๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 24 Eylül 2011, 16:56:56



Konu Başlığı: Mehmet Zeyd Yıldız ile röportaj
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 24 Eylül 2011, 16:56:56
RADYO ONBEŞ’İN GENÇ SESLERİNDEN MEHMET ZEYD YILDIZ İLE RÖPORTAJ

Ocak 2010 52.SAYI

İki Kapı, Radyo Onbeş’in en çok dinlenen programlarından. Samimi diyalogları ile, yarışmalarla gayet renkli ve bir o kadar da faydalı bir yapım. İki Kapı yaklaşık bir yılı aşkın bir süredir Radyo Onbeş mikrofonlarından dinleyicisine ulaşıyor. Programı hazırlayan ve sunan Mehmet Zeyd Yıldız ile İki Kapı’yı ve radyoculuğu konuştuk. Programın doğuşunu, içeriğini ve yaşadığı ilginç anıları anlattı bize Mehmet Zeyd Yıldız.

Siz hafta içi her gün Radyo Onbeş’te İki Kapı adlı programı hazırlayıp sunuyorsunuz. Program fikri
nasıl doğdu?


Güzel olanı sunma isteği ile doğdu İki Kapı. Feraset süzgecinden geçenleri anlatmaktı gaye. Anlatma becerisine sahip bir insan olmadığım için de, önce kendime söylüyorum cümleleri. 2008 yılının 5 Nisan gecesi bir sahne programında Serdar Tuncer ile aynı sahneyi paylaşmak ve Serdar Ağabey ile tanışmak nasip oldu bana. O tanışıklık da çocukluk yıllarımdan beri kulağımın aşina olduğu sesin sahibi Cengiz Demir ile tanışmama vesile oldu.

Serdar Ağabey’in Cengiz Bey’e beni tanıştırdığı esnada Cengiz Bey de “İzmir’den bir arkadaş daha var görüşeceğimiz” dedi. “Kim?” diye sorduk. İsmini söylediğinde yüzlerimizde bir tebessüm oluştu. Neden mi? Çünkü Cengiz Beyin bahsettiği kişi bendim. Ve o gün başladı ismini henüz koymadığımız İki Kapı’nın hikayesi, ne yapacağımızın, iyiyi güzeli nasıl sunacağımızın koşuşturmacası…

Hazırlık aşamasında nelere dikkat ediyorsunuz?

İki Kapı programının hazırlık gerektiren aşamaları var elbette ama saatlerce hazırlandığımı söyleyeme-yeceğim. Programda dinleyicilerimizle paylaşacağımız eserlerin, aktaracağımız konuların, tanıtacağımız kitapların hazırlığı başlıyor yayın öncesi. Bunlar da bizim tatlı telaşlarımız. Programın önemli bir bölümünü canlı telefon sohbetleri oluşturduğu için çok da fazla hazırlık yapamıyoruz çünkü programın gidişatını bir nevi dinleyicilerimiz ve onlarla yaptığımız sohbetler belirliyor. İki Kapı’nın en önemli besin kaynağının dua olduğunu düşünüyorum. Yayına dua ile başlıyoruz hayırlara vesile olacak bir program olmasını istiyoruz Mevla’dan ve “Razı olmadığın bir cümleyi dilimize verme” diye ekliyoruz. Yaptığımız hazırlığı dua ile besleyip geçiyoruz mikrofon başına…

Programın ismi neden İki Kapı?

Merhum Aşık Veysel’in söylediği gibi “İki kapılı bir handa gidiyoruz gündüz gece”… Doğumla giriyoruz bir kapıdan ve ölümle çıkacağımız ikinci kapıya kadar olan yolcuğumuz dünya hayatını oluşturuyor. Bizler de acizane programımızda bu imtihan yolculuğunda yapılması gerekenlerden bahsettiğimiz için böyle bir ismi uygun gördük. Bu güzel ve anlamlı ismi bulan değerli yayın yönetmenim Cengiz Demir’e teşekkür ediyorum.

İki kapıyı açarken şöyle diyorsunuz: “Radyo dinlemek haricinde yapılacak daha önemli bir işi olmayan dinleyicilerimize hoş geldiniz.” Çok iddialı sloganları olan radyo sunucularının yanında sizinki oldukça mütevazı bir anons. Neden böyle bir cümle seçtiniz?

Öncelikle vefakar dinleyicilerimize çok teşekkür ediyorum. Onlar programımızı her gün her koşulda dinlemeye çalışıyorlar. Kendilerini mecbur hisseden dinleyicilerimiz de yok değil. Programımıza gelen kısa mesaj ve elektronik postalar arasında “sınıfta derste gizlice sizi dinliyorum”, “işyerimizde radyo yasak ama ben yine de dinliyorum” gibi cümlelerle karşılaşıyoruz zaman zaman. Bu bizi endişelendiriyor. Hayra vesile olalım derken, onları zor durumda bırakmak istemiyoruz. Onun için programı “Radyo dinlemek haricinde yapılacak daha önemli bir işi olmayan dinleyicilerimize hoş geldiniz diyoruz” cümlesi ile açıyoruz. Radyo, işitsel bir araç olduğundan haricen zaman ayırmak gerekmez ancak bu, eğitim anında ya da radyo dinlemenin yasak olduğu bir kurumda dinlenebilir anlamına gelmez. Kimseyi işinden, eğitiminden, ibadetinden alıkoymak istemediğimizden yapıyoruz o anonsu.

İki saatlik programınızda aynı zamanda dinleyicilerinizle buluşuyorsunuz ve yarışma yapıyorsunuz. Geçen bir yıl içinde bu canlı bağlantılarda yaşadığınız ilginç bir olay oldu mu?

Olmaz mı? Elbette çok geliyor başımıza... Aklıma ilk gelenleri paylaşayım. Bir gün Şanlıurfa’dan kebapçı bir dinleyicimiz bağlandı yayına, muhabbet esnasında merak ettiğim bir konuyu açıklığa kavuşturmak istedim. Dedim ki; “İstanbul’da bir kebapçıya gittiğimde bana soruyorlar: Adana mı, Urfa mı diye... Ben de aradaki farkı sorduğumda Adana acılı, Urfa acısız diyorlar. Siz bu konuda ne diyeceksiniz?”

O dinleyicimiz de sağ olsun Urfa biberini bir hayli anlattı ve “Acısız Urfa kebabı mı olur?” dedi. O dinleyicimizin ardından Adana’dan bir kebapçı ağabeyimiz katıldı programa, önce teessüflerini sundu. Sonra da asıl acılı kebabın Adana’da yeneceğini uzun uzun anlattı. Tabii ben arada kalmamaya ve konuyu toparlamaya çalışırken bir de Gaziantepli bir dinleyicimizin bağlanıp “Kebap bizim işimiz” demesiyle ipin ucu iyice kaçtı.
Çok güldüğüm bir programdı. Sağ olsunlar.

Başıma gelen ve sıklıkla gelmeye devam eden bir başka gülünç hadise de sevgili Serdar Tuncer Ağabeyimin bana yapmakta olduğu telefon şakaları. Serdar Ağabey sağ olsun her şakasında değişik bir şey deniyor ve beni kandırmayı başarıyor. Bu güne kadar toplam 6 telefon şakasına maruz kaldım. Bir gün Karadeniz şivesiyle katılıyor, bir başka gün Danimarka’dan katılan bir gurbetçimizi canlandırıyor ama maşallah çok başarılı, biri hariç 5 şakasına inandım. Bazen telefonu kapatmadan kendini tanıtıyor bazen de elinde telefonla stüdyoya girerek sürpriz yapıyor.

Programa farklı bir tat katıyor onun şakaları... Bu günlerde daha büyük bir şaka geçiyormuş aklından ancak yanına bırakmayacağımı sizin aracılığınız ile kendisine iletmek istiyorum. Elbet kendisi yakında TV programına başlayacak değil mi?

MEHMET ZEYD YILDIZ KİMDİR?

Aslen Balıkesir-Bandırmalı olan Mehmet Zeyd Yıldız 30 Haziran 1985’te İstanbul’da doğdu. Elektrik teknisyenliği konusunda eğitim aldı fakat tiyatro ve radyo sevdası ağır bastığından bu alandaki yeteneğini saklı tutmayı tercih etti. Ağabeyi Bandırma’da özel bir radyoda çalışan Yıldız’ın radyo macerası 8-9 yaşlarında başladı. Ağabeyinin eve getirdiği bozuk bir mikrofon ile kendince küçük oyunlar oynayıp anonslar yaptı. Bu esnada radyoculuktaki yeteneğinin keşfedilmesi üzerine kendini radyoda buldu. Ana kumanda masasını kullanmayı öğrenmesi ile de teknik yönetmenlerin eli ayağı oldu adeta. O zamanlar bilgisayar olmadığı için kasetlerle boğuşan Yıldız’ın bu mücadelesi neyse ki fazla uzun sürmedi ve radyoda ilk deneyimi olan Pamuk Şekeri adlı çocuk programını yapmaya başladı. Fakat okulu bitene kadar bir süre uzak kaldı radyodan. Ardından önce tiyatro ve tekrar radyoya döndü. Manisa Radyo 45’te üç, İzmir Başak Fm’de iki yıl kadar çalıştıktan sonra Radyo Onbeş serüveni başladı. İki yıldır Radyo Onbeş’te dinleyicilerine seslenen Yıldız hafta içi her gün İki Kapı adlı programı hazırlayıp sunuyor. Şimdilerde Açık Öğretim Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde okuyan, spor yapmayı, gezmeyi ve kitap okumayı seven Mehmet Zeyd Yıldız duygusal ve mütevazı bir kişiliğe sahip. Bundan olacak programını her gün “Radyo dinlemek haricinde yapılacak daha önemli bir işi olmayan dinleyicilerimize hoş geldiniz” anonsuyla başlatıyor.

Nurbahar AYDIN