> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Diğer Yazılar > Portre
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Portre  (Okunma Sayısı 689 defa)
17 Ekim 2011, 16:12:52
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 17 Ekim 2011, 16:12:52 »



Portre

Şubat 2009 41.SAYI

“Köyüne vardığımızda o mübarek zat, akşam namazını kılmış, cemaate dönmüş, nazar ediyordu ziyaretçilerine. Aklımca mübareği imtihan etmek istedim. Bakalım ne düşündüğümü bilebilecek, kalbimden geçirdiğimi hissedebilecek mi diye.”

Müslüm Sarıkaya şöhreti dört bir yana yayılmış bir kimse değil; içimizden, bizden biri. Ancak hayat hikayesi, modern zamanlarda İslam’la buluşmalara emsal teşkil ettiği için kayda alınmayı hak ediyor. Onun yaşadığı cinsten deneyimler yaşamış çok insan var aslında yanımızda-yöremizde, safımızda-aramızda. Yaygın olduğu için kanıksamaya başladık belki ama; o ve onun gibi binlerce insanın yaşam öyküsü; hidayetin gerçekten Allah’tan olduğunun delili, Müslüman olma ve öyle kalmanın ilahi bir mevhibe ve ikram olduğunun kanıtı gibi. Dünya hayatında gafletle ömür sürüp kötü akıbete doğru sürüklenirken “görünmez el”in insanı alıp sağlam ve sakin bir limana bırakmasının serencamı bu hayatlar.

Müslüm Bey sorunlu, gürültülü, dini hayat ve ibadetlerden uzak bir ortamda büyür. Mezhep mülahazası dolayısıyla Kur’an ve sünnetten ayrı düşen bir yaşam biçimidir içinde yetiştiği. Anne ve ablası dışında dine yakın ya da eğilimli kimseyi de bulamaz çevresinde. Maddi olarak rahat yaşaması ve her isteğinin karşılanmasına rağmen, çok önemli bir şeyin eksikliğini ve o eksikliğin sebep olduğu ruh sıkıntısını her zaman içinde taşıyarak geçirir o yılları.

İLKİN ORUÇ ÇEKER DİKKATİNİ

Öğrencilik döneminde Müslümanca yaşayan okul arkadaşlarının tuttukları oruç çeker ilk olarak dikkatini. Sahip oldukları manevi huzura imrenir. Aile ve çevresinin Müslüman olmasına rağmen neden İslam’ın emir ve yasaklarına uymadığını sorgular kendince ve babasına konuyu açma ihtiyacı duyar. Olumlu bir tepkiyle karşılaşınca da çocukluk heves ve heyecanıyla Ramazan ayında oruç tutar birkaç gün. İslami bir duyarlılık taşımamalarına rağmen aile fertlerinin takdiriyle karşılaşır, hatta kendisine özel iftar sofraları hazırlanır. Bir arkadaş tavsiyesiyle işi daha da ileri götürüp(!) cuma namazlarına da gitmeye başlayınca aile ve akrabaları tarafından uyarılır ve azarlanır. Dini konularda sınırları zorlamaması, derinlere dalmaması tembih edilir…
Meslek öğrensin diye o dönemde bir esnafın yanına yerleştirilir Müslüm. Ustası biraz sertçe biridir. Usta, genç Müslüm’ün günlük ibadetleri yerine getirmediğini gördüğünden olacak bir gün kendisine “Sen Müslüman mısın?” diye sorar. Elhamdulillah’ı unutup evet demekle yetinen Müslüm’ün suratında bu yüzden sert bir tokat şaklar. İçten içe ustasının bu hareketine karşı öfke duyar ve “Asla senin gibilerin dinini yaşamayacağım” der kendi kendine. Aile ve akrabalarının sürekli telkinleri ve toplumda karşılaştığı bu ve benzeri yaklaşımlar, kendisini yavaş yavaş dini inanç ve coşkudan uzaklaştırır.

MÜSLÜM BEY KENDİNDEN, DİNDEN VE MERKEZDEN UZAKLAŞMAKTADIR

Zaman içerisinde işsizlik ve maddi sıkıntıların etkisiyle olacak, mahallede gençlerin uğrak yeri olan bir derneğe gitmeye başlar ve oraya üye olur. Bu, gençleri toplumsal eylemlere yönelten,1 Mayıs vb zamanlarda kitlesel hareketler düzenleyen bir mahaldir. Müslüm Bey de bu yapı içerisinde uzun süre bulunur ve tehlikeli savrulma ve yalpalamalar yaşar. O dönemde bir ara ayrılıkçı terör örgütüne destek verip onlara katılmayı bile düşünür. Bu çevre, dini hayat ve pratiklere düşman, akıl ve ilimden uzak, sadece başıboş duygu ve tutkuların egemen olduğu bir durum içerisindedir. Hayatta ilerledikçe Müslüm kendinden, dinden ve merkezden uzaklaşmaktadır, ancak vicdanının sesi her zaman kendisine eşlik etmekte ve yaşam biçiminin yanlışlığını hissettirmektedir.
Kendi ifadesiyle zulüm ve küfrün kollarında savrulma süreci, 13 yaşından 19 yaşına kadar sürmüştür Müslüm Bey’in. Arkadaşlarıyla denize gittiği bir gün, hayatını bütünüyle değiştirecek bir olay yaşar. O olayı şöyle anlatıyor:

“BENİ KIYIYA ÇIKAR SANA İMAN EDİP TÖVBE EDECEĞİM”

“Yüzerken ayağıma kramp girdi. Su üstünde kalamıyordum. Bedenimin suyun dibine doğru çekildiğini hissediyordum. Canımı kurtarmaktan başka her şey, önemini ve anlamını yitirmişti. Gücümün tükenmeye başladığını anladım. Tam o anda can havliyle, ‘Beni kıyıya çıkar, sana iman edip tövbe edeceğim’ diye Yaradan’a yalvarıp, söz verdim. Bir anda Allah (c.c.) dualarımı kabul etmişti sanki. Bacağım düzeldi. Boğulmaktan kurtuldum. Sanki az önce canını kurtarmak için çabalayan ben değildim. Boğulmakla kurtulmak arasında bir ömür vardı. Fakat kıyıya çıkınca verdiğim söz için ‘Boş ver’ dedim kendi kendime, ‘Boş ver gitsin!’ Nasılsa artık kurtulmuştum. Sığındığım Rabbim’e yine sırtımı dönmüştüm. Kaldığım yerden devam edebilirdim hayatıma.”

Ertesi gün, evde televizyonu açar Müslüm Bey. Ailece hiç de izlemedikleri bir kanal çıkar karşısına ve şaşırır, kendi kendine “Kim izliyor bizim evde bu kanalı?” derken gözü ekrana takılır ve görüp duyduğuna inanamaz. Televizyon ekranında o anda yazılı olarak şu ayetin meali durmakta ve seslendirilmektedir: “…Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O’na gizli gizli yalvararak ‘Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız’ diye dua edersiniz... Ondan ve bütün sıkıntılardan sizi Allah kurtarır. Sonra siz yine O’na ortak koşarsınız.” (En’am, 63-64)

Denizde verdiği sözü kendisine hatırlatan Allah’ın bu kelamını duyunca müthiş derecede ürperen ve korkan Müslüm Bey, “Bu bir tesadüf olamazdı. Bu bana apaçık bir uyarıydı” diyor. Bu olayla birlikte, hayatı hakkında düşünmeye başlar ve arayışlara yönelir. İçinde bulunulan zaman da rahmet ve bereket ayı olan Ramazan’dır. Ertesi gün sırf Allah rızası için oruç tutmaya karar verir. O gün içine “Madem oruçlusun hadi bir de namaz kıl” düşüncesi doğar ve hemen bildiği kadarıyla bir namaz abdesti alır. Çocukluk döneminde kıldığı birkaç cuma namazından başka namaz kılmadığı için tam olarak namazı nasıl kılacağını da bilmez bir halde eda eder ibadetlerini. O geceyi Müslüm Bey şöyle tarif ediyor: “Yatağa uzandım, bir hafiflik vardı üzerimde, ağzımın tadı bile değişmişti, en huzurlu uykuyu uyudum. O gece Müslüman olmaya karar verdim ve iman ettim. İşyerinde namaz kılan bir arkadaştan Allah’ı, Peygamberimiz’i ve İslam’ı öğrendim. Ondan ayrıca tam anlamıyla namaz şerait ve erkanını öğrenip düzenli olarak 5 vakit namaz kılmaya başladım.”

ANNESİYLE BİRLİKTE GİZLİ GİZLİ KILAR NAMAZI

O dönemde çevresinden aldığı tepkileri, bir Hıristiyan’ın İslam’a döndüğünde yaşadıklarına benzetiyor Müslüm Bey. Annesinin de İslam’ı seçtiğini söylüyor. İlk başta annesiyle birlikte gizli gizli kılarlar namazlarını, kimseye açılamazlar. Daha sonra yavaş yavaş etraf öğrenmeye başlar yeni durumu. Ağabey ve akrabaları şaşkınlık içinde karşılar bunu. Arkadaşlarından kimisi duymuştur fakat çoğunun haberi yoktur. Sonra canına tak eder gizli saklı ibadet etmek ve “Artık yeter, isteyen istediğini söylesin. Kabre girince onlar mı kurtaracak beni” der kendi kendine. Karşı çıkanlara da “Eski halim daha mı iyiydi? Eskinden olduğu gibi kırayım, dökeyim, dağıtayım mı? Her gün bir vukuatla gelmem iyi miydi?” diye cevap verir.

“ACABA YAŞAYAN BİR EVLİYA VAR MIDIR?”

Bir süre sonra da askere gider Müslüm bey. Sivil hayatta “Acaba yaşayan bir evliya var mıdır? Ah olsa da bir dua alsam” diye iç geçirir. Huzursuz günler geçirir bu dönemde. Namazlara karşı da biraz gevşemeye başlamıştır yine. Onun dini meselelere karşı açlığını gören bir asker arkadaşı, bir gece yan yana nöbet tutarken Müslüm Bey’e tövbeyi ve Allah dostlarını anlatır. Günümüzde, Efendimiz’in (s.a.v) soyundan gelen bir evliyanın yaşadığını söyler. Müslüm Bey’in içinde dayanılmaz bir iştiyak doğmuştur. Bir an önce sözü edilen zatı görmek için sabırsızlanır. Ve bir süre sonra da arkadaşıyla beraber yola koyulurlar. “Daha yoldayken değişik haller oldu bana” diyor Müslüm Bey ve devam ediyor sözlerine: “Köyüne vardığımızda o mübarek zat, akşam namazını kılmış, cemaate dönmüş, nazar ediyordu ziyaretçilerine. Aklımca mübareği imtihan etmek istedim. Bakalım ne düşündüğümü bilebilecek, kalbimden geçirdiğimi hissedebilecek mi diye. İçimden, ‘Kurban, Seyda siz misiniz? Ben geldim’ dedim. O anda mübarek, kapıya doğru benim bulunduğum tarafa baktı ve başını salladı. Neye uğradığımı şaşırmıştım…”


    YAPMAK İSTEYİP DE YAPAMADIKLARIM TASAVVUFLA GİRMİŞTİ HAYATIMA

    Müslüm Bey intisab ettiği yeni hayat tarzını şöyle yorumluyor şimdi: “Her şey yeni başlamıştı sanki benim için. Abdest, namaz, oruç gibi bireysel ibadetlerin yanı sıra, hizmet gibi sosyal yönü olan bir yaşantım da oluştu. Açıkçası yapmak isteyip de yapamadıklarım, tasavvufla girmişti hayatıma, her şey kolaylaşmıştı. Bir türlü kendimi kurtaramadığım günahlardan bir anda kurtulmuştum. Bilmediğim konular sohbetlerde, dergilerde çıkıyordu karşıma. Ahlaki olarak da gözle görülür farklıklar oldu kişiliğimde. Mürşidimin verdiği vazifeleri yerine getirince ahlakım güzelleşti. Paylaşmayı, cömertliği, tevazuu öğrendim bu kapıda. ‘Yol, bilenle gidilirmiş’ bunu öğrendim. Darda olan, eza cefa gören müminler için dua etmeyi nasip etti Allah’ım. Eski çevremde yaşayan herkes bu kadar şanslı olamıyor. Hele bir de aileniz dindarsa, tasavvuf ehliyse; bu nimetlerin kıymetini bilin ve hakkını verin derim. Maalesef insanlar İslam’ı, Müslümanlara yani bize bakıp değerlendiriyor. Ben senelerce zulüm çukurunda İslam’dan bihaber yaşadım. Tövbe edecek kadar ömrüm olmayabilirdi. Çok şükür Rabbim’e, nasip etti dönüş yaptım.”

Özlem ŞAHİN EKİNCİ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Portre
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:08:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Portre rüya tabiri,Portre mekke canlı, Portre kabe canlı yayın, Portre Üç boyutlu kuran oku Portre kuran ı kerim, Portre peygamber kıssaları,Portre ilitam ders soruları, Portre önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes