๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 23 Nisan 2012, 19:03:15



Konu Başlığı: Özlenen çocuk gelmiyorsa
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 23 Nisan 2012, 19:03:15
[size=140pt]Özlenen çocuk gelmiyorsa… [/size]

Ağustos 2007 23.SAYI

Yuva kurma telaşını atlatıp evliliğe alışmadan yeni evlilere “Çocuk ne zaman?” diye sormaya başlar eş dost. Bazen utana sıkıla, bazen kaçamak cevaplarla geçiştirilir sorular. Mutlu bir aile fotoğrafını tamamlayan en güzel görüntü hiç şüphesiz neşe içinde cıvıldayan çocuklardır. Kim istemez bir evladın sıcaklığını yanı başında duymayı, el bebek, gül bebek büyütüp güzel günlerini görmeyi...

Tıp dünyasındaki yenilikler tedavi edilebilir problemleri ortadan kaldırarak pek çok ailenin evlat hasretini dindiriyor. Ancak tedavi edilemeyen kimi durumlar var ki o noktada tevekkül ve sabır merhemiyle yaraları iyi etmek, en azından acıları hafifletmek gerekiyor. Özlenen Çocuk Derneği işte bu amaçla kurulmuş. Evlat hasreti çekenler ile yardıma muhtaç çocukların bir araya getirildiği derneğin kurucusu Ayşe Pehlivan’a bu oluşumun neden ve nasıl meydana geldiğini soruyoruz. “Özlenen Çocuk Derneği’ anne olmak hedefiyle büyümüş, anne olmayı meslek kabul etmiş bir insanın yaşadıklarıyla şekillendi” diyor ve sözünü ettiği hanım için anneliğin bir tutku haline gelmiş olduğunu anlatıyor. Öyle ki daha çocukluğunda “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna “Anne olacağım” diye cevap veriyormuş. Hastalık derecesinde bir sevdaya dönüşmüş onda annelik hayali. Ve hayatını bu ideale göre şekillendirmiş. Bir gün anne olmak için evlenmiş. Çocuğunun adı bile yıllar öncesinden belliymiş: Mihrimah… Hikayenin devamını şöyle anlatıyor Ayşe Pehlivan: “Şimdi zamanı diye düşünüp, hamilelik planı yaptığı dönemde, küçük bir sızı için doktora gidiyor. Küçük sızının büyük sonuçlarını o dönemde bilmiyor, tahlillerin açıklaması yeni pencereler açıyor, yeni yolculuklara neden oluyor. Mihrimah’ın annesi (anne adayı) kanser olduğunu öğreniyor.” 

Mihrimah’ın annesi hayallerinde var ettiği kızının dünyaya gelemeyeceğini öğrendiği dönemde çıkış yolunu, sevgisini bütün çocuklara yöneltmekte bulur. Çocuk Esirgeme Kurumlarında kalan çocuklarla buluşur, onlarla bayramdan önce bayram şenlikleri yapar. Bu çalışmaları ve mektupları ulusal bir radyo programında periyodik olarak okunur ve bu davalaşan sevdayı destekleyenlerle birlikte 1999 yılında “Özlenen Çocuk Derneği” kurulur.

Birilerinin merakına cevap vermek için yaşamıyoruz

Dernek bir yandan çocuksuz ailelerin içinde bulundukları durumun getirdiği, özellikle sosyal baskıdan kaynaklanan sıkıntıları bertaraf etmeyi amaçlarken bir yandan da kimsesiz çocuklara sahip çıkıyor. Yardıma muhtaç çocukların da değerli ve özel olduklarını, hem o çocuklara hem de topluma ifade etmeye çalışıyor. Korunmaya muhtaç çocukların kendilerini zararlı alışkanlıklardan uzak tutacak düşünme ve doğru karar verme yetkinliğine ulaşmaları için destekte bulunan Özlenen Çocuk Derneği, çocuklarla ilgili birçok etkinliğe imza atıyor. “Kumbara Şenliği”, “Okumayan Çocuk Kalmasın”, “Söz Küçüğün” bu çalışmalardan sadece birkaçı.

Dernek Başkanı Ayşe Pehlivan’a göre evlat hasreti karşısında sabır göstermenin yolu sağlam bir tevekkül anlayışından geçiyor. Pehlivan, “Bir mümin öncelikle sorumluluklarına sahip çıkmalı, Hak’tan geldiğine iman ettiği konularla ilgili sabır ile bezenmelidir” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Her şeyin sahibinin bizim için takdir ettiğine rıza göstermek, zorlukları aşmak için de yine O’ndan yardım istemek gerekir. En güçlü olandan istemek, dileğinin gerekli yere ulaştığından emin olarak yardım talep etmek, en büyük dayanak ve tesellidir.”

Çocuksuz ailelerin içinde bulunduğu durumu zorlaştıran en önemli şeyin hayata bakış noktasındaki eksiklik olduğuna dikkat çeken Pehlivan, kendimizi gerçekleştirme noktasında yeter derecede özgür hissetmediğimizi söylüyor. “Hayatımız adeta birilerinin merak ve sorularına cevap verme yönünde devam eder. Sahip olduğumuz ve olmak istediğimiz birçok şey, çevremizdeki insanların bize sorduğu veya bizden talep ettiği şeylerdir” diyerek toplumsal baskının hayatımızı nasıl şekillendirdiğinin altını çiziyor.

“Hayatımızı şekillendirirken, sorumluluklarımızdan biri olan çocukla ilgili netleşemeyen en önemli konulardan biri de, ebeveynlerin her şeyi çocuklar için yaptıklarını iddia etmeleridir. Evlenmeleri, ayrılmaları, tatile gitmeleri veya gidememeleri, alış veriş yapmaları veya yapamamaları vb… Durum böyle olunca, çocuksuz ailelere yapılacak herhangi bir şey kalmamaktadır” diyen Pehlivan, bu yüzden çocuk sahibi olamayan insanların durumu adeta saplantıya dönüştürdüğüne işaret ediyor. “Neler yapılabilir?” sorusuna da anlamlı bir cümleyle karşılık veriyor. “Öncelikle sahip olmakla sahip çıkmak arasındaki ince çizgiden hareket edilerek, tüm çocuklara sahip çıkılabilir… Sunulacak sevgidir. Sevgi sundukça, görevlerini yerine getirdikçe üretilen değer her geçen gün onu teselli eder ve huzuru yakalamasına zemin hazırlar.”

Gülcan TEZCAN