İçindeki Allah sevgisini nakışına işledi
Ocak 2008 28.SAYI
Dikiş nakış kursuna gelen öğrenciler hava kararmadan evlerinin yolunu tutmuşlar bile. Sınıf sessiz. İçerde dikiş nakış hocası Zehra Hanım, dikiş makinesinin üstüne renk renk nakış ipliklerini dizmiş. Başını eğmiş Allah’ın o güzel ismini elindeki beze nakşediyor. Büyük bir huşu içinde tıkır tıkır işliyor Allah aşkını nakışına.
Sekiz yıldır İSMEK’te (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları) nakış hocalığı yapıyor Zehra Karataş. Annelerimizin daha ilk gençlik günlerinde elimize tutuşturduğu iğne iplikle gergefine gerdiği ipek parçalarına harika nakışlar dökmüş belli ki. Bu işi sadece bir heves olarak görmek istemeyince de bu alanda eğitim alıp meslek edinmiş. Sekiz yıldır nakış öğretiyor genç kızlara. Ancak iki yıl önce hat’a gönül verince elindeki iğne iplik onun kamış kalemi olmuş. İpek kumaşlara iğne iplikle hat işlemeye başlamış. İşlediği tablolar hat hocası Hüseyin Kutlu tarafından onaylanınca bu işe tüm vaktini adamış.
Allah lafzını 4 ayda işledim
Ancak hat’tı nakışa dökmek öyle kolay olmamış elbette. Büyük bir emek ve sevgiyle yaptığı çalışmaların sürecini Zehra Hoca şöyle anlatıyor: “Hat yapmayı çok istiyordum ve elimde iğne ipliğimle görüp çok etkilendiğim hatları nakşa dökmeyi arzuluyordum. Hat hocası Hüseyin Kutlu Bey’e anlattım yapmak istediğimi ve onun eserlerini nakışa döküp dökemeyeceğimi sordum. Önce çok şaşırdı ve bunun mümkün olamayacağını söyledi. Ben ısrar edince de bir örneğini görmek istedi. Allah lafzının yazıldığı bir hat eserini altın iplikle 4 ay çalışıp nakışa döktüm ve hocama götürdüm. Hocamdan ‘olmuş’ onayını aldım. Yaptığım çalışmayı görünce bana güvendi ve tablolarını nakışa dökmeme izin verdi.”
Maraş işi hat eserleri
Hattat Hüseyin Kutlu, nakışı gördükten sonra hat eserlerini Zehra Hoca’ya teslim ediyor. Zehra Hoca da önce bu eserlerin bilgisayar yardımıyla bir kopyasını çıkarıyor ve kopyasını aldığı eserleri harf harf lazerle kestirip Maraş işi tekniğiyle kumaşa nakşetmeye başlıyor. Günlerce aylarca bu eserler üzerinde çalışıyor. Önce hat’tı yazıyor, ardından da eserin etrafındaki tezhibi. Eserler birer birer ortaya çıktıkça büyük ilgi ve taktir görüyor.
“İlk yapmaya başladığım zaman Hüseyin Kutlu hocamızın Cemal Reşit Rey Sergi Salonu’nda bir sergisi vardı. Bu sergi için hocamızın bir eserini nakışladım. Tablo sergide büyük ilgi gördü; bu da beni çok gururlandırdı” diyen Zehra Karataş, öğrencileriyle birlikte sadece nakış tablolarının yer alacağı bir sergi açmaya karar vermiş. Aylarca bu sergi için çalıştıklarını dile getiren Zehra Hoca, sonunda çalışmaları tamamlayıp geçen yıl Altunizade Kültür Merkezi’nde öğrencileriyle ilk sergisini açmış. Sergiyi gezenler tarafından eserler öyle çok beğenilmiş ve sanatçılar tarafından öyle övgüler almış ki Zehra Hoca bu işten vazgeçmemesi gerektiğini daha iyi anlamış ve adeta ömrünü bu sanata vakfetmiş.
Tezhip dersi alıyor
“İki yılda 10 eser çıkarabildim” diyen Zehra Hoca, yaptığı iş hayli zor ve zahmetli olmasına rağmen, alın terini ve göz nurunu Allah ve Peygamber adı ve sözleriyle bezemek için dökmekten son derece memnun. Bu işi daha iyi yapabilmek için bir yandan hat hocası Mustafa Kutlu’dan destek alırken diğer yandan da işlediği eserlerin etrafını kendi tezhipleriyle süsleyebilmek için 2 yıldır Alvarlı Efe Hazretleri Vakfı’nda Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Geleneksel El Sanatları Hocası Ali Rıza Özcan’ın verdiği tezhip derslerine katılıyor. Tezhip sanatını kumaşa uygulayıp hocasına gösteriyor. Özellikle bülbülün güle olan aşkını temsil eden nakışlı tablosu büyük beğeni topluyor. Sadece bu sanatı yapmakla kalmayan Zehra Karataş aynı zamanda bu işe heveslenen 25 öğrenciye de nakış dersi veriyor.
Hat hocası kimi zaman nakışını söktürüyor
Hat’tı nakışa dökmenin çok zor bir iş olduğunu söyleyen Zehra Hanım, eserleri çalışırken sık sık Hüseyin Kutlu’nun kapısını çalıyor. Bir anlamda hat hocasından “nakış icazeti” alabilmek için uğraşıyor. Hoca kimi zaman milimetrik harf yakınlığını görüp bütün işlediğini söktürüyor. Hiçbir şekilde yılgınlık göstermeyen Zehra Hanım ise oturup yeni baştan azimle işliyor eserlerini. Maksat hattı nakışa en kusursuz şekilde aktarabilmek. Celi Sülüs tarzı yazılmış eserleri nakışa dökmenin çok daha kolay olduğunu bu yüzden de hattın yazı tarzına göre çalıştıklarını dile getiren Zehra Karataş, eserlerin etrafındaki tezhibi üç boyutlu çalışarak göze hitap eden çok daha orijinal tablolar ortaya çıkarıyor. Hat işlemenin sadece elindeki iğne iplikle değil gönül işi olduğunu sözlerine ekliyor. Makinenin başına oda takımı ya da yatak örtüsü yapmak için oturmayla hat eseri işlemek için oturma arasında dağlar kadar fark olduğunu anlatan Zehra Hoca, ruhunu ilmek ilmek bu sanatla birlikte kumaşa işlediğini söylüyor.
Ayşe OLGUN[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
