Ramazan’daki rahmani hediyeler

Ramazan’daki rahmani hediyeler

Eylül 2007 24.SAYI

Uzun zaman var ki dünyamıza karanlıklar inmekte. Her yerde karmaşa, gözyaşı ve hüzün hakim. Gönüllerimiz yüce Sevgili’den gelecek hoş bir selama, kelama, rahmete ve sevgiye hasret… Tıpkı susuz toprakların yağmura hasreti gibi! Şükür, müminlere o selam geldi; rahmet her yanı sardı, sevgi pınarı önümüzde akıtıldı. Müjde! Rahmet mevsimi, umut anı, yenilenmenin, umutları tazelemenin, yeniden dirilişin zamanı geldi! Onunla melekut aleminin perdesi açıldı. Melekler aramıza indi. Ruhaniler bize bakıyor. Semaya kalkan eller rahmetle dolacak. Müjde! Selam ve saadet ayı Ramazan geldi! Ey mübarek Ramazan, hoşluğu unutan dünyamıza hoş geldin!

Ramazan, rahmet Peygamberi’nin ümmetine sunulmuş özel bir rahmet hediyesidir. O, içinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi bulunduran selam ve saadet ayıdır. Ramazan rahmet, mağfiret ve cehennemden azat olma ayıdır. Bu rahmet sofrası bütün alemin önüne açılmıştır. Hiç kimseden kıskanılmamıştır. Ondan, inatla isyana devam eden gafiller hariç, her mümine muhakkak bir pay vardır. Bu pay, imanla Ramazan’a hürmet eden, elinden geldiği kadar oruç, ibadet ve edeple onun hakkını verip boynunu büken bütün müminlerin bayramla birlikte günahlarının affedilmesidir.

Bu ayın nefsimize, ailemize ve cemiyetimize kazandırdığı pek çok manevi hediye ve güzel ahlak var. Ramazan yüce Rahman’ın mümin kullarına selam ettiği bir aydır. Bu selam bize yüce Kur’an’la ulaştırılmıştır. Bir mümin olarak buna sevinelim ve “Selamın baş üstüne ya Rahman!” diyelim. Ramazan manevi temizlik ayıdır. Müminin içinde yıkanacağı bir nur denizidir. Onda günahlar temizlenir. Yeter ki kul iman ve ihlasla Rabbi’ne dönüp boynunu bükerek bu denize girsin. Bu alemde bir kere olsun gönülden “Rabbim beni affet!” diyen hiçbir kul mahrum bırakılmaz.

Oruçla helal gıdalardan sakındığımız gibi, haram işlerden de kaçınalım

Oruç terbiye içindir. Terbiyenin hedefi ise takvadır. Takva, yüce Allah’a dost olmaktır. Oruç bu saadet için bir basamaktır, güzel bir sebeptir. Oruç aç kalmak değildir. Helal gıdalardan sakındığımız gibi, haram işlerden de kaçınmaktır. Oruç dili yalandan, gözü haramdan, kalbi fesattan uzak tuttuğu zaman, tadı ve manevi kokuları alınır. Böyle bir oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Bu kimseye iki müjde vardır; biri af, diğeri cennet.

“Bugün oruçluyum!”

Nefsimize güzel alışkanlıklar kazandıran oruç, sabırdan ibarettir. Sabır ise her güzelliğin kaynağıdır. Yemeğe karşı sabrettiğimiz gibi, nefsimiz harekete geçtiği zaman sabretmek de oruçlu olanın en önemli görevidir. Geçimsiz ve ufak şeylere kızan bir kocanın, oruçlu iken, hanımının bir kusurunu görünce hemen kızmak yerine, “Bugün oruçluyum!” diyerek affetmesi ve o anı sükunetle geçirmesi, orucun bereketidir. Yine dışarıda kendisine sataşan biri olduğunda “Kardeşim, bu gün oruçluyum, kötü söz edemem, seninle tartışamam!” demesi de orucun edebidir. Erkek ve kadınların, oruçlu iken edep dışı hal ve hareketlerden sakınması, “Bugün oruçluyum” diyerek boş sözlerden, haram işlerden, insanları incitecek davranışlardan sakınması, melekleri hayran bırakacak ve yüce Mevla’yı hoşnut edecek bir tutumdur. Bu güzellik orucun hediyesidir.

Sahurda teheccüt namazı kılmayı ihmal etmeyelim

Oruç gecemize ayrı bir tat katar. Sahur berekettir; mümin sahurda madden ve manen beslenir. Gecenin en bereketli anı olan sahur, aşıkların teheccüt namazıyla dua ve ağlama zamanıdır. Biz de “Nasıl olsa senede bir ay midemiz için gece kalkıyoruz; bu kalkışı bir fırsat bilip kalbimizi de doyurmaya çalışalım” diyerek en az iki rekat teheccüt namazı kılalım ve böylece aşıklara benzemiş olalım. Gecenin son üçte birinde, yani duaların kabul edildiği vakitte, din ve dünyamızla ilgili hayırlı dualar edelim. Seher vaktinde istiğfar edenlerden olmak ne güzeldir!
Oruç kalbi inceltir, gönlü açar. Gönül açılınca el de açılır, insan cömert olur. Hali vakti yerinde olanlar bu ayda yeme değil, yedirme derdinde olmalıdır. Zenginler bütün sene boyunca kurdukları mükellef sofraları, Ramazan’da sadece kendileri gibi zenginlere değil, fakir komşu ve din kardeşleri için kurmalıdır.

Her mümin, evinde özellikle fakirlere yemek yedirmenin güzelliğini tatmalı, çocuklarını da buna alıştırmalıdır. Başkasına iftar ettirme sevabı için en sade bir yiyecek de kafidir. Yeter ki gönül Allah için ikram etmeye niyet etsin. Evi müsait olmayanlar, yiyeceği fakirin evine de gönderebilir. En güzel hayır, fakiri incitmeden, gizlice yapılandır. Bütün bunlar Ramazan ayının bereketidir. Hepsi rahmet esintisindir. Hadiste belirtildiği gibi, “İnsanlar Ramazan’ın kıymetini bilselerdi bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi.”

Sadece Ramazan’da mı İbadet!

Ramazan, müminleri güzel işlere hazırlamak için bir fırsattır. Bu ayın bereketiyle elde edilen güzel halleri devam ettirmemiz isteniyor. Ramazan’da bir hatim yapıp bayramdan sonra eline hiç Kur’an-ı Kerim’i almamak yanlıştır. Senelerce mukabeleye gidip de sadece dinlemek veya üzerinden takip etmekle yetinen ve hiç Kur’an okumasını öğrenmeden kalanlar da mevcuttur. Bu da büyük bir hatadır. Bizler farz ibadetler gibi farz olan ilimleri öğrenmekle de yükümlüyüz. Yine bu ayda alıştığımız hayır ve nafile ibadetlere az da olsa devam etmeye azmetmeliyiz.

Mualla b. Fadl diyor ki: “Ashab-ı Kiram altı ay boyunca, yüce Allah’a, kendilerini Ramazan’a ulaştırması için dua eder, diğer altı ayda da oruçlarının kabulü için yalvarıp dururlardı.”

Dilaver SELVİ
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın