdır. Yol haritasının başkentleri gibi atlasları onların adıyla yazarız. Genç okurlara ve edebiyatçılara çağrım, örnek İslam kadınlarını çağımızın diline yeniden çağırmalarıdır. Onları çok özledik. Onların müşfik sabrı ve onurlu duruşlarını çağımızda yeniden kuşanabilmek gerek! Onlar masalsı birer solgun hatıra değil, hayatın nabzını tutan gerçek kalp atışlarımızdır… Cesaret ve sabırla, onları tekraren ve tekraren okumalı, düşünmeli ve hayatımızı kurarken birer başlangıç nefesi olarak görmeliyiz.

Hilal ARSLAN

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Siber Eralan ile röportaj
« Posted on: 27 Nisan 2024, 07:42:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Siber Eralan ile röportaj rüya tabiri,Siber Eralan ile röportaj mekke canlı, Siber Eralan ile röportaj kabe canlı yayın, Siber Eralan ile röportaj Üç boyutlu kuran oku Siber Eralan ile röportaj kuran ı kerim, Siber Eralan ile röportaj peygamber kıssaları,Siber Eralan ile röportaj ilitam ders soruları, Siber Eralan ile röportajönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes