> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Diğer Yazılar > Ümmü Süleym r.a
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ümmü Süleym r.a  (Okunma Sayısı 860 defa)
13 Kasım 2011, 12:56:13
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 13 Kasım 2011, 12:56:13 »



Ümmü Süleym (r.a)

Haziran 2008 33.SAYI

Ümmü Süleym minik yavrusunun kollarında can verişine şahit olur. Bir anne için en zor imtihanlardan biridir şüphesiz bu. Ancak o, evladını Allah’ın bir emaneti olarak kabul ettiğinden bırakın isyan etmeyi, metanetiyle eşinin yüreğine de serinlik verir.

Ümmü Süleym (r.anha) masivayı elinin tersi ile itmiş güzide sahabi hanımlardan biridir. Asıl ismi Rümeysa, künyesi Ümmü Süleym’dir. Kıbrıs’ta şehit düşen meşhur sahabi Ümmü Haram’ın (Hala Sultan) kız kardeşidir ve Medine’deki Hazrec kabilesinin Neccaroğulları koluna mensuptur. İslam’ın güneşi Medine’yi aydınlatmaya başladığı ilk zamanlarda iman nimetinden nasiplenip Müslüman olmuştur. Fakat eşi Malik İslam’ı kabul etmemiş, üstelik Müslümanlara karşı küfür safında İslam düşmanlığı yapmıştır. Bu yüzden Ümmü Süleym Müslüman oluşunu eşinden gizleyerek kendisine müdahalede bulunmasını engellemeye çalışmıştır.

Tüm bu şartlar altında oğlu Enes’i Müslüman olarak yetiştirmeye gayret gösteren Ümmü Süleym, Enes’e kelime-i şahadeti öğretirken bir gün ansızın Malik eve gelir ve onun dinini değiştirdiğini anlar. Gördükleri karşısında sinirlerine hakim olamayarak “Ne o, sen de mi dinini değiştirdin?” diye çıkışır. Ümmü Süleym’in cevabı “Hayır, sadece Muhammed’in peygamber olduğuna iman ettim” olur.

Yıllarca sessiz biri olarak tanıdığı eşinden böylesine cesur ve vakarlı bir cevap alınca hayli sinirlenen Malik “Oğlumun ahlakını ve inancını bozma” diye tehdit eder. Bu sözleri duyan Ümmü Süleym’in içini büyük bir hüzün kaplar. O ki; ebedi ateşten koruma sevdası ile oğluna kelime-i şahadeti öğretmeye çalışan bir anadır. Ancak eşi sarf ettiği cümlelerle kabindeki mührü söze dökmüştür ve Ümmü Süleym eşinin İslam’a olan nefretinin azalmayacağını anlar. İşte bu düşüncelerle, yumuşak bir şekilde; “Ben onun inancını bozmuyorum, bilakis düzeltmeye çalışıyorum” diyerek eşini yanıtlar. Fakat bu cevap da Malik’in öfkesini artırmaktan başka bir işe yaramaz. Malik öfkesini yenemeyerek evi terk eder ve yolda bir düşmanı tarafından öldürülür. Böylece Ümmü Süleym dul, Enes ise küçük yaşta yetim kalır.

Ümmü Süleym eşinin ölümü ile birlikte yükünün iki kat arttığını hisseder. Çünkü o artık, yalnız başına bir çocuk yetiştirmek zorundadır. Tek varlığı olan oğlu Enes’in üvey baba baskısı altında yetişmesini istemediği için o büyüyene kadar tekrar evlenmeme kararı alır. Bir müminde olması gereken edep, tevazu ve güzel ahlakı nakış nakış işler oğluna. Bu sırada tüm evlenme tekliflerini, karşısındaki kim olursa olsun, düşünmeden reddeder. Ta ki Talha’nın teklifine kadar…

Ancak bir şartla evlenirim…

Ebu Talha kavmi tarafından sevilen, sözü tutulan ve zengin biridir. Fakat Ümmü Süleym’e evlenme teklif ettiği dönemde henüz iman nurundan nasibini almamıştır. İşte bu sebeple diğer tüm müspet özelliklerine rağmen hiç düşünmeden onu reddeder Ümmü Süleym. Müslüman olmayan biri ile evlenmesinin mümkün olmadığını belirtir. Fakat Talha teklifinden vazgeçmeyip ısrarcı olur. Bunun üzerine Ümmü Süleym Talha’ya; “Sana faydası ve zararı olmayan bir taşa tapmayı nasıl uygun görüyorsun? Bir marangozun getirip senin için yonttuğu bir ağaç parçasının sana ne bir faydası dokunur, ne de bir zararı…” şeklinde bir konuşma yapar. Ümmü Süleym’in dudaklarından dökülen bu sözler Talha’nın kalbine düşer ve her bir kelimesi kalbindeki putları kırmaya başlar.

“Ey Ebu Talha! Ben sadece Müslüman olmanı istiyorum. Sen ilah diye taptığın putu ateşe tutacak olsan, onun yanıp kül olacağını bilmez misin? Sen böyle bir şeyin karşısında eğilmekten utanmıyor musun? Eğer Allah’tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed’in Rasulullah olduğuna şahadet edersen, ben bunu mehir olarak kabul edeceğim. Senden ayrıca mehir istemeyeceğim” sözleri ise bu dinin mal, mevki ve şöhretten çok daha üstün olduğunu anlatmaya yeter. Bu konuşma ile sarsılan Talha orada Ümmü Süleym’in şartını kabul ederek Müslüman olur. Ümmü Süley’in sözleri ile hidayet halkasına dahil olan Ebu Talha (r.a) iki düğün sevincini bir arada yaşar. Önce gönlünü İslam ile şereflendirmenin, ardından da Ümmü Süleym ile nikahlanmanın sevinciyle iki saadete birden mazhar olur.

Oğlunu Peygamber’in hizmetine verdi

Bu mübarek çiftin evliliklerinden kısa bir süre sonra Allah Rasulü (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicret eder ve Ebu Eyyüb el-Ensari’nin evinde ikamet etmeye başlar. Efendimiz’in gelişi ile büyük bir sevinç yaşayan ashabı; heyecanla onu görmeye gitmekte ve kendisine bir takım hediyeler götürmektedir. Ümmü Süleym de Rasulullah’a bir şeyler sunmak ister fakat elinde kayda değer hiçbir şey yoktur. Sonunda biricik oğlunu Allah’a ve Rasulü’ne hizmet etmesi için Peygamber’in ellerine teslim etmeye karar verir. Henüz on bir yaşında olan Enes’in elinden tutar ve Ebu Eyyüb el-Ensari’nin evine doğru yola çıkar.

Ümmü Süleym’in en büyük arzusu; oğlunun Efendimiz’in himayesi ve terbiyesi altında yetişmesidir. Kabul makamı şüphesiz ki çok yücedir. Ama Ümmü Süleym’in de hediyesi bir anne için olabildiğince büyüktür. O; Allah Rasulü’ne en değerli varlığını, evladı Enes’i götürmektedir. Huzura vardığında heyecanlı ama olabildiğince nazik bir tavır ile “Ya Rasulallah! Enes terbiyeli, zeki bir çocuktur. Sizin hizmetinizde ve terbiyenizde bulunması için getirdim. Bizim hediyemiz olarak lütfen kabul edin” der ve Efendimiz’den oğlu Enes için dua etmesini ister. Efendimiz bu fedakar annenin hediyesini kabul buyurarak Enes’i hizmetine alır. Böylece Enes Allah Rasulü’nün terbiyesi altında yetişmeye başlar ve onun duası bereketi ile pek çok güzelliğe mazhar olur.

Ebu Talha ile evlenmesinin ardından mesut bir hayata kavuşan Ümmü Süleym bir yıl kadar sonra Ebu Umeyr adında bir oğlu daha dünyaya getirir. Günden güne büyüyen Umeyr adeta bu mübarek çiftin huzur ve mutluluğunu da büyütmektedir. Fakat bir gün ansızın hastalanarak küçücük yaşında dünyasını değiştirir. Biricik oğlu öldüğü sırada Talha evde değildir. Ümmü Süleym ise minik yavrusunun kollarında can verişine şahit olur. Bir anne için tahammül sınırlarını zorlayan bu olay karşısında Ümmü Süleym metanetini koruyarak oğlunu güzelce yıkar ve kefenleyerek üzerini örter. Evde bulunan herkese de “Ben söyleyene kadar kimse Talha’ya Umeyr’in haberini vermesin” diye tembihte bulunur. Ardından sabır ile Talha’yı beklemeye koyulur. Çok zaman geçmeden Talha eve gelir ve hemen hasta olan Umeyr’i sorar. Eşine ölüm haberini birden vermek istemeyen Ümmü Süleym; oğullarının daha iyi olduğunu ve uyuduğunu söyleyerek hemen yemek hazırlar. Ümmü Süleym’i böylesine telaşsız gören Talha da çocuğunun gerçekten iyi olduğunu düşünerek yemeğini yer ve Ümmü Süleym ile bir müddet sohbet eder.

Allah emanetini geri aldı

Sabah namazına hazırlanırlarken, çocuklarının ölüm haberini vermek için uygun vaktin geldiğini düşünen Ümmü Süleym sözlerine başlar. “Ya Ebu Talha! Şu komşularımızın yaptığına bak! Kullanmak üzere benden emanet aldıkları malı geri almak için gittiğimde vermek istemediler. Ağırlarına gitmiş!” diyerek önce eşini bu habere hazırlamak ister. Talha, “Olur mu öyle şey? Hiç iyi etmemişler” der. Talha’nın bu cevabını fırsat bilen Ümmü Süleym; “Ya Ebu Talha! Oğlun senin yanında Allah’ın bir emaneti idi. Onu geri aldı” diyerek evladının ölüm haberini verir. Böylesine metanet ve teslimiyet örneği bir tavır karşısında şaşıran Talha, söyleyecek bir söz bulamaz. Kelimelerin yetersiz kaldığı o anda dudaklarından “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn” (Biz Allah’tan geldik Allah’a döneceğiz) ayet-i kerimesi dökülür.

Namaz için mescide giden Talha’dan olanları öğrenen Efendimiz (s.a.v) “Allah bu gecenizi mübarek kılsın” diyerek onlara dua eder.

Sabır ve teslimiyeti en zor zamanlarında bile bırakmayan Ümmü Süleym’in bu güzel ahlakına karşılık; Rabbü’l Alemin oğlunun ölümü üzerinden bir yıl geçmeden ona bir erkek evladı daha ihsan eder. Bu bebeğin ismini Allah Rasulü Abdullah koyar. Ümmü Süleym Enes gibi bu oğlunu da güzel ahlak üzere ve İslami terbiye vererek yetiştirmeye gayret eder.

Hayatı boyunca sabrı, teslimiyeti ve tevekkülü unutmayan Ümmü Süleym, tüm varlığı ile Efendimiz’in yolunda hizmet etmiştir. Efendimiz onun hakkında “Rüyamda cennete girdim. Önümde bir hışırtı işittim. Bir de baktım ki, Milhan kızı Rumeysa orada.” buyurarak onun Allah ve Rasulü katındaki mertebesine işaret buyurmuştur.


Rümeysa OĞUZ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ümmü Süleym r.a
« Posted on: 27 Nisan 2024, 11:42:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ümmü Süleym r.a rüya tabiri,Ümmü Süleym r.a mekke canlı, Ümmü Süleym r.a kabe canlı yayın, Ümmü Süleym r.a Üç boyutlu kuran oku Ümmü Süleym r.a kuran ı kerim, Ümmü Süleym r.a peygamber kıssaları,Ümmü Süleym r.a ilitam ders soruları, Ümmü Süleym r.aönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes